Katalog
                    Yayınlar
                
                - Anneler Günü
 - Atatürk Kitapları
 - Babalar Günü
 - Bilgisayar
 - Bilim Teknik
 - Cumhuriyet
 - Cumhuriyet 19 Mayıs
 - Cumhuriyet 23 Nisan
 - Cumhuriyet Akademi
 - Cumhuriyet Akdeniz
 - Cumhuriyet Alışveriş
 - Cumhuriyet Almanya
 - Cumhuriyet Anadolu
 - Cumhuriyet Ankara
 - Cumhuriyet Büyük Taaruz
 - Cumhuriyet Cumartesi
 - Cumhuriyet Çevre
 - Cumhuriyet Ege
 - Cumhuriyet Eğitim
 - Cumhuriyet Emlak
 - Cumhuriyet Enerji
 - Cumhuriyet Festival
 - Cumhuriyet Gezi
 - Cumhuriyet Gurme
 - Cumhuriyet Haftasonu
 - Cumhuriyet İzmir
 - Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
 - Cumhuriyet Marmara
 - Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
 - Cumhuriyet Oto
 - Cumhuriyet Özel Ekler
 - Cumhuriyet Pazar
 - Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
 - Cumhuriyet Sokak
 - Cumhuriyet Spor
 - Cumhuriyet Strateji
 - Cumhuriyet Tarım
 - Cumhuriyet Yılbaşı
 - Çerçeve Eki
 - Çocuk Kitap
 - Dergi Eki
 - Ekonomi Eki
 - Eskişehir
 - Evleniyoruz
 - Güney Dogu
 - Kitap Eki
 - Özel Ekler
 - Özel Okullar
 - Sevgililer Günü
 - Siyaset Eki
 - Sürdürülebilir yaşam
 - Turizm Eki
 - Yerel Yönetimler
 
                        Yıllar
                    
                    
                
                    Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
                    Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
                    Sayfayı Satın Almak İstiyorum
                
            
                13 NİSAN 2025
6
‘Omurgalı insan 
severim’
Haksızlıklara karşı sesini ilk günden beri çıkaran oyunculardan olan 
DENIZ 
Hayal Köseoğlu ülke gündeminin etkileriyle nasıl baş ettiğini anlattı.
ÜLKÜTEKIN
ayal Köseoğlu, Now Tv’nin uzun 
u Filtresiz bir insansınız. Bunu bugünlerde 
soluklu dizisi “Hudutsuz Sevda”da 
yaşananlara karşı verdiğiniz tepkilerden de görüyoruz. Bu 
Damla Leto rolünde kült bir karakter özelliğiniz size ne getirdi, sizden ne götürdü?
oluşturdu. Karakteri her ne kadar Kendimi filtresiz görmüyorum. Aksine bu son 
H sevilmese de Köseoğlu için en önemli 
derece filtrelenmiş bir halim. Eğer gerçekten 
özelliği omurgalı olması. Bu özelliğin günümüzde 
filtresiz kendim gibi olsam muhtemelen benden çok 
seyirci ve oyuncu arasındaki ilişkide de önemli 
şey götürürdü. Elimden geldiğince kendi ağzımı 
olduğunu düşünüyor. Köseoğlu ile setlerden yaşama 
kapatmaya çalışıyorum çünkü gerçekten kendim 
uzanan keyifli bir sohbet yaptık. olmama müsait bir iklimde yaşamıyorum. Ancak 
genele göre daha az filtreli olmam bana kendim gibi 
u “Hudutsuz Sevda”da Damla Leto’yu sevmeyenler 
arkadaşlar kazandırdı. Hepsi deli. (Gülüyor)
çok. Peki siz onu seviyor musunuz?
Valla ne yalan söyleyeyim seviyorum. Kızdığım 
u Peki kendinizi sözle veya yaratıclığınızla ifade 
da oluyor zaman zaman yargıladığım da ama oyuncu 
edemediğinizde nasıl hissediyorsunuz?
olarak bize ilk öğretilen şey karakterin haklılığını 
Çok klostrofobik hissediyorum. Baskı altında 
bulmak. Sürekli yargıladığınız bir karakteri layıkıyla 
olmaya alışık değilim. Ailemde de böyle 
canlandırmak mümkün değil. En azından sizi 
yetiştirilmedim. Hiçbir yerde baskıya iyi tepki 
oynatacak kadar empati yapmak zorundasınız. Bu 
verdiğim söylenemez. Bir yolunu bulup o içimdeki 
kadar uzun zamandır empati yaptığım bir karakteri 
basıncı çıkarmam gerekiyor. Öyle ya da böyle.
de ister istemez seviyorum. Bu erkek egemen 
u Oyunculuk mesleğinde kariyer, şan, şöhret dışında 
dünyada içinde kurt var gibi sürekli başını kaldırıp 
oyunculuğun kendisine takıntılı denebilecek derecede 
kendi başını belaya sokuyor. İstemediği hiçbir 
tutkulu olduğunuzu biliyorum. Peki bu yolun neredesiniz?
