10 Haziran 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Cumhuriyet Ankara 285/18 Aralık 2009 Anadolu insanına klasik müziği sevdirmek musikiye bakışının ne olduğu sorgulanmaya başlanmış. Salt musikide değil tüm sanat alanlarında sanıyorum nereye geldik sorusunu soruyoruz artık. Öncelikle ülkemizde musiki adına yapılması gerekenler yapıldı tabii ki. Çok önemli atılımlar gerçekleştirildi. Mustafa Kemal’in desteklediği ve öncü olduğu Türk Beşleri denilen bestecilerimiz, hep Türkiye’de bir şeyler yapmak adına çalıştılar. Ülkede sıfırdan çoksesli müzik yaşamını kurdular. Üstelik bunun eğitim ayağını da gerçekleştirdiler, ki biliyorsunuz o dönemde Türkiye’de teksesli müzik hâkimdi. Şimdi bugünlerde şöyle bir tartışma yapılıyor: Teksesli müzik mi, çoksesli müzik mi? Ben bu tartışmayı çok gereksiz buluyorum çünkü bu tartışma müzikteki ilerlemeyi engelliyor. Çoksesli müzik evrenseldir. Bizim teksesli müziğimiz de kendimize özgü ögeler içerir. Günümüzde klasik müzikle arabeski karıştırma eğilimi de var. Bu da bizim sanat çizgimizden dönmemize neden oluyor. Bence en önemli faktör bu. Atatürk’ün çok önemli bir sözünden ben yola çıkıyorum. Atatürk’ün şöyle bir sözü vardır: “Bir ülkenin gelişmesindeki en önemli ölçüt, o ülkenin musikideki değişikliği alabilmesi, kavrayabilmesidir.” Atatürk çok önceden böyle bir durumu öngörmüş ve çok önemli atılımlar yapmış. Bu atılımlar Harf Devrimi’nden tutun da Şapka Devrimi’ne değin her yöne uzanıyor. “Sanatsız kalan bir toplumun hayat damarlarından biri kopmuş demektir” diyor. Bu sözlerin her biri çok önemli. Dolayısıyla Atatürk’ü temsil etmek, O’nun kurmuş olduğu ülkede gelecekte yapılmasını istediği hedeflere yönelmek de biz sanatçıların görevi diye düşünüyorum. Bizim devlet sanatçılarımız bunu bir yere kadar götürüyorlar ancak alttan gelen kuşak da bu konuya önem vermeli. Sanatçıların görevi ülkeyi ileri götürmek çünkü. Bugün Türkiye’nin adını dünyaya duyuracak çok yetenekli sanatçılarımız var. Her kesimden sanatçı ile söyleşi gerçekleştirdiğimizde bize şu soruyu soruyorlar: Başarılı sanatçılarımız var, başarılı siyasetçilerimiz var mı? Başarılı siyasetçilerimiz olsa ülke bugün bu durumda olur muydu? Siz ne düşünüyorsunuz? I Başarılı sanatçıların ortaya çıkması ülkenin desteği ile mümkün. Onlar ki şu dönemde çıkabilmişler ve bu ülkeyi tanıtmışlar yurtdışında. Bugün ben ülkede şöyle bir durum görüyorum: Ülkede ne yazık ki klasik müziğe “gavur” müziği deyip, bu müziğin gelişiminin önünü kesen bir bakış açısı var. Hatta Atatürk’ü de “çok Batıcı” olmakla eleştirenler... Ne alaka? Atatürk Türk müziği de dinlerdi. Klasik müziğin bugün Anadolu’da yaygınlaşması konservatuvarlar aracılığı ile olabilir. Ancak bugün Anadolu’da kurulan orkestralar kapatılmaya çalışılıyor. Zaten dünya ülkeleri ile kıyasladığınızda bizdeki orkestraların sayısı hayli az. Bir de halkta klasik müziğe karşı bir yanlış anlama söz konusu. “Bizim çocuk sanatçı olacak da ne olacak?” görüşü hakim. Çünkü yazılı ve görsel medya ülkedeki gerçek sanatçıları yeterince tanıtmıyor ki halka. Sanki bu müziği tanıtmak çok zormuş gibi, sanki popülaritesi yokmuş gibi... Şimdilerde bir kesim de “Türk müziğinden koptuk, devlet konservatuvarlarında klasik müzik yapmayın” diyor. Bu nasıl bir düşünce? Konservatuvarlara Türk müziği de konulabilir. Benim yaptığım en ‘Anadolu’daki konser salonlarıkullanılmıyor’ son CD, bu duruma örnek. CD, Fatih Hilmioğlu’nun rektör olduğu dönemde, İnönü Üniversitesi’ndeki kayıt stüdyosunda gerçekleştirildi. Gönül ister ki bu kayıtlar devam etsin. O dönemde bu tür yerler kuruldu da şimdi neden duruyor? Halbuki bu çalışmaları devam ettirebilecek ileri görüşlü çok insanımız var. Üniversiteler bu işe ışık tutmalı. Ayrıca bugün Anadolu’da çok önemli konser salonları var. Bu salonlar neden yeteri kadar kullanılmıyor? Bizler yurtdışına çıktığımızda yabancı bestecilerin eserlerini çalıyoruz ancak şimdilerde görüyorum sanatçılarımızın birçoğu repertuvarına Türk müziği eserlerini de koyuyor. Özel önem veriyorlar. Bunlar neden göz ardı ediliyor? Sanatçıların ve yöneticilerin artık halka klasik müziğin bir “Batı özentisi” olmadığını anlatması gerekiyor. Ya da klasik müzik bestecilerinin “dinsiz” olarak yansıtılmaması. O insanlar da kendi inançlarında müzikler besteliyorlardı. Müziğin dinle, dille ve ırkla alakası yoktur. Müzik tamamen evrenseldir. Sözlerinizden ülkenin gelişimi sanattaki gelişim ile doğru orantılı gibi bir anlam çıkarabilir miyiz? I Şöyle ki, bugün ülkede bir yer kuruluyor. “Aman burası yabancı müzik yapıyor, bunu Türk musikisine çevirelim” diyorlar. Olur mu? Hepsi bir arada olmalı. Bugün dünyada ses getirebilecek en önemli şey korolar ve orkestralardır. Bugün sadece Almanya’nın bir kentinde bin koro var. Bütün Türkiye’deki koroların sayısını toplasanız bin etmez. Devlet daha fazla bütçe ayırmalı. Orkestraların çok ciddi desteğe ihtiyacı olduğunu düşünüyorum ben. 5
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle