Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
20 KASIM 2022
6
Katar’daki 22. Dünya Kupası’nda ilk düdük tartışmalar ve eleştirilerle birlikte çalınacak
yaşamın eşlikçisi bir kupa
Maradona “Tanrı’nın eli”ni uzattığında
Messi kazanırsa iz bırakır
neredeydiniz, ya da Baggio o ünlü
penaltıyı kaçırdığında. İlhan, Senegal’e u katar’da ne olursa bu kupa hafızalarda iz bırakır?
iz bırakma ile ilgili örnek vermek gerekirse 2014’te 7 - 1’lik
golü attığında ne yaptınız? Zidane
almanya - Brezilya maçını hiçbirimiz tahmin edemezdik.
Materazzi’ye kafa attığında yanınızda Çok özdeşleşti o turnuvayla. katar’a gelirsek, Messi kaza-
nırsa seve seve iz bırakır.
kim vardı? Futbol dünyasının dört
u turnuvada favoriniz kim?
yıl beklediği çılgınlık başlıyor. Dünya
favori bana bilmişlik taslamak
gibi geliyor o yüzden
Kupası’nı Socrates Dergi’den İlhan
çekiniyorum. ama
Özgen’le konuştuk.
arjantin’i 1998’den
beri bu kadar ta-
kım gibi görme-
deniz ülkütekin miştim.
ünya Kupası, futbolseverler için adeta
ğil mi?” de-
dört yıl arayla gelen bir ayin. 1930’dan
diğimde ken-
beri düzenlenen turnuvanın 22’ncisi
dimi varsaydır-
Katar’da yapılacak. Ancak bu kez me-
dığımı hissediyordum. Dünya
Dşin yuvarlağın heyecanı biraz buruk.
Kupası’nı hep nerede izlediğim-
Turnuvanın sezon arasına alınması bir yandan, turnu-
FIFA’nın
le hatırlıyorum. Mesela 2002’de
vanın Katar’a verilmesinin ardındaki kirli pazarlıkla-
Türkiye - Brezilya maçını okul-
rın ortaya çıkışı diğer yandan... Kupa heyecanı daha
dan kaçıp Umut Can Sanön’ün
başlamadan bitti mi? Bu soruya en iyi yanıtı verecek
karanlık
evinde izlemiştik. Hayatın
isim belki de Socrates Dergi Yazıişleri Müdürü İlhan
birçok alanında da böy-
Özgen. YouTube’ta “Sinyor Ne Diyor” isimli progra-
le. Bir kitapla kendimizi özdeşleştirdiysek o
aslında o maçla anladım.
mıyla futbol tarihi hakkındaki bilgisini binlerce izleyi-
yüzü
kitap bizde iz bırakır. Birçok kitap okudum
ciyle paylaşan ve takım tutmadan da futbolun sevile-
u Dünya Kupası’nın si-
ama Sartre’ın Akıl Çağı’nın yeri ayrıdır,
bileceğini gösteren Özgen ile Dünya Kupası’nın geç-
u Kupanın Katar’da düzenlenecek ol-
zin için kişisel anlamı hak-
çünkü o dönemim garip ve bunalımlıydı.
mişine, bugününe ve geleceğine bir yolculuk yaptık.
ması çok eleştiriliyor. Ayrıca sezon arasın-
kında neler söyleyebilirsi-
Bizim kuşakta az maç izlememiz de etki-
da olması da “Yapalım da bitsin” hava-
u Hayal meyal hatırladığınız veya gerçek anlam-
niz? Afrika’da kabilelerin liydi bana göre. Şimdi 10 yaşında çocuk-
sı veriyor. Başlamadan turnuvanın havası
da izlediğiniz ilk Dünya Kupası hangisiydi?
Pele’nin maçını izlemek lar Messi’nin, Ronaldo’nun kaç bin ma-
sönmüş gibi bir izleniminiz var mı?
Hayal meyal hatırladığım bir Dünya Kupası yok.
için ateşkes ilan etmesi gibi çını izliyor. Biz de onlar kadar izlesey-
Aslında 1978 Arjantin ve 2014
Avrupa şampiyonası Euro 92’de hatırladığım silüetler
dik, şimdi o maçları hatırlamayabilirdik.
örnekleriniz var mı?
Brezilya’da da ev sahibi ülkeler kışı ya-
var. O zaman babamın görevi nedeniyle Konya’day-
Dünya Kupası insanları bir ara-
şıyordu, haksızlık etmeyelim. Ama de-
u Dünya Kupası tarihinde en özel per-
dık. Oradaki insanların konuşmalarını hatırlıyo-
ya toplamak için en büyük neden
diğin çok doğru. 78 Dünya Kupası’nın
formans gösteren futbolcu hangisiydi?
rum ama oyuna ve oyunculara dair çok fazla bilgim
gibi. Kendi açımdan konuşacak olur-
Arjantin’e verilişi bir facia, 2010’daki fe-
1966’dan itibaren bütün kupa maçlarını inter-
yoktu. Okuma yazmayı o yıl Ömer Altay’ın Dünya
sam insanlarla bir şey paylaşmak demek.
laket Netflix belgesellerine bile konu ol-
netten izledim. Bana göre bir numara Maradona’nın
Kupası kitabından sökmüştüm. Buna rağmen saha-
Çok romantik konuşmak istemiyorum ama şöyle anla-
du. Afrika’da sanırım şehrin fakir tarafı-
1986 performansıdır, tartışma götürmez. Tek başı-
da olup bitene çok ilgi duymuyordum. 1993 baha-
tayım: 1994’te babamla izlemeye başladık ve sonrasında
nı göstermemek
na mı? Hayır, yanlış buluyorum
rında UEFA kupasında Roberto Baggio ile kesiştim.
teyzeme gittik, eşi ve onun akrabaları vardı. Zafer Abi- için perde çekil-
“tek başına” olayını ama perfor-
O günden sonra futbol bağımlılığım başladı. 1994
ler, Levent Abiler… Biri Valderrama için Kolombiya’yı mişti. Birçok ku-
mansı muazzam. İzlemeye ke-
Dünya Kupası öncesi birçok oyuncuyu biliyordum.
pada kara bulut-
seviyordu, biri Völler hâlâ gol attığı için Almanya’yı...
sinlikle değer.
Kupa açılışına da -oğlu olacağını öğrendiğinde ilk
lar dolaştı ama
Babam Brezilyacı’dır ama kötü oynadıklarından şikâyet
cümlesi “Bir gün onunla Dünya Kupası
u 2000’lere kadar neredeyse
Katar’da bunlar
ediyordu. Ben de Milan yeni şampiyon olduğu için onla-
izleyeceğiz” olan- babamla Alman-
her kupa bir oyuncunun ismiy-
katmerlendi. Or-
rı sevip ”İtalyanları neden kimse sevmiyor?” diyordum.
ya - Bolivya maçını izledik. An-
le anılıyor. 70 Pele, 74 Cruyff,
ganizasyon kesin-
O insanlar başka türlü 8 ya-
nemin hazırlıkları, evde içki içme-
78 Kempes, 82 Rossi, 86 Mara-
leştikten beş yıl
şında bir çocukla muhabbet
yen babamın birasını açıp içmesi…
dona, 90 Schilacci, 94 Romario sonra kışın oynat-
etmezdi ama ben “Le-
Dünya Kupası’nın ne
gibi. Sonrasında futbolcuyla ma kararı çıktı.
vent Amca, Donadoni
demek olduğunu
Yazın orada fut-
anılan kupa pek yok.
çok iyi futbolcu de-
bol oynanıp oy-
2002’ye Ronaldo, 2006’ya
nanmayacağı bile
da Zidane kupası diyebiliriz
tartılmadan verilen bir karar. Fikstür ola-
aslında ama sonrasında pek yok. Hem futbol ko-
yı, veriliş tarzı, insan hakları ihlalleri…
lektif hale geldi hem de herkesi tanıyoruz artık, şa-
Dünya Kupası’nda soru işaretleri hep var-
şırtmıyor... Paulo Rossi ile İtalyanca bir röportaj
dı ne yazık ki. Bu sefer daha da arttı.
yapmak en büyük mesleki hayalimdi. Oyun ola-
u Biraz geçmişe dönersek “Futbolun
rak bir Maradona bir Zidane değildir ama
yüz karası” diyebileceğiniz olaylar neler?
hikâyesi muazzamdır. Totonero’da ceza
Arjantin’in kazandığı 1978 Dünya Ku-
alıyor. Euro 80’i kaçırıyor. 81-82 sezo-
pası bence en öne çıkanı, felaket bir şey.
nunun sonlarına doğru af veriliyor. Dün-
2002’de Güney Kore aynı şekilde. Kore-
ya Kupası’na geliyor. Grup maçlarında
İtalya ve Kore-İspanya maçlarında felaket
hayalet gibi geziyor. Turnuvanın en ki-
şeyler yaşandı. Geçen turnuvada Rus milli
lit maçına çıkıyorlar, Brezilya - İtalya.
takımında şaibeler oldu. Çeyrek finale çı-
Cabrini’nin ona özgürlüğünü kazandıran
kan kadrodan devam eden oldu mu? 1974
ortasıyla hikâye başlıyor. Pele de muaz-
elemelerinde Şili’nin boş kaleye attığı go-
zam bir hikâyedir, hele 70 performansı...
lü hatırlayalım. Sovyetler Birliği, Pinotc-
Pele’nin attığı bin golünden çok futbola
het rejimini protesto etmek için Şili’ye git-
olan katkılarından bahsetmesini isterdim,
kiralık taraftarlar en kü Çük ülkelerden B iri memişti. Şili’nin en önemli oyuncuların-
zevzeklikleri ve her şeye bir kulp takma-
dan Caszely’nin ailesi aslında Pinotchet
sı dışında çok önemli bir figür. Urugu-
ilk düdüğün bugün çalınacağı dünya ku- katar, genelde coğrafi açıdan geniş ve belli bir
rejiminde büyük sıkıntılar çekmiş siyasi fi-
ay maçında kaleciye attığı vücut çalımı,
pası içi her yerden protesto sesleri yük- futbol kültürü olan ülkelerde düzenlenmesine alı-
gürlerden biri. Ve tabii 1982’deki Alman-
İngiltere maçında Jairzinho’ya asisti...
selmeye devam ediyor. öte yandan şık olunan dünya kupası organizsoyununa ev sa-
ya – Avusturya maçı, her iki takımın da
İtalya’ya attığı goldeki atletizm... 94’te
katar’ın, yerel halkın maçlara ilgi göster- hipliği yapacak en küçük ülkelerden. 1998’den be-
Almanya’nın golünden sonra top oynama-
Romario da beni çok etkilemişti. 2002’de
memesi nedeniyle Pakistan’dan kiralık ta- ri 32 takımın katılımıyla düzenlenen turnuva için-
dığı ve beraber gruptan çıktıkları bu maç
raftar! getirmesi tepkileri artırdı. se alışılmadık ölçüde küçük bir yüzölçüme sahip. Ronaldo’nun dönüşü çok güzel. Sonra-
da yüz karasıdır.
sında çok fazla hikâye yok.
Gerçekliğin çarpıtılması veya kamufle edilmesi sırf günümüzün değil her dönemin sorunu
Yalanı kavramlarla meşrulaştırmak
nazife
utturmuşuz bir post- Gerçeğin, gerçek ötesinin ya da çarpıtılmış ger- insanlar neden kayıt dışı bırakılıyor? İnsanlığın ka- masını önceki dönemlere göre çok daha mümkün
güngör
truth. Yalan, dolan, çekliğin temel unsuru bilgi olduğuna göre, bilginin yıtlara geçen tarihi de bir post-truth değil midir? hale getirmiştir. Yani dezavantajlar var, ama bun-
ne varsa ona yükleyip üretimi ve aktarımı ölçüsünde de gerçekliğin, çar- ları dengeleyecek avantajlar da yok değil.
bilgi çağının yalanları
çıkıyoruz işin için- pıtılmış gerçekliğin, yalanın üretimi, aktarımı ve Ayrıca yaşadığımız çağı post-truth olarak adlan-
Yaşadığımız dönemi bir yandan bilgi çağı olarak
Tden. Dünyanın çarpı- yayılması söz konusudur. O halde bulunduğumuz dırırken bunun kimler için ne oranda geçerli oldu-
adlandırmak diğer yandan da yalan yanlış her tür
tılmış bir gerçekliğin içerisinde olduğu doğru ama evrenin bazı akademik çevrelerce post-truth olarak ğuna da bakmak gerekir. Bir yandan bilgi ve enfor-
bilginin yayılmasını meşru zemine oturtarak ak-
bunu gerçek ötesi, hakikat sonrası ya da post-truth adlandırılmasının temelinde de kitlesel bilgi/enfor- masyon kanallarını ellerinde bulunduran ve enfor-
törlerini ve aygıtlarını temize çıkarmaya çalışmak
gibi kavramlarla açıklamak ne denli doğru? masyon aktarımının mümkün olması yatmaktadır. masyonu istedikleri gibi işleyip, biçimlendirip kitle-
tam bir çelişkidir. Bilgi, gerçeği, doğruyu içeriyor-
Eğer gerçek ötesi bir evre olarak kabul ediliyor- Aslında post-truth insanlık tarihinin bütün evre- lere ileten kesimler ya da güçlüler; diğer yandan ma-
sa bilgidir. Yanlış, yalan, gerçekdışı enformasyon
sa, bu evreye ulaşmak için öncesini, yani gerçekli- leri için geçerlidir. Önce insanlığın kendi tarihini ruz kaldıkları enformasyonun doğruluğunu, geçerli-
olabilir, bilgi olmaz. Bilgi, enformasyonun işlen-
ği tamamına erdirmiş olmak gerekmez mi? İçinde kayıtlara ne denli doğru geçtiğini sormak gerekir. ğini değerlendirmekten bile aciz kitleler. Bir yandan
miş halidir. Enformasyonun işlenmesi ise işlenme-
bulunduğumuz evreye post-truth denilmesinin ne- Örneğin, tarih kitaplarında neden yalnızca güçlüle- zenginlik ve lüks içerisinde yaşayanların gerçekliği,
miş, yani ham bilginin aklın, zihnin, bilimin filt-
deni insanların çarpıtılmış gerçekliği ya da gerçek re ilişkin kayıtlar yer alıyor? İnsanlık tarihi yalnız- diğer yandan yoksulluk ve yoksunlukla yaşayan kit-
relerinden geçirilerek doğruluğunun, geçerliliği-
olmayanı gerçekmiş gibi kabul etmeleri ise bunun ca yönetenlerden ibaret mi? Emekleriyle gündelik lelerin çarpıtılmış gerçekliği. Adına post-truth deni-
nin sınanması, yalandan, yanlıştan, çarpık olandan
örneklerine insanlık tarihinin her döneminde rast- yaşamın sürdürebilirliğini mümkün kılan kölele- len çağımızın truth tarafında gücü elinde bulundu-
ayıklanmasıdır. Günümüzü farklılaştıran ise diji-
lamak mümkün. Belki de tek fark, içerisinde yaşa- rin, işçilerin yaşamına ilişkin neden hiçbir bilgiye ranlar, post tarafında ise yine her zamanki gibi güç-
tal teknolojiler nedeniyle enformasyon kaynakları-
dığımız çağda bunun, kitle iletişim araçlarıyla da- yer verilmiyor? Kralların saraylarının, beylerin şa- ten yoksunlar var. Güçlü kesim, kendini kamufle
nın çeşitlenmesi, yaygınlaşması, dolayısıyla da en-
ha yaygın ve etkin olması. Özellikle de dijital tek- tolarının görkeminden söz ediliyor da bunları inşa ederek, ürettiği çarpıtılmış gerçekliği kitlelere ger-
formasyonun işlenmesi sürecinin çok daha çetrefil-
nolojilerin gelişmesiyle, kitle iletişim araçlarının eden duvar ustalarının başarısına neden hiç deği- çekmiş gibi sunarak konumunu sürekli kılma çaba-
li hale gelmesidir. Ama diğer yandan da enformas-
enformasyon üretim ve aktarım kapasitelerinin art- nilmiyor? Padişahların zaferleri anlatılıyor da kan- sında. O halde post-truth diye nitelenen şey, aslında
yon kanallarının çeşitlenmesi, aktarılanın farklı
masıyla adına post-truth denilen evrenin de çok larıyla bu zaferlere damga vuranlardan neden söz egemenlerle egemenlik altındakileri ayıran bir filt-
kaynaklardan test edilip doğrulanmasını, ayıklan-
daha belirgin duruma gelmesi söz konusu. edilmiyor? Seçkinlerin tarihi yazılıyor da sıradan re alanından başka bir şey değil.
Fotoğraf: Vedat Arık