06 Ocak 2025 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

4 Kolları yok, bir bacağı kısa, dünya şampiyonu Beytullah: Yemek yerken podyumdayım! “İki kolum yok, bir bacağım da diğerine göre 12 santim kısa, ama hedefim varsa benim lügatimde bahane diye bir şey yok” diyor paralimpik yüzücü Beytullah Eroğlu. Sporla tanışmasa, belki Kahramanmaraş’ın bir köyünde içine kapanacak, dış dünya ile ilişkisini kesecek ve bugün geldiği noktayı hayal bile edemeyecek, adına da bir yüzme havuzu açılmayacaktı. Evet, 25 yaşındaki İstanbul Büyükşehir Belediyesporlu genç yüzücü İstanbul Ümraniye’de Gençlik ve Spor Bakanlığı tarafından yaptırılan ve kendi adının verildiği yarı olimpik bir yüzme havuzu ve spor kompleksi ile anılacak artık sonsuza kadar. Gerçekten Beytullah Eroğlu’nun hayatı roman gibi. 1995 yılının bir eylül akşamı hayata merhaba demiş, ancak kolları olmadan, bir ayağı da kısa gelmiş dünyaya. Yaşadıklarını hatırlamaya başladığı ilk günlerini anlatırken, “Sessiz sedasız... Asosyal, çekinen, korkan” sözleri dökülüyor dilinden. Gerçekle çabuk yüzleşivermiş, komşu çocukları “Senin kolların yok” dediklerinde. Annesi de “Evet yok ama sen bizim gözümüzün nurusun” demiş... Koşsa, koşamaz, atlasa atlayamaz, zıplasa zıplayamaz derken suya merak sarmış; göl, dere, havuz neresini bulursa simitle başlamış yüzmeye.. “Çünkü suda özgürdüm. İnsan, sudayARİF KIZILYALIN “Ülke şartları engelli bireylere daha uygun hale getirilmeli. Güzel adımlar atıldı ama eksik” diyor Beytullah, en önce bakış açısının değişmesini istiyor. sözü benim için dönüm noktası oldu. Sonrası hep çalıştım, çalışıyorum. Mesela bazen yarışmadan, idmandan sonra yemek yiyecek halim kalmıyor. Görüntülü bir aramayla onların coşkusu bana enerji veriyor. Annem ‘Beytullah doğduğunda çok ağladım, böyle olacağını bilseydim ağlamazdım’ der. Beni bu hale getirmek için her şeylerini feda ettiler, babam dükkânını kapattı ama ben hayatımı kazanmaya başladıktan sonra şimdi oturduğumuz evi aldım. Onlar benim her şeyim.” Beytullah, ayakları ile günlük ihtiyaçlarını karşılıyor. Örneğin, yemek yiyor ayaklarıyla, yazı yazabiliyor, bilgisayar kullanıyor. Ayakları ile ellerinin yokluğunu kapatmaya çalıştığı ilk günlerde çevresindeki insanların garipsediğini anlatıyor, biraz da kara mizahla: “Son yıllarda engelsiz erişim projesi çok tuttu ama hâlâ en büyük sorun sosyalleşmek. Sorun bakış açısı. Engelliye acıyarak bakanlar bir perde çekiyor bize. Dışarda yemeğe gittiğimde podyumda gibiyim. Türkiye’de ayağımla yemek yiyince herkes bana bakıyor. Geçen yıllarda İrlanda’da üniversite yemekhanesinde yemeğe gitmiştim, karma alandı; kimse bana bakmıyordu. ‘Ben ayakla yemek yiyorum, baPandemi döneminde babasını yitiren Beytullah’ın spor geçmişi Türkiye’de bedensel engelli yüzücülere yol haritası oldu. ken vücut ağırlığının onda birine düşüyor, suda bana engel yok diye düşündüm” diyor. İyi bir öğrenci, Gençlik ve Spor Genel Müdürlüğü’nden gelen bir yazı hayatını değiştiriyor Beytullah’ın. Yüzme antrenörü Osman Çullu Hoca, 2000 Sydney Olimpiyatları’nda paralimpik yüzücüleri gördükten sonra, “Türkiye’nin ilk şampiyon bedensel engelli yüzücüsünü ben yetiştireceğim” diyor ve dönemin bürokratlarını ikna ediyor. İşte o günden sonra da 13 yaşındaki Beytullah için profesyonel yüzmeye geçiş süreci başlıyor. Beytullah bir türlü ikna olmamış başlarda simitsiz yüzmeye. Osman hocanın Güney Afrikalı paralimpik bir yüzücünün videosunu bulup getirmiş. O videoyu defalarca izlemiş, sonra da milli takım kapıları açılmış. O günleri anlatırken, “Elbette olimpiyat ikincisi ve dünya şampiyonu amcam Şeref Eroğlu’nun verdiği moral, annem ve babamın arkamda duruşu çok önemli” diyor ve ekliyor Beytullah: “Başarabileceğime inandılar. Geniş bir ailem var. Amcam, dayım, teyzelerim eve toplanır ve yarışlarımı canlı olarak izlerler. Yarışmadan bir hafta önce duaya başlarlar. Çok zor bir yarış öncesi dünya şampiyonu güreşçi amcamın, ‘Ya alkışlanan olacaksın, ya tribünden alkışlayacaksın’ na baksanıza’ diyesim geldi. İşin şakası, bir engelli bireyin ailesi için en korkulan şey, evladın annebabadan sonra ölmesidir. Çünkü onlara bağımlıdır. Ama ben bu yaklaşımı kırdığıma ve engelliler için rol model olduğuma inanıyorum.” Beytullah, ilkokuldan beri hep okul birincisi olmuş, üniversite eğitimi bitince de dil eğitimi için İngiltere’ye gitmiş, çünkü ileride spor yöneticisi olmayı planlıyor. ‘YAPABİLİRSİNİZ’ DİYOR Dünya ve Avrupa şampiyonlukları var, 2012 ve 2016 olimpiyatlarında yüzmüş, hatta Rio’da finale kalmış. Şimdi sıra 2021 Tokyo Olimpiyatları’nda. “Profesyonelliğe ve iyi şartlara İstanbul BBSK’de geçiş yaptım. Kulübümde büyük saygı görüyorum. İstanbul BBSK de şu an için Türkiye’nin en büyük bedensel engelliler şubesine sahip kulüb.” diyor. Beytullah’ın öyküsü böyle; o azmetti, istedi, çok çalıştı ve Türkiye’nin DünyaAvrupa şampiyonu olan ilk bedensel engelli yüzücüsü oldu, şimdilerde olimpiyat hedefine yoğunlaştı. Ama ondan önemlisi, bedensel engelli bireylere, “siz de spor yapabilirsiniz, hatta dünya şampiyonu bile olabilirsiniz” mesajı veriyor... Beytullah Eroğlu BAHANE YOK hedef var “Bahane üretmemeye” bağlıyor başarısını: “350 gün idman yapıyorum. Günde 6 saat çalışıyorum. Haftanın her günü 1214 kilometre yüzüyorum. Bazen çok yoruluyor, ‘Ben bunu neden yapıyorum’ diyorum sonra belirlediğiniz hedef aklıma geliyor. Hayatımda bahaneye yer yok. Spora başladıktan sonra özgüven kazandım. 15 yaşında milli oldum, millilik sayımı ben bile unuttum. 2010’da dünya şampiyonasına gitmiştim. Tarihimizde ilk defa final yüzen oldum. Ertesi yıl Avrupa Şampiyonası vardı. Hiç madalyamız yoktu, Avrupa şampiyonu oldum. İki dünya üçüncülüğü, ikişer Avrupa ikinciliği ve üçüncülüğünden sonra Meksika’da dünya şampiyonluğunu kazandım. Herkes bir amaç uğruna spor yapar. Kimisi maddi kazanç kimisi manevi kazanç için yapar. Ben ülkem için bir misyon üstlendiğimi hissediyorum.” 28 ŞUBAT 2021 Mehtap Ar Aysel Gürel Müjde Ar Müjde Ar, ‘Onu anmadığım gün yok’ diyor Aysel Gürel’den sevda şiirleri Türk pop müziğinin 70’li yıllardan bu yana popüler olmuş, en sevilen şarkı sözlerinin birçoğunun altında imzası olan Aysel Gürel ölümünün 13. yılında hayata gözlerini yumduğu gün olan 17 Şubat’ta okuyucularla buluşan Sevda isimli ikinci şiir kitabıyla anılıyor. Tekin Yayınları’ndan çıkan kitap, Gürel’in kızları Müjde Ar ve Mehtap Ar’ın muhafaza ettiği ve daha önce gün yüzüne çıkmamış şiirlerden oluşuyor. Ailenin özenle sakladığı arşivdeki şiirlerin seçimi ve anlaşılamayan kısımların netleştirilmesi için özenli bir çalışma yapılmış. Sırf şiirleri ve güfteleriyle değil yaşam hikâyesi ve toplumsal anlamda gösterdiği dirençli, kendi kendine yetebilen ve yaşama tutunan kadın imajıyla da hemcinslerinin güçlenmesi için örnek bir figür olan Aysel Gürel’in tarzı şiirlerine de yansımış: İSMAİL AYKUT Hem sözleri hem de yaşam tarzı ile Türk pop müziğinde çığır açan Aysel Gürel ölümünden 13 yıl sonra ilk defa gün yüzüne çıkan şiirlerinin bir Müjde Ar Bu bahar gene sevdim Bir başka sevgiliyi Ne yazık boşunaymış araya geldiği Sevda isimli bir cevap oldu. Daha da devamı gelecek. Annem, kelimelerle ifade ettiği dünyanın bir parçası olmayı reddetmiş Onda da seni buldum kitabıyla ve başkaldıran bir kadındı. O anlamda Seni unutmak için İnan bana sevgilim anılıyor. anarşist bile diyebiliriz. Her şiirin içinde dünyaya ait bir şey buluruz. Sadece Seni unutmak için aşk sözcükleri, ayrılık üzerine yazılan Bin kere âşık oldum şiirler değil. Onu kaybettiğimizden “Bu bahar gene sevdim” isimli şiirinde yer alan dizelerdeki gibi aşk dizelerini bir araya getiriyor Sevda kitabı. Elbette Aysel Gürel gibi sevmenin dizeleri bunlar. Sıra dışı, bitmek bilmez bugüne hepimiz çok çalkantılı ve acılı bir dönemden geçiyoruz. Pop müziğin haline de bakacak olursak Aysel’in de eksikliği hemen fark ediliyor” diyor. bir tutkuyla ve hiç kavuşamamışçasına. Milyonları, yıllar boyunca dizeleriyle bazen kederlere bazen neşeye boğan, bazen de avutan ruh hali, bu kendine has karakteriyle ilgili olsa gerek Gürel’in. Nitekim bundan iki yıl önce okuyucuyla buluşan ilk kitabı “Ne Kavgam Bitti Ne de Sevdam”da kimileri dillerden düşmeyen dizlerine yer verilen Gürel bu kez ruhunun biraz daha derin belki biraz daha kırılgan yanını ve aşk ile bütünleşmiş halini yansıtan daha önce hiç duyulmamış şiirleriyle bizlerle buluşuyor. ÖNCE ŞOK GEÇİRDİK Ar, Aysel Gürel arşivini şimdiye kadar ortaya çıkarmamasıyla ilgili de şunları söylüyor: “Arşivcilik medeni toplumlara aittir. Arşiv merakı, derinliğine keşfetmek isteyen insanların dalıdır. Bizde ise arşivler çöplüklerde çıkar, depolarda yok olur. Annem o kadar dağınık yaşayan bir insandı ki, bu kadar olağanüstü bir arşivi olduğunu öldükten sonra fark ettik. Binlerce şiir ortaya çıktı. Bir araya topladığımızda hepimiz şok geçirdik. Biz AYSEL'İN EKSİKLİĞİ FARK EDİLİYOR Sevda kitabı ile ilgili konuştuğumuz kızı Müjde Ar, “Onu anmadığım gün yok. Böyle bir şeyi tek başıma beceremezdim. İnsan yaş aldıkça kimseye de güvenmiyor. Hem eşim hem de Tekin Yayınevi’nden olağanüstü özenli çalışmayla bu kitabı hazırlamasalar böyle bir çalışmaya kalkışmazdım. Artık elimizde annem ile ilgili kalıcı bir çalışma var. Kimdi Aysel Gürel, şarkı sözleri dışında ne yazıyordu? Nasıl bir dünyası vardı. Bizim tanıdığımız Aysel ile şiirlerdeki Aysel aynı kişi miydi? Bütün bunlara bu zenginliği daha önce fark etmedik, çünkü annem için yazmak diye bir saat yoktu. Günün 24 saati elinde kâğıt kalem olurdu ve son nefesini verirken de dizinde kâğıt kalem vardı. Tabii ilk önce ne yapacağımızı şaşırdık. Eşim Ercan Karakaş’ın yardımıyla, önce bilgisayara geçirdik, sonra dosyalar haline getirdik. Bu iş, her gün çalışarak, iki yıl sürdü. Bir iki şarkıcı geldi, biraz karıştırıp, günlük şarkılardan biri olur mu diye bakıp gitti. Biz de arşivi kapattık. Fakat biz bu dünyadan göçüp gidince bu arşivler ne olacaktı? Bu yüzden biz de bu arşivleri kitap haline getirmeye karar verdik. Tekin Yayınevi’yle bir araya geldik. Genel Yayın Yönetmeni Elif Hanım da Yalnızlık Bestelenmez arşivleri görünce şok geçirdi. Seçmek o kadar zor ki profesyonel bir göz olmasaydı işin içinden çıkamazSon söylenen söz kalır Aşk biterken vedada Ne bakış hatırlanır Ne avcunda sıcaklık dık doğrusu. Şimdi kitapları elime aldığımda ‘İyi ki basılmış bu kitaplar’ diyorum. Daha sonra da bu arşivi güvendiğim bir üniversite arşivine bağışlayacağım.” Yaş örter gözlerini Büyür küçük damlacık Bir şarkı yazar gibi Olur insan o anda Bir şarkıdır yüreğin Her vuruşu hıçkırık Sus sakın cevap verme (bir şey kalmaz aklında) Bestelenmez yalnızlık Bestelenmez yalnızlık Suskun durgun zamandır Bazen bir ömür sürer Bazen en kısa andır ONUN İÇİN BİR ŞİİR Kitaptan Aysel Gürel’i tasvir eden bir şiir seçecek olsa hangisi olurdu diye soruyoruz. Müjde Ar annesinin “Bir Kör Ampul” şiirini seçiyor. Bir kör ampul ışığı mı Dünya dünya dedikleri Bir bilsen nasıl sızlıyor Bu gece şu bileklerim Bu umutsuz yolun sonu Bir yalnızlık uçurumu Başımda hoş bir uğultu Sizinle bütün düşlerim.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle