22 Aralık 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

24 tz um 2022 6 Batı medeniyetinin izleriyle Uzakdoğu kültürü bir arada Seul’e nasıl âşık oldum? ugün sizleri Seul’e götürüyo- herkes cep telefonuyla ilgili, Wİ-Fİ her yer- Fl AN rum. Birkaç kez gitmek isteye- de var. İki renk taksi var. Siyah olanlar da- ceğim yerlerden olacak. Bir ke- ha lüks, turuncu ve gri olanlar daha ucuz. re iş yapmak istiyorum Kore’de, c amsız gözlük akımı Bikincisi alışveriş, üçüncüsü ye- Seul erkekleri çok şık. Nasıl güncel, me-içme, dördüncüsü eğlence, beş “sa- uyumlu giyiniyorlar anlatamam. Kadınla- nat” diye gider... Kent, havaalanından iner rın hayran olacağı erkek tipi... Tüm kızlar- inmez bana New York gibi geldi. Eşim da mini etek ve mus çorap. Sarı saç hiç yok. Sadık’ın işi için ordaydık, ben Sevgililer Caddelerde iki dükkândan biri cilt bakım Günü olduğu için peşine takıldım. O daha Aly İN Ay Az ürünü satıyor. Koreliler ciltlerine çok önem önce Seul’u gezdiği için kılavuzumuz oldu. y ıl MAz veriyorlar. Kaldığımız bölgede lüks mağa- Kısa süre önce Tayland’dan döndüğüm- marul, yeşil biber, soya filizi ve kişi sayı- neğin ıstakoz, bal kabağı ve karidesi hep za çok ama asıl küçük butikler nefis. Ancak den Seul çok düzenli geldi bana. Metro di- sı kadar soslu birer tabak soğan. Etiniz ha- sokaktan yedik. Sunum, benim diyen resto- bedenler sorunlu. Çok minikler, kendime ğer ülkelere göre çok gelişmiş. Metroda fif mühürlenmiş geliyor, siz pişiriyorsunuz. ranlara taş çıkartır. göre giysi bulamadım. Seul’de camsız göz- Makasla minik parçalara ayırıp soğanlı sosa lük takanlara rastlıyorsunuz. Çünkü gözlük Medeni ve eğiti Mli batırıp yiyorsunuz. Yanında en ünlü içkile- burada önemli bir eklenti, camı olmasa da 2014’te feribot kazasında çoğunluğu öğ- ri (pirinçten yapılan) “soju” içiliyor. Votka çerçevesiyle seçkinlik yaratıyormuş. renci 416 kişi hayatını kaybetmişti. Gye- gibi bir içki. Bir ayrıntı daha; ahşap çubuk- İlginç bir ayrıntı, bazı binalarda asansörde ongbokgung Sarayı’nın caddesinde ölenle- larla yemek yiyen diğer Asya ülkelerinden 4 numara yok. Ya 5’e atlıyor ya da 4 yerine rin fotoları ve ışık olduklarını betimleyen ayrılan temel fark, çubukların metal olma- F yazıyor. Nedeniyse 4’ün okunuşu “four”un sı. Yemeğin ortasında veya sonunda çorba tablolar var. Ölen herkese üzülüyor insan onların dilinde ölüm kelimesiyle aynı oluşu. ama gençlere yüreği düğüm düğüm oluyor. geliyor. Sebze çorbası içinde “noddle” olan. yemek kültürü Seul mutlak görülmesi gereken yerlerden. Bütün yemekler acı ve bol baharatlı. Benim Kore’de tüm dünya mutfakları var, hepsi için sorun yok, zaten bayılırım acıya. Hem çağdaş yüzü hem tarihi dokusu ilginç. Son söz, Koreliler Çinlilerden daha az kızgın, çok başarılı. Ama ben “kendin pişir kendin “Sokak yemekleri için hangi ülke” diye ye” olayına bayıldım. Masaların ortasında sorsalar düşünmeden “Tayland” derim. An- Japonlardan daha az sakin bir ulus kendi de- mangal, tepelerinde mangalın dumanını çe- cak “Sokaktan bir şey yediniz mi” diye sor- yimleriyle. Budizm’e inanıyorlar, gençlerin çoğu ise ateist. Gözlerinin içi gülen, sakin ve ken bir baca... Tepside kimchi (meşhur la- sanız, “Hayır”. Kore de sokak yemekleri hana turşusu), bir tabak keskin sarımsak, cenneti ama temiz, lezzetli ve içerikli. Ör- eğitimli bir ülke. Kıskanmamak elde değil! Kadınlara, kendini güçlü hissettiren kıyafetler tasarlayan Tayfun Kaba moda yolculuğunu anlattı Üç çeşit Kumaşında asalet var çöp kutusu SİMA Gy zeö Ne R Dünyanın dengesini bozan Genç yaşında moda simay.gozener@ insanoğlu doğal afetler karşısında dünyasında adından söz cumhuriyet.com.tr çaresiz. Çözüm ise doğaya sonsuz ettiren tasarımcılardan saygıdan geçiyor. Tayfun Kaba. İğne ve iplikle yaşam verdiği kumaşları ıcaklar başladı ama düşleriyle süslüyor. “Kadını yağmurlar bir tür- bir disipline sokmaktan çok lü dinmek bilme- Sdi. Hatta geçtiği- hoşlanıyorum. Çünkü bu miz haftalarda, doğmadığım disiplin içerisinde duran memleketim Hopa’da heye- lan yüzünden iki kişiyi kay- kadını çok seviyorum” diyor. bettik. Dünyanın ekosiste- miyle oynayan insanoğlu da- ÜMİT ha başına geleceklerden ha- ORMAN bersiz. Ağaçları keser, yeri ikiş makinesinin sesiyle uykuya da- göğü bina yaparsanız dünya- Ev hanımlarıyla lan; kumaşlarla, boncuklarla düşleri- nın iklim düzeni de değişir; yazlar kışa, kışlar ni süsleyen küçük bir çocukken bu- da yaza dönüşür. çalışıyoruz gün moda dünyasının “başarılı” tasa- Benim Bodrum’a gelme tarihim 19 Mayıs’tır Drımcılarından biri Tayfun Kaba. He- ama bu sene havalar bir türlü ısınmadı ve Bod- El sanatını değerli buluyorum ve ta- nüz 16’sında gelinlik tasarlayarak adım attığı moda rum bile seller altında kaldı. Rüzgârda kırılan sarımlarımda da kullanmaktan hoş- dünyasında adından fazlaca söz ettiren, tasarımla- ağaçları, yağmurdan dolan havuzları ve yolla- lanıyorum. Tabii couture yaptığım rında kumaşın eşsiz yolculuğuna tanıklık ettiğimiz ra dökülen yaprakları toplayan site çalışanla- için burada her şey elle dikiliyor. Be- modacıyla yaşamından düşlerine keyifli bir yolcu- rı bayram hediyesini hak ettiler ama insanoğlu ni en fazla mutlu eden bu çalışma- luğa çıktık. Şimdi söz sırası Kaba’da… bu değişiklikleri hak etti mi? Evet, hak etti. O nın kıymetli bir parçasını oluşturan kadar gelişigüzel yaşadı ki hele en zengin ül- ev hanımlarını da istihdam etmem. u İğne, iplik içine doğup, terzihanede bü- ke konumundaki ABD neredeyse dünyanın ya- Üretimlerimin birçok el işlemesini yüyen bir çocukluk sizinkisi. Almanya’da rısını tüketti. Ne zaman ABD’ye gitsem gözle- ev ekonomisine dahil olmak isteyen başlayan moda camiasında kısa zamanda yer rim fal taşı gibi açılır ve “Vah vah, bu bolluk- yetenekli ev hanımları yapıyor. edinme öykünüzü sizden dinleyebilir miyiz? tan kaç tane Afrikalı doyar” diye iç geçiririm. Almanya’da doğdum. 17 yaşında İstanbul’a gel- Niye mi? Bir şey yendi yendi, yenmedi ho- dim. İğne ve ipliğe hep ilgim vardı. Annem, anne- op çöpe... Bir kutu meyve suyundan bir bardak eğitimciden edindiğiniz bilgilerin yanı sıra rımları “deniz perisi”, Calypso adıyla sundu- annem, babaannem terziydi. Kumaşı nasıl işledikle- içilir kalan çöpe. İçim şişti bu israftan. Halbu- geleneksel motifleri de öğreniyorsunuz. Bunlar nuz. Güçle okyanus birlikteliği nasıl oluştu? rine bakar, “Ben de yapabilir miyim” diye düşünür- ki benim evde üç çeşit çöp kutum var: İlki ge- Okyanuslar, su bana ilham veriyor. “Deniz pe- tasarımlarınıza nasıl katkı sağladı? düm. Resme de yeteneğim vardı. Halamın desteğiy- ri dönüşüm yani karton kutular, gazeteler, süt İMA’dan aldığım eğitimler, özellikle dahil oldu- risi” olan Calypso’nun dişiliği, dik duruşuyla or- le bu alanda eğitim aldım. Tekstilin kutuları, naylon torbalar, İkincisi yemek artık- tak yönleri olan bir koleksiyon hazırlamak istedim. ğum “İzler Sergisi” ve unutulmaya yüz tutmuş içine doğuyorsun, dikişi çok ları ve yeşillikler için. Bahçemde dev bir ko- el sanatları üzerine yaptığım çalışmalar bana Koleksiyonun karakterini güçlü kadın çizgileri seviyorsun, üstüne çizim vam var; ne var ne yok içine döküyorum ve Ebrunun oluşturdu. Bunları da işleme, eldiven gibi detaylar- farklı bir pencere araladı. Evrenselle ye- yapmayı öğreniyorsun… “kompost” yapıyorum. Bunu da Hollanda’da çağdaş izleri reli birleştirip yeni bir DNA oluşturma- la bütünleştirdim. Kurguladığınız öykünün emeğini Benim öyküm, hayal- kaldığım yıllarda çiftçilerden öğrenmiştim. 