13 Temmuz 2025 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

13 TEMMUZ 2025 6 Baksı: Çoruh’tan esen kültür rüzgârı Bayburt’un vadilerinde yalnızca rüzgâr değil, kültür de esiyor. Hüsamettin Koçan’ın hayaliyle doğan Baksı Müzesi; sanat, eğitim ve toplumsal dönüşümün Anadolu’daki en güçlü temsilcilerinden biri. Mekân bugünlerde Seçkin Pirim’in “Zamanlı- Zamansız” sergisine de ev sahipliği yapıyor. anatın, felsefenin birbirini doğduğu topraklara en iyi bildiği eserlerinden oluşan sergiye ev sahipliği de harmanlayıp tamamladığı işle, kültür-sanatla, üretimle katkı yapıyor. Sanat yaşamını Londra’da sürdüren “zaman ve zamansız”lıklara vermeyi seçmiş. Yıllara uzanan Baksı Pirim’le Baksı’daki açılışta yaptığımız ihtiyacımız her zamankinden mücadelesini hayatın her renginden bir sohbette geçen yıllarda burada gençlerin S çok. Teknolojiyle hızlanan, hikâye anlatıcılığıyla aktarıyor. katıldığı sanat atölyelerinde eğitmenlik hızlandıkça doyumsuzlaşan döngüyü kırmak yaptığını da öğreniyoruz. Boğazın masalsı KADININ GÜCÜ pek çoklarımız için giderek zorlaşıyor. noktalarından Kuzguncuk’ta başlayan sanatla Geçen yıl itibarıyla başkanlığını Hüsamettin Koçan Bir zamanlar değerini bilmediğimiz, hatta tanışması, atölyelerde çalışıp hayallerinin Seçkin Pirim Hüsamettin Koçan’ın eşi Oya sıradan, sıkıcı bulduğumuz yavaş ve sakinlik merkezine heykeltıraş olmayı koyması... MINE Koçan’ın üstlendiği Baksı Kültür kavramını özleyenler kulübü genişliyor. Sonrasında Mimar Sinan Üniversitesi... ESEN Vadide Yol Alıyor?” Sosyo-kültürel, ekonomik Sanat Vakfı yerel ve ulusal kültür Yavaş şehirler, yavaş yemek kavramları, Pirim’in çalışmalarında ortak nokta pleksi, alandaki sorunlar, gelişmeler, farklı bakış açıları değerlerini gelecek kuşaklara sürdürülebilirlik, doğaya saygı, yerelle kâğıt, mermer ve alüminyum gibi malzemelerle konuya uzman isimlerle ele alınırken ortak aktarmayı hedefliyor. Şimdilerde vakfın ulusalın birbirini harmanlamasına sahipleniş oluşturduğu katmanlı yüzeyleri. Kendi vurgu gençlerin gelecek umudunun her zaman yoğunlaştığı projeler arasında Bayburt merkezine güçleniyor. deyimiyle eserleri “birden bütüne” giden hareket canlı tutulmasıydı. yakın bölgede inşası süren Baksı Hüsame Köklü Yaşamın nefeslerinden olan kültür ve sanat anlayışının izlerini taşıyor. 20’den fazla eserin Geçenlerde de Baksı’da iki yeni sergi Kadın Eğitim Merkezi’nin yaşama geçirilmesi de konusunda ülkemizdeki iyi örneklerden biri de yer aldığı “Zamanlı-Zamansız” isimli sergi, daha sanatseverlerle buluştu. 2024 yazında var. Koçan çifti, merkezin inşaatının bitirilmesi Baksı Müzesi; sessizliğin tam ortasında, yaklaşık 3 Kasım’a kadar Baksı’da sanatseverlerle gerçekleşen atölyelerden çıkan eserlerin yer için büyük bir çabanın sürdüğünü anlatırken 1500 metre rakımdan yeşille mavinin buluştuğu buluşacak. aldığı Ütopya Atölyeleri Sergisi ile Helga projeyle bölgedeki kadınların yerel el sanatları da vadiyi, ona can veren Çoruh’u selamlıyor. Serginin ismi gibi “birden bütüne” kavramı Franke’nin “Sessiz Hayatlar, Büyük Hikâyeler” dahil olmak üzere meslek edinmelerine katkının Bayburt’un kültürel yaşamına, yerel ve ulusal da doğayla iç içe derinsel bir düşünce olanağı sergisi... amaçlandığını vurguluyor. tanıtımına katkı veren Baksı’nın yaklaşık 20 yıllık sağlayan Baksı ile uyumlu bir ritimde. Kuşkusuz, gerek ıssız bir dağın tepesinde Kadını toplumsal yaşamda güçlendirecek, kız bir geçmişi var. Hikâyesi deneysellikle birlikte Hüsamettin Koçan da bunu şu sözleriyle diye tanımlanabilecek klasik ve modern sanat çocuklarına ilham olacak üretim/eğitim/istihdam cesaret, delilik, çılgınlık hepsi iç içe dedirtecek doğrular gibi: “Baksı yalnızca bir müze değil, kavramının bileşimi Baksı Müzesi gerekse halen dengesinde katkı sağlaması hedeflenen proje için türden. uzakta olanı yakına getirme çabasıdır. Seçkin yapım aşamasında kadın eğitim merkezi öyle merkez gün sayıyor. Dayanışma ruhuyla yürütülen Sanatçı, akademisyen Prof. Dr. Hüsamettin Pirim’in işleri, burada kurmaya çalıştığımız kolayca hayata geçecek projelerden değil. Kimi projenin her bir adımında yine kadınların imzaları Koçan projenin mimarı. Memleketi Bayburt’un çoğul ve derinlikli düşünceye karşılık geliyor.” zaman önyargılar, kimi zaman maddi zorluklar... var. Koçanlar bu merkezin Anadolu’nun başka Bayraktar öyü yakınlarında büyük bir aileye Baksı’daki etkinliklerden biri de bu yıl ikinci Ama Baksı, engellere karşı mücadelenin bölgelerine de örnek olabileceğini belirtiyor. dönüşen ekibiyle birlikte, dünya metropollerinde kez Çoruh Nehri üzerinde düzenlenen “Akarsu kazanacağını gösteren umut veren hikâyelerden. PİRİM’LE “ZAMANLI-ZAMANSIZ” görülebilecek etkileyici, aynı zamanda bulunduğu Üstünde Konuşmalar” buluşmasıydı. Tam da Platon’a atfedilen “Her şeyin en mühim noktası, alana da uyumlu konukevi, kütüphanesi de bulunan gündemin merkezinde, geleceğimize ilişkin Pek çok ödüle sahip Baksı Müzesi bu aralar başlangıçtır” sözü gibi... Bir hayal, bir projeye, bir kültür yerleşkesini hayata geçirmiş. Koçan, genç kuşak sanatçılardan Seçkin Pirim’in önemli bir başlık ele alındı: “Gençler Hangi proje ilham veren bir örneğe dönüşebilir. Ömer Seyfettin’in kızı: Güner Elgen Eylül 1962 günü Cumhuriyet Hayri Bey’e kaptırır. 17 yıl boyunca yazları gazetesini alanlar, ikinci İstanbul Şişli’de, kışları Kahire’de yaşarlar. sayfanın sağ alt köşesinde İLK KADIN RALLİCİ küçük bir serzenişe tanıklık Güner Elgen’in otomobillere özel bir ilgisi 15 eder. “Bildiri” başlıklı bu birkaç vardır. 1949’da İngiltere’den özel olarak getirttiği satırlık yazıyla önemli bir sır da ifşa olur. Bildiri Jaguar marka araçla Avrupa’yı gezer. Türkiye’de aynen şöyledir: araç kullanan ilk kadınlardan biridir. 1957’de “Merhum Ömer Seyfettin külliyatının sahibi Otomobil Kulübü’nün düzenlediği kadınlara ve yegâne varisi olarak dokuz kitaptan ibaret özel ilk ralli şampiyonasında birinci olur ve olan eserleri neşretmek üzere Refet Zaimler Türkiye’nin “ilk kadın rallicisi” olarak tarihe Yayınevi’ne sattım. Bu kitapların ‘Telif Hakları geçer. (*) Kanunu’ gereğince başka hiç kimse tarafından Güner Hanım’ı bir başka yerde daha görürüz. 3 neşredilemeyeceğini gördüğüm lüzum üzerine Mart 1951’de İstanbul Üniversitesi bahçesine ilan ederim. Merhum Ömer Seyfettin kızı Günel dikilecek “Atatürk ve Gençlik Anıtı” Elgen.” için açılan yarışmayı Yavuz Görey ve O gün gazeteyi okuyanlar, Ömer Seyfettin’in bir Hakkı Atamutlu kazanır. İlk başta kızı olduğunu da böyle öğrenir. Kitaplarının izinsiz 1952 Türkiye güzeli Günseli Başar basılmasına karşı çıkan Güner Hanım, bu yanlışın Ömer Seyfettin, eşi Calibe düşünülse de heykel için uygun Hanım ve kızları Güner. düzeltilmesini ister. Ancak ilginçtir, bildiride adı bulunmaz. Yerine sporcu kimliğiyle (Fotoğraflar Türk Dili yanlış yazılır: “Günel” yerine “Güner” dergisinden alınmıştır.) Güner Elgen seçilir. Elgen şöyle olmalıydı. Calibe Hanım, daha önce kendisine anlatır: Bu olaydan yıllar sonra yazar Necati talip olan Mehmet Faik Bey ile Hastanesi’ne kaldırılır. (****) “Günseli Başar’ı düşünmüşlerse Güngör, son günlerini yaşayan Güner evlenir. Faik Bey, üvey kızı Güner’i Ablası Güzide ve yakın dostu de sonradan vücut yapısından dolayı Elgen’e ulaşır. Elgen, benzer bir isyanla evlat edinmek ister ama bir şartla: Ali Canip Yöntem kendisiyle heykele uygun olmadığı için bir arayışa şunları söyler: “Üvey babası olduğumu asla bilmesin, Güner Elgen yakından ilgilenir. Ancak 6 girmişler. Ben de spor yaptığımdan “Şimdi, babamın kitaplarını arkadaşlarım beni öz babası sansın.” Bu kabul edilir. Mart 1920’de, kızı Güner’in adını vücut yapım itibarıyla Nazan Hanım beni torunlarına istiyorlar benden. Parayla satın Güner’in nüfus kâğıdına da “Ömer sayıklayarak 36 yaşında yaşamını uygun görmüş. Yavuz Bey’in de teklifiyle alıp veriyorum. Sanıyorlar ki babamın Seyfettin kızı, Mehmet Faik evladı” yitirir. Ölüm nedeni başta bilinemez. bu gerçekleşti. Yani o heykeldeki genç kız için kitapları tümüyle bana kaldı. Oysa TOLGA yazılır. Yapılan otopsiyle şeker hastalığına bağlı stüdyosunda mayo ile poz verdim.” (**) yayınevleri babalarının malıymış gibi, Hiçbir şeyin farkında olmayan AYDOĞAN komplikasyonlardan öldüğü anlaşılır. (***) Elgen’in modellik yaptığı bu anıt, 19 Mayıs gönüllerince basıp satıyorlar. Karşılığında Güner, 11 yaşındayken evin hizmetçisi 7 Mart günü Kadıköy Kuşdili’ndeki Mahmut 1955’te açılır. ne telif ne de kitap... Ne yapayım? Babamın Kadriye Hanım’dan gerçeği öğrenir. Baba Mezarlığı’na defnedilir. 1939’da mezarlık Yıllarca bilinmeyen ya da unutulan Ömer kitaplarının okunuyor olması da bir kazanç benim Böylece okulda hikâyelerini okuduğu yazarın alanı garaj ve yol yapılmak üzere boşaltılırken Seyfettin’in kızı Güner Elgen, yaşamının için ama beni de parayla satın almak durumunda aslında kendi babası olduğunu da öğrenmiş olur. Ömer Seyfettin’in kemikleri Zincirlikuyu son yıllarını Teşvikiye Caddesi’ndeki İsmet bırakmasınlar.” (*) (*) Mezarlığı’na nakledilir. Apartmanı’nda geçirir. Tam adıyla Hatice Ömer Seyfettin, 1903’te Harbiye’den mezun 13 yaşına geldiğinde bu kez baba bildiği Mehmet Bu dünyadan Ömer Seyfettin geçti; sessizce ve Fahire Güner Elgen, 30 Kasım 2007’de Balıklı olduktan sonra Rumeli’de 3. Ordu Nizamiye Faik Bey’i veremden kaybeder. Notre Dame de derin bir iz bırakarak... Tıpkı kızı Güner gibi. Rum Hastanesi’nde yaşama gözlerini yumar. Taburu’nda görevlendirilir. 1912’de Balkan Sion’daki eğitimine devam ederken annesiyle, Zincirlikuyu Mezarlığı’nda, babasının kabrinin Savaşı’na katılır ve bir süre esir düşer. 4 Aralık dedesinin Bahariye’deki konağına taşınır. yakınına, eşi Hayri Bey’in yanına defnedilir. 1913’te kaçarak İstanbul’a döner ve Kabataş Dedesinin ve anneannesinin vefatının ardından bu KAYNAKÇA Lisesi’nde edebiyat öğretmenliği yapmaya başlar. * Necati Güngör, Son Kadınlar, Literatür Yay., 2002 kez Beyoğlu’ndaki Mısır Apartmanı’na yerleşirler. ÖMER SEYFETTİN’İN YAŞADIKLARI ** Muhsin Karabay, Türk Dili Dergisi, Ağustos 2024 1915’te Dr. Besim Ethem Bey’in kızı Calibe Calibe Hanım burada bir terzihane açar ve kısa Ömer Seyfettin, boşandıktan sonra Kalamış’ta *** Yusuf Ziya Ortaç, Portreler, Akbaba Yay., 1960 Hanım ile evlenir. 6 Aralık 1916’da kızları Güner sürede 60 kişilik bir işyeri haline getirir. bir yalı kiralar ve burada yazmaya odaklanır. **** Tahir Alangu, Ömer Seyfettin: Ülkücü Bir dünyaya gelir. Ancak 18 Eylül 1918’de boşanırlar. Güner Hanım, 1935’te kalbini Mısır’da yaşayan Yazarın Romanı, YKY, 2017 4 Mart 1920’de rahatsızlanarak Haydarpaşa
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle