28 Aralık 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

16 GÖRÜNÜM A. Celal BİNZET 26 Kasım 2010 Cuma 334 SİNEMA TİYATRO ELEŞTİRİ Eren AYSAN Kalabalığın Dışında 9 günlük uzun bir tatilin sonunda yeniden hareketlendi Ankara. Bayram bahanesiyle bir yerlere kaçan insanların boşalttığı kentte kalanlar da aynı duygularla biraz kapalı kaldılar gibi. Bu durum, daha çok bir dinlenme ve günlük karmaşadan uzaklaşma gibi düşünülebilir. Doğaldır ki, görünürdeki bu edilgenlik sanatı vuruyor. Galerilerin, önceki sergilerinin bitiş tarihini tatil başlangıcına değin uzatmaları açık bir örneğidir bunun. Yeniden hareketlenmeyle birlikte bir bölümü Ankara dışından gelen sanatçıların yapıtlarıyla doldu salonlar. Söylediklerimizin dışında kalan etkinlikler yok değil. Örneğin, daha önce gazetede değiniCermolen dern’deki Ziraat Bankası koleksiyonu’ndan seçkiler sergisi nisan ayına değin görülebilir. Resim sanatımızın önemli adlarını barındıran bu seçkiyi görmenin önemini vurgulamaya gerek var mı bilmiyorum!.. Sanat galerileri deyince hep alışılagelmiş adreslere yapılan gezilerin dışında kalan yerler olduğunu unutmamamız gerekiyor. Özellikle kale çevresinde kümelenmiş galerilerin varlığı sanat adına sevindirici bir olay. Tarihsel yönden oldukça önemli bir yapı olan kalenin gezginleri daha çok dışarıdan Ankara’ya gelenler. Ancak son yıllarda kentte yaşayanların da tatil günlerinde ağırlık verdiği bir gezinti yeri oldu burası. Çoğunluğu küçük ölçekli birkaç galerinin açtığı sergiler kısa tatil dönemlerinde kale gezileri yapanlar tarafından izleniyor. Eski uygarlık kalıntılarıyla dolu duvarların arasında dolaşanların galerilerde sergilenen yapıtlarla yüzleşmesi sanatın da sonul amaçlarından biri değil midir zaten? Olabildiğince çok insanın bir yapıt karşısında bulunarak düşünmesinin yaratacağı değişim, sanatla toplum ilişkisinin beklenen sonucunu doğurur. Hiç olmazsa, insanlarla alay edercesine yaşanan bıktırıcı KaragözHacivat diyalogları dışında başka evrenler de bulunduğunu anımsatır bizlere. Belli merkezler dışında kalan galeriler yalnızca kale çevresinde değiller. Büyüyen kent alanlarıyla birlikte Ümitköy ve Çayyolu’ndaki galeriler arasına Dikmen’de daha önce açılmış olan Kursart Sanat Galerisi’ni de eklemeliyiz. Şöyle bir bakıldığında galeri sayısındaki görece artışın Ankara sanat ortamı için yararı tartışılmaz bile. Sanat yapıtı özelliğini taşıyan her çalışmanın kültürel yaşamımızı zenginleştiren birer nesne olduğu bilinciyle varlığımızı sürdürdüğümüz kentin sokaklarında yürümek güzel. Hele başımızın üzerinden geçip ayaklarımıza dolanan sararmış ağaç yapraklarının çıkardığı hışırtılara kulak vermişseniz yaşamanın ayırdına varmışsınız demektir. ıldırım Keskin’in yazdığı, Ali Hürol’un yönettiği “İçlerinden Hangisi” geçtiğimiz günlerde Ankara seyircisiyle buluştu. 1926 yılında Medeni Kanun çıkmadan hemen önce eski bir Osmanlı paşasının dört eşinin evdeki rekabeti üzerine kurulu olan oyun, bir yandan da Cumhuriyetin kadın erkek demeden toplumun bütün bireylerine, eşit vatandaşlık hakkı tanıyarak, devletin ayrım göstermeksizin yurttaşlarına aynı mesafede yaklaşabilmesini konu alıyor. Tevhidi Tedrisat Kanunu, Şapka Kanunu ve Medeni Kanun gibi büyük toplumsal değişimlerin arifesinde geçiyor. Böylece Cumhuriyetin ilanından hemen sonra bilinçlenmeye başlayan kadının içinde bulunduğu trajik durum mizahi bir dille sergilenmeye çalışılıyor. Gelenekçi ve şeriata dayalı aile düzeni ile yeni kurulan modern toplum arasındaki sıkışma başarılı bir biçimde aktarılıyor. İstanbul’da, üstelik Atatürkçü eski bir Osmanlı paşasının dört eşi, yeni kurulan modern toplumla kendi aile düzenleri arasında kalıyor. Medeni Kanun’un çıkacağını öğrenir öğrenmez telaşa kapılıyorlar. Bir tek dertleri var, o da paşanın içlerinden kimi seçeceği... Çünkü onlara küçük yaşlardan beri öğretilen, evliliklerinin sürmesi için adeta kendi kişiliklerinden ödün verilmesi gerektiği… Y Cumhuriyet Kazanımlarını Sergileyen Bir Güldürü: ‘İçlerinden Hangisi’ Böylesi gelenekçi bir aile düzeninin karşısına Keskin, rol model olarak evin genç kızını koyuyor. Yeni kurulan Cumhuriyet; bilinçli, okuyan, modern toplumun kurallarına göre yaşayan kadınını yaratmakla yükümlü... Evde yaşanan gelenekçi ve modern yapı arasındaki çelişki zaman zaman melodramın kendi kuralları içinde, zaman zaman da güldürü ögeleriyle bütünleştirilerek veriliyor. Ne var ki, komedi tiyatroda ötelenen bir biçim. Önermesi sağlam, buna karşılık sahneleme anlayışı gevşek dokulu oyunlara daha fazla imkân tanınır. Oysa Ali Hürol hayli zor olan komedi yönetmenliğini gerçekleştiren ülkemizin nadir yönetmenlerinden biri… Bu sayede oyunda melodramın kendine ait yapısından güldürü ögelerini başarıyla çekip çıkartarak, sağlam bir sahne trafiği sağlamış. Dört kadının kocasına kendini beğendirme yarışını dolantı komedisinin iç disipliniyle birleştirmiş. Böylece ortaya seyirlik, bol eğlenceli, aynı zamanda da bu coğrafyada kadının konumunun nereden nereye geldiğini gösteren bir oyun çıkmış. Özellikle kimi çevrelerin kadını farklı bir toplumsal konumda görmek istediği günümüzde, bu oyunun hem güldürerek, hem de düşündürerek önemli bir kazanımı sağlayacağını söylemeden edemeyeceğim. Çengelhan’daatölyelerbaşlıyor ‘Yalancının Resmi’ Ankara’da Mehmet Baydur’un kadın ve erkek ilişkilerini mizahi boyutta işlediği, İstanbul MaskKara Tiyatrosu yapımı olan “Yalancının Resmi” adlı oyun, “15. Uluslararası Ankara Tiyatro Festivali” kapsamında, Ankaralı sanatseverlerle buluşacak. Oyunda, aynı zamanda Devlet Tiyatrosu Opera ve Balesi Çalışanları Yardımlaşma Vakfı (TOBAV) Genel Başkanı olan Tamer Levent ve Belit Özükan rol alıyor. Oyun, izleyiciye geçmiş yaşamlarını anımsatıyor ve onları gülümsetiyor. Efektleri Ersin Aşar, dekor tasarımı Deniz Atam tarafından hazırlanan oyunun biletleri “My Bilet”ten; Atatürk Bulvarı, Selcan İşhanı, numara 127, kat: 10, Bakanlıklar adresinde yer alan festival merkezinden ya da Fevzi Çakmak 2 Sokak, 37/8 Demirtepe adresindeki festival şubesinden edinilebilir. Oyun, Çayyolu Cüneyt Gökçer Sahnesi’nde, 30 Kasım’da, saat 20.00’de sahnelenecek. ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) Çengelhan Rahmi Koç Müzesi ve Düşekalka işbirliği ile gerçekleştirilen, eğlenceli konu başlıkları ve farklı içeriklerden oluşan hafta sonu atölyeleri yarın başlıyor. Projenin amacı, eğlenerek öğrenmelerini sağlamanın yanı sıra, Ankara’nın ilk Sanayi Müzesi olarak anılan Çengelhan’da sergilenen, pek çok başlıktaki yüzlerce objeden oluşan koleksiyonları tanıtmak, kültürel değerleri benimseyip koruyan, müzeleri ziyaret etme alışkanlığı kazanmış yeni kuşakların oluşumuna katkıda bulunabilmek. Bu kapsamnda düzenlenecek “Oyuncak”, “Benim Müzem”, “AraBul”, “EvSokak CaddeŞehir” ve “Ulaşım Araçları 1:Tren” başlıklı atölyeler ile çocuklar, keyifli saatler geçirecek. 1.5 saat sürecek atölyelere 412 yaş aralığındaki çocuklar ile annebabaçocuk birlikte katılabilecek. 30 Ocak Pazar gününe kadar devam etmesi planlanan atölyelerin ardından, yarı yıl sanat atölyeleri start alacak. Katılım için ön kayıt gereken atölyeler 15 kişi ile sınırlı ve katılımcılara, atölye bitiminde birer “Müze Dostu Belgesi” verilecek. Atölyelere ön kayıt ve ayrıntılı bilgi için telefon 309 68 00.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle