29 Haziran 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

8 11 NİSAN 2021 on iki öfke DEVAMLILIK HATASI İsyankâr akımın kitabı yazıldı Dadaizm: Bir isyandı T ristan Tzara, Marcel Duchamp, Francis Picabia, Hugo Ball, Jean Harp, Hannah Höch, Sophie TaeuberArp, Marcel Janco, George Grosz, Kurt Schwitters, Man Ray, John Heartfield... Yaşadıkları dünyaya, tanık oldukları hatta kendilerinin de katılmak zorunda kaldıkları dünya savaşlarına, bu savaşların geride kalanlar üzerinde de yarattığı maddi manevi yıkıma, sistemin ta kendisine ve buna sessiz kaldığını imledikleri sanata isyan eden on iki anarşist, on iki dadaist! Herhangi bir lidere ya da ideolojiye ihtiyaç duymadan otoriteye karşı durdular. Toplumsal yerleşik yargıları ve biçimci sanatı yerle bir ettiler. BİR YIKIM REHBERİ Onur Ataç’ın yayına hazırladığı “On İki Öfkeli Sanatçıyla Dadaizm” (Destek Yayınları), her şeyi yıkıp yeniden başlamak isteyenler için esin ve umutla dolu bir yıkım rehberi... İki dünya savaşının gölgesinde yepyeni bir sanat yaratmak isteyen öfkeli ama iyi niyetli bu on iki sanatçının hikâyesi. Dadaizm, topluma yerleşik anlam ve düzen kavramlarına, modern, kapitalist toplumun yerine anlamsızlığı ve mantıksızlığı savunan antiburjuva tepkileri olarak ortaya çıkmış; farklı sanat akımlarına, disiplinlere 1920’li yıllardan sonra yerini bıraktığı sürrealizme ve popart, kavramsal sanat gibi hareketlere esin sağlamış bir sanat akımı. 20. yüzyılda Avrupa’da ortaya çıkan, Amerika’da özellikle New York’ta derken tüm dünyada etkisini göstermiş bir sanat dalı olan dadaizm ya da dadacılığın tekel itkisi, savaşa ve toplumsal düzensizliğe başkaldırmaktı. Bu yönden sosyalist devrimci mücadeleyle bütünleşiyorlardı. ÖNCÜ TZARA! Tristan Tzara’nın öncülüğünde kurulan akımın Hugo Ball, Jean Arp, Richard Hülsenbeck, Jacques Magnifico, Marcel Janco ve Emmy Hennings gibi savaş karşıtı dönemin genç sanatçıları, dada hareketinin ilk bildirisini 1916’da, Hugo Ball ve Emmy Hennings’in Zürih’de açtığı bir kafede, “Voltaire Cabaret” adıyla yayımladılar. Dadacılık, anlamı ve kökeni hakkında pek çok farklı görüş bulunmakla birlikte yaygın olarak kabul edilmiş hikâyeye göre Avusturyalı sanatçı Richard Huelsenbeck, eline bir sözlük alıp içine bıçak saplamış ve bıçak dada sözcüğüne denk gelmiştir! Fransızcada “oyuncak at” anlamına gelen Man Raf li dadanın kökeni ile ilgili bir diğer açıklama ise sözcüğün bebeklerin ilk amatör sözü olmasıdır. Umutsuzluğa düşmüş insanlığı şaşırtmayı, sarsmayı hedefleyen dadacılar, kısa ömürlü olsa da 1922’ye kadar sadece 6 yıl bunu başardılar. Sorgulayan, hiçlikle hemhal ve absürt yapıtlarla algıları yıktılar, sanat tarihinde çığır açtılar, kırılma yarattılar, pek çok başka sanat dalına esin sağladılar. Bu yolda edebiyat, tiyatro ve resim sanatında alışılmış estetik ve dil biçimlerinin dışına çıktılar, çağrışımları önceleyerek dilde, içerikte ve biçimde yeni deneylere giriştiler ki dada edebiyatı bu açıdan Orhan Veli Kanık, Oktay Rifat ve Melih Cevdet Anday’ın öncülüğünü yaptığı Garip hareketine de benzetilmiştir. Türkiye’de dadaizm çok fazla yayılmamış olsa da etkilerinden azade değildir. Mümtaz Zeki Taşkın’ın şiirleri, Bedri Rahmi Eyüboğlu, Cemil Eren, Hüseyin Bilişik gibi sanatçıların resimlerinde de dadaizmin etkileri görülebilir. Marcel Duchamp Bisiklet Tekerleği George Grosz, ilk manifestonun okunmasından birkaç ay sonra Berlin sokaklarında kafasında bir kuru kafa maskesi, önünde ve arkasında birer tabelayla insanlara savaşın dehşetini hatırlatıyordu. Dükkân camlarına, insanların sırtlarına, yerlere broşürler yapıştırarak “dada”yı tanıtıyordu. Bazen dergi tanıtımlarını yapmak için üstü açık bir araçla bando dolaştırıyorlardı. Savaş sırasında delilik belgesi almış olan ve “Ulu Dada” olarak anılan Johannsen Baader de yaratıcı eylemlere imza atıyordu. İsa kılığına girerek insanlara savaşa gitmemesini öğütlüyordu. Kendisinin İncil’den daha üstün olduğunu söylediği içi gazete kupürü ve fotomontajlarla dolu Dadacon adlı bir kitabı vardı. John Heartfield en serti Dadaizm; Almanya’da politik, Paris’te teatral, New York’ta ise eğlenceli biçimde yorumlanmıştır. Sistem karşıtlığında dadaizmin başı çeken kolu Berlin’di. Savaş karşıtı George Grosz, John Heartfeld, kardeşi Weland Herzefelde, Raoul Hausmann, Hannah Höch, Rchard Huelsenbeck yükselen Alman milliyetçiliğinin de düşmanıydı. Öyle ki duruşlarını Alman kimliklerini reddetmeye kadar vardırmışlardı. Dadacılığın üç temeli: “Kendiliğindenlik, olumsuzlama ve saçmalık!” Dadacılar “anlam”ı yıkarak anlam yaratıyorlardı. Tzara, bir yazısında “Sistemlere karşıyım, sistemlerin en kabul edilebilir olanı, ilke olarak hiçbir sisteme sahip olmamaktır” diyordu. GAMZE AKDEM İR Dadacılar, sıklıkla yazdıkları manifestonun yanında el broşürleri, asparagas haberler, eylemler, ilanlar, anlık çıkardıkları dergiler ve sansasyonel eylemlerle işe hızlı başlamışlardı. Broşür ve manifestoları, Dadacı Devrimci Merkez Komitesi olarak imzalıyorlardı. ömre bedel 6 yıl Dadaistlerin gazetecilik ya da sanat alanındaki çalışmaları, savaş başladıktan sonra uygulamaya konulan çok sıkı deve yeni oluşumların, yeni muhalif sanatların yolunu açan bir akım olarak tarihteki yerini koruyor. Onur Ataç’ın yayıma hazırlanetimlerle adeta olanaksız hale geti dığı “On İki Öfkeli Sanatçıyla rildi. Bu sanatçılardan çoğu, askere Dadaizm”in (Destek Yayınları) yaçağrılma ya da yaşamlarını başka nı sıra Nur Altınyıldız Artun ile Ali şekilde kaybetme tehlikesiyle karşı Artun’un hazırladıkları “Dada Kıkarşıya kaldılar. Birçok sanatçı, sı lavuz: 19131923”ün (İletişim Yağınmacı olarak başka ülkelere git yınları) okunmasını da okurlarımımek zorunda kaldı. za tavsiye edelim. Dadaizm topu topu 6 yıl ömürlü Bu savaş, açlık, yoksulluk, küreolsa da domino etkisi yaratmış, ar sel bozulmalarla devinen hastalıkdıllarına esin olmuş / olmaya da de lı çağda hele ki salgınlı bugünlerde vam eden, çağının çığlığını duyuran tam dada vakti, ne dersiniz? George Grozs / Toplumun Temel Direkleri isimli eseri FİLMİN NOTU: 6/10 Godzilla vs. Kong Syaalroanşılrara bir kavga! EMRAH KOLUKISA 123 milyon dolar hasılat yapan “Godzilla vs. Kong” Türkiye’de salonlar açılmadığı için gösterilemiyor. HBO Max’te de yayımlanan, başrollerini Alexander Skarsgard, Rebecca Hall, Kaylee Hottle ve Millie Bobby Brown’in paylaştığı filmi izledik. Malum, eğer AKP ya da MHP kongresi değilse kapalı bir salonda herhangi bir etkinlik yapmak yasak. Oysa vs. Kong” bugüne kadar Godzilla’nın yer aldığı 36. film aynı zamanda. 2019 tarihli bir önceki film “Godzilla: King of the Monsters” genel olarak hiç beğenilmemiş, gişede de kâra geçmeyelebaleb olunmadan, örneğin kapasite rek hayal kırıklığı yaratmıştı. Adam sinin yüzde 40’ı kadar bile izleyici alı Wingard’ın yönettiği son film ise ilk narak, herkesin maskeli olduğu bir sa tepkiler göz önüne alınırsa bir başyapıt londa “Godzilla vs. Kong”u izleyebi muamelesi görmemekle beraber gelirdik. Ölüyoruz ama yasakları deldi nel bir beğeni çizgisinin üzerinde kağimiz için değil, Godzilla kadar büyük bul gördü. bir egoya sahip birinin mantıkla açıklanamayacak kararları yüzünden. Her neyse... Konumuza dönelim. ABD dışında 123 milyon dolar açılış hasılatı toplayarak pandemi sırasında gişe hasılat rekorunu kıran “Godzilla vs. Kong” büyük bir ihtimalle ABD’de de bir rekor kıracak ve ilk 5 gününde 30 milyon dolara yakın gelir elde etti. Eskiden olsa bu sayılar bu kadar büyük bütçeli bir film için ölüm fermanı anlamına gelirdi ama şimdi, yani yeni normalde, Bob Dylan’ın da dediği gibi, işler değişti. küçük ekran yetmedi zayıf bir hikÂye Kimi karakterleri bir önceki filmde de yer alan ve konu devamlılığı az da olsa sağlanan seride bu kez anlaşılmayan bir sebeple Godzilla’nın geri geldiğini ve saldırgan bir tutum içinde olduğunu görüyoruz. Onu durdurmak ise eski dostumuz King Kong’a düşüyor, bir kez daha. Bir kez daha diyorum, zira tarihsel olarak Godzilla’dan daha eski olan King Kong daha önce de Godzilla ile kapışmıştı. Bu son filmin ilk yarım saatinde yer alan bazı sözde bilimsel kısımları hızlıca geçip aksiyona daldığımızda hikâyenin seyir keyfi Film bir yandan da Warner Bros’un artıyor ve bazı mantık hataları dışında streaming mecrası HBO Max’te de (sonda yerle bir olması gereken Hong gösterime girdi. Şu kadarını söyleye Kong’un hâlâ yüzlerce binasının ayaklim, bu efsanevi canavarların savata kalması gibi durumlardan söz edişı kesinlikle salonlara yakışırmış. Gör yorum) görkemli kavga sahneleriyle sel anlamda bu filmi küçük ekrana Adam Wingard puan kazanıyor. Ama hapsetmeye çalışmak, King Kong’u son kertede zayıf bir hikâye, derinliMonarch’ın Skull Island karakoluna ği olmayan tiplemeler ve duygusallısıkıştırmaktan farksız. Amerikan ya ğı orijinal King Kong hikâyesinin çok pım şirketi Legendary’nin Monstergerisinde bir film var karşımızda, kenVerse serisinin 4. filmi olan “Godzilla dimizi kandırmayalım. Godzilla’nın en iyileri 1. GodzIlla (1954) Orijinal adıyla “Gojira” şüphesiz listenin zirvesinde... Japonya’dan çıkan ve nükleer bombaların yarattığı bir canavar olan Godzilla, o güne kadar görülmemiş türdeydi. Ishiro Honda’nın yönettiği bu siyah beyaz başyapıt ilhamını gerçek bir trajediden alıyordu ve asıl gücünü maalesef buna borçluydu. 2. Mothra vs. GodzIlla (1964) Ishiro Honda’nın yönettiği “Mothra vs Godzilla”, serinin hayranlarının en sevdiği canavar kahramanlardan biri olan Mothra’yı başrole taşıyor. Dünyanın kurtarıcısı olan Mothra dev bir kelebek (ya da güve?) aslında ve Godzilla’ya karşı kıyasıya bir savaş veriyor. 3. GodzIlla vs. Destoroyah (1995) Godzilla tutkunlarının kalbinde ayrı bir yeri var. Çünkü her şeyden önce nükleer reaktör sayesinde güçlenen canavarın kalbinin de sırf bu yüzden erimeye başladığını görüyoruz bu filmde. Godzilla’nın kırmızıya döndüğü filmin finali, serinin en duygusal finallerinden birine sahip. 4. GodzIlla vs. MechagodzIlla (1974) Ülkemizde “Godzilla: Fezada Mücadele” adıyla vizyona çıkan film, serinin en iyilerinden biri. Dünyayı istila etmek isteyen uzaylıların idare ettiği bir robot olan Mechagodzilla ile Godzilla’nın bu unutulmaz savaşını Japon yönetmen Jun Fukuda çekmişti. 5. ShIn GodzIlla (2016) Godzilla’nın tam bir reboot’u olan bu film hayranları ikiye böldü, zira 1954 yapımı orijinal filmi bile yok sayan bir hikâyesi vardı. Korku unsurları olan film, Godzilla’nın tasarımında CGI’nın kullanıldığı ilk Japon yapımıydı. 2011’deki tsunami felaketinin bir metaforu olarak da algılanmıştı zamanında.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle