Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
27 MART 2022
3
Çekirge belasından modern bilim ışığında kurtulduk
Deli
ı
a
Sığırcık suyundan
r
Dumrul’un
k
ö
Şa Duman h cıalı
kravatı
‘pulvarizatör’e
İnsanlara zulmedip Tanrı’ya
Osmanlı’nın yüzyıllarca
saygı gösteren Deli Dumrul ve
kurtulamadığı çekirge
kadınlara şiddet uygulayıp hâkim
belasını genç Türkiye
karşısında kravat takan günümüz
Cumhuriyeti, modern
zorbaları arasındaki benzerlik...
bilimin ışığında birkaç
eli Dumrul kravat ta-
yılda çözdü.
kar mıydı? Deli Dumrul
on günlerde ülkemin
kravat takmaz, takım
aydın insanları ve uz-
elbise giymezdi ama
manları ısrarla, tarım-
Dgü-
da “terör”e işaret ediyor.
nümüzdeki kadın ka-
SÜlkemizi bekleyen kıtlık
tillerinin hâkim karşı-
ve açlık tehlikesine dikkat çekiyor.
sında takım elbise gi-
Uzmanların örnekledikleri çağdı-
yip kravat takarak in-
şı yaklaşımlar “insan” olanın aklı-
dirim almalarına ben-
na, bilimsel düşüncesine sığmıyor.
zer şekilde otorite
Oysa bilimin verileri kullanıldığın-
karşısında usluyu oy-
da sorunları çözmek kolaylaşıyor.
namasını çok iyi bi-
İşte size bir Osmanlı-Cumhuriyet
lirdi. Hatta onun tari-
P. Dofr . r
himizde bu işi bece- karşılaştırması.
Üst Ü n
ren ilk masal kahra- “Aman yarabbi! Bu öyle bir afet-
manı olduğunu söy- tir ki kurttan bile beterdir. Kurt ge-
Dneö
lemek mümkündür. lir, sürüye dalar, alabildiği yalnızca
Nasıl?
bir koyundur, sadece onu yer. Çe-
nur. 1923’te 40 bin lira bütçe ay-
kirge ise yiyebileceği ne varsa hep-
Dei Dl ulumr
rılır. Aynı yıl altının gramı 815
sini yer. Kocaman ormanlarda bir
Dede Korkut Masalları veya bir di-
kuruştur.
ot tanesi bile bırakmayıp çöle dön-
ğer adlandırmayla Dede Korkut Desta-
1923-1935 arasında; 1200 Pul-
dürür. Sonuç kıtlık ve açlıktır.”
nı, Prof. Dr. Mehmet Fuat Köprülü’nün
varizatör, 42 ton uranya zehi-
ifadesiyle edebiyat tarihimizin muhte-
halk çsziear ri, 550 havalı püskürtücü, 120
şem bir ürünüdür. Bu masallar milattan
Yukarıdaki satırlar 17 Haziran bin çinko levha, 22 kamyonet, 6
önce Orta Asya’da oluşmuş, Horasan
traktör, 3 otomobil alınır. Çekir-
1881 günü Tercüman-ı Hakikat ga-
üzerinden Anadolu’ya gelmiş, Anado-
ge ile mücadele için yeni kad-
zetesinde yayımlanmıştır. Osman-
lu coğrafyasından ve İslam kültürün-
rolar açılır. Uluslararası komis-
lı coğrafyasında 16. yüzyıldan iti-
den etkilenmiş, XVI. yüzyılda ise yazı-
yonlara, kongrelere katılım ger-
baren görülen çekirge salgınla-
ya geçirilmiştir.
çekleştirilir. 1923’te Hollanda,
rı zamanla afete dönüşür. 1915 yı-
Dede Korkut Masalları’ndan bir tane-
1924’te Halep ve Roma, 1925-
lı ise bu afetin doruk yılı olur. Os- Kadının çekirgelere yazdığı müralese (resmi kadı mektubu).
sinin adı Deli Dumrul’dur. Bu masal-
1932 arası Şam ve Kudüs’te-
manlı Devleti’nin, çekirgelerin bi-
da özetle, Deli Dumrul kurumuş bir ça-
ki Çekirge Kongreleri’nde Türki-
ve zenginler tarafından hoşnut edil- ler alarak çare bulmaya çalışır. Çe-
yolojik yapıları da dahil konuyla il-
yın üzerine işlevsiz bir köprü yaptırmış-
ye de temsil edilir. 1931’de İngil-
gili bilgi birikimi, uzmanı yoktur. mesi ise sahte şeyhlerin türemesi- kirgelerle mücadele yerel yönetim-
tır, geçenden otuz akça, geçmeyenden
tere’deki İmperial İnstitute Ento-
ne neden olur. Köylülerin müca- lere ve köylülere bırakılır. Köyde
Örgütlenmesi yoktur. Afetten za-
döve döve kırk akça almaktadır. Böy-
mology Gromwell Road Haşarat
delesi de savaşlarda yapılan aske- muhtarlar, ihtiyar heyetleri çekir-
rar gören halk çaresizdir. Çekirge-
le davranarak namının Rum’a, Şam’a
Enstitüsü’nün müdürü Bay Uva-
leri kendi olanakları ile yok etme- re alımlar nedeniyle olumlu sonuç ge yumurtalarının gömülü olduğu
yayılmasını istemektedir. Bu zorbalığı-
rof ve yine aynı yıl Berlin Hayva-
vermez. Ama Osmanlı arşivi yüz-
ye kalkınca, açıkgözler ortaya çı- alanları belirlemekle, köylüler ise
nın yanı sıra bir de gençlerin canını alı-
nat Müzesi Orthaptera Haşarat Da-
lerce Çekirge/Sığırcık Suyu bel- yumurta ve kurtçukları yok etmek-
kar. Bu açıkgözler kadıya koşarlar.
yor diye Azrail’e sataşır. (Kendi zorba-
iresi Müdürü Prof. Dr. W. Ramme,
Şöyle derler: gesiyle dolar. Şeyhler gibi köylü- le yükümlü kılınır. Aksi durumda
lığını doğal kabul eden Dumrul, haksız
Türkiye’ye gelir.
“Çekirgeler sığırcık kuşları- ler de derdine deva bulmak için ka- hapis yatmak vardır. Peki köylü-
davrandığı gerekçesiyle Azrail’den he-
Sonuç: Türkiye Cumhuriyeti da-
dıya başvurur. Kadı ne yapar? Ka- nün mücadele yöntemi nedir?
nın rızkıdır, öldürülmeleri günah-
sap sormuştur.)
ha çekirge sürüleri ülkeye girme-
dı, çekirgelere hitaben bir mürasele - Serin ve yağmurlu günlerde çe-
tır. Çaresi biziz, bizim okuduğu-
Bütün bu yaptıkları Hak Teâlâ’ya hoş
den afeti önleyebilmeyi başarır.
muz suları serperek çekirgeler yok (resmi kadı mektubu) kaleme alır. kirgelerin uyuşukluğundan yararla-
gelmez, O da Azrail’e Deli Dumrul’un
Tarım canlanır. Öyle ki 1923 yılın-
Tarlalara bırakılmasını uygun bul- nıp değnek, süpürge, çalı ile vurup
edilsin.”
canını almasını söyler. Azrail canı-
da 50.8 milyon olan tarım ürünle-
duğu bu mektupta çekirgelere şöy- öldürmek.
Çekirgeler Allah’a havale edildi.
nı almaya geldiğinde Dumrul, “Tan-
ri ihracatı 1930’larda dünya ekono-
Böylece kendilerinin “şeyh” ol- le seslenir: - Teneke, boru veya davul çalıp
rım, ben sana saygılıyım, benim sorunum
mik bunalımına rağmen 71.7 mil-
“Çekirge ismiyle anılan siz obur-
duğunu iddia edenlerin okuyup üf- ürküterek tarladan uzaklaştırmak.
Azrail’le” der. Onun bu saygılı tavrı Hak
yon dolara yükselir. Gazi Mustafa
lar, Allah’ın kullarına ait olan eki- - Nadir de olsa zehirli yem, çin-
lediği sular Çekirge/Sığırcık Suyu
Teâlâ’nın hoşuna gider ve Dumrul’un ca-
Kemal Atatürk diyor ki: “Hayatta
diye ün kazanır. Bu sular dinsel ri- li ürünleri yiyerek zarar verdiğiniz ko levha ya da arsenik gibi kimya-
nını bağışlar. (Canının yerine bir başka
en hakiki yol gösterici bilimdir.”
tüellerle tarlalara serpilmeye başla- için sizden şikâyetçi olundu. Ben sal ürünler kullanmak.
can getirmesi istenince Dumrul’un an-
de şeriat adına sizi uyarmak için bu Yumurtadan çıkan kurtçuklar
nır. Serpme işini yapana da “Çekir-
nesine koşması bağımlılıkla ilgilidir, bir
ge Şeyhi” denir. Suyun elde edil- mektubu kaleme aldım. Buna uya- (nimf) ise kalabalık insan grupları
başka yazımın konusu olacaktır.)
diği tekkeler, bölgeler padişah fer- rak bulunduğunuz yerden tiz za- tarafından ayakla ezilerek, dallar-
manda çekilip gidin. Aksi takdir-
manıyla hayvan vergisi de dahil la üzerine vurularak, bazen de ya-
k t avar m si sleee
*Şu kaynaklar karşılaştırılarak okunabilir.
pek çok vergiden bağışık tutulur. de her şeyi yok eden Allah’a hava- kılarak yok edilmeye çalışılır ama
(M.A.Yıldırım, http://jss.gandep.edu.tr 1017-
Deli Dumrul masalı bize ne anlatıyor?
1042; A. Demir, Osmanlı Devleti’nde Haşere-
Ne var ki vergi bağışıklığı nedeniy- le edilirsiniz. Amin!” afet engellenemez. Türkiye Cum-
İnsanları döverek, paralarını gasp ederek
lere Karşı Bir Önlem: Çekirge Suyu, Erdem/
le insanlar suların olduğu bölgeye Çekirgeler bulundukları yerle- huriyeti ise çareyi bilimsel yön-
zorbalık sergileyen Deli Dumrul, per-
67, 2014; M. Temel, H. Baş, Cumhuriyetin İlk
göç edince devlet hazinesi zarara ri tez zamanda terk etmez! Devlet, temlerde arar. Kimyasal ilaç ve
vasızlığını Azrail’e kafa tutarak sürdür- Yıllarında İzlenen Bitki ve Orman Sağlığını
uğrar. Çekirge şeyhlerinin çiftçiler 1912 yılından itibaren yasal önlem- alet alımı için bütçelere ödenek ko- Koruma Politikası, İLKE, 2008, S. 20)
müştür. Bunun karşılığında ceza alma-
sı gerekmektedir, ancak Tanrı kendisine
saygılı olan Dumrul’un dünyevi suçları-
nı affetmiştir. Bu durumda köprü yüzün-
den mağdur olan onca insan ne parasını
alabilmiş ne de saldırganın cezalandığı-
nı görebilmiştir.
Vurgulamakta yarar var, böyle bir
olay vuku bulmamıştır; ne Dumrul ku-
Saatli Maarif Takvimi
ru çaya köprü kurmuştur ne de Tanrı
kendisine saygılı olduğu gerekçesiyle
e B
onun tüm hatalarını affetmiştir. Bu bir ayıklıyorum yine. Nar ayıkla-
Bcuk
masaldır, bu masal da İslami bir görüşü mak benim için şahane bir te-
değil, milattan öncesi Türk toplumunun rapidir, susmak ve odaklanmak
adalet anlayışını sergilemektedir. Bilin- için birebirdir. Tıpkı bir za-
Her yaprağını heyecanla
diği kadarıyla İslami bakış tarzına göre manlar babamın ayıkladığı gi-
okurdum. Orhan Veli
Tanrı kendisine karşı işlenen suçları af- bi... Hiç sesim çıkmıyor, sa-
hayranlığım Saatli Maarif
fedebilir ancak kulun kula karşı işlediği dece düşünüyorum. Babacığı-
suçları affetmez. mı ve üzerimde bıraktığı izle-
Takvimi’yle başladı desem
Ladini nitelikteki bu masalın iletisi ri düşünüyorum, içten içe ona
yeridir. Şimdi belki her şey
galiba şudur: Otoriteye saygılı olursan, benzemek ya da hâlâ kendimi
insanlar arasında yaptığın hırsızlıklar, elimizin altında ama ona beğendirmek istiyorum.
yolsuzluklar, otorite tarafından fazlaca Onu çok özlediğimi hatırlıyo-
eskinin keyfi yok.
önemsenmez. Bu otorite kimdir? Her- rum. Her kız çocuğu için baba,
halde devlettir, devletin hâkimi, savcı- açılmamış kapıların cevabıdır.
er şehrin kış koku-
sıdır. Eğer karını öldürüp hâkim karşı- su ne kadar farklıdır İçimizde eksik kalan ya da ta-
sına çıkarsan, kravat takman ve ceketi- mamlanmış olan bir sürü duy-
hiç düşündünüz mü?
ni iliklemen halinde indirim alırsın. Pe- Anadolu şehirlerinde gunun sebebidir. Pazardan al-
ki, kişinin karısını öldürmesiyle hakime dığım nergisleri vazoya ıslıyo-
H başka bir yalnızlık, duktan sonra ben de merakla elime
ceket iliklemesi arasında nasıl bir ilişki başka bir hüzün vardır. Kömür ko- alır, çocuk aklımla okurdum. Şim- rum, nedense gözlerim de ıs-
var? Galiba otorite, “Bana sorun yarat- mi. Bu takvimler aile içinde o kadar lanıyor. Babam her evlilik yıl
kusu sarmıştır havayı, garip bir ıs- di düşünüyorum, nasıl da iz bırak-
etkiliydi ki insanlar doğacak çocuk-
ma, ben seni kollarım” diyor. sızlık kaplamıştır şehri. İstanbul öy- mış bende. Neler yoktu ki o küçü- dönümünde anneme nergis alırdı.
Amerika’da mafya da aynı mantıkla larına isimleri bu takvimden bulur- Nergislerin hatırına bir süre daha
le değildir, her şeye rağmen ayak- cük yaprakta? Bir kere her türlü do-
du. Günün özlü sözü, tarihte bugün,
çalışır. Mafyanın ayak takımı, tetikçileri, ta durmayı bilen bir kadın gibidir, ğa olayından bahsederdi, kırlangıç katlanacağım bu soğuk kış günleri-
siyah takım elbiseli, kravatlı ve fötr şap- görgü kuralları, tarihte yaşanmış ne. Kim bilir belki takvimde günler
hep hareketlidir. “Zemheri günle- fırtınasını ilk defa o takvimde oku-
olayların yorumları, önemli günler,
kalıdır. Çevreye verdikleri ileti ise şu- ri” deyimini düşününce, aklıma es- muştum. Güneşin doğuş saatleri, uzuyor, sıcaklar yakında başlayacak
dur: “Biz topluma, devlete, mahkemeye haftalar, maniler, fıkralar, şiirler. diye bir haber okurum ya da kal-
kiden evlerimizde duvara astığımız leyleklerin gelme zamanı, cemrele-
İlk Orhan Veli hayranlığım bu tak-
saygılıyız; sadece bize ödemesi gerekli Saatli Maarif Takvimleri geldi. Sa- rin düşmesi, fırtınalar, zemheri kış binize cemre düşecek der ki, bu en
haracı ödemeyen şu ahlaksızı vurduk.” vimle başladı desem yalan olmaz. önemlisidir. Sıcakların, yeşil erikle-
man kâğıdına basılmış, aslında tak- günlerinin başlaması, günlerin uza-
Şimdi her şey elimizin altındaki te-
Kravatların, duygu sömürüsü ve göz vimden ziyade bir ansiklopedi kıva- ması gibi bir sürü doğa olayından rin, ılık rüzgârların geleceğini söy-
boyama için kullanılmadığı günlerde lefonlarda mevcut belki ama o eski ler belki, Saatli Maarif Takvimi ya-
mındaydı. Çocukluğumda babamın, haberdar ederdi. Bu bana hep çok
keyif yok.
yaşamak dileğiyle. her gün incelikle koparıp okuduğu- büyülü gelirdi, bir masal dünyası- lan söyleyecek değil ya. Belki hep
Önümde bir tepsi nar, sessizce beraber yaz oluveririz...
nu hatırlıyorum o sayfaları. O oku- nın içinde gibi hissederdim kendi-
P ÜB Ş
oz
ru
km