22 Aralık 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

18 ANKARA AKKARA Talât HALMAN 14 Ocak 2011 Cuma 341 OperaBale ve Üniversite Gençliği aşkentimizin nüfusu, 4 buçuk milyonu aştı. 11 Ankara üniversitesindeki toplam öğrenci sayısı ise 200 binin üstünde. Ankara’nın nüfusu bir milyon, üniversite öğrencisi toplamı 75 bin dolaylarında iken, opera ve bale temsillerine gidenlerin sayısı şimdikinden az değildi. Bunu düşündükçe utanç ve öfkeden kuduruyorum diyebilirim. Başkentimiz kültürde, sanatta, müzikte, özellikle opera ve balede bu denli durağan olabilir mi? 11 üniversitemizdeki 200 bin öğrencinin ufacık bir yüzdesi, icra sanatlarımızın mükemmel örneklerini hiç görmeden, yüksek öğrenimi tamamlıyor. Pek çoğu, belki Ankara’dan ayrıldıktan sonra, ömür boyu opera ve bale izlemiyor. Bir yandan da, Devlet Opera ve Balemiz ile Ankara’daki devlet korolarımız yeteri kadar izleyici ve dinleyici bulamadıkları için pek az sayıda temsil ve konser veriyor; birçok etkinliklerde de salonlar dolmuyor. Acaba başkentteki üniversitelerle Devlet Opera ve Balesi (devlet koroları da) bir protokol imzalayarak bilet satışları yetersiz kalan etkinliklere öğrencilerin getirtilmesi sağlanamaz mı? Belli başlı Ankara üniversitelerinde opera ve bale meraklıları için kurulacak öğrenci dernekleri bu gibi koordinasyon işlevlerini üstlenemez mi? B Çankaya’daolaysızyıkım ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) Çankaya Belediyesi, Zafertepe Mahallesi’ndeki 15 gecekonduyu semt sakinleri ve gecekondu sahiplerinin onayıyla olaysız şekilde yıktı. Belediye yıkımı, semt sakinlerinin bölgeye ulaşımını kolaylaştırmak için yapıldı. Semt halkının yaşam ve mekân kalitesini yükseltmek amacıyla da yapılan yıkım, gecekondu sahipleri ile bölge halkının onayıyla gerçekleştirildi. Çankaya Belediyesi’nin Kentsel Yenilenme Projesi kapsamında yer alan Zafertepe’deki gecekondu yıkımları ve yeni yol açıma çalışmaları, projenin ilk aşamalarını oluşturuyor. Yılınilkhicazkonseri Şeyin şeyini şey ettin mi? Çocukluğumuzda, kelime bulmakta zorluk çekip bocalayanlarla alay etmek için kullanırdık bunu... Abartılı bir karikatür gibi gelirdi bize. Kimse böyle bir “şey” söylemez sanardık; günün birinde, orta yaşlı bir hanımın bunu aynen söylediğini işittimdi. Bunamış filan değildi. Ya dalgınlıktan ya da dili özensiz kullandığından. Başka unutkanlıklar ve söz zorlanmaları da olurdu. Bugün de var. “Nedir onun adı?” “Efendicağzıma söyleyeyim...” “Ne derler ona?” Ve vakit kazanıp doğru ismi ya da kelimeyi bulmaya çırpınırken kullanılan daha nice doldurma laflar... Televizyonumuzun ilk yirmi yılında, acemilik yüzünden, özgüvensizlik yüzünden çok işitirdik böyle bocalamaları. Sonra, konuşmacılarımız çok ısındılar düzgün ifadeye... İzleyiciler için zevkli bir dönem başladı. Aaa’lar, ııı’lar, uuu’lar azaldı. Ama, durup duruken “yani” gibi doldurma sözlerden kurtulamadık. Son haftalarda geniş ilgi, övgü kazanan bir entelektüel yorum programındaki ünlü bir aydın, “şey” sözünü TV’de imparatoriçe statüsüne yükseltmek uğrunda elinden geleni yapıyor. Bu müstesna Türk aydını, başka dilleri de çok iyi biliyor ve kullanıyor, dünya kültürünün tarihî değerlerine ilişkin görkemli bir bilgi hazinesi var, özgün yorumlar yapıyor, yüzümüzün akı... Gel gör ki, bir “şey” özürlülüğü var ki perestişkârlarını bile tedirgin ediyor. Pek çok cümleye “şey” diye başlıyor, sonra kullanacağı önemli nice terim yerine “şey”den söz ediyor, bazı cümlelerini nedense “şey” yapılmalıdır gibi bir fiille bitiriyor. Kendisi, elbette biliyor ne yapılması gerektiğini... Ama bizler, zavallı izleyicileri, nereden bileceğiz neyin ne olduğunu, sayın hocamız bize berrakça açıklasa şeyin ne anlama geldiğini... Birkaç hafta önceki bir programda, saat tuttum, sayı saydım: Galiba “şeytan” dürtmüştü şeyaydınımızı, üç dakika içinde 22 kere “şey” kullandı – bir tanesi bile gerekli değildi, doğru değildi. Şeyin şeyini şey etti. Şuna sevinelim ki TV’de şeyin şeyini şey etmeyenler çoğunlukta. ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) Ankara Üniversitesi Klasik Türk Müziği Korosu, bugün “2011 Yeni Yıl Konseri”ni verecek. Şefliğini Vedat Kaptan Yurdakul’un yapacağı koro, Ankara Üniversitesi Tıp Fakültesi Morfoloji Binası’nda saat 19.30’da konserine başlayacak. Hicaz, hüzzam makamlarında eserlerin seslendirileceği konserde, hicaz mini fasıl ile beraber ve solo şarkılara yer verilecek. Konserde seslendirilecek başlıca şarkılar şöyle: “Derdime ummana döktüm, asumana inledim, Gel nazlı güzel gel bana can ver gülüşünle, Hançeri aşkınla ey yar gönlüm üzre vurma hiç, Mah yüzüne aşıkanım, Ne boş yere yanmışım, meğer ben aldanmışım, Ey hüsnü cemal aleme sen darbı meselsin, Gecenin matemini aşkıma örtüp sarayım, Mahzun gönül şad olacak mı sanıyorsun, Ağlaya ağlaya giderim diyorum.” Saltur31.yılınıkutladı ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) Yurtiçi ve yurtdışı turlarıyla tanınan Saltur, 31. yılını kutluyor. Kurum 2010 yılında 30 bin kişiye hizmet verdi, önümüzdeki yılki hedefini ise 40 bin kişi olarak belirledi. Gezi sektörünün önemli firması Saltur, ağırlıklı olarak Yurtiçi ve Yurtdışında insanların tek başlarına her zaman gidemeyecekleri egzotik programlara yön vermeyi, bu alanda üstüne düşen Uluslararası Tanıtım sorumluluğunu yerine getirmeyi hedefliyor. Firma, yurtiçinde 100’e yakın yetkili ve sistem acentesi ile yurtdışında da temsilci ve operatör acentelerle çalışıyor.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle