22 Aralık 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

25 lye2022 2 eDitörDen erhangi bir alan- da yaptığınız ça- lışmanın başarı- lı olup olmadığı- H nı nasıl anlarsı- nız? En yalın yanıt, “çevreniz- den geri dönüşlerden” olur sa- nırım. Doğaldır, insan kendisi- ni benzerleriyle karşılaştırma- ya ve bu karşılaştırma sonu- cunda amaçlar edinmeye eği- limlidir. Bunun en açık örne- ğini, bireysel spor yarışmala- rında görürüz. Bireysel başarı Hindistan’ın hedef noktasına en önce var- mak, en yükseğe sıçramak, en Meghalaya uzağa atlamak üzerinden de- Eyaleti’ndeki ğerlendirildiğinde ortada son Daseeir L derece açık bir yarışma vardır. kök köprüler FLaor Ancak yaşamın getirdikleri şe- kadim killendikçe, üretimler farklı- laştıkça çekişme de göreli du- kültürden gelen ruma gelir. İşin içine artistik doğa ve insan kaygıların da girdiği bazı spor dallarında da görebileceğiniz arasındaki jürinin işlevi de göreli başarıyı işbirliğinin derecelendirmektir. en canlı HHH Ça Ancak yaratım, üretim ve bi- kanıtlarından. c La N reyselleşip dışavurum öznel bir duruma dönüştüğünde bir- kaç kişiden oluşan bir jüri de yetersiz kalır. Kitleye sunula- nın değerini, kitle belirler. Bu- Biz kentleri betonla doldururken doğa gereksinimlerimiz için sürdürülebilir çözümler sunuyor rada da karşımıza çıkan ikilem şudur: Çoğunluğun beğenisiy- le yaratıcının anlatımı arasın- da bir bağlantısızlık oluşur. Bu bağlantısızlık da kültürel, sos- yoekonomik durumlar ve eği- insanlığı yaşama tim seviyesiyle açıklanır ge- nelde. Yine de söz konusu ya- ratım için bir şans hâlâ var- dır: nitelikli tüketim! Herhan- gi bir yarışmada göremeyece- ğimiz türden bir kazanım ken- disini gösterir. Nitelikli tüketi- bağlayan köprüler ciyi etkilemekle, kalabalığı et- kilemek arasındaki fark, yara- tıcı üretimin yönünü de belir- er şeyin yenisi istiyoruz. lan yolculuklarda köprüler olmalı. “Köp- rın köklerinden yapılan köprüleri bulabi- çe ve doğa bereketini paylaştıkça büyü- ler. Bireyden ortak belleğe ak- Evin, arabanın, telefonun, rü hepimize lazım” diyebilirsiniz. Yaka- lirsiniz. UNESCO Dünya Mirası Geçici yen köprüler 50 kişiye kadar taşıma ka- tarılan her mesajın bir karşılığı giysinin, sevgilinin ve nicesi- ları birbirine bağlamak, sosyo-kültürel Listesi’ne giren yaşayan köprülerin öz- pasitesine sahip. vardır. Bu mesajı almak, alma- nin yenisi bir tık uzağımızda gün ismi Jingkieng Jri ve varlığını yerel ve ekonomik alışverişi sürdürmek adı- mak veya bilinçüstü bir yolla eski bir k Ült ÜrÜn izi Hgibi sunuluyor. Dijital dün- halk Khasi söylencesinden alıyor. Yara- na köprüler dünyanın her yerinde bulu- edinerek açık bir mesajın için- UNESCO’nun sitesinde yer alan bir ya birçok yeni bilgi vaat ediyor. Evet ba- tılış mitlerine göre ulu yaratıcı, insan ır- nur. Bir bölümü bol ışıklı gece siluetle- de içselleştirmek de kitlenin al- açıklama ise doğa ve insan ortak yapı- zı şeyler görece yeni olabilir. Öte yandan kını 16 göksel aileye dağıtmış. Bunla- ri oluşturuyor. Şehir ışıklarına düşkün- gısal bir seçimidir. mı bu köprülerin elverişli yapısını orta- eskilerin kadim bilgisini gündelik yaşamı- rın dokuzu cennette -yukarıda-, yedi- lüğümüzün nedeni üzerine de ayrıca dü- HHH ya koyuyor. “Yerli Khasi kabile toplu- mızda deneyimlemeyi de daha fazla insan si yeryüzünde yaşamaya başlamış. Bir- şünmek lazım elbet! Geçtiğimiz yıl ma- Başarı kimi zaman görelidir, lukları tarafından yetiştirilen bu yapısal seçenekleri arasına sokmalı. ABD’de iklim birleri ile iletişimlerini göksel bir köp- yıs ayında NASA’nın İstanbul paylaşımı kimi zaman da kesin. Ancak ekosistemler, yüzyıllar boyunca aşırı ik- krizine karşı mücadelede yerel topluluk- rü ile sağlayan insanlar, büyük bir yan- sosyal medyada gündem olmuştu. “Hey hedef noktasına en önce var- lim koşullarında performans gösterdi ve ların kılavuzluğuna daha sık rastlanıyor, lış yapıp bir ağacı kesmişler ve böylece İstanbul, parlıyorsun!” cümlesinin eşlik mak, en yükseğe sıçramak, en insan ile doğa arasında derin bir uyumu Japonya seksenlerden beri teknolojik ge- merdiveni de yok etmişler. Sonuç olarak ettiği parıltılı ışıklar bir yandan büyülü uzağa atlamak bile kimi zaman kapsıyor. Temel bilgi-beceri nesiller bo- lişmelerin yarattığı stresin azalması adına yeryüzündekilerin cennete erişimleri ke- öte yandan da bu ışıklar için kentin do- insanları etkilemeyebilir. Bel- yunca gelişti ve ender bulunan değeri ile orman banyosuna başvuruyor, Türkiye’de silmiş. Bu söylence ağaçların ne derece ğasının nasıl katledildiğinin de gösterge- ki de işin sırrı içerdiği öyküde uygunluğunu teyit ederek bugün uygu- birçok insan Anadolu’nun kadim bilgisine kutsal ve yaşamın taşıyıcısı oldukları- si gibi düşünmüştüm. Bazen devasa kent gizlidir. Öyküsü olmayan bir lanmaya devam ediyor. Dünyanın en ya- dokunma arzusunda. nı vurguluyor. Tüm insanlık için önem- İstanbul’a bakıyorum da “betondan dola- başarı anlatılabilir mi? Belki ğışlı bölgesinde ve yakınında 75’ten faz- Hindistan’ın Meghalaya Eyaleti’nde li bana kalırsa. Örneğin, gereksinimi- yı bırakın doğaya, insana bile yer kalma- de bu yüzden en başarılı spor- la uzak köyde bağlantı ve afet direncini ise büyüklerden gelen kadim bilgilerin miz olmayan bir kanal için ağaç dostla- mış” diyorum. İnsan bazen kendi eliyle cuların bile performanslarının kolaylaştıran yaşayan kök köprüler, or- bir bölümü yaşayan kök köprülere dönü- rımızı kesmemeliyiz. Günümüzde Khasi ne derece yıkıcı olabiliyor. yanında öykülerini de bilmek tak işbirliği ve karşılıklılığın yaşamın te- şüyor. Meghalaya doğası gereği dik ya- toplulukları tarafından yapılan kayıt al- istiyoruz. Veya çok satmayan mel yapı taşları olduğu eski bir kültü- maçlar, sık ormanlar, büyük nehirler- tında yüzün üzerinde yaşayan kök köp- Unesc O listesin De bir roman, çok az izlenen bir rün olağanüstü yaratıcılığını ve direncini le, şelalelerle bezenen bir bölge. Durum rü var. Haliyle yaşayan bir köprü olunca Meghalaya’ya dönecek olursam, bu- film bile tüm yaşantımızı et- doğrular.” böyle olunca da yerel halkın yaşamsal ilk yıllarda biraz daha güçsüz olan yapı- rada adeta masalları hatırlatan ve basit- kileyebiliyor. Kim bilir belki gereksinimlerini sürdürmesi için yapı- lar 15-20 kişi taşıyabiliyor, yıllar geçtik- çe söylemem gerekirse yaşayan ağaçla- dünyayı da öyküler değiştire- ayca_ceylan cek. Hepinize iyi pazarlar. Deniz Ülk Ütekin deniz.ulkutekin@cumhuriyet.com.tr İki farklı dünya: Hacı Bektaş ve Mevlana Anadolu’da, Hayranlık duymamak rızalık ile bunlar yerine gelir/ Ye- . yüzyıldan bugüne ** mümkün değil. Yüce bir rine getirebileceksen gel.” öğretileriyle isimlerinden söz et- insan, gönlünün tüm ka- 13tiren iki özne: Hacı geçmişten malını bırakıp gel! pılarını sonuna kadar aç- Galeati Yayıncılık Bektaş ve Mevlana… Hünkâr’ın seslendiği dünya belli mış ve insanlığı her ha- bugüne Kimilerine göre yakın arka- ki herkese açık bir dünya değildir. liyle gönül mabedine da- daştılar. Bazı kaynaklara gö- sarsılmaz “Gelenin malını, dönenin canını” vet ediyor. Böyle biri- reyse durum tam tersiydi. Fa- ifadesi bize şunu söyler: Bu yola lerinin yeryüzünde var ş ae arc izler bırakan kat her iki öznenin düşüncele- girdiğinde şanın, şöhretin, cinsiye- olduğunu bilmek insa- rinden hareketle şunu söyleye- iki özne olan tin, maddi mülkiyetin tamamı mal- na kendini güvende his- biliriz: İki farklı dünyadan, iki dır ve bu mallar yolun dışında bırakılmalı- settiren bir şeydir. İyi ki varlar! Hacı Bektaş ve farklı dünyaya seslendiler. dır. Bırakıp gelebilene “can” deriz. Lakin Mevlana bir tür anne şefkatiyle Toplumsal ve siyasal yönden Mevlana’nın verdiği sözden dönerse o kişi yoldan düş- “Ben varım! Bu dünyayı hiç dert birbirinden farklı olan bu iki müş olur, ona artık “can” demeyiz. anlayışları etmeyin, sevgimle sizi sarıp sar- dünyadan biri köye diğeri ken- Mevlana öğretisinin tüm sorumluluğunu malarım” diyen kişidir. Bu şef- te aittir. Mevlana, Konya’da arasındaki kendi üzerine alırken Hacı Bektaş sorum- katin dünya insanı tarafından yaşayan varlıklı aile çevrele- KARGO DAHİL 125 ¨ luluğu yola girmek isteyene bırakmaktadır. farklara gelin da duyulmuş olması şaşırtıcı ol- rinin dikkatini çekerken; Hacı Hünkâr, “Her ne ararsan kendinde ara!” di- masa gerek. Dünyada herkesin Bektaş köylerde, kasabalarda bir bakalım. yen kişidir. Mevlana’nın öğretisinde “Gel, “Yüz kere tövbeni bozmuş ol- oturan, konar-göçer, zor koşul- ne olursan ol gel!” diyen bir özneye gerek- san da yine gel!” diyen birileri- lar içinde yaşayan batıni grup- sinim varken Hacı Bektaş, kişinin kendi ey- ne ihtiyacı vardır. Herkesin her- ların dikkatini çekmiştir. lemine muhtaç olduğunu söyler. Hünkâr’ın kesi kolayca sevdiği ve kolayca aynı kişi- “Gel” diyen var, “Gelme” diyen var öğretisinde, J. P. Satre’ın ifadesiyle: “İn- yi sevmekten vazgeçtiği bir dünyada ki- Mevlana “Gel, ne olursan ol gel!” diye san, kendi kendisini belirlemeye mecbur şinin kendini değersiz hissetmesi olduk- seslenirken Hacı Bektaş “Gelme, gelme, bir varlıktır ve bu da demektir ki insan öz- ça normal. Rumi’nin “Gel, ne olursan ol dönme, dönme!” diye seslenen kişidir. İki gürlüğe mahkûmdur.” gel!” sözünün kalplere dokunmuş olma- farklı dünyanın kendini göstermesi bura- Mevlana, egzoteriktir; öğretisi dışa sı bundandır. da oldukça barizdir. açıktır, “Gel” diye çağırır ve iyi ki öyle- Mevlana “egzoterik” (dışa açık) bir öğ- HÜnkâr’ın etik dir. Böyle birilerinin olduğunu bilmek in- retiyi dile getirirken Hacı Bektaş’ın öğ- KARGO DAHİL 75 ¨ özneyi öncelemesi sana ana kucağı gibi güven verir. retisi “ezoterik”tir (dışa kapalı). Egzote- 2 KİTAP, KARGO DAHİL 200 ¨ YERİNE Hünkâr, ezoteriktir; öğretisi dışa kapalı- Mevlana “Gel!” derken “72 milleti bir rik ve ezoterik kavramlarını yerli yerine dır ve “Gelme!” der. Çünkü insanın ken- bil!” diyen Hünkâr Hacı Bektaş neden oturtmak için “Gel!” ve “Gelme!” diyen ¨ dinden başka gidebileceği bir yer olmadı- “Gelme!” demektedir? 175 ifadelere odaklanalım. ğını söylemektedir. “Gelme gelme, dönme dönme!/ Gelenin “Gel, gel, ne olursan ol, yine gel/ İs- * malı, dönenin canını/ Öl ama ikrar ver- ter kafir, ister mecusi/ İster puta tapan ol, +90 539 669 60 69 me/ Öl ikrarından dönme/ Bu yol kıldan yine gel/ Bizim dergâhımız, ümitsizlik www.galeatiyayinevi.com galeatiyayincilik gletiyayincilik galeati2017 * Söz vermek. ince, kılıçtan keskindir/ Bu yol demirden dergâhı değildir/ Yüz kere tövbeni boz- ** Alevi-Bektaşiler’in yola giriş ceminde (müsahiplik leblebi, ateşten gömlektir/ Ancak teslimi muş olsan da yine gel...” cemi) bu yemin edilir. ay ey ay lü
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle