02 Haziran 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Cumhuriyet Ankara 271/11 Eylül 2009 İkiYitik “Devlet Sanatçısı”, Kodallıve Nikolayev... Nikolayev Tüzün, Moskova’da prova sohbetinde... eğerli insanlar yitirildiğinde ardından yazmak zordur. Bu değerlerin anısını yaşatmak ise daha da zordur. Bu yaz iki önemli müzik insanını yitirdik. Birisi içerden, diğeri dışardan ama ikisi de ülkelerinin devlet sanatçısı unvanını taşıyordu. Değerli bestecimiz Nevit Kodallı (d.1924) ile büyük orkestra şefi ve hoca Leonid Vladimiroviç Nikolayev (d.1941). Nevit Kodallı’nın bence en önemli özelliği, daha küçücük yaşta ağabeyinin de özendirmesiyle besteci olmaya karar verişi, bu yönde kararlılık, özveri ve ciddiyetle ilerlemesidir. Besteci olarak da, neredeyse yaşıtı olduğu Cumhuriyetin değer ve ilkelerine hep sahip çıkmış, opera, oratoryo gibi büyük biçimlerin yanı sıra, halk müziği esinli, küçük topluluklarca Anadolu’daki sinemalarda, küçük salonlarda çalınabilecek eserler üretmiştir. Eğitimciliği ise hiç elden bırakmamış, şu yaşına kadar katkılarını fahri olarak sürdürmüştür. Memleketi Mersin’e katkıları da unutulmaz. Kodallı’nın anısının yaşatılması, günümüzde de geçerli hedeflerine ulaşılabilmesi açısından yapılacak çok şey var. Örneğin oda orkestraları için folklorik esinli beste yarışması, gene Kodallı adına günümüz gerçeklerine uygun şartnamelerle opera yarışması düzenlenebilir. Devlet orkestraları bu yılın programlarına yeniden göz atarak birer Kodallı yapıtı yerleştirmelidir. Opera müdürlükleri de Kodallı yapıtlarını Van Gogh, Gılgamış gibi operalarını, Hürrem Sultan balesini dikkate alabilirler. Mersin Operası zaten geçtiğimiz yıllarda hocaya olan saygısını yapıtlarını sahneleyerek göstermişti. Bu arada, nasıl Ankara Operası önünde Leyla Gencer ile Cüneyt Gökçer’in birer heykeli dikiliyse, Kodallı’nın heykeli de süratle sipariş edilip yaptırılarak Mersin Operası (Halkevi) önüne dikilmelidir. Demek ki, Kültür Bakanlığı’na biraz iş düşüyor! Nevit Kodallı’nın hangi koşullarda nasıl yetiştiği, aslında pek çok alınacak dersi de içeriyor. Müzik ve tarih meraklılarına, Evin İlyasoğlu’nun nehir söyleşisinden oluşan Pan Yayıncılık’tan çıkan “Mersin’den Yükselen Çağdaş Bir Ses” adlı kitabı okumalarını salık veririm. Tesellim, hocanın vefatından önce bu kitabını görebilmiş olmasıdır. D Yans malar Şefik KAHRAMANKAPTAN [email protected] NİKOLAYEV: ÜÇ TÜRKÜN HOCASI Leonid Nikolayev ise, Türkiye’de sadece müzik camiası tarafından bilinen bir isimdi. Moskova Çaykovski Devlet KonNikolayev, Türk öğrencileri Aytuğ ve Artun’la... servatuvarı’ndan mezun olduktan sonra şeflik eğitimini Viyana Müzik Akademisi’nde efsanevi şef Hans Swarovsky ile sürdürdü. Herbert von Karajan tarafından genç ve üstün yetenekli şefleri saptayarak eğitim ve kariyerlerini desteklemek amacıyla kurulan Herbert von Karajan Vakfı’nın Berlin’de 1974 yılında düzenlediği Uluslararası Senfoni Orkestraları ve Şeflik Yarışması’nın Grand Prix’ini kazandı. Tüm dünyadan 46 orkestra şefinin katıldığı yarışmada o yıl ikincilik ve üçüncülük ödülleri verilmedi. Sıradışı tekniği ve ve orkestra ile kurduğu güçlü iletişim nedeniyle, Karajan’ın teklifi üzerine bu büyük şefle seri konserlere katıldı. Nikolaev’in şeflik deneyimi bütün büyük Rus senfoni orkestraları başta olmak üzere dünya çapında birçok büyük orkestrayı içeriyor. Zubin Mehta ve Leonard Stalkin ile birlikte 1988 yılında kurduğu RusAmerikan Gençlik Orkestrası’nı yönetti. 19. yüzyıl Rus romantik geleneğinin doğrudan mirasçısı olan Nikolaev’in, çağdaş repertuarı da aynı yetkinlikle ele alması, kendisini günümüzün en önemli Rus bestecileri tarafından da aranan bir şef yapmıştı. Nikolayev bir kez CSO’yu da yönetmişti. Hârika bir Çaykovski 2. Senfoni yorumu çıkardığını anımsıyorum. Düzenli konser turnelerinin yanı sıra, dünyanın saygın ve aranan pedagoglarından biri olarak Moskova Çaykovski Devlet Konservatuvarı Opera ve Senfoni Şefliği Bölümü’ndeki derslerine büyük önem veriyordu. Geçirdiği kalp krizi ile, geçtiğimiz temmuz ayında yaşama veda eden Nikolayev’in Türk müzik camiası açısından önemi ise, seçme öğrencileri arasında üç Türkün de yer almasıydı. Sağlam tekniği ve müzikalitesiyle yıldızı giderek parlamakta olan şef Burak Tüzün, Nikolayev’le 19962002 yıllarını kapsayan altı yıllık bir çalışma sonunda Çaykovski Konservatuvarı’nı doktora düzeyinde tamamlamış ilk Türk öğrencisiydi. Mezuniyetinden sonra öğrencisiyle ilgilenmeyi sürdürmüş, 2008’de Rusya’ya konser vermesi için davet etmişti. Geçtiğimiz yıl sınavı başarıyla veren Aytuğ Ülgen’i, ardından da bir yıl Petersburg’da Kukushkin’le çalışmış Artun Hoinic’i öğrencileri arasına kattı. Tüzün’ün mesajı şöyleydi: “Bizi biz yapan hocamızı kaybettik. Yetiştirdiği ve yetiştirmekte olduğu 3 öğrencisiyle Türkiye sanat hayatına katkıda bulunmuş, temiz yürekli büyük insan, büyük usta, ustam Leonid Viladimiroviç’in yokluğuna alışmak bilmiyorum olası mı? Eşine, ailesine, konservatuvar ailesine ve eğitim aldığımız, bu sebeple de ikinci vatanımız olarak kabul ettiğimiz Rusya’nın sanatsever insanlarına başsağlığı diliyorum. Beni ben yapan hocamı kaybettim. Çok üzgünüm. Cennette huzur içinde uyusun.” Haber bana da ulaştıktan sonra Tüzün ve Ülgen’le konuştum. Tüzün hayli sarsılmıştı, “Şeflik, hocamı kaybettiğime inanamıyorum. Böyle enerjik, çok yüksek performansla orkestra yöneten bir insana ölüm fikrini yakıştırmak çok zor” diyor ve bu duygusal bağın nedenini şöyle anlatıyordu: “Hocamız bize yalnızca şeflik tekniği vermedi. Her dersin sonunda hoca, asistanı ve biz öğrencileri bazen bir saate varan konuşmalar yapardık. Tabii biz dinleyen taraftık. Eski Sovyet sanat politikası, yapılan konserler, olması gerekenler, bize düşen görevler, hatta felsefe ve politika konusunda hocanın düşüncelerinden, tecrübelerinden yararlandık. Doğru adına yapacağımız birçok yanlıştan onun uyarıları sayesinde kurtulduk.” Aytuğ Ülgen’den de, bir yıllık öğrenciliğindeki gözlemlerine dayanarak hocasını değerlendirmesini istediğimde “Nikolaev, bir eserin anlam katmanlarını çözümleme konusunda sanıyorum nadir bulunan dehalardan biriydi” dedi, “Çalışma yöntemi ve yaklaşımı Viyana ekolü ile Rus duyarlılığının özgün bir bileşimidir. Zaten bu nedenle Rusya’nın en önemli bestecileri eserlerini yazarken sıklıkla hocayla bir araya gelip onun fikirlerine başvurur, ilk icranın onun yönetiminde gerçekleşmesini tercih ederdi.” Müzik evrenseldir ancak her ülkenin, ulusun kendi sanatçıları öncelikle kendileri için övünç kaynağıdır. Kodallı’ya Tanrı rahmet etsin, Nikolayev’in de toprağı bol olsun. KENDİLERİ GİDEMEDİ, MESAJLARI OKUNDU Nikolayev’in ölüm haberi Türkiye’ye ulaşınca, Burak Tüzün ve tatilde olan Aytuğ Ülgen, cenaze törenine yetişmek için girişimde bulundular ama vize işlemlerinin uzun sürmesi nedeniyle bu mümkün olamadı. Çaykovski Konservatuvarı’nın bu ay uzun süreli tadilata alınan ve son olarak Nikolayev yönetiminde Rus Devlet Filarmoni Orkestrası konserine ev sahipliği yapan büyük salonu, kapanmadan önce bu kez büyük şefin cenaze törenine sahne olmuştu. Çiçekler arasında Tüzün ve Ülgen’inkiler de vardı. Ülgen, Nikolayev’in en iyi sınavı verdiğini düşündüğü, sınıftan yeni mezun Arif Dadaşev’den adlarına birer çiçek yaptırmasını rica etmişti. Gönderilen başsağlığı mesajları arasında Tüzün ve Ülgen’inkiler de okundu. Nevit Kodallı 18
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle