02 Haziran 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

11 TEMMUZ 2008 CUMA Düşünme Laboratuvarı imdiki çocukların sahip olduğu rengarenk, albenili, çeşit çeşit oyuncağa baktığımızda, “Ne kadar da şanslılar, bizim zamanımızda bunların hiçbiri yoktu” deriz. Ama bu oyuncakları şöyle alıcı gözle bir inceleyip, çocukların oyunlarına baktığımızda “Şanslı olan onlar mı yoksa biz miydik?” diye düşünürüz bu sefer. Çünkü oyuncaklar o kadar hazır, o kadar yapılandırılmıştır ki, çocuğun üzerine bir katkıda, bir eklemede bulunabileceği hiçbir şey göremeyiz. Oysa biz kendimiz oyuncaklar yapar, oyunlar yaratırdık; yaşadığımız sokakta ve mahallede keşfedilmemiş yer bırakmazdık. Maalesef şimdi yaşadığımız yerler ve yaşam koşullarımız bunlara izin vermiyor ve çocuklarımız yüksek apartmanlardaki evlerinde o süslü oyuncaklarını “Seyrederek” çocukluk dönemlerini geçiriyorlar. İşte bütün bunlar yüzünden okul öncesi eğitim kurumlarına çok iş düşüyor. Çocuğu pasiflikten aktifliğe, tüketicilikten üreticiliğe dönüştürmek ve bireysellikten kurtarıp sosyal yönlerini açığa çıkarmak bir okul öncesi kurumun öncelikli görevi oluyor. Peki çocuk eğitiminde bundan da öteye gidilebilir mi? Okul verdiği bunca şeyin yanında çocuk için bir “Düşünme laboratuarı” olabilir mi? Eğer çocuk için yaratılan eğitim ortamı “Eğlen ve tüket” fikri yerine çocuğun yaratıcılığını, fikirler üreten filozof tarafını ortaya çıkarıp, dünyadaki her şeye olan merakını, araştırma isteğini doyurabiliyorsa orası çocuk için “Bir düşünme laboratuarı”dır. Böyle bir ortamda çocuk her şeyi ne kadar derinlemesine öğrenme isteği taşıdığını, ne kadar güçlerle dolu olduğunu ve kendisini ne kadar çok farklı dille ifade edebildiğini gösterir. Bir okul öncesi kurumda bütün bunların gerçekleşebilmesi için oluşturulması gereken mekan ise bir “Atölye”dir. Atölyenin oluşumu tamamen yeni bir eğitim projesinin doğuşuyla birleşir: Sistemli, ilerici ve bağnaz olmayan. Atölye fikri Reggio Emilia Eğitim Yaklaşımının öncüsü Loris Malaguz Ş zi tarafından okullarda çocuk öğrenimi ve öğretiminde bir devrim maksadıyla ilk kez 1963’te ortaya atılmıştır. Atölye, çocukların düşüncelerini materyaller aracılığı ile ifade ettikleri yerdir. Buradaki çalışma yöntemi materyalleri bir dil olarak kullanmaktır. Bu şekilde materyaller ifade etmek ve iletişim kurmak için birer araç ve çocukların deneyimleri ve öğrenme süreçlerinin bir yapı taşı haline gelirler. Çocuklar kağıt, kil, tel, taş, yaprak, dal gibi materyalleri kullandıkça farklı materyallerden farklı alfabeler geliştirirler. Çocukların çizimleri ve boya maları da yaşamın, duyguların ve anlamların keşifleri ve deneyimleridir. Atölyeler çocukların yaratıcı fikirlerinin filizlendiği yerlerdir. Çocuklarla çalışırken onların aslında en iyi değerlendirmeciler ve yaratıcılıkla ilgili en duyarlı yargıçlar olduklarını görürüz. Bunun nedeni fikirlerine körü körüne bağlı olmayıp hep yeniden keşfetme istekleridir. Bu yüzden atölye ortamlarında yaratıcılığın çok olağan dışı bir şey olmadığına ve çocukların günlük deneyimlerinden ortaya çıktığına tanık oluruz. Atölye ortamlarıyla tanışmalısınız Atölye araştırma yapılan alandır. İnsanın görsel sanatlar yoluyla daha iyi görmesi, aklı ve elleriyle kazması için bir alandır. Çocukların motivasyonlarını ve teorilerini araştırmak için bir yerdir. Materyal, teknik ve araçlar arasındaki farklılıkları keşfetmek için bir yerdir. Sözel ve sözel olmayan dillerin farklılık ve benzerlikleriyle tanışmak için bir yerdir. Çocuklar bir alanda yaşarken orayı sahiplenir, hisseder ve içinde kendine bir yer bulur. Atölye birçok açıdan iletişim üzerine kuruludur. Bir atölye ortamında çocukların ilgi duydukları ve kendi seçtikleri konularda ne kadar çok çalışabildiklerini, çalışmaktan zevk aldıklarını görürsünüz. Atölyede çalışmak zevklidir çünkü çocuk süre kısıtlaması olmadan karıştırma, kurcalama, denemeler yapma, izleme, inceleme, çok çeşitli nesneler arasında ilişkiler kurma fırsatı bulur. Çocuk için çoğu zaman kelimeler fikirlerini anlatabilmek için çok yetersizdir. Atölye bir çocuğun gün içinde aklından geçebilen her fikrini somutlaştırabildiği yerdir. Eğer çocuklar bilmeye değer bir şeyler öğrendiklerine inanırlarsa tembellik alışkanlığı geliştirmeyeceklerdir. Atölyeler çocukların düşüncelerine değer verilen ve ne şekilde olursa olsun düşüncelerini ifade etmeleri desteklenen yerlerdir. Çocuğun böylesine değer gördüğü bir ortamda üretmekten zevk almaması beklenemez. Çocuğunuzu yaratmak, düşünmek, değer bulmak, değer vermek, hissetmek, bilmek, bildiğini söylemek, hayal kurmak, denemek, elleriyle konuşmak, kelimelerle resmetmek, deneyimleriyle karşılaştırmak ve yetiştirmek istiyorsanız, siz ve çocuğunuz atölye ortamlarıyla tanışmalısınız. 11
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle