Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
11 ARALIK 2022
5
Zeytin Ağacı dizisinde Zaman Bey’e esin kaynağı olan Sabri Salış, köken aile açılımı çalışmaları ile ulaşmak istediği asıl amacı açıkladı
a nadolu’da topyekûn uyanış
dEniz ülkü TEkin
‘Sen
Sabri Salış insanları kökenleriyle
buluşturuyor. Bu yoldan kendi de
üfürükçüsün’
geçmiş. Ailesinin şifacı geleneğini
u dediğinize göre siz de dünyaya
kabullenince yüklerinden kurtulmuş.
gelmeden önce şifacı olacağınızı bi-
liyordunuz. ama dünyaya geldikten
eytin Ağacı, bu yılın en çok ses geti-
sonra uzunca bir süre buna diren-
ren dizilerinin başında geliyor. Diziyi
mişsiniz.
izleyen hemen herkese “Benim sorun-
Ruhsal yolculuğun oysa diretir-
larım da çözülür mü acaba” diye sor-
sin, diretirsin yine başına gelir. Oğ-
Zduran Zaman Bey karakterinin varlı-
lum doğdu almanya’da, astım hasta-
ğı Zeytin Ağacı’nın çok uzun süre konuşulması-
sı, şifalanıp iyileşmesi beni bu konu-
na neden oldu. Zaman Bey aslında gerçek bir ki-
lara taşıdı.
şinin kurgusal dünyadaki yansıması. Sabri Salış,
u aslında ailenizde de şifacılık var.
pek çoklarınca aile dizilimi olarak bilinse de as-
Var, babam, dedem… Bizimki 14.
lında kendi oluşturduğu köken aile açılımı isim-
yüzyıla kadar gidiyor. Bizde sade-
li farklı bir yöntemle insanları kökenleriyle bu-
ce erkeklerde olur, hepsi şifacıdır.
luşturuyor. Salış’ın diziyle ilişkisi yalnız Zaman
ama babanın aynı şehirde olmama-
Bey’e esin vermekten ibaret değil. Aynı zamanda
sı lazım. şehir değiştirirse erkek ço-
Zeytin Ağacı’na danışmanlık da yaptı. Kısa süre
cuğu oluyor, değiştirmezse olmuyor.
önce Doğan Novus etiketiyle Ataların İzleri ki-
Oğlum Berlin’de doğdu. dortmund’a
tabını yayımlayan Salış’ı ve size epey ilginç ge-
gitti, gidince ona “Oğlun olacak” de-
leceğini düşündüğüm yaşamını tanımak için
dim. Bana “Ben kızlarımla mutlu-
sözü kendisine bırakalım...
yum” dedi. O zaman yapacak bir şey
u Köken aile açılımını Zeytin
yok. Bizde böyledir. Ben ortaokul-
Ağacı gibi kurgusal bir yapım
dayken babam bana bu işi öğretmek
olarak işlemek aklınızda hep var
istediğinde “Sen üfürükçüsün, ya-
mıydı? lancısın. istemiyorum” dedim. Gelen
Vardı tabii. 27 yıl kaldığım insanların iyileştiğini görsem de ka-
Almanya’dan Türkiye’ye geliş patmıştım kendimi. “Sen bu işi yapa-
için bi- rım korkusu oluşturuyor. Ayak hep sallanıyor, kaç-
amacım o zaten. Anadolu’ya açılan caksın” dedi ve yaptırttı. küçük kü-
limsel ola- mak için. Televizyonu bir saldırı olursa yayın kesi-
bir kapı oluşturmaya çalıştım. Niha- çük başladım ve bir gün gördüm ki
rak kanıtla- lip haber verilebileceği için açık. Onun için müm-
yetinde Anadolu birçok kültürün yaşa- içindeyim.
namıyor. Bu- kün olduğu kadar az uyuyor.
dığı bir medeniyetler mozaiği. Bugüne ka- u Babanızın söyleyişinde “Bunu
güne kadar da yok
dar da istediğimiz şekilde bu kültürü canlandı- yapmazsan başına kötü şeyler gele-
aTalarla buluşma
sayıldı ama aile dizili-
racak çalışmalar olmadı. bilir” gibi bir hava mı vardı?
minin kurucusu olarak bilinen Bert
u Deneyimlemeyen insanlar için bazı tanım- Vardı tabii. ayak direttikçe sınavla-
u Yapmak istediğiniz, insanın kökenlerini
Hellinger bunu görselleştirdi. Atalarımızdan sadece
rın daha sertleşiyor ve köşeye sıkı-
lar havada kalabiliyor. İnsanlara atalarıyla
çalışmasından çok, topyekûn bir uyanış başlat-
travma değil güzellikleri de alıyoruz. Orada yaşan-
şıyorsun. Benim de çaresiz kaldığım
temas kurdurmak örneğin. Bunu somutlaştıra-
mak mı? mış ve çözülmemiş bir olayı da çözersek hayatımız
bir durumdu.
rak nasıl anlatabilirsiniz?
Evet amacımız o. Benim görüşüm şu: Birçok değişip zenginleşiyor.
u neler geldi başınıza?
Ben kendime bine yakın açılım açtırdım. Yıllar-
inanç sistemi var. Hepsi bölgeseldi. Ama dünya
Bedenimde ağır rahatsızlıklar vardı.
dır da açıyorum ama anlatamıyorum. Çalışmaya ka-
u Sizin ulvi bir amacınız var ancak insanlar
şu an öyle bir karıştı ki biz evrensel bir dönüşüm
ama onları “Ben bir erkeğim, çöze-
tıldığınız an ne olduğunu biliyorsunuz. Kitaplar var
o amacın parçası olmak için değil daha kişisel
sürecine girdik. Yeniden bir şey gelecek ve onun
rim. Ben çözemezsem kimse çöze-
onlar okunabilir. Dizide belki izlenmiş olabilir. Bu-
nedenlerle size geliyorlar.
kapısı Anadolu’dan açılacak. Onun için elimden
mez” diye yok sayıyordum. 1988’den
nu yaşarken gerçekten görmüş oluyorsunuz. De-
Herkes bir tereddütle geliyor. Bildiği ama değiş-
geleni yapıyorum. Bir lider olmayacak. Hepimiz
beri hiçbir hastaneye ya da dokto-
denizi temsil eden kişinin dedeniz gibi konuşma-
tirip dönüştüremediği bir döngü var kişinin, sürek-
lider olacağız. Genelde bir lider geliyor, düzen
ra gitmedim. kendim de bir şey yap-
sı, hareket etmesi, onun dediklerini birebir söyleme-
li aynısını yaşıyor. “Ben bunu neden yaşıyorum?”u
kuruyor ama o gittikten sonra sistem çöküyor.
mıyorum. ama bir şey olduğu zaman
si… Babanızı temsil eden kişinin, babanızla küsse-
göremiyor. Gelip sorununu anlattığında kaynağı-
Hepimiz lider olursak sistem çökmez.
bunun ne olduğunu, bana ne anlat-
niz size sırtını dönmesi, “Görmek istemiyorum” de-
nın ne olabileceğini söylüyoruz. Sürekli para kaza-
mak istediğini sor-
u Bu bir yandan kişisel gelişime dokunan bir mesi… Ne olduğunu katılanların
nıyor ya da kaybediyor ama paranın nereye gittiği-
guluyorum. Bütün
şey. Kişisel gelişimin temelinde de kişinin aile- hepsi biliyor ama onlar da anlata-
ni bilmiyor mesela. Enerji alanına baktığımızda gö-
belirtiler ruhun bi-
mıyor. Dünyaya gelmeden önce
siyle doğru bağlar kurması var. O yüzden aile
rüyoruz ki dede iflas etmiş. Diyoruz ki “Deden şu-
ze gönderdiği elçi-
“Bunu nerede yaşarım” diye tüm
dizimi ve köken aile açılımı önem kazanıyor. rada para kaybetti doğru mudur?” Doğrudur. Eril
lerdir. şimdi bunu
şehirlere, ülkelere, anne-babala-
Aile dizimi bir ağaç gibidir. Ağacın kökünde güçle ilgili bir kayıp varsa kişide de kendi iş, para,
okuyabildiğim için
ra bakarız. “Evet, bu aile bana bu-
hasar var, o hasarın da onarılmasıyla daha sağlık- kariyer düzenini oturtmakla ilgili sınavlar olur. Ana
ağır hastalıkların
nu yaşatacak. Köken ailede yaşan-
lı meyveler verilir gibi düşünülür. Bizim uygula- konuyu, kaynağı çözdüğümüzde içinden çıkama-
içine girmeme ge-
mış çözülmeyen travmaları da çö-
dığımız köken aile açılımı daha derin. Atalarımı- dığı döngü değişip dönüşür. Türkiye’de erkeklerde
rek kalmıyor. Belki
zersem ben burada büyürüm” di-
zın bıraktığı izler var. Bu izler yara değil, bize bı- iş, para, kariyer; kadınlardaysa ilişkiler... Ama ni-
inanmayacaksınız
yoruz ama dünyaya gelince bu-
raktıkları bilgelikler. Onları toprağın altından çı- hayetinde kişi bir olay yaşıyor, içinden çıkamadığı
ama ben 120 ki-
nu unutuyoruz. Ben daha dünya-
karırsak yaşantımız zenginleşir. Aile dizimi yedi için bu büyüyor ve korkular geliştiriyor. Uykusuz-
loydum. kendi yo-
ya gelmeden o babanın içki içece-
kuşağa kadar gider sonrasını yok sayar. Biz son- luk yaşıyor, tedirgin oluyor. Ses olmadan uyuyamı-
luma gitmemem
ğini, beni döveceğini biliyorum.
suz ve sınırsız gidebiliriz. 15. kuşakta da bir şey yor mesela, ayağı, heyecan yapınca titriyor… Bun-
için yüklerdi onlar.
Onlar benim için bir sınav. İçine
yaşandıysa bu bize miras kalır. Nasıl ki annemiz ları duyunca diyorum ki “Köken ailende, nereden
kendi yoluma gi-
girince nasıl çözeceğini bilmiyo-
şeker, babamız kalp hastasıysa ve bu genetik ol- göç var?” Bu veriler toparlandığında net bir fotoğ-
dince o yükleri bı-
ruz. Ruhun bize gösterdiği olaylar
duğu için bizde de görülebiliyorsa köken ailede raf görülüyor. “Dedemin dedesinin dedesi, yaşadığı
zaman Bey’i Fırat Tanış oynadı.
raktım.
tekâmül yolculuğumuzu yaşama-
yaşanmış bir travma bize ruhsal olarak miras ka- yere gece köy baskını olunca kaçmak zorunda kal-
mızın gerekliliğini bildirir.
lıyor. Elle tutulur, gözle görülür bir şey olmadığı dı.” Bu da uyursam ve bir baskın olursa yakalanı-
Emin Alper’in bu yıl festivallerde ödüle doymayan Kurak Günler’i, toplumun çatlaklarını ifşa eden karanlık bir başyapıt
‘Bir Kasaba Düşmanı’: Kurak Günler
öykünün kırılma noktasını oluşturan ve Selahat-
er devrin insanı ya da bir ülkenin,
bir kasabanın, belki yalnızca küçük tin Paşalı ile Erol Babaoğlu’nun karşılıklı perfor-
mans düellosuna dönüşerek gerilimi katmerleyen
bir köyün biricik düşmanı olmak...
Herkesin adamı olmaktan kaçarken akşam yemeğinden sonra karşılaştığı fare imgele-
minin, bilhassa tehlikenin yükseldiği anlarda or-
Hüstüne başına “çamur” bulaştırmak;
kahraman olmaya çalışırken antikahramana dö- taya çıkması tesadüf değil. Öyle ki finalde ayyuka
çıkan bu sesler, linç edenlerin “gürültüsüne” karı-
nüşmek. Kötülüğün kol gezdiği çorak topraklarda
iyiliğin peşindeki beyhude şıyor; belediye başkanının evindeki “masum” bir
yemek kötülüğe evriliyor. Şüphe yükseldikçe iyi
bir arayışla, avcıyken av
aY’a SEYaHaT olmak, adaletin kendisiy- ile kötü arasındaki ayrım kalkarken protagonist
ile antagonist arasındaki sınırlar da silikleşiyor.
ken, o “adaletten kaçma-
ya” çalışmak...
Toksik erkeklik
Emin Alper yeni filmi
Kurak Günler, toplumun, adaletin, siyasetin ve
Kurak Günler’de Norveç-
yargının çatlaklarını tasvir ettiği obruklara ise o
li yazar Henrik Ibsen’in
çok iyi bildiğimiz düşmanlarını atıyor: Biri zihin-
“Bir Halk Düşmanı” ese-
sevgi gösterisinin altındaki nefret, merhametin al- vimli” görüntüsü, ana karakterimizin yaklaşma-
sel engelli olduğu söylenen ve dahi tecavüze uğ-
rinden hareketle öylesine
tındaki gaddarlık... Başka bir deyişle, karşıtlıklar- sıyla soyut anlamını yüklenmeye başlıyor.
rayan, diğeri de adaletin çürümüşlüğünün ifadesi
vahşi bir alegori kurgu-
la harmanlanmış bir analoji Kurak Günler’in özü- Fonda duyulan silah sesleri, kasabanın içiyle
bir hâkimle öyküsüne yalnızca iki kadın konum-
luyor ki küçücük bir ka-
Başak Bıçak
nü oluşturuyor. dışı arasındaki ilk tezatı görünür kılarken halkın
landırarak kadın düşmanlığına; anlatıyı ele geçi-
sabanın halkının sırtında-
Her ne kadar kinayeli bir üslubun mutlak çerçeveye dahil oluşuyla tanık olduğumuz vahşet,
ren toksik erkekliğin hüküm sürdüğü bir kasaba-
basakbicak ki kambur(lar)dan, bir su
hâkimiyeti öne çıksa da yönetmenin kartlarını ilk kasabalının düşman bellediklerine yaklaşımının
ya gizli eşcinsellik yerleştirerek homofobiye, adı-
krizinden, koca bir toplu-
@gmail.com
sekanstan itibaren açık oynadığını da vurgulamak bir tezahürü oluyor. Arabasıyla yoldaki kanı ta-
na esin veren kuraklık kavramıyla da zalimliğe,
mun sosyokültürel ve si-
gerek. Çünkü bir sırt planıyla tanıştığımız ana ka- kip eden Emre’nin gözünden gördüğümüz yaban
tiranlığa ve zorbalığa atıf yapıyor.
yasal gediklerini ifşa edi-
rakterimiz Emre’nin önünde durduğu ve “güzel domuzu ana karakterimizin “olası” kaderine işa-
Kurak Günler’de, yazın ortasında, sıcağın ve
yor. Esin kaynaklarını, günümüze ve kendi hal-
ama korkutucu” olarak tarif ettiği devasa obruk, ret ederken finale dek anbean yükselecek tehdit
susuzluğun kavurduğu bir kasabada insanlar ken-
kının “çelişkilerle” dolu mirasına uyarlarken bü-
öykünün çekirdeğini ilk andan açığa çıkarmaya algısının da ilk ayağını simgeliyor. Bu kusursuz
di adaletlerini temin ediyor, kötü iyiyi boğu-
yük oranda çağdaş toplumun yeni oyuğu otoriter
katkı sağlıyor. Yeraltı sularının çekilmesiyle ani- girizgâh, Alper’in kısa süre sonra öyküsüne ek-
yor, sevgisizlik kıyameti getiriyor. Ve Emin Al-
popülizmden referans alıyor ve bunu homofobi,
den ortaya çıkan bu obruklar, Yanıklar kasabası- lemleyeceği yeni bir simgeyle de uyumlu çünkü
per, adaletin mezarına çevirdiği obruklarla beze-
kadın düşmanlığı, yargı ve yönetimdeki yozlaş-
na yeni atanmış savcı Emre’nin karşılaşacağı so- zamanla bir ava dönüşecek Emre’nin tehdit hissi-
li anlatısıyla sadece iyi bir film yapmakla kalmı-
ma ile ataerkillik gibi kavramlarla bağdaştırıyor.
runların somut ayağı... Gelgelelim, uzaktan pasto- ni besleyen fare sesleri, dolaylı olarak toplumun
yor; aynı zamanda Türk sinemasına “karanlık” bir
Alper’in yarattığı cehennemin kaynağındaki ateşe
ral bir bakışla izlediğimiz kasabanın “sakin ve se- “hasarlı” tabakalarına vurgu yapıyor. İlk kez, tüm
başyapıt armağan ediyor.
gelince: Misafirperverliğin altındaki düşmanlık,
Puanım: 9/10