şeyi yapmıyor. İstediği şeyler için de sonuna kadar 
Aslında oyunculuktan ziyade kendimi ifade etmeye 
savaşıyor. İyi deyin kötü deyin ama kesinlikle bir 
tutkuluyum. Bu yazı olabilir, müzik olabilir, resim 
omurgası var. Ben de omurgalı insan severim. 
olabilir. Kendini ifade etmenin soyutlanmış veya 
(Gülüyor)
başka bir forma aktarılmış hallerini çok estetik 
u Damla Leto, dizide ilerleyen bölümlerde ortaya çıktı. 
buluyorum. Bunun hangi yolla olduğu önemli değil. 
Siz karakterle tanıştığınızda dizi başlamış mıydı? Nasıl 
Bu ara yazmaya daha fazla kaydım mesela. Bence 
dahil oldunuz yapıma?
yakın zamanda benim yolumda kendi işini çekmek 
Dizide Turan karakterini oynayan Emre Bulut çok 
olabilir. En büyük tutkum şu anda bu.
yakın arkadaşım. Bir gün oturuyorduk, benim dizim 
u Ülkemizde en zor şeylerden biri yaşama karşı olumlu 
de yeni bitmişti, “Tam senlik bir karakter girecek” 
olmayı öğrenebilmek. Yaşamla ilişkinizi nasıl geliştirdiniz?
dedi bana. Onlar 13. bölümü çekiyorlardı. O sırada 
Sürekli meditasyon yapıyorum. Gün içinde 
Özgür Emre Yıldırım da Damla karakterini duyunca 
fazla bunalmış hissettiğimde nerede olursam 
yönetmenimiz Murat Öztürk’e beni göstermiş. Tam 
olayım kendime 10 dakika veriyorum, nefesime 
olarak kadersel bir şey oldu Emreler sayesinde. 
odaklanıyorum. Önceliklerimi hatırlıyorum. Eğer 
(Gülüyor) Ben zaten Fatih Bey ile önceden birkaç 
içinde bulunduğum durum ya da düşünsel süreç bana 
kere çalışmıştım. Gittim, görüştüm. Çok hızlı oldu. 
‘Sektör ülkenin özeti gibi’
zarar veriyorsa kendimi uzaklaştırıp bana iyi gelecek 
Emre’yle konuştuktan iki-üç gün sonra setteydim. 
bir şey yapmaya çalışıyorum. Hayat bana öğretti ki 
u Meslektaşlarınız ve sektörünüz son yılan bin yaşasın diyenler de. Benim 
u Bugünlerde daha çok “Ufak Tefek Cinayetler”deki 
ben iyi olmazsam hiçbir şey iyi olmuyor.
dönemlerde çok konuşuluyor ve tartışılıyor. en sevdiğim tişörtlerimden birinin 
Derya gibi mi hissediyorsunuz yoksa “Cezailer”deki 
Siz sektör ve mesleğiniz hakkında neler 
üstünde “Stop making stupid people 
ZAMAN DEĞİŞTİRDİ
Simge Saygın gibi mi?
düşünüyorsunuz?
famous” (Aptal insanları ünlü yapmayı 
Valla hiçbiri. Ne o kadar sessiz, sakin ve uysal ne 
Ülkenin ufak bir özeti gibidir 
bırakın) yazıyor. (Gülüyor) Bence 
u Çok dışa dönük bir insan olduğunuzu söylemiştiniz. 
de o kadar kafayı kırmış hissediyorum. Hatta son 
bizim sektör. Çok küçük yaştan beri 
son dönemde seyircinin de öncelikleri 
Peki zaman bu özelliğinizde bir değişim yarattı mı?
derece hesaplı ve mantıklı hissediyorum kendimi. Hiç 
içindeyim. Pırıl pırıl, zeki, yetenekli, 
karakter ve omurga olmaya başladı. 
Tabii ki. Şu anda asla kendime dışa dönük demem. 
öyle bir karakter oynamadığım için verebileceğim bir 
işine âşık insanlar da tanıyorum. 
Halk, sanatçısını yanında istiyor haklı 
Çok çabuk bunalıyorum insan iletişimlerinden. 
