Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
4 TEMMUZ 2008 CUMA İlk Rehber İlk Öğretmen ürkiye’de son yıllarda okul öncesi öğretmeninin rolü bir dönüşüme uğramaya ve önem kazanmaya başladı. Önceleri okul öncesi öğretmenlere daha çok çocukların bakım ihtiyaçlarını karşılayan kişiler olarak görülürken, artık çocukları zihinsel, sosyal ve fiziksel alanlarda destekleyen, çocukların eğitim alanındaki “ilk rehber”leri ve “ilk öğretmen”leri olarak algılanıyor. Çocuk eğitiminde ve bir çocuğun eğitim yaşamına atılımında bu kadar önemli bir görev olan okul öncesi öğretmenliği, büyük bir sevgi, sabır, bilgi, birikim, özveri ve emek gerektiriyor. Çocuk eğitimi üzerinde hassas ve ayrıntılı şekilde düşünüldüğünde çocukla birlikte olan yetişkinlerin de rolleri daha çok belirginleşiyor. Çünkü öğretmenin çocuğa bakış açısı çocukla kurduğu iletişime ve verdiği eğitime yansıyor. “Çocuğun değerli, yeterli, becerikli ve yaratacı olduğuna inanan bizler, bu inançla hareket eden öğretmenin şu ilkeleri yerine getirmesi gerektiğini savunuyoruz.” “Okul öncesi eğitimde öğretmen çocuklarda güven, bağımsızlık ve girişkenlik duygularının gelişmesini desteklemelidir.” Güven duygusunun temelleri, çocuğun okula başladığı ilk gün atılmaya başlar. Çocuğa gösterilen birebir ilgi, dokunma, okulla ortamla ilgili açıklamalar, çocuğu tanımaya yönelik soru ve sohbetler, çocuğu hemen uyum göstermesi konusunda zorlamamak ve ona saygı duymak ve çocuğun kendisini okula ait hissetmesini sağlamak öğretmenin yapması gerekenler arasındadır. Çocukta bağımsızlık duygusunun gelişebilmesi için öğretmen aşırı koruyucu ya da aşırı kuralcı olmamalıdır. Çocuk her iki durumda da kendisini engellenmiş hisseder, bu da bağımsızlık duygusunu zedeler. Çocukta girişimcilik duygusunu gelişebilmesi için de öğretmenin çocuğun becerilerine, yapabileceğine inanması; meraklarını desteklemesi önemlidir. T Öğretmen uzman ya da bilgi kaynağı değildir. Öğretmen çocuklarla ortaklık yaratmalı, kendisini deneyimin akışına bırakmalıdır. Çocuklara fırsat verilmeli “Öğretmen çocukları dikkatle dinlemeli ve sohbetleri onlarla paylaşmalıdır.” Öğretmen öncelikle çocuğun yetişkinlerden farklı bir düşünce yapısı olduğunu kabul etmelidir. Böylece çocuk hiçbir fikir ile ilgili “hayır o öyle değil” tepkisi ile karşılaşmaz. Bu, çocuğa özgüven duygusu kazandırır, fikirlerinin önemsendiğini hissettirir. Öğretmenin çocuklardan dinledikleri onun için önemli bir kaynaktır, öğretmenin rolünü belirler. “Öğretmenin görevi dinlemek, katılmak, takip etmek ve çocuğun aktif öğreniminin içine girmektir.” Organize edilmiş sohbetler hem çocuklar hem de öğretmenler için çok önemlidir. Sohbetler içinden her zaman yeni fikirler çıkabilir ve “Öğretmenlerin görevi dinlemektir.” Öğretmen “doğru” yanıtları bulmak için dinlemez. Çocukların ne düşündüğü, nasıl hissettiği ve neyi merak ettiğini bilmek ister. Öğretmen çocukların birbirlerine ve yetişkinlere daha önce hiç duymadıkları şeyler söyleceklerine inanır. Her zaman çocuklardan yeni bir fikrin doğuşunu dinler. Bu, aynı zamanda yeni bir anlam için birlikte araştırma pratiğidir. Öğretmen ve çocuklar hep birlikte araştırmacılar toplumu haline gelirler. Öğretmen, serüven ve heyecan dolu bir atmosfer yaratmaya çalışır. “Bu geleneksel öğretimin, bilgi aktarımının tam tersidir. Öğretmen çocuklarla beraber merak etme, paylaşma, dinleme ve bilmeyi ister.” “Öğretmen çocukların yapamadıklarından çok yapabildiklerine odaklanmaktadır.” Çocuğu öğrenmek konusunda istekli kılan, yapabileceğine dair inancıdır. Çocuğun yapamadıklarından ders çıkarmasını istemek, beklenilenin aksine çocukta yılgınlık, güvensizlik ve isteksizliğe neden olabilir. Çocuk yapabildikleri aracılığı ile kendi potansiyeli ve gücü ile tanıştırılmalıdır. “Çocuklara kendi işlerini yapabilmeleri için öğretmen fırsatlar vermelidir.” Çocukların kendi başlarına yapabilecekleri işler için de, eğitimsel eylemler, özbakım becerileri, kendini ifade etme sayılabilir. Çocuk çevresinde kendisine inanan ve yol gösteren insanların varlığı sayesinde öğrenir ve gelişir. Yetişkin tarafından çocuk adına yapılan işler, çocuk için yardımdan çok yetersizliğine yönelik mesajlar içerir. “Öğretmen ‘kışkırtıcı’ görevini üstlenmelidir. Yani çocuğun bilgiyi yapılandırması için hep yönlendirmeli, onu düşünmeye teşvik etmelidir. Öğretmenin rolü çocuğa ilgisinin devam etmesi ve düşüncelerinin meyvesini alması için yardım etmektir.” Öğretmen geleceğin tohumlarını atar. Çocuğu yönlendiren öğretmen kendisini sürekli, geliştiriyorsa çocuk ondan bilginin değerini öğrenir. Öğretmen araştırmayı seviyorsa beraberinde küçük kaşifler yetiştirir. Öğretmen sevgisini gösterebiliyorsa çocuklara insan sevgisini öğretir. Kısacası bir okul öncesi öğretmeni çocuğa öğrenme serüveninde rehberlik eder. Bu rehberliğin niteliği de öğretmenin taşıdığı özelliklere bağlıdır. 11