Katalog
                    Yayınlar
                
                - Anneler Günü
 - Atatürk Kitapları
 - Babalar Günü
 - Bilgisayar
 - Bilim Teknik
 - Cumhuriyet
 - Cumhuriyet 19 Mayıs
 - Cumhuriyet 23 Nisan
 - Cumhuriyet Akademi
 - Cumhuriyet Akdeniz
 - Cumhuriyet Alışveriş
 - Cumhuriyet Almanya
 - Cumhuriyet Anadolu
 - Cumhuriyet Ankara
 - Cumhuriyet Büyük Taaruz
 - Cumhuriyet Cumartesi
 - Cumhuriyet Çevre
 - Cumhuriyet Ege
 - Cumhuriyet Eğitim
 - Cumhuriyet Emlak
 - Cumhuriyet Enerji
 - Cumhuriyet Festival
 - Cumhuriyet Gezi
 - Cumhuriyet Gurme
 - Cumhuriyet Haftasonu
 - Cumhuriyet İzmir
 - Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
 - Cumhuriyet Marmara
 - Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
 - Cumhuriyet Oto
 - Cumhuriyet Özel Ekler
 - Cumhuriyet Pazar
 - Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
 - Cumhuriyet Sokak
 - Cumhuriyet Spor
 - Cumhuriyet Strateji
 - Cumhuriyet Tarım
 - Cumhuriyet Yılbaşı
 - Çerçeve Eki
 - Çocuk Kitap
 - Dergi Eki
 - Ekonomi Eki
 - Eskişehir
 - Evleniyoruz
 - Güney Dogu
 - Kitap Eki
 - Özel Ekler
 - Özel Okullar
 - Sevgililer Günü
 - Siyaset Eki
 - Sürdürülebilir yaşam
 - Turizm Eki
 - Yerel Yönetimler
 
                        Yıllar
                    
                    
                
                    Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
                    Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
                    Sayfayı Satın Almak İstiyorum
                
            
                21 KASIM 2021
4
Estetik Cerrahı Prof. Selmanpakoğlu’ndan öykü kitabı
MİYASE 
Alabama’nın 
İLKNUR
yerlilerinden 
‘Hasta olunca 
Ann Hodges, 
evinde 
sakin sakin 
Başkentte 
otururken 
estetik cerrah 
tepesine 
olarak yıllarca 
daha iyi anladım’
meteor 
doktorluk 
düşüp 
ve hocalık 
endi mesleği dışında 
yaralanmıştı.
yapan Prof.
başka alanlara sarkan 
Ann insanlara çok da olum-
Dr. Ali Naki 
Hodges
lu bakılmaz. “Herkes 
Selmanpakoğlu, 
K kendi işini yapsın” ya 
da “Mesleğini sevmiyor herhalde” tar-
“İnsan 
zında yorumlar sıkça yapılır. Bu önyar-
Dediğin...” adlı 
gının oluşmasında yeteneklerinin far-
Sakarlık, eh biraz da şanssızlık belki
öykü kitabında, 
kında olmayıp sınırları zorlayanların 
payı olduğunu da unutmayalım. Ama 
birçok 
bu önyargıyı yerle yeksan eden örnekler 
yaşanmış 
de az değil. Özellikle de tıp camiasın-
Islak zeminde 
dan. Besteci, şarkıcı, oyuncu, yönetmen 
öyküyü estetik 
ve çokça edebiyatçı. Edebiyatın roman 
bir dokunuşla 
ve öykü dalına pek merak sarmamış bi-
kaleme 
zim doktorlar. Şiirde ise ne çok usta ye-
kayıp düştüm tiştirmiş. Dünya edebiyatında ise durum 
almış. Bir 
tam tersi. Daha çok öykü ve roman ya-
mikrocerrah 
zarı çıkmış tıbbiyeden. Hem de dünya 
ötü düş- kişiydi.
titizliğiyle çapında ustalar. 
tüm. Is- Şimdi ben her 
“Herkes eğitimini aldığı mesleği-
de olayları 
lak ze- zamankinden da-
ni yapmalı” saplantısı genel bir ku-
K min- ha dikkatliyim, 
ve insan 
ral haline gelmiş olsaydı Cenap Şe-
de ayağım kayınca ga- düşmeyeyim di-
habettin, Ceyhun Atuf Kansu ve Beh-
psikolojisini 
zetenin koridoruna ka- ye. Önüne geçebi-
çet Aysan’ın şiirlerinden, Çehov’un 
öykülerde nakış 
paklanıverdim birden. lirim kimi sakar-
kısa öyküleri ve tiyatro oyunların-
Dizimin acısını ya- lıklarımın. Benim 
nakış işleyen dan, Sir Arthur Conan Doyle’un Sher-
şarken “Gören oldu gösterdiğim ça-
lock Holmes karekterinden, son yıllara 
MUSTAFA K. Selmanpakoğlu, 
mu acaba?” diye sa- bayı göstermek-
damgasını vuran Khaled Hosseini’nin 
ERDEMo L
niyelik de olsa kaygı- le “kaderlerin- ikinci kitabı 
Afganistan’ın sosyal yaşamını anlatan 
landım. İnsanoğlu/kı- den” kurtulama-
romanlarından yoksun kalacaktık. 
için otopsisine 
zı bir tuhaf gerçekten, yanlar da var ta- bir tablo gibi resmediyor. Hekimlik yıllarında yaşadık-
İyi bir Cumhuriyet okuru ve Cum-
girdiği İlhan 
o anda bile hâlâ “Mil- bii. Yani nasıl ön-
larına dair mizahtan drama, nice öyküsünde tam bir ince 
huriyet ailesinin dostu olan Prof. Dr. Ali Naki 
let ne der?” derdine düşebili- lenebilir ki, geldi mi geliyor işçilik devreye girmiş. Eh, sonuçta yazarı estetik cerrah 
Erdost’u ve 
Selmanpakoğlu’nun 2012’de kansere yakalandığından 
yoruz. Bu aynı gün yaşadığım işte. Violet Jessop vardır bir. 
olunca öykülerin yazımı da estetik muameleden geçmiş. 
beri doktorluğa ara verdiğini ve biriktirdiği notları ya-
tedavilerini 
ikinci sakarlığım. İlki dışarıda- Sağlıkçıydı bu hanım. İngi- Öykülerdeki çevre ve insan tahlilinde de mikrocerrahi 
zıya döktüğünü biliyorduk. Bir nevi kendini rehabili-
ki demir kapıya parmağımı sı- lizlerin ünlü mü ünlü gemile- üstlendiği 
uzmanlığının etkisi görülüyor. Titiz ve ayrıntılı...
te ettiğini düşünüyorduk. Meğer o da Çehov gibi ede-
kıştırmak oldu. Her zaman ol- ri Olympic’te görevliydi. Ge- Selmanpakoğlu’na edebiyatla geçimişten gelen bir ba-
biyatı kendisine metres tutmuş. Çehov, “Tıp benim 
Madımak’tan 
maz bu. mi bir İngiliz savaş gemisiy-
ğı olup olmadığını sorduğumuzda “Var” deyip anlatıyor:
nikâhlı karım, edebiyat ise metresim” demiş ya hani. 
yaralı 
Üst üste gelince, hani eğilim- le çarpışıp battı 1911’de. Kim- “ Edebiyata ilgim aile ortamında başladı. Cebeci’de 
Naki Hoca da nikâhlı karısı tıptan geçici bir süre de ol-
liyizdir ya anında mağdur ol- se ölmedi Allah’tan. Sonra Jes-
Halk Kütüphanesi vardı. Dayım da bizde kalıyordu. Ben 
kurtulanların 
sa ayrı düştüğünde maşallah hiç boş durmamış. Hoca-
maya, “Amma şanssızım” de- sop, Titanic’te görev aldı. Bu, lisede okurken o hukuk fakültesine gidiyordu. Onun sa-
nın metresiyle haşır neşir olmasından eşi Maliha Ha-
öykülerini 
dim içimden. Topu topu, sade- döneminin en büyük gemisinin 
yesinde ben birden kendimi üniversite gençliğinin içinde 
nım rahatsızlık duymak bir yana, kumasına daha çok 
kaleme alıyor.
ce rastlantıya dayalı, benden sonu malum. Buzdağına çar- buldum. Sonra Askeri Tıbbiye’de bir şeyler yazdık fakat 
zaman ayırması için teşvik etmiş onu. 
kaynaklanan dikkatsizlik sonu- pıp yüzlerce yolcusuyla bera-
asıl plastik cerrah olduktan sonra ileride yazarım diye-
Tabii çocukları da...
cu yaşadığım sıradan bir olay ber battı. Sonra Britannic ge- hastalarımla aramdaki ilginç mektuplaşmaları, diyalog-
Bu yılın mayıs 
işte. Başkalarının başına geleni misinde çalışmaya başladı Jes-
ları not alıyordum. 2012’de hastalandım. İki koroda tür-
ayında Deniz Gez-
Hocanın mayına 
bilince, iyice anlıyorsunuz bu- sop. Bu gemi de mayına çarptı kü söylüyordum bir anda bitti hepsi. Aktif hayat da bitti. 
miş ve dava ar-
basıp ayaklarını 
nun önemsizliğini. battı. Üç kez gemi kazasından 
Eski notlarımı çıkardım ve yazmaya başladım. Yazarlık 
kadaşlarını konu 
kurtulan kadını ölünce denize kaybeden bir gaziyi atölyelerine de gittim. um:ag çok iyi bir eğitim yeri.”
alan yazı dizimiz 
YILDIRIM PEş İNDE
gömdü yakınları. Bir bildikleri 
anlatırken yaptığı 
yayımlanırken 
Hırvatistanlı Frane Selak di- HEKİM ÖNLÜĞÜNDEN HASTA ÖNLÜĞÜNE
vardı herhalde.
psikolojik tahliller Komer’in araba-
ye birinden söz ederler. 90’ını 
 Mayın patlamasında ayağı kopan gazinin trajikomik 
sını yaktıktan son-
müthiş. 
LİNoc LN’ÜN o ĞLU
aşkın bir yaşı vardı, hâlâ hayat-
öyküsü “Kayıp Mermiler”de olaylar zinciri ve diyalogla-
ra hatıra olarak ara-
ta mı bilemem. Adam bir tren Şanssızlık yine iyi. Kendi-
rın anlatımı usta işi. Yıllarca GATA’da doktorluk ve ho-
badan parça alan-
kazasından kurtuldu, bir uça- nize oluyor zararınız ne de ol-
calık yapmak tek başına bunun için yeterli değil. Anlatısı 
lar arasında Cemal 
ğın kapısından piste düştü, bir sa. Başkasına uğursuzluk ge-
onun iyi bir gözlemci olduğunun da göstergesi. Bu göz-
Selmanpakoğlu adı-
keresinde nehre uçan otobüsün tirmek falan, çok berbat bir du-
lemcilik yönünü ise şöyle açıklıyor Naki Hoca:
na rastlayınca Naki 
içindeydi, bir otobüsün altında rum. İnandığımdan değil ama 
“Kayıp Mermiler maalesef bürokrasinin gerçekli-
Hocay’ı arayıp “Bir 
kaldı bir başka zaman, bir uçu- bana “Bize şansızlık getiriyor-
ği. Tabii Gülhane’de yıllarca eli ayağı kopuk insanlar-
akrabalığınız var mı” 
rumun kenarından da düşmek sun” dese arkadaşlarım ölürüm 
la uğraştım. Onların öyküleri bitmez. Ne acılar, ne dram-
diye sorduğumuzda 
üzereyken kurtardılar. üzüntüden.
lar var. Ama her bir hikâyede yine de bir ironi, bir mizah 
“Kardeşim” demişti. 
 O nedenle Abraham 
var. Bu edebiyatın güzel tarafı. Zaten edebiyat olmasa 
Ardından da yazdığı 
Lincoln’ün oğlu Robert’in 
yaşam çok çekilmez olurdu bana göre. Daha sonra hasta 
öyküyü göndermiş-
yerinde olmak istemezdim 
olarak çektiklerim var.”
ti. Yaşanmış bir ola-
doğrusu. Babası bir tiyatro-
Kendisinin kansere yakalandığı dönemdeki hasta psi-
yı bu kadar sarsıcı 
da öldürüldüğünde oraday-
kolojini anlattığı öykülerde ise her hasta ve yakını bir 
ifadelerle yazıya dö-
dı. Babası da olsa bir başkan 
parça kendisini buluyor. Doktorların hastaya mekanik 
kebileceğini bekle-
öldürülüyor yanında sonuç-
bir söylemle yaklaşmalarını sorgulaması dikkatimi çe-
Naki Hoca, “‘Ya- miyordum. Bunu kadeşinden, ailesinin yaşadığı felaket-
ta. Sonra davetli olduğu bir 
kiyor. “Evet tam da öyle. Mekanik bir söylem” dedikten 
zarım ben’ demek- ten etkilenmesine bağlamış olmamın ne büyük yangılgı 
etkinlikte ABD’nin 20. Baş-
sonra şöyle devam ediyor Naki hoca: “Parça patalojiye 
le ya da çok oku- olduğunu ise öykülerini topladığı kitabı okuduktan son-
kanı James Garfield’ı da öl-
gönderildiğinde ‘Büyük bir ihtimalle kötü bir durum çık-
makla olmuyor. ra anlayabildim.
dürdüler. Robert, yıllar son-
mayacak’ desem de hasta o sonuç gelinceye kadar uyku 
Her iş gibi yazar-
ra da 25. Başkan William 
uymayacak, tedirginlikle bekleyecek. O nedenle teşhisin 
UM:AG’DA YAZARLIK DERSİ ALDI
lığın da bir zana-
McKinley’in Pan-Amerikan 
nasıl söylendiği çok önemli... Kimi insan bazen öyle ağır 
Dev-Genç davasından tutuklanan Cemal 
at olduğu unu-
sergisine yaptığı nazik daveti 
travma yaşıyor ki hiç istemediğiniz bir durumla karşıla-
Selmanpakoğlu’nu idamla yargılayan ve yıllarca hapis 
tulmamalı. O ne-
Hodges'i yaralayan meteor, Alabama 
geri çevirmedi. Gittiği o ser-
şabiliyorsunuz. İnsanların karşılaştığı travmayı yavaş-
yatmasına, okuldan atılmasına neden olan hâkim Albay 
denle atölyeler 
Doğal Tarih Müzesi'nde sergileniyor.
gide McKinley’i de öldürdü-
latmak da hekimin görevleri arasında. Ontoloji diye bir 
Nusret Hünerli, baltayla parmakları kesilince -bilme-
çok önemli. Çün-
ler. Fazla tesadüf bu tabii.
ders bunun için sonradan kondu. Ama bizim zamanımız-
den- hayatını kararttığı Cemal Selmanpakoğlu’nun ağa-
kü yazdıklarını-
 Yedi kez yıldırım çarpan Diz ağrısı da kötü gerçekten. 
da hasta da değil önce insandı. 
beyi Ali Naki Selmanpakoğlu’na gelir. Naki Hoca’nın 
zı orada önce bir 
Roy Sullivan da Guinness Re- Fena düştüm sol dizimin üze-
Ben hekim önlüğünü çıkarıp hasta önlüğünü giyince 
Cemal’in ağabeyi olduğunu öğrenince de kaygıyla has-
profesyonel oku-
korlar Kitabı’nda hak ettiği ye- rine. Parmağım kapıya sıkış-
doktor olarak hastalarımızla ne kadar empati yapmaya 
taneden gitmeye kalkışır. Ancak Naki Hoca onu tedavi 
yor” diyor.  Hoca-
ri alan bir şanssızdı. 1969 ile masaydı sadece dizim için acı 
çalışsak da tam yapamadığımızı anladım. Bir sözcük bile 
eder. Öykünün finali müthiş. Kardeşi Cemal öldüğünde 
nın kansere yaka-
1973 arasında tüm yıldırımlar çekecektim; ama parmak da 
çok önemli. Hasta, hekimin ağzından çıkacak bir lafa ba-
eşyalarının arasından hâkim Albay’ın özür mahiyetin-
landığında iç dün-
bu adamı bulmuştu nedense. var bir yandan, hangisi için acı 
kıyor. Hele kanser veya diğer kronik hastalıklar söz ko-
deki yılbaşı tebrik kartı çıkar. Kartta “Kalkın ey ehli va-
yasında kopan fır-
Ben düşmüşüm çok mu? çekmek gerektiğini şaşırdım. 
nusuysa veya hasta birçok doktora gitmiş ve sonuç ala-
tan dediler,
tınaları anlattığı 
Yıldırım demişken, İngiliz Kafamı vursaydım ölür müy-
mamışsa senin ağzından çıkacak bir cümle ile hayata tu-
Kalktık.
bölüm hem hasta, 
Walter Summerford’u atlamak düm acaba? 
tunacak, onu hissediyorsunuz. 
O puştlar oturdu biz ayakta kaldık.
hem hekim hem 
olmaz. Yıldırımlarla başı be- Abarttığımı düşünmeyin, ol-
Hasta yatağında hekimin ağzına bakan, onun kararı-
Gözlerinden öperim” dizeleri yazar.
de hasta yakını 
lada olan enteresan bir adam- muyor değil. Böyle ölseydim 
na bakan bir insanın neler hissedebileceğini bütün dok-
Ali Naki Selmanpakoğlu’nun “İnsan Dediğin...” ad-
açısından ders ve-
dı. Dört kez yıldırım çarptı za- üzülürdüm doğrusu. Ama ne 
tor arkadaşlarıma anlatmaya çalışıyorum. Bu yüzden di-
lı kitabındaki öyküleri, okuru, kendi çocukluğuna, öğ-
rici nitelikte.
vallıyı. 1930’daki son olaydan yazık ki en hazır olmadıkları 
yorum ki eğer bir savcı bir hafta tutuklu kalıp sonra ma-
rencilik yıllarına götürüyor. Selmanpakoğlu, o yılların 
sonra iki yıl yaşayabildi. Bit- zamanda yaşamını yitirenler de 
kamına geçerse çok daha gerçekçi karar verir. 
Türkiyesi’ni bütün 
miştir herhalde diye düşünen var. Bunlar arasında en tuhafı-
Bu, öğretmen için de hekim içinde geçerli.”
renklerin yer aldığı 
varsa belirteyim, öldükten son- nı hâlâ acıyla anımsarım. 
GATA genel 
ra da mezarına düştü yıldırım, ABD’de Kaliforniya’da 
cerrahi asistanı.
1936’da. Mezar taşı kırılmıştır Oakland’da, 2007’de bir adam 
NASILSA ÖLEc EK, UĞRAş MA!
diye anlatılır. Demek doğa da karısıyla kaldırımda yürürken 
taktı mı takıyor kimilerine. aniden bir yangın musluğu-
itabında yazdığı öyküler kadar henüz yazmadığı çok etkileyici nice 
na çarptı. Nasıl olduğuna hâlâ 
Ho DGES’İN ş ANSI!
K öyküleri var ki hepsi de yaşanmış. İlhan Erdost’un jandarma daya-
akıl sır erdiremediğim bu çar-
Alabama’nın yerlilerinden 
ğı ile ölümünden sonra GATA’da otopsisine girişi ve o otopsi raporu sa-
pışmanın etkisiyle 200 kiloluk 
Ann Hodges’in evinde sakin yesinde dosyanın sumen altı edilememesi var mesela. Sivas Katliamı’nda 
yangın musluğu yerinden fırla-
sakin otururken tepesine me-
“Nasılsa ölecek, kendini paralama” diyen meslektaşlarına inat, makine 
yarak talihsiz adamın kafasına 
teor düşüp yaralanmasıyla be- mühendisi kardeşi Mustafa Selmanpakoğlu’na yaptırdığı oksijen tüneli 
düştü. Ölümü böyle oldu.
nim dikkatsizliğimin yol açtı-
sayesinde kurdardığı Serdar Doğan’ın öyküsü... Yine tedavisini üstlendiği 
Alt tarafı düştüm. Bu kadar 
ğı durum kıyaslanamaz tabii Lütfiye Aydın ile onu her gün ziyarete gelen Azime Korkmazgil’in öykü -
çok şeyi çağrıştırmasının da ne 
ki. Yeryüzünde uzaydan gelen 
sünü ise bir sonraki kitapta okuyacağız anlaşılan.
anlamı var, bilemedim. Yaşla-
taşla kalçasından yaralanan tek 
nınca demek ki.
Bİ DÜNYA İNSAN
Fotoğraf: Necati Savaş
            
    