örnek de yok. (Gülüyor)
Riya dolu, çıkarcı, bana dokunmayan 
olarak. 
Gerçek dostlarım dışında da kimseyi görmek 
u Ülkenin güncel havası sizi nasıl etkiliyor?
istemiyorum. Yanında yüzde yüz kendim 
Bende küçüklüğümden beri obsesif kompulsif 
olabileceğim insanlar dışında biriyle muhatap olmak 
bozukluk var. Bir yıldır Kanadalı bir terapistle 
bana zulüm gibi geliyor.
çalışıyorum. Adam bana diyor ki “Stres yapmamanız 
u Ailenizin size kazandırdığı en güzel özellik nedir?
lazım”. Diyorum ki Kanada’dan söylemek kolay. 
Annem ve babam çok sağlam mizaha sahip 
(Gülüyor). İşin şakası tabii. Gerçekten beyni zaten 
insanlar. Dünya görüşleri ve mizah anlayışları bana 
takıntı yapmaya çok müsait bir insan olarak bu 
da geçti. Bir de ailemiz güçlü karakterlerden oluşur. 
gündem beni çok yıpratıyor. Günde yeri geliyor 
Herkesin kendi görüşü vardır ve arkasında sonuna 
5-6 saat Twitter’dan (X) gündem takip ediyorum, 
kadar durur. O da beni çok etkiledi büyürken bence. 
kopamıyorum, sürekli haber izlerken buluyorum 
kendimi. İyi gelmiyor tabii. Gönül isterdi ki hiçbir u İsminiz Hayal Kahvesi’nden geliyormuş. Dünyaya 
bakanın adını bile bilmeden güle oynaya dolaşalım gelmeye karar verdiğinizde sahnede kim vardı?
sokaklarda ama maalesef ülkenin sürekli değişen Hiç hatırlamıyorlar (gülüyor) ama annemin o gece 
gündemi ve bizim üzerimizdeki tahrip edici etkisi bir kiloya yakın barbun yediğini biliyorum. Ben hâlâ 
buna uygun değil. barbun hastasıyımdır.
Yazgı, aşk, ebediyet veya ‘amor fati’
engin bir grup Amerikalı, lüks olarak Tanrı, din ve konformizm biçimde “aile olmaktan önce” konforun önemini 
AY’A SEYAHAT
bir tatil beldesi, konumlandığı ekseninde kristalize oluyor.  kavrıyorlar. Yıllar sonra bir araya gelerek 
ülkenin dokusuyla uyumlu Öyle ki bu bir grup zengin, toksik arkadaşlıklarını iyileştirmeye çalışan üç 
temalar, kişisel arayışlar, kasıtlı olarak cahil oldukları arkadaştan, oyuncu Jaclyn (Michelle Monaghan), 
Z hesaplaşmalar ve her sezonun ima edilen -veya yüzümüze yeni boşanmış avukat Laurie (Carrie Coon) ve ev 
“gözdesi” bir cinayet. “The White vurulan-, konforları olmadan hanımı Kate (Leslie Bibb) entrikalarla süslenmiş 
Lotus”un Tayland serüveni bir kez yaşayamayan, Doğu’nun görünen serüvenlerini bir parça basmakalıp 
daha “sıradanlıklarıyla” sıra dışı kıldığı maneviyatını “ilgi çekici” şeklinde tamamlıyorlar. Nefis karakter yaratımları 
karakterlerini sezon finaline adını veren bulmaktan fazlasını yap(a) ve yorumlarıyla Rick (Walton Goggins) ve 
“amor fati” düşüncesine yakışır biçimde mayan, yaparsa da Frank’in (Sam Chelsea (Aimee Lou Wood) çifti ise bu üçlünün 
BAŞAK BIÇAK
PUANIM: 8/10 yazgılarına ulaştırdı. Şaka bir yana, bu Rockwell) sezona damgasını yarattığı boşluğu dolduruyorlar. Yin ile yang 
dizinin karakterlerinin Mike White’ın vuran monolog sahnesi kadar gibi olduklarını ve birbirlerini iyileştirdikleri 
basakbicak 
acımasız kader anlayışını “sevgiyle ileri gidebilen insanların bir için ebediyete dek birlikte olacaklarına inanan 
@gmail.com
kabullenmeleri” pek mümkün görünmüyor. araya geldiği ortamda yaşanan Chelsea ile geçmişiyle barışmaya çalışan 
Çünkü dizinin yaratıcısı, derinlikli olaylar ve her birinin kaderi yine karanlığıyla gizemli Rick, sezonun Victoria 
karakterler yaratmakta usta olduğu kadar onları birbiriyle örüntülü şekilde ilerliyor. Birbirine ve Frank’le birlikte en çekici karakterlerine 
gözden çıkarmak konusunda da pek mahir. çok benzeyen ama Donald Trump’a oy verenle dönüşüyor.
Her açılış sekansında olduğu gibi bir hafta vermeyen arasındaki -dizideki- belli belirsiz Öte yandan, öncekilerde olduğu gibi anlatının 
sürecek macerasını su üstünde yüzen cesetlerle çizgi kadar birbirine uzak bireylerin dünyası bu. çatışmasını destekleyen/kırılıma yardımcı olan 
başlatan ve esrarını da yine bu cesetlerle su Ve satirle bezeli bu antoloji serisinin özü artık bir otel müdürü figürü bu sezonda yoktu veya 
üstüne çıkaran “The White Lotus”un yeni öyküsü, yalnızca sınıfsal ayrımlarla sınırlı kalmıyor, sönük kalmıştı. Ancak ilk sezondan tanıdığımız 
Tayland’ın uçsuz bucaksız güzelliklerinin politik farklılıklar da yavaş yavaş öyküye ve sonunda olmak istemediği kişiye dönüşerek 
yarattığı dingin bir atmosferle açılıyor. Ancak bu kökleniyor. tümüyle bir “White Lotus karakteri” olan Belinda 
yanıltıcı huzur ne seyirci ne de karakterler için (Natasha Rothwell) ile Budist inançlarıyla 
KONFORUN ÖNEMİ
uzun sürmüyor. Bir gencin meditasyonunu bozan örtüşmeyen bir evrim yaşayan Gaitok’un (Tayme 
Maddi uçurumun eşiğinde baba Timothy 
silah sesleriyle başlayan gerilim, “Kim ölecek” Thapthimthong) yozlaşmaları dizinin dikenli 
(Jason Isaacs), ilaç bağımlısı anne Victoria 
sorusuyla seyircisini baş başa bırakıyor. Bu hicvini keskinleştirmeyi başardı. 
(Parker Posay) -ki bence bu sezonun yıldızıydı- 
andan itibaren dizinin aşina olduğumuz motifleri, Sonuçta “The White Lotus”, birbirine 
ile kendini bulmaya çalışırken ailesini Tayland’a 
egzotik bir mutlulukla başlayan açılış jeneriğinin düğümlenen eğlenceli olay örgülerinin ötesinde, 
sürükleyen Piper (Sarah Catherine Cook), 
karamsarlığa varan dokusuyla uyumlu biçimde zengin bir karakter portresi geçidi. Her sezon bizi 
parti yapmak konusunda Frank’e rakip olacak 
finale doğru ilerlerken dizinin ana temasının yepyeni, sahteliğiyle gerçek, yozlaşmışlığıyla 
kardeşler Saxon (Patrick Schwarzenegger) ve 
Batı’nın ve Batılıların Doğu’ya, inanç sistemine inandırıcı kahramanlarla tanıştırıyor ve tam 
Lochlan’dan (Sam Nivola) mürekkep Ratliff 
bakışına yönelik şekilleneceği gün yüzüne da bu yüzden her biri hafızalara kazınıyorlar. 
ailesi tüm konforunu kaybetmeden hemen 
çıkmaya başlıyor. Nitekim her bir kahramanın Victoria’nın dediği gibi yine unutulmaz bir 
önce son tatillerinin tadını çıkarırken ironik 
yolculuğu sezonun ruhani yönüyle de bağlantılı “Tayvan” yolculuğu oldu!
Her konserden daha değerli
heyecanlı mısınız?
u Muse topluluğunu en kadar sevdiğinizi 
Ben Blur’cüyüm. (Gülüyor)
biliyorum. Son yaşanan gelişmeler hakkında 
neler söylemek istersiniz?
u Evinde sürekli müzik çalan birisi olarak
Halk olarak belirli farkındalıklara 
bugünlerde komşularınız hangi müzisyen, 
varıyoruz ve bence bu çok önemli. Muse 
topluluk ve şarkılara maruz kalıyor?
canlı olarak izlemeyi en çok istediğim 
Bu aralar eskilere döndüm. Çok fazla 
gruplardan ama dediğim gibi önceliklerimiz 
Guns N’ Roses, Led Zeppelin falan 
değişiyor. Bu her türlü konserden daha 
dinliyorum. Bir de klasik müziğe sardım. 
kıymetli diye düşünüyorum.
Herhalde beynim ihtiyaç duyuyor. 
(Gülüyor)
u Peki Oasis›in geri dönüşü ile ilgili 
 
            
    
