28 Aralık 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Cumhuriyet Ankara 236/9 Ocak 2009 ANKARA ANKARA Talât HALMAN nsanların alınyazısı varsa kentlerin de kaderi vardır. Coğrafi konumla doğrudan ilişkili değildir. Nasıl ki kişilerin bahtı, zengin aile çocuğu olarak, güzel ya da yakışıklı, hatta Tanrı vergisi yetenekle doğmaktan kaynaklanmaz. Kısmeti açık doğanların kendi yaşamlarını berbat ettikleri, yaman yoksulluklar içinde yetişenlerin görkemli başarılar elde ettikleri az mı görülmüştür? Kentler de öyle... Kimisi, “ideal” diye tanımlanabilecek konumlarda (Londra, New York, Sidney, Paris, Buenos Aires) zor dönemlerden geçseler de, başarılı birimler olabilmişlerdir. Roma, Madrid, Prag, Viyana kuruldukları yer bakımından pek talihli sa AKKARA Bahtı Kara Ankara İ yılmazlardı ama, insanlarının çalışma azmi ile esaslı kentler olabildiler. Konumları mükemmel olduğu halde, kötü yönetim ve iktisadi zayıflık yüzünden bocalayan şehirler arasında Rio de Janeiro, Kahire, Moskova, daha niceleri var. İstanbul talihi güçlü, tarihi talihsiz bir doğa varlığı. Dünyanın en görkemli kenti olabilirdi, bundan sonra da olabilir. Yeni bir İstanbul zihniyeti ve yönetimi yaratılırsa belki. Ülkemizin yetiştirdiği en ilginç hiciv ustalarından rahmetli Sinan Korle derdi ki: “Allah yeryüzündeki şaheseri olarak İstanbul’u seve seve, öve öve yaratmış, sonra nazar değmesin diye biz Türklere vermiş!” Bir Avrupalı da, şöyle bir ukalalık yapmıştı: “Tarihin seyri değişik ol saydı da, mesela 17. yüzyılda İstanbul, Fransızların eline geçseydi ve onlarda kalsaydı...” Ankara, doğuştan talihsiz bir kent. Uzun ama bereketsiz bir tarihten başka hiçbir değeri yoktu başkent olduğunda – ne sanayi, ne tarım, ne ticaret... Bir modern mucize yaratmak azminde olan Atatürk cumhuriyeti, dikkate değer, yepyeni bir başkent de icat etmek istemişti. Ata’nın ömrü vefa etseydi, belki de “Ankara mucizesi” gerçekleşecekti. Ama, elli altmış yıldır Ankara, sıradan, kişiliksiz, güzellikten yoksun, yaşam zevkinden uzak bir beton yığını halinde büyüyüp durdu. Üstelik, yönetimi de giderek bozuldu. Hele son on beş yılda... Başkentin kısmeti kapalı, kaderi iyi olabilecekken berbat edildi. Bugün acıklı ve âciz. Bahtı kara Ankara. Bazı semtlerinin havası kara. Yönetimi evlere şenlik. Denetimi insan değeri bilmeyen. İhmaller ve ihlâller kenti. Yaşamı ihmale uğrayan. Gırtlağına kadar borç içinde. Zamları muazzam. Kendi halkını sömüren. Bahtı kara başkent. Türkçe Müjdesi U zun zamandır Türkçenin söz varlığının yoksul olduğuna üzülür durulurdu. Bazı Batı dillerinde 300 bin, 450 bin, 600 bin sözcük var. Bu yüksek sayılar, onların belli başlı sözlüklerinde kanıtlanıyor. Gel gör ki bizim Türk Dil Kurumumuzun yayımladığı “Türkçe Sözlük”te 60 bin, 70 bin kelime vardı. Sonraki baskılarda toplam 100 bine yükseldi. Sevindirici bir artış ama, yine de, söz gelişi, İngilizce’nin altıda birine yeni ulaştık diye yüreğimiz burkuluyordu. Şimdi Türk Dil Kurumu’ndan olağanüstü bir müjde var. Başkan Prof. Dr. Şükrü Haluk Akalın, geçen yıl, uzun bir TV mülakatında anlattı: Kurum 528 bin Türkçe sözcük saptamış ve hepsini internete koymuş. Bunu duyunca dünyalar benim oldu. 528 bin kelime, dilimizi dünyanın en zenginleri arasına yükseltti. Rakamın doğruluğunu merak ettim. Bir süre önce, bir ABD yolculuğundan aynı uçakla döndüğümüzde sayın Başkan Akalın’a sordum. “Elbette doğru”, dedi. “Hatta sayı daha da yükseldi. Şimdiki toplam 620 bin. Ve hepsi internette.” Demek ki Türkçenin söz varlığı, dünya rekoruna sahip artık. Nasıl sevinmez insan? Neşe doluyor insan... Ne kadar övünsek hakkımızdır. Başkent Denetçileri mbudsmanlar bizden başka pek çok ülkede. Bu İsveççe kökenli terim yaygınlaştı. Daha önemlisi, dünyada ombudsmanlar arttıkça arttı, toplum hizmetleri gittikçe değer kazandı, etki yaptı, yapıyor. “Fahrî müfettiş”, daha yeni Türkçesiyle “onursal denetçi”, iktidarın, belediyelerin, bürokrasinin eleştirisini yaparak sistemde, yasalarda, yürütme ve uygulamada düzelmeler sağlıyor. Bizde erk sahiplerinin işine gelmediği için, ombudsman düşüncesi terk edildi. TBMM fahrî müfettiş kavramına karşı. Oysa memleketimiz iyi kurulup işleyecek bir ombudsman sisteminden büyük yararlar elde eder. Ne yazık ki, yüce Meclisimiz istemiyor. Kentlerde dürüst ve iyi niyetli belediyeler, kendi denetçilerini kullanabilecek olsalar gerektir. Resmî müfettişlerin yanı sıra, ama onlardan ve belediyelerden bağımsız olarak, bazı “muteber” hemşerilere belediyeleri denetleme, şehirleri kontrol etme, bozuk işlerin ve işlemlerin düzeltilmesi için önerilerde bulunma yetkisi ve ıslahatın takibini yapma işlevi tanınabilir. Özellikle büyük kentlerimizde iyi çalışan denetçiler, öyle büyük yararlar sağlayabilirler ki. Ankaramızda AKP’li belediyelerin fahrî denetçilere sıcak bakmayacağı kesin gibidir. Ama, öteki partiler özellikle CHP yerel seçimler kampanyasında bir denetçiler planı sunmalıdır, oy kazanır böylelikle. Başkentimizde mükemmel ombudsman olabilecek binlerce muteber Ankaralı vardır. Hiçbir partide üyeliği bulunmayan, siyasette tarafsız, işbilir, vicdanlı, dürüst, emekli bürokratları, yargıçları, subayları, hekimleri, eczacıları, diplomatları, hukukçuları, üniversite hocalarını, mühendis ve mimarları, öğretmenleri ve daha nicelerini düşünün. Onlar evde oturmaktansa, pasif kalmaktansa, başkent için seferber olsalar, bozuk düzenden, yanlış işlerden kurtarabilirler bizi. O ‘Bir İğne Bin Emek’ evlet Resim Heykel Müzesi’nde gözleri büyüleyen, yürekleri okşayan yeni bir serginin adı bu. 16 Ocak 2009’a kadar devam edecek. Serginin bir adı da “Kırkpare”. Çünkü eserler, İngilizce terimle “patchwork” diye bilinen yama işleri. Küçük parçalar (genellikle bezler) bir araya getirilerek natürmortlar, soyut resimler oluşturuluyor. “Patchwork”, hayal gücü, hüner, göz nuru, sabır ve özen isteyen zor bir sanat. İşlemelerden bazıları için ay D larca çalışmak gerekiyormuş. Üç yıl sürenler bile varmış. Parçalardan, bütünler yaratmak, hayran olunacak bir maharet gerektiriyor. Bu türün üstadı, Gürsu Güngör’ün stüdyosunda yetişen 60 hanımın birbirinden çok farklı ama hepsi birbirinden ilginç eserleri var sergide. Bakmaya doyum olmuyor. Bir iğne, bin emek sayesinde ne güzellikler yaratılabiliyor, gidip görmenizi, zevkle izlemenizi tavsiye ederim. 19
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle