Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
08 ‘Dans’ demek, ‘özgürlük’ ve ‘mutluluk’ demek 10 Haziran 2011 Cuma 362 Dansa ‘engel’yok SELDA GÜNEYSU NKARA Ritmik bir müzik başlıyor önce. Sıra sıra dizilen dansçılar adım atıyorlar sahneye. Dansçılar önce ellerini birleştiriyorlar. Sonra bir “zincir” oluşturuyorlar sahnede kollarını kullanarak. Ama bu dansta sıçrayış yok. Çünkü sahnedeki dansçılar Nursel Akşahin ve Funda Dönmez engelli... Onlar bugün tekerlekli sandalyeye mahkum olsalar da, sandalyelerini danslarına eklemlemeyi ve yaşamdaki her türlü engelle aynı dans eder gibi mücadele etmeyi biliyorlar. Çünkü onlar için, “dans” etmek, “özgürlük” ve “mutluluk” demek. Akşahin ve Dönmez, dansçı ve koreograf Gülüm Pekcan Şimşir’in bundan yedi yıl önce kurduğu “Devinimler: Yaşama Sevinci Dans Topluluğu”nun dansçıları. Pekcan Şimşir bu iki dansçısı için “Onlarınki gerçek bir başarı öyküsü. Engelleri itici güç oluyor. Vazgeçmeden mücadele ediyorlar” diyor. Engelli dansçı Nursel Akşahin (40), iki yaşında geçirdiği ateşli bir hastalık nedeniyle tekerlekli sandalyeye mahkum oldu. Yaşamı boyunca hiç okula gitmedi. İlkokulu, ortaokulu ve liseyi dışarıdan, A evde kendi kendine kitap okuyarak bitirdi. Üniversite sınavına da girdi, ancak 5 puanla istediği bölümü kaçırdı. Üniversite olmayınca, daktilo kursuna yazılan Akşahin, 16 yıl çalıştı; emekli oldu. Ardından estetisyenlik üzerine eğitim gördü. Şimdi Ankara’nın iki yerinde güzellik salonu var. Anne ve babasını 10 yıl önce yitirdiğinde (bundan konuşmak istemiyor) bile yılmadığını söyleyen Akşahin, 7 yıl önce koreograf, dansçı Pekcan Şimşir’le tanıştı. O günden sonra da yaşamında pek çok şeyin değiştiğini söyleyen Nursel “Dansın benim için önemi çok büyük. Özgürlüğü, sevinci, acıyı, mutluluğu dans ederken yaşıyorum” diyor. ‘Seçim yapma şansı bile tanınmıyor’ Akşahin, “Yaşamım mücadele ile geçti. Hiçbir şeyden yılmadım ama. Yaşama hep tutundum. Pes etmedim” diye anlatıyor. Sadece “Neye isyan ettiniz yaşamda?” sorusuna, biraz da utanarak şöyle yanıt veriyor: “Aşık oldum. Birini gerçekten çok ama çok sevdim. Onun da beni engelime karşın sevdiğini zannettim. İlişkinin başında her şey çok güzeldi. O bendeki tüm olumsuzlukları silmişti. Evlenip, yuva kurmak istiyordum. Çocuğum olabilirdi, büyütebilirdim. Evlenecektik de... Sonra her şey değişti. Beni terk etti. Üstelik benimle birlikte olmak isteyen de kendisiydi, terk eden de... Benimse bir seçim yapmaya bile hakkım yoktu. Yani engelli biri seçimde bile bulunamıyordu. İşte en çok bu durum üzdü beni. Bir süre sonra da engelli olmayan biriyle evlendi, yuva kurdu. Sonra düşündüm ki, eğer beni gerçekten sevseydi, tüm engelleri aşmaya razı olurdu. Ama sevmemiş...” Nursel Akşahin, yaşamını yalnız sürdürüyor bugün. Toplumun engellilere “acıyarak” baktığını, ancak bu bakışın kendisi için bir anlam ifade etmediğini belirtiyor. Nedeni ise, “Bu duruma alışması!” ‘Sevinci dansla yaşıyoruz’ Toplulukta dans eden diğer engelli dansçı Funda Dönmez (44) ise 14 yaşındayken kas hastalığına yakalandı. Zamanla yürüyüşü değişti. Giderek de tekerlekli sandalyeye mahkum kaldı. 1995 yılına dek baston kullanmadı. Üniversiteyi bitirdi. Yürüşündeki bozukluk nedeniyle arkadaşları tarafından hep dışlandığını söyleyen Dönmez, “Ne acayip yürüyorsun, doğru düzgün yürüsene” söz lerine bile maruz kaldığını ancak yaşamdan hiç kopmadığını belirtiyor. Dönmez, günlük yaşantısını “Yemek yemeyi çok seviyorum. Bu nedenle yemeklerimi hep kendim yaparım. Bazen arkadaşlarım inanamıyor. Nasıl olur da engelli biri yemek yapabilir, hatta evini temizleyebilir? Ancak ben ve benim gibi arkadaşlarım için bu çok kolay bir şey” diyor ve ekliyor: “Çünkü biz yaşama engelimizle, mutlu bakıyoruz!” Dönmez “sanata aşık” olduğunu söylüyor. Küçük yaşlardan itibaren resim yaptı ve birkaç kez sergi açtı. Engellilerin zorluklarını konu edinen, henüz tamamlanmamış bir kitabı var. Dans etmenin ise yaşamdaki tek arzusu olduğunu anlatıyor. “En sinir olduğum şey, insanların bizleri dilencilerle karıştırması ve engelli arkadaşlarımın engelli olduğu için kendilerini eve hapsetmesi” diyen Dönmez anlatıyor: “Engelli yurttaşların da sağlıklı bireyler kadar ufuklarını açmaları gerekir. Toplumun tüm önyargılarına karşın, ayakta durmayı bilmeleri gerek. Bunun için toplumun da engelli yurttaşlara bakışının değişmesi gerek” ‘Topluma hizmet eden proje’ “Devinimler: Yaşama Sevinci Dans Topluluğu”nu kendi dayısı da engelli olan koreograf, dansçı Gülüm Pekcan Şimşir engellileri topluma kazandırmak amacıyla 7 yıl önce kurdu. Toplulukta sağlıklı ve engelli bireyler yan yana dans ediyor. Projede en büyük payın 6 ay önce yitirdiği babası Hasan Gündüz Pekcan’a ait olduğunu anlatan Pekcan Şimşir “Bundan yedi yıl önce engellilerle dans etmek istediğimde babam ‘Engelliler nasıl dans eder?’ diye sormadı bile. Aksine hem benim, hem de engelli arkadaşlarımın da en büyük destekçisiydi. Projeyle aldığım ödüllerin asıl mimarı babam” diyor.