23 Kasım 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Cumhuriyet Ankara 240/6 Şubat 2009 Sahnede bir hüzünlü aşk öyküsü: LA BOHEME A NKARA(CumhuriyetBürosu)GiacomoPuccini’ninölümsüzeserlerinden “La Boheme” operasında, soyluların değil, sıradan insanların yaşamları, aşklarısahneyetaşınıyor.Gerçekçioperanın başyapıtlarından biri kabul edilen eserin librettosu, esermetni, GiuseppeGiacosa ve LuigiIllica’yaait. Sahnelendiği her yerde büyük beğeni toplayan Giacomo Puccini’nin “La Boheme” adlı eserinin dünya prömiyeri 1 Şubat 1896 yılında, Torino’da, Türkiye prömiyeri ise 16 Ekim 1945’te Ankara’da yapıldı. Flavio Trevisan’ın sahneye taşıdığı, Tulio Gagliardo Varas’ın orkestra şefliğini üstlendiği eserin, dekor ve kostümleri Savaş Camgöz’e, ışık düzeni ise Fuat Gök’e ait. Eserde, Şenol Talınlı, Aykut Çınar, Serkan Kocadere, Arda Aktar, Funda Ateşoğlu, Esin Talınlı, Feryal Türkoğlu, Tuncer Tercan, Çetin Kıranbay, Bülent Ateşoğlu, Mithat Karakelle, Selva Erdener, Esra Abacioğlu Akcan, Çiğdem Önol, Levent Akev, Umut Kosman, Oğuz Sırmalı, Fatih Kayhan, Volkan Şen ve Erdem Gedik rol alıyor. Eserin konusu ADOB tarafından hazırlanan tanıtım bülteninde şu sözlerle anlatılıyor: “Şair Rodolfo, arkadaşı ressam Marsello ile birlikte Paris’te bir çatı katında oturmaktadır. Dışarısı buz gibi soğuktur. Az sonra filozof Colline gelir; ancak, oturdukları yer soğuduğu gibi yiyecek bir şeyleri de kalmamıştır. Tam bu sırada, elinde şarap ve yakacakla içeri giren Schanuard, kazandığı para ile arkadaşlarını Cafe Momus’a davet eder. Herkes dışarı çıktığında, Rodolfo bir an için yalnız kalmıştır. Kapı vurulur; yandaki komşu Mimi’dir bu. Merdivenleri çıkarken mumu sönmüş, karanlıkta kalmıştır. Rodolfo, Mimi’nin isteğini yerine getirir; ancak, az sonra geri gelen utangaç kız, bu kez de anahtarlarını unutmuştur. Birinci perde, bu rastlantıdan doğan bir aşkla sona erer. İkinci perde: Cafe Momus önünde Noel heyecanı, Marcello, Colline ve Rodolfo bir köşeye ilişmiştir; az sonra yanlarına Mimi ile Rodolfo gelir. Bu arada Marcello’nun eski sevgilisi Musetta, kolunda yaşlı bir adamla cümbüşe katılıp, yandaki masaya geçmiştir. Marcello kıskançlıktan ölmek üzeredir. Neşeli grup, oradan geçen bir Noel alayı ile alanı terk eder. Üçüncü perde: Kent sınırında soğuk bir kış sabahı solgun yüzüyle Mimi görünür; Marcello’yu aramaktadır. Rodolfo’nun niçin kendisinden uzaklaştığını öğrenecektir ondan. Marcello, yüzyüze gelince Mimi’nin kaygısını gidermeye çalışır. Karşıda Rodolfo görününce Mimi’yi yollar. Ancak, bir köşeye gizlenen Mimi, konuşmaları dinler. Rodolfo, ölümcül bir hastalığa yakalanan Mimi’yi gördükçe çok üzülmekte, bu yüzden onunla karşılaşmamayı yeğlemektedir. Dördüncü perde: Yine Rodolfo ve Marcello’nun birlikte kaldıkları çatı katı. Her ikisi de sevgililerinden ayrılmıştır. Ekmek ve balık getiren Schanuard’la birlikte ortalık yeniden şenlenir. Tam bu sırada Musetta girer içeriye, Mimi, son bir kez olsun Rodolfo’yu görmek istemektedir. Neşeli hava ansızın hüzne bırakır yerini. Herkes bir şeyler yapabilmek için çırpınmaktadır. Colline, emektar paltosunu satmak üzere çıkınca, Schanuard da daha fazla kalamayacağını anlamıştır. Daha önce Musetta ve Marcello da çıkmıştır zaten. Geri döndüklerinde ise artık çok geçtir; Rodolfo, hıçkırıklar içinde Mimi’ye sarılırken perde iner.” Gerçekçioperanınen iyiörneklerindenbiri “La Boheme”, gerçekçi operanın en iyi örneklerinden biri olarak kabul edilmesi ve soyluların değil, sıradan insanların yaşamını konu edinmesi bakımından da önem taşıyor. Eser, 16 ve 28 Şubat’ta, Ankara Opera Sahnesi’nde izlenebilecek. Çayyolu Cüneyt Gökçer Sahnesi’nde Stefan Tsanev’in yazdığı oyun sahnelenecek ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) İstanbul Devlet Tiyatrosu’nun (İDT) oyunlarından “Sokrates’in Son Gecesi”, bu kez başkent sahnelerinde izleyici ile buluşuyor. Stefan Tsanev’in yazdığı, İsmail Bekir Ağlagül’ün Türkçeye çevirdiği oyun, bugün, yarın ve pazar günü Çayyolu Cüneyt Gökçer Sahnesi’nde izlenebilecek. “Demokrasi, iktidar, oligarşi, savaş ve adalet” gibi kavramların sorgulandığı oyunda, Melek Baykal, Sokrates’inSonGecesi Mustafa Uğurlu ve Mehmet Ali Kaptanlar rol alıyor. Metin Belgin’in yönetmenliğini üstlendiği oyunun dekor ve giysi tasarımı Ali Cem Köroğlu’na, ışık tasarımı Yüksel Aymaz’a ait. Oyunun asistanlığını ise Ayşin Çukadar yaptı. İki perdeden oluşan ve bugün, yarın, pazar günü Çayyolu Cüneyt Gökçer Sahnesi’nde başkentli izleyici ile buluşacak oyunun konusu, İDT tarafından hazırlanan tanıtım bülteninde şu sözlerle anlatılıyor: “Sokratesi’in baldıran zehrini içmeye hazırlandığı son gece, gardi yanı için büyük bir fırsattır. Bu sayede ünlü filozofun hem son anlarına tanıklık edecek, hem de cebini doldurabilecektir. Demokrasi, iktidar, oligarşi, savaş, adalet gibi kavramların sorgulandığı tartışma, Sokrates’in karısının gelmesiyle başka bir noktaya taşınır. Artık kimin gardiyan kimin Sokrates olduğunun karıştığı gecede, olaylar istenmeyen ve beklenmeyen şekilde gelişir.” 16
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle