Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
Cumhuriyet Ankara 244/6 Mart 2009 ÖNCE SAĞLIK Doç.Dr.ZaferARSLAN PediatrikAlerjiBölümü email: zarslan@mesa.com.tr İ Arıalerjisivetedavişekilleri nsanların arılar hakkındaki algıları bal üretmeleri dışında genellikle, saldıran, sokan, bu nedenle ölüme yol açabilen ufak ama ürkütücü yaratıklar olduğu şeklindedir. Bu yanlış imajın gerisinde ise arılar tarım ve ekolojik yaşam için vazgeçilmez canlılardır. Besin olarak tükettiğimiz yüzlerce sebze ve meyvenin döllenmesinde hayati rolleri vardır. Bu sayede meyve tutmayı sağlayarak ürün artışlarına neden olurlar. Arı popülasyonunun son yıllardaki azalması, bu nedenle üreticiler kadar bilim adamlarının da dikkatini çekmiştir. Bu yıl İngiltere’de Arıcılar Birliği’nin “önümüzdeki 10 yılda İngitere’de tek bir arı kalmayabilir ve tarım endüstrisi çökebilir” açıklamasından sonra üreticiler, hükümeti bu konuda daha etkin çalışmalar yapması için uyaran geniş katılımlı protesto mitingleri düzenlemişlerdir. Fakat arılar, ölümle sonuçlanan alerjik reaksiyona neden olabilmeleri nedeni ile de önemlidirler. Arıların en yaygın türü olan bal arısı saldırgan değildir. Ucunda kancası olan sokma iğnesi, sadece dişilerde vardır. Kancası nedeni ile sokma sonrası iğne, deriden ayrılamadığı için iç organlarının çıkması nedeni ile arılar ölürler. Tabiatta hiçbir canlı, sonu kendi ölümü ile bitebilecek bir eyleme, yaşamı tehdit altında olmadan girişmez. Bu grupta bunun tek istisnası Afrika katil arılarıdır. Bir AfrikaAvrupa melezi olan bu arılar, balda ürün kalitesini arttırmak üzere Güney Amerika’ya getirilmiş, ardından kovanlarından kaçarak yerli arılarla melezleştikten sonra saldırgan özellik kazanmışlardır. Sürüler halinde saldırıp, çoklu sokma sonucu toksik reaksiyonla ölüme yol açabilmektedirler. Yaban Arısı (Sarı Arı) İri Yaban Arısı (Eşek Arısı) Arı sokmasında en sık karşılaşılan reaksiyon; sokma yerinde şişlik, kızarma, kaşıntı ve ağrı ile ilk dakikalarda gelişen ve gün içinde geçen normal lokal reaksiyondur. Sokma yeri uzağında gelişen, kaşıntılı kabartı ve şişmeler ise alerjik reaksiyonlardır. Bazen buna solunum yolu tıkanması ve/veya tansiyon düşmesinin eşlik ettiği ölümcül olabilen ciddi alerjik reaksiyon (Anafilaksi) eklenebilmektedir. Genellikle bir günden sonra gelişen, 10 santimetreden büyük şişlik ve kızarıklık, geç lokal reaksiyon olup yerleşim yerine göre bası belirtilerine neden olabilir. Ayrıca arı sokmalarında günler sonra Nefrit (böbrek iltihabı) myokardit (kalp kası iltihabı), nöropati (sinir iltihabı) nadir olmakla birlikte gelişebilen atipik geç reaksiyonlardır. Bal Arısı soktuktan sonra Normal arı sokması reaksiyonu Afrika katil arısı Yaban Arısı (yellow jacket), Sarı Arı (polistes spp.) ve İri Yaban Arısı (Hornet) ise genelde saldırgan türlerdir. Bir seferde birkaç kez sokabilirler. Bal arısı insanlar tarafından yetiştirildiği için yerleri ve yuvası genellikle bellidir. Yaban arıları, genellikle toprakta, ağaç kovuklarında, duvarlarda ve bitkilerin saplarında yuva yaparlar. Bahçe ve kırsalda genellikle toprağın işlenmesi esnasında yuvaları tahrip edildiğinde ve ayrıca yiyecek için saldırırlar. Bu nedenle en çok piknikte ve özellikle baharları, yeme içme esnasında sokmalar olur. Geç lokal reaksiyon Arı alerjisinde, alerjik reaksiyon oranları dünyadan verilen rakamlarla yüzde 0.43 arasındadır. Türkiye’de ise bu oran yüzde 2 civarındadır. ABD’de yıl da yaklaşık 50 kişinin arı alerjisinden öldüğü bildirilmektedir. Ölümcül vakaların, genellikle 40 yaş ve üstü olması, yaşa bağlı bazı hastalıkların (kalp hastalığı, hipertansiyon, astım vb.) ölüm oranlarını arttırdığını düşündürmektedir. Yazılı kayda geçmiş ilk arı alerjisi ilişkili ölümün, M.Ö. 2641 yılında Mısır Kralı Menes’in arı sokması sonucu ölmesi olduğuna dair yazıtlar olduğu biliniyor. Arı ile ilgili sistemik alerjik reaksiyon ilk kez 1914’de İngiliz tıp dergisi Lancet’te yayımlanmıştır. 1979’dan sonra piyasaya çıkan, sadece arı alerjeninin (venomunun) kullanıldığı alerji, aşı tedavileri ile tedavilerde yüzde 100’lere varan başarı sağlanmıştır. Bu yönüyle arı alerjisi, alerji biliminin bir başarı öyküsüdür. Bu başarıya ve tedavi edilebilirliğine rağmen, vakaların değerlendirim ve aşı için alerji kliniklerine yönlendirilmeleri ise çok düşük düzeydedir. Arı venomunda, alerjik reaksiyondan sorumlu olanlar enzim aktivitesi olan proteinlerdir. Her türün kendi içinde çapraz reaksiyonları olmakla birlikte bu durum özellikle yaban arılarında yaygındır. Yani sarı arıya alerjik olanın, eşek arısına da alerjik reaksiyon göstermesi olası iken, bal arısı ve yaban arılarının ikisine birden alerji nadiren oluşabilmektedir. İlk reaksiyon “yaşamı tehdit eden bir reaksiyon” (anafilaksi) ise, sonraki arı sokmalarında tekrar anafilaksi gelişme riski, çocukta yüzde 40, erişkinde ise yüzde 60’dır. Reaksiyon sadece deride ise bu oranlar, çocukta yüzde 10, erişkinde yüzde 20’dir. Geniş lokal reaksiyonda ise sonraki sokmalarda anafilaksi riski, çocuk ve erişkinde yüzde 10’dur. Hiç reaksiyon tanımlamayan erişkinlerde ise sistemik reaksiyon geçirme riski yüzde 17 olarak bildirilmektedir. Tedavide, normal lokal reaksiyonlarda iğne çıkarıldıktan sonra, buz ve ağrı kesiciler yeterlidir. Geç lokal reaksiyonlarda kortizon yararlıdır. Anafilakside ise ilk ilaç adaleye yapılan adrenalin enjeksiyonudur. Takiben geç reaksiyon olasılığına karşı kortizon ve antihistaminiklerin kullanılması ve hastanın en az 4 saat gözlemi gerekir. Burada acil hekiminin, hastanın bir alerji doktoru tarafından değerlendirilene kadar, olası tekrar sokmaya karşı, hazır adrenalin enjektörlerinin veya adrenalin ampullerinin nasıl kullanacağını öğretmesi sorumluluğu vardır. Bir kişiye arı alerjisi olduğunu söyleyebilmek için arı sokmasını takiben sokma yeri uzağında gelişen kaşıntılı şişme, kabarma veya bunlarla birlikte solunum sıkıntısı ve/veya tansiyon düşmesi (bayılma) görülmesi gerekir. Bu olaydan 46 hafta sonra yapılacak kan veya deri alerji testi ile de hangi arı cinsine alerjisi olduğunun belirlenip kişinin aşı tedavisine alınması gerekir. Ama aşı tedavisi için çocuklarda deri reaksiyonları yanı sıra solunum ve tansiyonla ilgili belirtilerin eşlik ettiği anafilaksi tablosu gerekirken, erişkinde sadece derideki alerjik reaksiyon bu tedaviye başlamak için yeterlidir. Artan dozlarda enjeksiyon şeklinde verilen ve 35 yıl süren bu tedavi sonrası ölümcül reaksiyonlar kesinlikle önlenmektedir. “Arı alerjisi zamanla geçiyor mu” sorusunun araştırıldığı bir çalışmada, arı alerjisinin büyük oranda kaybolmadığı ve aşı tedavisi olanların, tedaviden 1020 yıl sonra bile tekrar eden arı sokmalarından büyük oranda korunduğu ve bu koruyuculuk oranının erişkinlerden fazla olduğu görülmüştür. Bu sayfa Mesa Hastanesi tarafından hazırlanmıştır. / www.mesahastanesi.com.tr 292 99 00 21