28 Aralık 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Cumhuriyet Ankara 239/30 Ocak 2009 DTCF parçalanıyor mu? Y ? Prof. Dr. Necdet ADABAĞ oksa parçalıyorlar mı? Doğru mu, bilmem ama söylenen o ki Ankara Üniversitesi Dil ve Tarih Coğrafya Fakültesi’nin (DTCF) bir bölümü Kocatepe Camisi’nin oralarda kiralanan bir binaya taşınacakmış! Fakülte yönetiminden hiçbir konuda doğru dürüst bilgi alamadığımız için söylenenin doğruluk ölçüsünü kestiremiyoruz. İlk bakışta çok mantıklı gelen bir çözüm biçimi olsa da irdelendiğinde yanlış yapıldığı görülecektir. Kimi meslektaşlarımla konuştuğumda kiralanan ya da kiralanacak olan binanın fiziksel yetersizliğinden söz ettiler ama hiç kimse o civarda ya da bir mahalle arasında kiralanacak bir binanın DTCF’ye yakışmayacağını söylemedi. Ülküler geride mi kaldı yoksa? Benim DTCF’yi anlatmama gerek var mı? Hangi ülküler için kurulduğunu ve şu anda ne acılar çektiğini içinde olan ya da olmayan herkes bilir. Çünkü DTCF herhangi bir eğitim kurumu değildir. lamamakta ve derslerine yeterince ilgili olamamaktadırlar. Ayrıca sık sık çıkan öğrenci olaylarından ötürü var olan coşku da yitip gitmektedir. 50006000 öğrenci yarınların işsizleridirler. Bunun günahını kim çekecek? Bunu sormak da bizim hakkımız. Ayrıca çok belirsiz ve bir insani bilimler fakültesinin ders izlencesinin çok gerisinde kalan bir eğitimöğretim izlencesinin yaratmış olduğu doyumsuzluğu da saymak gerek. Bu konuda, yönetimdeyken yapmış olduğumuz çok çağdaş bir yeniden yapılanma Üniversitemiz rektörlüğü tarafından YÖK’e ulaştırılmamıştır. Bunun da günahını çekmesi gerekenler çekecektir çünkü yenilik salt DTCF’yi değil, ülkemizdeki tüm edebiyat fakültelerini ilgilendiriyor ve söz konusu fakültelere yepyeni bir içerik kazandırıyordu. leyken ve şöyle ya da böyle kurulduğu günden bu yana 100 bin kişinin, bu arada bir önceki rektörün geçtiği, bir fakültenin birkaç bölümünü dar bir alana sokup, kapısına da DTCF yazmak onun üstün kimliğine ve kamu vicdanına haksızlıktır. Bugünkü yöneticiler fakültenin duvarlarına “kuaför” tabelaları asacaklarına ve iki yıl önce göreve gelebilmek için ortalığa ve bendenize ısrarla projeleri olduğu için “yolundan çekilmemi ve aday olmamamı” söyleyen bugünkü dekan, Fakülte’nin temel sorunlarından biri olan fiziksel sorunu çözmek için çözüm üretmelidir. Üretemiyorsa bizim bulduğumuz ve kararını Ankara Üniversitesi yönetim kurulundan aldırdığımız çözüm biçimini yaşama geçirmeye çalışmalıdır. Bilmeyenler için söylüyoruz: Ankara Gölbaşı’nda bugün Ankara Üniversitesi Yabancı Diller Yüksek Okulu’nun eğitim ve öğretim yaptığı kocaman bir yerleşkesi ve bu yerleşkenin bugün işlevsel olan sosyal tesisleri, ulaşım araçları ve çok temiz bir havası ve gürültüsüz bir çevresi vardır. DTCF dekanlığının elinde bu yerleşkede DTCF’nin yerinin olduğuna ilişkin belge vardır. Bunu sayın Rektörümüz Prof. Dr. Cemal Taluğ da bilmektedir. DTCF’ye yakışan böyle bir yerleşke içinde birkaç bölümünün yer almasıdır. Oraya taşınmaya hazır bekleyen bölümleri vardır. Kaç tane blok kaba inşaatı bitmiş, gerisinin yapılmasını beklemektedir. Kira için harcanacak paralarla o inşaatların biri ikisi bitirilemez mi? Bizden söylemesi. Bunu söylemek bize düşen bir sorumluluk. Ankara Üniversitesi olanaklarını seferber ederek Gölbaşı Yerleşkesi’ni bitirebilir. Olanaklarının olmadığını söylemek çok zor. DTCF niçin kuruldu ? Atatürkçü olduğunu iddia eden yönetici ve akademisyenler DTCF’nin niçin kurulduğunu, kuruluş yasasında nelerin yazıldığını unutmuş olabilirler; kısaca özetlemekte yarar var: İki amaç için kurulmuştur: Biri o günün deyimiyle “muallim” (öğretmen) yetiştirmek; öteki de bilim adamı. Yanlış uygulamalar ve zamanındaki yöneticilerinin vurdumduymazcılığı ve karşı koymak istememiş olmalarından ötürü DTCF ülke eğitim dizgesine öğretmen yetiştiremez olmuştur. Dahası, biz yönetime gelip savaşımını verinceye dek (yıl 2001) mezunları formasyon eğitimine bile alınmaz olmuşlardı. Bilim adamı yetiştirmesine gelince: Fakülte’de kariyer yapmış olanlar ve orada yetişip başka fakültelere akademisyen olarak gidenlerin dışında başka bir kurumda çalışacak olan bilim adamı yoktur. Bir başka deyişle, kuruluş yasasında sözü edilen bilim adamları Türk Dil Kurumu ve Türk Tarih Kurumu için gerekli olacak bilim adamlarıdır. Ne ki, iki kurum da kuruluş amaçlarından yoksun bırakıldıkları için bugün DTCF artık ancak dar kadrolarla gelen çok az sayıdaki kendi araştırma görevlileriyle Anadolu’dan gelen gene çok az sayıdaki yüksek lisans ve doktor öğrencilerini eğitmektedir. Buna karşın DTCF 50006000 geleceği olmayan, ellerinden “öğretmenlik” mesleği alınmış lisans öğrencisine en zor koşullarda eğitim ve öğretim vermeye çalışmaktadır. Evet, “vermeye çalışmaktadır”, diyorum çünkü kaliteli bir öğretim kadrosuna karşın fiziksel ve teknik yetersizliklerden ve kalabalık öğrenci sayısından ötürü eğitim ve öğretim yetersiz kalmaktadır. O kalabalığın içinde öğretim üyeleri ve öğrenciler gerekli motivasyonu bu Tabela asacaklarına... İyi ya kiralık yer bulmuşlar bir bölümünü oraya taşıyacaklarmış, diyebilirsiniz. Söyledik: Kuruluş amaçları böy Öğrencisayısıdüşürülmeli Öte yandan fakültenin öğrenci sayısını düşürmek için çaba gösterilmelidir. Bunu yapacak olan da yöneticiöğretim üyesi işbirliği dayanışmasıdır. Bugüne değin hiçbir YÖK yönetimi DTCF’nin bu sorununu çözmek istemedi. Öne sürdükleri gerekçelerin hiçbiri inandırıcılık taşımadı. İlginç olan fakültedeki öğrenci olaylarında YÖK’ün de, rektörlüklerin de ilgisiz kalmış olmasıdır. O sorun da çözülebilecek bir sorundur. O sorunu körükleyen etmenler vardır. Onlardan biri de medyadır. Fakültede çıkacak olayları nerden, nasıl haber alıyorlarsa fakültenin önüne dizilip bekliyorlar. Oysa altı yıl boyunca, binde birin dışında, hiçbir sanatsal ve ekinsel etkinliğimize yer vermediler. Sayfalarında yazmaktan onur duyduğum Cumhuriyet gazetesinin dışında. Oysa o etkinliklerin ereği DTCF’nin gerçek kimliğinin öğrenci olaylarında değil, tam tersine, bilim, sanat ve ekinsel etkinliklerde saklı olduğunu göstermeye yönelikti. Bugün o etkinliklerden hiçbiri yok. DTCF’nin imgesini yükseltecek olan Farabi Salonu’nda yapılacak olan uluslararası bilimsel, sanatsal, ekinsel etkinlikleri bizzat Fakülte olarak düzenlemektir. Hem de çok sık. DTCF o güce sahiptir.Bir başka söylenti daha dramatik. Hoş “ateş olmayan yerden duman çıkmaz” derler. Bu nedenle inanmakta yarar var. Ona göre, DTCF Ankara Üniversitesi’nden ayrılacak ve Fen Fakültesi’yle birleşerek FenEdebiyat Üniversitesi olacakmış. Gelin de arkasında bir çapanoğlu aramayın! Türk Dil Kurumu ve Türk Tarih Kurumu’nu bitirdiler, sıra DTCF’ye geldi, demek… Cumhuriyet Türkiyesi’nin üç temel taşı. Boşuna söylemiyorduk: DTCF’yi içerden ve dışardan hep yıpratmaya çalışmışlar diye… 12
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle