Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
13 AĞUSTOS 2023
2
EditördEn
amanın uzaydaki
işleyişini göz
yerli
önüne alırsak
gündelik
Z
yaşamlarımız
epey kolaydır. Her anın bir
başı ve sonu vardır. Düz
bir çizgide ilerlememizi
halklar
sağlayan bu düzen bizi belli
değişmezler içinde tutar, çok
sayıda davranışımızı pek
de düşünmeden, karşılığını
bilerek gerçekleştirmemizi
sağlar.
Ancak fizik biliminde
tehdit
belli ölçüde ilerlediğinizde
oldukça “basit” görünen
bu yaşayışın oldukça
karmaşık, anlamlandırılması
biz insanlar için hâlâ çok
güç olan bir uzay-zaman
altında
bilinmezinin küçücük
bir yansıması olduğunu
görürsünüz.
Geçen çarşamba gezegenimizde Dünya Yerli
HHH
Halkları Günü olarak kutlandı. Ancak iklim
Kara delikler, Planck
sabitleri, parçacık fiziği, çift krizinde en az paya sahip olan bu kadim
yarık deneyi gibi birbirini
topluluklar kitlesel göçten yok olmaya kadar çok
tamamlayan ve çelişen bir
sayıda tehlikeyi en yakından hissedenler.
sürü bilmediğimiz sayısız
kavramın oluşturduğu yüksek
bilgiyi anlamlandırmak için
farklı topluluklar çeşitli
DAir Es EL
yöntemlere başvurdu. ünyamızın bu yıl için Olarak Yerli Gençler” Birleşmiş Milletler olayları gibi durumların sonuçlarından dolayı en
FLor A
bize sunduğu kaynakları tarafından organize edilen kutlamada üç fazla risk altında olanlardır. Başka bir tanımla iklim
Bugün kadim bilgi olarak
2 Ağustos’ta tükettik. başlık öne çıkıyor: krizinden dolayı uzun süredir yaşadıkları toprakları,
adlandırılan birçok eski
O andan itibaren ne u İklim eylemi ve yeşil geçiş bağlamında geleneklerini, kendine yeten ekonomi modellerini
öğretinin de günümüzün
Dtüketiyorsak gelecek kendi kaderini tayin hakkını kullanmada kaybederek iklim göçmeni olmanın sınırında
evreni anlamlandırma
yıldan borçlanıyoruz. Ülkemiz için ise yerli gençlerin rolü üzerinden yerli halk yaşamaktadırlar. Birkaç örnekle açıklayayım:
çalışmaları için kaynak
limit aşım günü 22 Haziran’dı. Elbette topluluklarından edindikleri uzmanlık ve Birleşmiş Milletler verilerine göre Amazon’da,
oluşturabileceği savları da
deneyimleri paylaşımı. iklim değişikliğinin etkileri arasında ormansızlaşma
kaynak tüketimi söz konusu olunca
yine bizim geçmişle geleceği
ve orman parçalanması yer alıyor ve sonuç olarak
bu tüketimde herkesin eşit payı yok. u Adalet için seferberlik.
birbirine bağlama çabamızın
atmosfere daha fazla karbon salınarak küresel
Küresel ölçekte dezavantajlı gruplar u Nesiller arası bağlantılar.
AYÇA
bir sonucu olarak ortaya
ısınmanın daha da şiddetlenmesine katkı sağlanıyor.
Dünya nüfusunun yüzde 5’ini oluşturan
kaynakları daha az tüketmesine karşın
CEYLAN
çıkıyor.
2005’teki kuraklıklar Batı Amazon bölgesinde
yerli halklar, konu ekosistem olunca
iklim krizinin etkilerinden en ağır
HHH
yangınlara neden oldu ve yağmur ormanlarının
küresel biyoçeşitliliğin yüzde 80’inini
biçimde etkilenenler onlar oluyor.
ayca_ceylan
Biz basit, üzerine çok yerini savanlara bırakması nedeniyle bölgedeki
korumaktadırlar. Ancak küresel olarak sera
Durum böyle olunca dünyamızın
yerli halkların geçim kaynakları üzerinde olumsuz
da düşünmediğimiz, bir gazının salınımına en az katkıda bulunan
koruyucularından olan yerli halkları her
bir etki oluştu. Arktik bölgesindeki yerli halklar
topluluklar olmalarına karşın yerli halklar
çeşit “otomasyon” içinde
an hatırlamak ve onların doğa ile olan ilişkilenme
ise buzulların erimesinin Ren geyiklerinin
iklim krizi sonucu oluşan küresel ısınma, kuraklık,
yaşadığımız günlük biçimleri üzerine düşünmek gerekli.
yaşamını olumsuz etkilemesi nedeniyle hem
ormansızlaşma,
yaşamlarımızı sürdürürken Birleşmiş Milletler’de 1994 yılında alınan bir
geçim kaynaklarını hem de kültürel değerlerini
aşırı
karar sonucunda her yıl 9 Ağustos tarihi Uluslararası
çevremizde olagelen ve
hava kaybetmekteler.
Dünya Yerli Halkları Günü olarak kutlanıyor.
pek de algılayamadığımız
Bu tarih, 1982’de Cenevre’de İnsan Haklarının
hakikatin bir parçası
dil dE kÜltÜr dE yok olacak
Geliştirilmesi ve Korunması Alt Komisyonu’nun
olduğunu bilmemiz epey
Birçok yerli halk ikamet ettikleri ülkenin veya
yerli halklar üzerine BM Çalışma
ürkütücü.
bölgenin resmi dilinden veya dillerinden farklı
Grubu’nun ilk toplantısının
Kim bilir, yaşamlarımıza bir dili de yaşatmakta ancak birçoğu da
tarihini işaret ediyor.
topraklarından çıkarılma veya başka bölgelere
bir anlam kazandırma
Her seferinde farklı
taşınma nedeniyle dillerini kaybetmiş veya
çabamız da belki bununla
bir başlıkla
yok olma tehlikesiyle karşı karşıya kalmıştır.
ilgilidir. Dünyadaki
kutlanan
2100 yılına kadar 7 bin dünya dilinden 4 bini
diğer tüm canlılar zaten
günün bu
yok olma tehlikesi altında. Biyoçeşitliliğe
anlamlarını, amaçlarını
yılki konusu
muazzam katkıları olan yerli halklar küresel
bulmuş biçimde yaşarken
ülkemizin
ölçekte yalnızca yüzde 5’lik bir nüfus
çağdaş insanın anlam
de içinden
oluşturmalarına karşın dünya çapındaki
arayışına yüklediği sonsuz
geçtiği şu
yoksulluğun yüzde 19’unu oluşturuyorlar.
kutsiyet de bu yoksunluğun
zor günlerde
Geride bıraktığımız günlerde kutlanan
bir yansıması olabilir.
bizler için
Uluslararası Dünya Yerli Halkları Günü
Hepinize iyi pazarlar.
de anlamlı:
umuyorum bu kadim toplulukların yaşam
“Kendi
biçimlerinden doğayla nasıl daha uyumlu
dEniz ÜlkÜtEkin Kaderini Tayin bir yaşamın mümkün olduğu anlamamız ve
için Değişim bu konuda acil eylem planlarına geçmemize
deniz.ulkutekin@cumhuriyet.com.tr
Temsilcileri aracı olur.
Hacı Bektaş’ı anmak ve anlamak
önündeki kelime “hace” mi olmalı yoksa “hacı” bu olunca Hünkâr’ı neden andığımızı pek dile getirdiği “yeniden yapılanma”dır. Yeniden
Ortada insanlık ailesine sunulacak
mı? “Hacegan” kelimesinden kaynaklı bir titr bilmediğimiz de ortaya çıkıyor. Yunus Emre, yapılanması gereken şey Hünkâr’ın düşünceleri
evrensel bir değer var fakat
ve anlamı “öğretmen” demek. “Hace” denmesi Kaygusuz Abdal, Nasreddin Hoca için de değildir çünkü bu düşünceler hâlâ evrensel
daha doğru fakat halkın diline “hacı” kelimesi geçerli bu. ve yetkindir. Bu şu anlama gelmektedir: Hacı
bu değeri insanlar nitelikli bir
Bektaş’ın düşünceleri dünyanın herhangi
yerleştiği için değiştirmeye zorlamanın bir
alEvi-BEktaşilErE ElEştiri
biçimde fark edemiyor. Geleneğin
bir yerinde yaşayan insanın kolaylıkla
anlamı var mı, emin değilim.
Başta Hacı Bektaş olmak üzere Anadolu’yu
içselleştireceği düşüncelerdir. Yeniden
“Bektaş” isminin yanına “ı” eki konmalı mı,
takipçileri tarafından Hacı Bektaş’ın
mayalayan bu insanlarla neden sahici bir temas
yapılanması gereken şey bu düşüncelerle olan
konmamalı mı? Türkçe açısından
dile getirdiği ilkeler ve değerler,
kurulamıyor? Ortada insanlık ailesine
ilişki biçimimizdir. Kendi ilişki biçimimizi
konmasa iyi olur. Vilayetname
sunulacak evrensel bir değer var fakat
ifade edilme biçimi açısından Hünkâr’ın evrensel düşüncelerine karşın mutlak
(Velayetname) Hacı
bu değeri insanlar nitelikli bir biçimde
zannediyoruz. Sorun buradadır.
Bektaş’a ait mi, değil
dondurulmuş bulunmaktadır.
fark edemiyor. Sorun nerede?
Alevi Bektaşi geleneği Anadolu’nun evrensel
mi? Vilayetname’de
Sorun geleneğin kendisinde
insan yetiştirme evidir. Bu evi inşa edenler
anlatılan mitosların
değil onu yaşama ve aktarma
cemi, on iki hizmeti ya da cemevini kutsalın
er yıl ağustos ayında sekiz yüz yıldır
biçimimizde. Alevi-Bektaşiliğin
yerine ikame etmek için değil insanı beşerin
Anadolu’yu mayalayan Hacı Bektaş
sırf belirli çevrelerce (72 millete
yerine ikame etmek için çaba göstermişlerdir.
en seçkin öznelerin söylenceleri
açılamadan) ritüel evreni içine
Ritüeller gelenekle kurulan ilişki biçimleridir ve
başında gelen Hacı
olarak halkın
sıkıştırılması temel sorunlardan
kutsal olan biçimin kendisi değildir.
HBektaş Veli’yi anıyoruz.
dilinde olduğu,
biridir. Geleneğin takipçileri
Anma törenleri bittikten sonra diğer o halktan
zaman pErspEktifi:
tarafından Hacı Bektaş’ın dile
tüm övünç duyduğumuz öznelere
karakter olarak
Yapıp etmelerimizin, davranışlarımızın
getirdiği ilkeler ve değerler,
yaptığımız gibi Hacı Bektaş’ın
iş yaptığı ve
genelde şimdiki sonuçlarına odaklanmış
ifade edilme biçimi açısından
sözlerini de özlü sözler klasörümüze yapmaya devam
durumdayız. Bu davranışlar geleceği nasıl
dondurulmuş bulunmaktadır.
AYş E ACAr
hemen kaldırıyoruz. O sözlere bazen
ettiği bir hakikat iken
etkiliyor farkında değiliz. Bir tür zaman
gereksinim oluyor ve yıllık anma metnin kendisi Hacı yEnidEn yapılanma
perspektifine gereksinimimiz var. Bilincimizi
dönemini beklemeden klasörden lazım olanları Bektaş’a ola ki ait olmasa ne
Hacı Bektaş’ın ve Bektaşiliğin gelecek davranışlarımızın şimdiki sonuçlarına
çekip sosyal medyada kullanıyoruz elbette. olur!
kuşaklara aktarılması için ciddi bir değişime odaklanmaktan çekip geleceğe uzatmalıyız. Bu
Hacı Bektaş’a ilişkin bilgimiz entelektüel Bu ve benzeri tartışmaların hiçbiri Hacı
gereksinim duyulduğu artık aşikârdır. başarılamazsa “72 milleti bir bilmeyen insan
Bektaş’ı özne olarak tarih sahnesinde
düzeyde bile üç beş cümle çevresinde dönüyor Kastettiğimiz şey elbette “Deridacı” anlamda değildir” cümlesini dilimiz bilse de kulaklarımız
anmamıza neden olan şeyler değil. Durum
ne yazık ki. Yıllardır durum bu. İsminin bir “yapı söküm” değil daha çok Habermas’ın asla duymamış olacaktır.