Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
10 TEMMUZ 2022
5
İklim krizine karşı farkındalık yaratmak için Everest’e tırmandı. Sonunda kendi de dönüştü
Doğa beni kurtardı
ş dünyasının en tepesinde olan isim-
Arçelik
lerden birisi Hakan Bulgurlu. An-
CEO’su
cak her geçen gün kendini biraz da-
ha hissettiren iklim krizi onu bir ara-
Hakan
İyışa yöneltmiş. Doğaya yönelik far-
Bulgurlu’yla
Dickens’la
kındalık yaratmak için bu kez bir başka zir-
veyi hedeflemiş. Dünyanın tepe noktası Eve-
doğa için
rest! Kendi deyimiyle “doğayı kurtarmak
farkındalık
için çıktığı bu yolculuk kendi dönüşümüne
10 bin adım
katkı sağlamış. Mundi yaratmak
Kitap’tan çıkan “Teh-
DAİr Es EL
amacıyla
ondra’nın en sevdiğim yanlarından biri yürü-
likeli Tırmanış” isim-
FLor A
li kitapla öyküleştir- çıktığı ama nebilir olması. Kentin kalbinin yayalar için
düzenlenmesiyle tazelenen yürüme isteğin-
diği bu zorlu yolcu-
zamanla
luğu, satır başlarını Lden kaçamıyorum şu sıralar. Yazarların en
kendini önemli kaçışlarından biridir yürümek. Yazıda sıkışın-
Bulgurlu’dan dinledik.
ca yola düşmek gerekir.
bulma
u Yaşamdaki her
Latince “Solvitur Ambulan-
ÇUVALDIZ
şeyin uzun bir geç-
yolculuğuna
do” yani “yürüdükçe çözülür”
mişi vardır. Dolayı-
deyiminin Hıristiyan filozof ve
dönüşen
sıyla her bir eylem
tanrıbilimci Aziz Augustinus’a
kendinden önceki-
Ay ÇA Everest
ait olduğu düşünülüyor. Ayak-
lere ve sonrakilere
lar çalıştıkça kafa da çalıştığın-
CEy LAN
tırmanışını
bağlanır. Peki, dağcı
dan mı yoksa hava değişimin-
olmayan birinin konuştuk.
den mi emin değilim... Yürü-
Everest’e tırmanma
yüşün beden ve kafa sağlığına
kararı verdiği o an nasıl bir andı?
faydalarını bir tarafa koyuyo-
ELÇİN
Doğayla iç içe yetişmiş bir birey rum. Bir kenti yürüyerek gör-
‘Plastiksiz
Pr AZLAr
olarak doğadaki tahribatı, iklim kri-
menin, yaşamı yavaşlatmanın,
Temmuz’
zinin yıkıcı etkilerini ve insanla- önümüzdeki ekranlardan ko-
www.elcinpoyrazlar.com
önerileri
rın konuya kayıtsızlığını yakın-
parak başka şeylere bakmanın
u Bu ay “Plastiksiz Temmuz”. Atığı
dan gözlemleme fırsatım oldu. mutluluğu ilgilendiriyor beni.
azaltmak için önerileriniz neler?
Çocuklarım da benim gibi do-
İngiliz yazar Charles Dickens’ın yaptığı gibi...
ğaya düşkün. Onlara, sevmeye Dickens yürüyüşleriyle ünlü bir yazar. Yalnız gece
Evde atıklarımızı ayrıştırıyoruz, gıda atıklarını
devam edebilecekleri bir do-
ise komposta dönüştürüyoruz. Tek kullanımlık değil, gün içinde de pek
ğa bırakmak istiyorum. Ancak çok yere yayan gidiyor.
plastik ürünleri hayatımızdan çok önce çı-
sürdürülebilirlik konuları ço-
kardık. Plastik poşet yerine bez torba ter- Londra 19. yüzyılın baş-
Edebiyatın en
ğu zaman soyut. Konu her açıl- larında şimdiki kadar bü-
cih ediyoruz. Hepimiz bu ufak değişik-
dığında dinleyici sıkılır, hatta tele- önemli isimlerinden
liklerle düşündüğümüzden daha yük bir kent değil. Bu-
fonlarına dalarlardı. Bir lider ve ba- gün metroyla yirmi da-
büyük fark yaratabiliriz.
mız yok. Örneğin, iklim kriziyle mücadele çağrısını yaymak.
Charles Dickens
ba olarak örnek olmak ve insanların
kikada ulaşılan Camden
Bunu da tecrübelerimi paylaşarak yapabile-
Everest sırtlarındaki
öykülerinde
konuya ilgisini çekmek için merak uyan- Town, Chelsea, Green-
Khumbu Buzulu her yıl ceğimi düşünüyordum. Bu nedenle yolculu-
dıran bir öyküye ihtiyacım olduğunu fark et-
wich ve Hampstead dö-
ğumdan kesitleri paylaşarak okura bu ama-
bir metre eriyor ve Nepal’de yet-
bize dönemin
tim. Arkadaşlarımın Everest’e tırmanma nemin ilk banliyöleri.
kililer Ana Kamp’ı taşımayı düşünüyor. Yal- cı daha iyi anlatmaya gayret ettim. Kitapta
Londrası’nın kendi
planlarını duyunca da bunu etki yaratacak
İşlerinin dışında kafa-
yer almayan ama iklim krizi ile birçok açı-
nız farkındalık yeterli değil, çok daha fazlası-
bir platforma dönüştürmeye karar verdim. sını dağıtmak, kentte ya-
nı yapmak zorundayız. Ben de bu bilinçle ha- dan örtüştüğünü düşündüğüm bir öykü var;
belleğinin izdüşümü
şayanları gözlemlemek
Nuh’un Gemisi. Öyküde insanlık yaşama ve
reket ediyorum.
u Everest öncesi, Everest sonrası günde-
olan yarı gerçek yarı
ve yeni esinler aramak
doğaya gösterdiği saygısızlık sebebiyle bir
lik ve iş yaşantınıza, yıkıcı etkilerini her
iki farkl I hakan için geceleri yürüyor. Ve
tufan ile cezalandırılıyor ve Nuh’un inşa et-
düş bir haritasını
gün daha da yoğun şekilde deneyimlediği-
yürürken gördüğü yer-
tiği gemiyle kurtarılanlar için yeni bir yaşam
miz iklim krizine nasıl bakıyorsunuz? u Kitabınızda bir bölümde “Bu yolcu-
da sunar. Bunun
ler Dickens’ın eserlerin-
arayışı başlıyor. Biz de içinde bulunduğu-
Everest’e yolculuğum beni bütünsel olarak
luğun ne kadarı çevreyle ne kadarı egoyla
de yer alıyor. Bazen açık
muz ekosisteme zarar vererek kendi tufanı- nedeni de yürüyerek
dönüştüren bir deneyim oldu. Tercihlerimi ve
ilgiliydi” diye kendinize bir sorunuz var.
adresiyle, bazen yarı ger-
mızı hazırlıyor, geleceğimizi riske atıyoruz.
tüm yaşantımı gözden geçirdim, farkındalığım
kenti dolaşma
Üzerinden geçen zamana karşın aynı
çek, yarı düşsel olarak.
arttı. İnsan beyninin ve vücudunun düşündüğü-
u Arçelik’e dönecek olursam, ekibinize
soruyu size tekrar yöneltmek isterim.
Dickens’ın yapıtlarının
alışkanlığı.
müzden çok daha güçlü olduğunu, potansiye-
Aslında yolculuğum hiç beklemediğim bir samimi bir öncü -lider- olabilmek adına
iki yüzyıl sonra bile can-
li sınırlayanın bizler olduğunu anladım. Artık
şekilde bu iki konunun armonisine dönüş- yaptığınız Everest yolculuğu iş yaşamı-
lılığını koruması belki de
vaktimin daha değerli olduğunu düşünüyor ve
tü. Doğayı kurtarmayı umarak çıktığım bu
nızdaki kişilerde neleri değiştirdi?
onun gazeteciliğine ve yürüme tutkusuna bağlanabilir.
her anımı bu bilinçle yaşamaya, sevdiklerimle
yolculukta doğa beni kurtardı. Everest’e çı- Arçelik faaliyet gösterdiği her coğrafya-
Olağanüstü gözlem gücünü, ayrıntıcılığını, karakter-
daha çok vakit geçirmeye çalışıyorum. İklim
kan ve Everest’ten inen iki farklı Hakan var-
da topluma ve çevreye karşı duyarlı olan bir
lerinin keskinliğini (kimileri gerçek insanlara dayanır)
krizi konusunda da boşa harcayacak zamanı-
dı. Doğanın büyüklüğü karşısında aslında bir organizasyon. Sürdürülebilirlik ise yıllar-
ve öykülerin örgülerini bir haberci aceleciliğiyle har-
toz zerresinden daha da
dır tüm iş süreçlerimize entegre ettiğimiz bir
manlıyor. Gerçeği, o andaki ruh halinin lensinden ha-
küçüksünüz. Bu görke- strateji. Benim tırmanışım da bu yaklaşımın
yali bir evrene yansıtıyor.
mi ve çevreyle olan iliş-
biraz daha yankı bulmasını sağlarken misyo-
DIcken S’In lon Dra’ SI
kimizi gözlemleme fır- numuza olan bağlılığımızı vurguladı. Bu an-
satını bulduğum kadar
layış artık tüm çalışanlarımızda yer etti hatta Dickens yalnız o dönemin Londrası’nı değil, Birle-
kendimi ve hayatımı ye- birçok arkadaşımız için Arçelik’i tercih et- şik Krallığı, aristokrasiyi, aşırı zenginliği, derin yok-
niden tanıma şansını da
me sebebi. sulluğu ve toplumun en kırılgan kesimi çocukları,
edindim bu yolculukta. renklerini hâlâ canlı tutan o açıdan doğuruyor. Onu
u Hakan Bulgurlu’yu dört kelimeyle
okurken yanında kentin batakhanelerinde, düşkünler
u Yaşadıklarınızı
tanımlayacak olsanız bu ne olurdu?
evlerinde, bitmeyen davaların tozlu duruşma salon-
yazarken kendinizi
Kararlı, sosyal, araştırmacı ve yenilikçi.
larında, nehrin karanlık kıyılarında geziyor gibi his-
yakın hissettiğiniz
setmenizin nedeni de bu. Dickens kenti avucunun içi-
anlatılar oldu mu?
ne almış, yeniden çizmiş, kendi düşlerinin yeni harita-
Yeni başkanlık
Yazarken amacım
Hakan
sını size sunmuş gibidir. Londra sokaklarında yürür-
netti: Daha çok kişiye
Bulgurlu
ken turistik binalardan, caddelerin parlak ışıklarından,
görevi
ulaşarak
eğlence mekânlarının cafcafından, şık restoranların
önündeki kuyruklardan kaçma nedenim de bu.
u Brüksel merkezli Avrupa Ev Alet-
Gölgelere saklanan öykülere merakım Dickens’ın
leri Üreticileri Birliği’nin (APPLiA)
yaşadığı, gezdiği eski mahallelerin sokaklarında ufa-
yeni dönem başkanlığına seçildiniz.
cık bir dükkân, önem verilmemiş bir kalıntı çıkarıve-
Başkanlık dönemizle hangi konular
rir karşıma. Gece geçmek istemeyeceğiniz pasajları,
merkezde olacak?
çamur renkli kanalları, rengârenk mavnaları, yüzler-
APPLiA yenilikçi ve sürdürülebi-
ce ayrı dili konuşan sakinleriyle o sokaklarda, kentin
lir çözümleri teşvik eden bir organi-
düşten yeniden çizilmeyi beklediğini hissederim.
zasyon. Bizimki gibi üretimin ve emis-
Unutmadan ekleyeyim, Londra’nın gece yürüyüşleri-
yonlarının yoğun olduğu bir sektörde
nin en güzel taraflarından biri de tilkilerdir. Umulmadık
APPLiA gibi bir kurumun yaratabile-
bir köşede karşınıza bir tanesi çıkıverir. Kalın yumuşak
ceği etkiye çok inanıyorum. Önümüz-
kuyruklarını kabartarak tehditkâr bir bakışla sizi süzen
deki amacımız tüketicilerimizin hayat-
tilkiler gece yürüyüşlerinin sessiz tanıklarıdır. Dickens’ın
larının iyileştirecek teknolojiler sunar-
Londra’daki ayak izleri tilki izlerine karışır. Huzursuz
ken sürdürülebilirlik faaliyetlerimizi
bir yazarın aradığı avuntunun başlangıcı olur bu.
daha da ileri taşımak olacak.
ayca_ceylan
evlana’ya sormuşlar: var gider onu bulurdu. “Sözlerimize dikkat ede-
Yaşamda karşılaştığımız her olay bize bir ders olarak geri dönüyor
“Nedir şu hakikat ka- lim” derken boşuna denmemiş. Çünkü o enerjide
pısı?” O da şöyle ce-
kaldığınız için aynı şeyleri çekersiniz. Kendimden
Mvaplamış, “Bak senin
örnek vermem gerekirse benim en çok kullandı-
bir paran var ve senin için çok kıy- ğım cümle “Bana bir şey olmaz.” Ah ah, neler ol-
Mevlana’nın kapıları
metli. Şeriat kapısı der ki ‘seninki
madı ki! Beni tanıyanlar bilir. En son üzüntüden
de benim, benimki de benim.’ Ta-
kanser oldum. O gün bugündür büyük laflar etme-
rikat kapısı der ki ‘seninki de se- pısıdır sen vurursan oda vurur.” adamın ensesine yine bir tokat patlatmış, adam
meye çalışıyorum. Ağzıma gelince de şöyle kü-
ÜMİT
nin, benimki de senin.’ Marifet ka- Çocuk ikinci dergâh kapısına gitmiş, arkası dönük kılını bile kıpırdatmamış, işini yapmaya devam
çükten hatırlatıcı olarak ağzıma bir patlatıyorum.
pısı der ki ‘seninki de yok, benimki or MAN adamın ensesine patlatmış, adam hışımla dönmüş, tam Yaşantımızın mimarı biziz. En güzel oturma oda-
etmiş. Mevlana demiş ki “İşte bu hakikat kapısı-
de yok.’ Hakikat kapısı der ki ‘ne geri patlatacakken “Tövbe tövbe” demiş ve geri otur- sının, en güzel misafir odasının mimarıyız. Nasıl is-
dır. Merak bile etmez, ‘ne geldiyse her şey yüce
sen varsın ne de ben.’ ” muş. Mevlana, “Bu tarikat kapısıdır, sen vurursan o tersek öyle yapabilme gücünüze sahibiz. “Çok kö-
yaradandan gelir. Vardır bir hikmeti’ der ve dö-
Bunu bir de şöyle açıklayacağım, Mevlana’nın da vurmak için döner ama tövbe eder vurmaz” demiş. tü bir misafir odası olmuş” derseniz bilin ki mima-
nüp bakmaz bile.”
dergâhına yeni giren bir öğrenci hocasına sormuş: Çocuk üçüncü dergâh kapısına gitmiş, arkası dönük
rı sizsiniz, kimseyi suçlayamazsınız. Yaşamda düş-
Sorumlu SizSiniz
“Nedir şu karşıdaki kapılar?” Demiş o da “Git her adamın ensesine okkalı bir tokat patlatmış, adam şöy-
tüğünüz durum size yeterince ders verememişse o
bir kapıda gördüğün adamın ensesine sıkıca patlat.” le bir dönmüş gence bakmış, o kadar. Mevlana demiş Şimdi anlaşıldı mı? Bazen olaylara feci kızarız dersi verene kadar döner gelir sizi bulur. Ta ki “Ye-
Genç gitmiş ilk kapıdaki dergâha, bir güzel adamın ki “Bu marifet kapısıdır, sen vurursan o sana asla vur- ya bilin ki bize verilmiş bir ders o. “Nerede salak- ter artık” diyerek önlemini ruhsal anlamda alana ka-
ensesine patlatmış, adam da dönüp çocuğa okkalı maz ama bakar kim bunu yaptı diye.” lar var, gelir beni bulur” diyen bir arkadaşım vardı. dar. Ve bu konuya hassaslık getirmezsen o kötü ko-
bir tokat patlatmış. Mevlana demiş ki “Bu şeriat ka- Çocuk dördüncü kapıya gitmiş, arkası dönük O kadar isyan ederdi ki gerçekten nerede bir salak nu biter gider.
oy