24 Kasım 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

8 Nisan 2011 Cuma 353 19 Helga Toker, resim yapmanın insanın özüne doğru yolculuğa çıkmakla eşdeğer olduğu görüşünde ‘Herresim birotoportredir’ SELDA GÜNEYSU A NKARA Helga Toker, resim yapmakla insanın kendi içinde yolculuğa çıkmasının eşdeğer olduğuna inanan bir ressam. Toker’e göre resimlerde kullanılan renkler de yalnızca bir “araç.” Ancak Toker, her ne kadar renkleri resimlerinde bir “araç” olarak tanımlasa da, her şeyin renklerin diliyle söylenebildiğine, en mahrem duyguların bile renklerle ifade edilebileceğine inanıyor. Toker, tüm sanatseverleri gazetemizin Ankara Bürosu’ndaki Cumhuriyet Kültür Merkezi’nde (CKM) yarın açılacak sergisi aracılığı ile “özlerine yolculuk yapmaya” çağırıyor. Serginin tüm gelirleri de Çağdaş Yaşamı Destekleme Derneği (ÇYDD) Ankara Şubesi’ne bağışlanacak. Ressam Helga Toker, 1974 yılında Almanya’dan Türkiye’ye gelmiş. İkinci Dünya Savaşı’nı görmüş bir isim. İkinci Dünya Savaşı sırasında her ne kadar çocuk yaşlarda olsa da gördüklerini asla unutamamış. Çocuk yaşlardan bu yana resim üzerine eğitim almak istemiş ancak savaş buna izin vermemiş. Bu amacını Türkiye’de gerçekleştirmiş. 1998 Renklerden evrensele yolculuk yılında ressam İsmail Gümüş’ün atölyesinde resim dersleri almış. Resim sanatının yanında şiire de ilgi duymuş. Kendisini en çok etkileyen Türk ressamların Fikret Muallâ ve İbrahim Balaban olduğunu söylüyor Toker. Resim sanatına ilişkin düşüncelerini de şu sözlerle anlatıyor: “Resim yapmak benim için içe, öze doğru bir yolculuk yapmak anlamına gelir. Yolda ne ile karşılaşacağım belli değildir, fakat birey olarak çıktığım bu yolun sonunda evrensele varacağımı söyleyebilirim. Renk ise araçtır. Bu bağlamda, Cezanne’nin bir sözü aklıma gelir. ‘Renk, zihnimiz ve evrenin buluştuğu, kesiştiği yerdir’ der Cezanne. Zihnimiz ise belli sınırların içine hapsedilmiş gibi görünür. Bunu anlayabilmek için renk kavramını biraz açmak gerek. Renk nasıl evren olabilir? Örneğin mavi. Bugün tüm ressamlar maviyi seviyor. Koyu mavi, cam göbeği, açık mavi, mavinin tek bir renk olmadığını gösterir aslında. En koyu ve en açık mavi arasında acaba kaç başka mavi bulunur? Onları saymak için on parmağımız yeterli midir? Mavide olduğu gibi diğer renklerin tonlarının sayısı da sonsuzdur. En koyu ve en açık arasında birkaç renk varyasyonu hapsedilmiştir. Zihnimiz de böyledir.” ‘Resimlerimtuvaldebelirir’ Toker, resimlerini yaparken belli bir plan oluşturmadığını belirtiyor. “Resimlerim tuvalin önünde oluşur. Taslak çizmiyorum. Beni yönetense renktir. İlk fırça darbesinden sonra, resim o andaki duygu akışıma göre değişir. Zihnim o anda kapalı gibi ya da oluşacak resimle ilgili olmayan bambaşka düşüncelerle meşguldur. Denilebilir ki renk, bilinçaltımdaki birikimden zihnimin müdahalesi olmaksızın istediğini çıkarır. Öyle ki ben bazen, bitmiş bir resmime bakınca, bir sürprizle karşılaşıyorum” diyor. Toker’e göre resimlerde kullanılan renkler de yalnızca bir “araç.” Neden böyle düşündüğünü de şu sözlerle anlatıyor Toker: “Renk alemine girmek, yaratının merkezine dalmak gibi bir şey. Sözlerle ifade edemediğim ya da ifade etmek istemediğim her şeyi renklerin diliyle söyleyebilirim, en gizli, en mahrem duygularıma varıncaya dek. Bence her resim bir ressamın otoportresidir. Ressamın içinden geçenleri açık seçik ortaya koyar ancak anlayana! Bir insanın yüzünde nasıl bütün duyguları, düşünceleri gizliyse, resimlerde de aynı şey söz konusudur. Resim tıpkı bir insanın yüzü gibidir, hem açık, hem kapalı.” Ressam Toker’in eserleri yarından itibaren, 15 Nisan’a dek gazetemizin Ankara Bürosu’ndaki CKM’de görülebilecek. Serginin tüm gelirleri de ÇYDD Ankara Şubesi’ne bağışlanacak.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle