Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
8 Nisan 2011 Cuma 353 15 chool”da resim üzerine eğitim gören, yurtdışı dahil bugüne değin 24 kişisel sergi açan Balkan’ın galeride açtığı “Ötesi” adlı son sergisi, 21 Nisan’a değin görülebilecek. Balkan, daha çok yağlıboya ve desen çalışmaları yapıyor; eserlerinde konuları an seçiyor. Devran dönmekte, gündelik yaşamd ortamlar değişmekte ama insanın ana kaygıları olduğu gibi duruyor. Balkan da bu ana kaygıları aktarıyor eserlerine. (438 47 43) SERGi Bir kafede arkadaşlarınızla bir araya mı geldiniz, ya da yemyeşil kırlarda dostça yürüyüşler mi gerçekleştiriyorsunuz, bazen bir ev, bir tarihi eserden mi etkilendiniz, gündelik yaşamınıza ait ne varsa, hepsi Monad Balkan’ın resimlerinde aktarılıyor. Resim sanatında en çok “izlenimci” ekolden etkilenen ressam Balkan, eserleriyle Sandans Sanat Galerisi’ne konuk oldu. Sidney’de, “Julian Ashton Art S GÖRÜNÜM A. Celal BİNZET Ayaz’ın ‘Hapsedilen Aşklar’ı n baştan söylemek gerekirse Mustafa Ayaz resminden söz etmek, hem kolay hem de zordur. Bu yargının birinci bölümü, sanatçının yapıtlarına dışarıdan bakan bir izleyici için geçerli olabilir. Çünkü, figürün bıkmaz usanmaz takipçisinin birbirine benzer gibi görünen tuvalleri böyle bir izlenim verir gibi. Ama biraz daha uzun evreler halinde yapılacak incelemeler ışığında ve derinlemesine bir çözümlemeyle bakıldığında hiç de öyle bir kolaycılığın olmadığı göze çarpar. Resmin, temadan öte kendi içinde boyasal değerler açısından çözümlenmesi gereken bir sorun olduğuna inanır Ayaz. Söz konusu soruna, kimi yerde lekenin oylumlandırılması yoluyla modülasyon ele alınırken çizginin dinamizmi ile desteklenerek yaklaşılmaktadır. İşte bu zıtlık, sanatçının resminin, üzerinde yapılandırıldığı ana şemayı imler. Duyguların taşkın dışavurumundan olsa gerek, tuvalin her noktasında aynı coşkuyu, aynı şiddeti duyumsamak olası. Özellikle büyük ölçekli tuvallerinde bu yaklaşım daha net izlenebiliyor. Devasa bir portrede, gizlerini ele vermeyen bir figürün çizgilerinde boya hamuruyla yoğrulmuş iç dünyanın kıpırtılarını yansıtmak kolay sayılmamalı. Bu sonuca ancak disiplinli ve yoğun bir çalışma sonucu ulaşılacağını söylemeye gerek var mı? Büyük ölçekli derken, öteki boyutların geride kaldığı düşünülmesin. Aynı ustalığın izlerini onlarda izlemenin de ayrı bir coşkusu olduğu unutulmamalı. Sanatçının, kendi adını taşıyan müzesinin galerisinde açtığı ve “Hapsedilen Aşklar” adını verdiği son dönem yapıtlarını izlerken tarihi daha eskilere uzanan kimi resimlerini de görmek, en azından, bu üretken sanatçının yol çizgisi hakkında bir fikir veriyor izleyenlerine. Yeri gelmişken, sanatçının kendi çabalarıyla Ankara’ya kazandırdığı ve adını taşıyan müze binasının kentimiz için büyük bir kazanım olduğunu bir kez daha vurgulamakta sayısız yarar var. Devletin, sanattan elini eteğini çektiği bu dönemde böyle bir işe kalkışmanın çok da akla yatar bir hali yoktur. Ama yapılanlara bakıldığında insanın, iyi ki böyle davranan sanatçılarımız var diyesi geliyor. Kurumsal galerilerin kapandığı Ankara’da, böyle özel bir girişimin kapılarını sanata ve ilgili kişilere açmasında sayılamayacak yararlar vardır. Müzeye yapılacak bir ziyaretle bir yandan “Hapsedilen Aşklar”ın içindeki insanları izlerken, öte yandan müze katlarında yılların birikimi olan öteki yapıtlarla, bir sanatçının geçmişini değerlendirme olanağına kavuşmak olası. E CUMHURiYET ANKARA’NIN SEÇ TiKLERi Devlet dairesinde çalışanların bürokrasi ve sistem karşısındaki çaresizliklerinin, memurların sıkıntılı yaşamlarının ülkemizde beyaz perdeye aktarıldığı çok olmuştur. Şener Şen’in başrolde oynadığı “Namuslu Namussuz” gibi... Cumhuriyet Ankara olarak size bu hafta, memurların yaşadığı sıkıntıyı bu kez tiyatronun diliyle görmenizi öneriyoruz. Çünkü Eskişehir Büyükşehir Belediyesi Şehir Tiyatrosu Ankara’ya konuk oluyor Nicolay Gogol ve J. Cosmos’un yazdığı “Palto” adlı oyunla. Cemal Süreyya’nın çevirisini yaptığı, Ankara Devlet Tiyatrosu oyuncularından Erdal Küçükkömürcü’nün yönettiği oyun, herhangi bir devlet dairesinde çalışan sıradan bir memurun acılarla dolu hayatını anlatıyor. Oyunda, yoksul, ezilen, haksızlığa uğrayan kahram anımızın bürokrasi ve sistem karşısındaki çaresizliği çarpıcı bir biçimde gözler önüne seriliyo r. Oyun, bugün saat 20.00’de, yarın saat 15.00 ve 20.00’de, Akün Sahnesi’nde izlenebilir. (427 19 71) TİYATRO KÜTÜPHANE SÖYLEŞİİMZA Türkiye’de geçen hafta “Kütüphaneler Haftası” kutlandı. Bu haftada, ülkemizde giderek kitap okuma oranının düştüğü vurgulandı; Türkiye’deki kütüphanelerin artık “internet” amaçlı kullanıldığına değinildi. Ancak her şeye karşın ülkedeki kütüphaneler, “var olma” çabası içinde. Ankaralılara müjdeler olsun ki, var olan kütüphanelere bir yenisi daha eklendi. Hacettepe Üniversitesi, Beytepe ve Sıhhiye yerleşkelerinde kurulu kütüphanelerine Devlet Konservatuvarı’nda bir yenisini ekledi. Türkiye için önemli bir değer yaratacak Ankara Devlet Konservatuvarı Kütüphanesi yeniden yapılandırılarak, mevcut koleksiyon ile fiziksel koşulları daha kapsamlı ve iyi hale getirildi. Kütüphane koleksiyonun büyük bir kısmını Musiki Muallim Mektebi ve Ankara Devlet Konservatuvarı Kütüphanesi’nin kaynakları oluşuyor. Ağırlıklı olarak notalardan meydana gelen koleksiyonda eski Türkçe ve Arap harfli el yazmaları, eski basım kitap ve notalar bulunuyor. İlgililere duyrulur! (305 10 62) Sevgili Ankaralılar, hemşeriniz, yazar Erendiz Atasü’nün kitaplarından birini okudunuz mu hiç? Eğer, “Hayır, okumadım” diyenleriniz varsa, belki gazetemizin Ankara Bürosu’ndaki Cumhuriyet Kültür Merkezi’nde Atasü’nün gerçekleştireceği söyleşi, sizde yazarın bir kitabını okuma hissi uyandırabilir. Atasü’nün “Kadınlar da Vardır”, “Lanetliler”, “Dullara Yas Yakışır”, “Onunla Güzeldim”, “Dağın Öteki Yüzü”, “Kadınlığım, Yazarlığım ve Yurdum” ve “Düşünce Sefaletinin Kıskacında” adlı yapıtları en bilinenlerden. Eserlerinde genellikle kadınlara ve kadın sorunlarına yer veriyor Atasü. Bu nedenle Atasü’nün yapıtları, içerdikleri, “kadınların öznel tarihi, Cumhuriyet devrimlerinin kadın bireyin gözüyle irdelenmesi, kadınerkek ilişkilerinin ve kadın cinselliğinin kadınlar tarafından kavramlaştırılması gibi izlekler ve sorunsallar açısından” çeşitli edebiiyatçılar ve edebiyat bilimciler tarafından da incelendi. Onun için de “özel” bir yazar Atasü. Yazar, yarın saat 14.00’te, CKM’de, “Kadınlar Nereye?” başlıklı bir söyleşi gerçekleştirecek; ardından da kitaplarını imzalayacak. Ne dersiniz, bir yazarla tanışmak için güzel bir fırsat değil mi? (442 30 50)