35 modelin üstünde görmek müthiş bir haz. yı başardım. Tabii bir de mezuniyet sı- lerimi resmedip ku- Son koleksiyonumda Türk ve Osmanlı Üçüncüsü de normal çöp atıkları için. navımda ileride çok şey öğreneceğim maşla buluşturdu- el sanatlarından; telkâriyi, cam üfleme u Tasarımlarınızda ortak bir yön var mı? tasarımcı Özgür Masur beni keşfetti ğum an başladı. tekniğini ve ebru sanatını eve gelen ceza Korseleri çok kullanıyorum, hatta ilk koleksiyo- ve üç buçuk sene birlikte çalıştık. çağdaşlaştırarak yorumladım. Hollanda’da kaldığım yıllarda çok büyük numda ses getiren bir korseli şortum vardı. Korsey- u İlk tasarı- Camı telkâriyle mücevher gibi çöp cezası gelmişti evimize. Eşim de “Ya u Ve ilk defile... Sert çizgileriyle le pantolonu birleştirdiğim noktada kadın kendini mınızı ne za- kaplayıp bir aksesuar haline Ümit, sen ne attın çöpe” diye kızgın bir sesle güçlü hissediyor, çünkü dik durmak zorunda kalı- güçlü kadınların taşıyacağı tasa- man yaptınız? dönüştürdüm. Bu tasarımları sorunca kafam karışmıştı. Aklımca Türk usulü yor. Benim elbiselerimde rahatsız bir form görebi- 16 yaşında, eser gibi düşünün, güzel bir temizlik yaparak eşimin garajda bi- lirsiniz. Salaş da olsa kadının özgüvenli olabilmesi Dubaili genç bir ustalar telleri tek tek riktirdiği boya kutularını atmıştım. Avrupa bu için dik durmasını sağlayacak kıyafetler tasarlıyo- kadın için gelin- elleriyle kırıyorlar, işleri 50 sene evvel çözmüş, oysa bizler hâlâ rum. Kadını bir disipline sokmaktan hoşlanıyorum. lik diktim. Bana nasıl hazırlıyorlar. her şeyi tek çöp torbasında topluyoruz. Hadi Çünkü disiplin içinde duran kadını çok seviyorum. güvenip gelinliğini dik- bizde de cezalar başlasın. tirdi hâlâ aklım almıyor. u Peki, size esin olan kadınlar var mı? En önemli mevzu ise ağaçlarımız, ormanla- (Gülüyor) Pandemide ilk koleksiyonumu çizmeye başladı- rımız, yeşil alanlarımız. Bunlara el sürmeye- ğımda zamanımı kendimle geçirdim. İnsanların iki u Sonra İstanbul... ceğiz. Hele hele zeytinlikler bizim milli serve- cinsiyetli olduğunu; içlerinde hem erkek hem di- Ticaret okurken İstanbul’dan staj tek- timiz. Yeşili o kadar çok seven bir insanım ki şi karakter barındırdıklarını düşünürüm. Bu süreçte lifi aldım. Ne olduğunu bilmeden cou- ağaçların arasında “Tarzan” gibi yaşayabilirim içimdeki küstah ruhlu bu kadını giydirmeye başla- ture yapan firmalarda çalışmaya başla- ve insan haklarına çok saygılıyım. Ormanla- dım. Bütün kıyafetlerim aslında o kadının yorumu, dım. 17 yaşındaydım, fazla yönlendi- rı yakanlara, kadınları öldürenlere ve hayvan- içimdeki dişi kimliğin kıyafetleri... O yüzden yeni ren de olmayınca yolumu kendim çi- lara zulmedenlere en ağır cezaların verilmesi- bir şey tasarlamak benim için çok zor olmuyor. zerek ilerledim. 21 yaşında tasarımcı ni isterdim. olarak girdiğim firmada 13 kişilik bir Bu dünya hepimizin, bu atmosfer, bu deniz- u Peki ya gelecek? ekibi yönetiyordum. Aslında kendimi ler hepimizin... Ben ölünce benim yerime ço- Büyük hayallerim var. New eğitiyordum desem daha doğru olur. cuklarımın gireceği denizleri; ben ölünce yeni York’ta bulunmak istiyorum. neslin altında yaşayacağı atmosferi bulmak is- Almanya’da, Ortadoğu’da u İstanbul Moda Akademi- tediğiniz gibi bırakın. Lütfen dünyaya çok say- tasarımlarım değer bulu- si’ndeki (İMA) eğitim için, “Mo- gı gösterelim. Çünkü biz ona değil, o bize ba- yor ama Avrupa’ya ya- daya kendi penceremden bakabilmeyi kacak. O bize değil, biz ona muhtacız. yılmak da müthiş öğrendim” diyorsunuz. Uluslararası olur. Fotoğraf: Vedat Arık öz em
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle