29 Eylül 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

10 OCAK 2021 3 Fotoğraf: Cumhuriyet Pazar Ayşe Zadil’le meditasyonu ve yeni başlangıçları konuştuk ‘Agresif’ yönetici gitti şifacı geldi! A yşe Zadil, çoğu beyaz yakalının hayalini yaşıyor desek abartı olmaz. Yıllarını verdiği kurumsal hayatı geride bıraktı, şimdi mindfullness eğitmeni. Meditasyondan gördüğü faydayı başkalarıyla paylaşmak en büyük tutkusu. Sertifikası Kaliforniya’daki Deepak Chopra Ünivesitesi’nden. Oxford Üniversitesi’nde işyerinde farkındalık atölyelerine katıldı. İngiltere’de Farkındalık Vakfı’nda nefes meditasyonu, duygu, stres ve kaygı yönetimi öğretmen eğitimi aldı. Londra’da pozitif psikoloji alanının öncülerinden Miriam Aktar’dan eğitim aldı. Şirketlere ve kişilere atölyeler düzenliyor, meditasyon ve farkındalık koçluğu eğitimleri veriyor. Londra, Madrid, İsviçre, Mumbai’de ve ülkemizde seminerler veriyor. Young Presidents’in Avrupa Mindfulness (farkındalık) Grubu lideri. u Her şeyi nasıl bırakabildiniz? 2010’da babam ve en yakın dostum ağır hastalığa yakalandı ve işte en kötü değerlendirmeyi aldım. Ailede hastalıklar ve sorunlar, işimde ağır stres, hem iş kadını hem anne ve eş olmayı mükemmel yapmaya çalışmanın ya da hepsini becermeye çalışmanın stresi vardı. Yıllardır çocukluktan edinilmiş mükemmeliyetçilik yoluyla güvende hissetme ve sevgiyi edinme kasımla yıllardır çırpınıyordum. Ölüm kavramı ve işteki bir nevi sembolik düşüşüm yaşamımın anlamını keşfetmeye yöneltti. Kapana kısılmış gibi hissediyordum, meditasyonla neden kısıldığımı gördüm. Çıkmak için gerçekleri kabul etmek ve başka bir varoluşa niyetlenmek gerekti. Tabii ki hayatınızın acı dolu bir can çekişme içinde olduğunu kabul etmek ancak duygularınıza izin vererek oluyor. Fark ediyorsunuz ki çok başarılı olmuşsunuz ama mutluluk geride kalmış. mükemmel olmadım! u Değişiminiz nasıl oldu? Her kış, altı kutu antibiyotik yutmaz oldum. Herhalde kaç kereler agresif sıfatını duymuşumdur, o yok oldu hayatımdan. Etrafımdakileri kontrol etmeye çalışmak yerine onların hikâyelerini anlama gelişti. Mükemmel olmadım, zaten büyük bir ironi olur bu! Jung’un dediği gibi gölgemle birlikte daha gerçek ve bütün oldum. Meditasyon yaptıkça kendimi gözlemledim, duygularımla yüzleştim, olayların altındaki gerçek hikâyeleri anlamaya başladım. u Ve kendinize yeni bir iş alanı yarattınız... Çalıştığım kurumlardan biri kendi içinde yurtiçi ve dışında meditasyon eğitimi ve gelişimsel paylaşım yapmama alan açtı. Böylece finansta çalışırken yeni yolumu gönülden deneyimleme fırsatı buldum. Bankacılığı da zevk alarak yaptım, görüştüğüm müşterilerim var. u Eğitimlerinizde ana hedef ne? Bireylerin iç dünyalarını tanımalarına, daha sağlıklı, doyumlu var olmalarına, öz gerçekleştirme yollarında onlara destek olabilmek. Kurumlarda stres, kaygı yüksek. İnsanız, kişiselleştirerek egomuzu masaya getiriyoruz. Üretkenliğimiz, duygularımızı idare edemeyince ya da değer verildiğimizi hissetmediğimizde haklı olarak net olamıyor. Yaratıcılık, hoşgörü, empati, şefkat ve yeni fikirlere açıklık istiyor. Takımlar kişilerin birbirleriyle iletişim zorlanmalarından etkilenebiliyor. Tüm bunların içinde bulunmuş biri olarak, diğer tutkum da yıllarımı verdiğim iş dünyasına sağlık, iyi var oluş ve üretkenlikte katkıda bulunmak. İçimizdeki dört sonsuz kalitenin uyanışı: Özşefkat, neşe, nezaketli sevgi ve eşit duruş. Meditasyon herkes için, çünkü hepimiz kendi dağımıza çıkıyoruz... ELMAS YAYLA Ayşe Zadil, Boğaziçi İşletme mezunu. 25 sene Citi, JPM, MUFG gibi kurumlarda üst düzey yöneticilik yaptı. Son on yıldır ise bambaşka bir yolculuğun içinde. Sertifikalı eğitmen, farkındalık koçu. Meditasyon, basitçe sessiz bir ortamda oturup odak noktasına gidip gelmek. Herkes yapabilir! Yanıtınız evetse... u Zihnim çok mu aktif? u Odaklanmak zor mu, ordan oraya gezen zihnimi yönetemiyor muyum? u İlişkilerim kısır döngü içinde mi? u İç eleştiren sesimin etkisinde miyim? u Bağışıklığım düşük mü? u Hayatta ne istediğim net değil mi? u Duygularımı bastırdığımı ya da yansıttığımı mı fark ediyorum? u Duygularımın etkisiyle uzun zaman negatif mi kalıyorum ya da kontrol edemediğim ani çıkışlar mı yapıyorum? u Her şeyi, başkalarını kontrol edebilme güvenini mi arıyorum? Bu sorulara yanatınız evetse meditasyon sizi çağırıyor! Meditasyonun faydaları u Stresi azaltıyor: İş mesajlarıma yapışık yaşıyordum ve her terslikte dünyam da tersine dönüyordu. Meditasyon bir nevi zihin posasının bırakılması oluyor, nefes odağına dönüş bizi kaplayan duygu ve düşüncelerden ayrışmamızı, dışarıdan bakmamızı sağlıyor. u Ani duygulara kapılarak ortaya çıkan refleksler azalıyor, araştırmalar net olarak o reflekslerin bölgesi amigdalanın küçüldüğünü gösteriyor. Bu, tüm ilişkilerimi etkiledi. u Öğrenmenin yaşı yok: Kendimizi seyrederken kazandığımız bilgi, beynimizde yeni bir davranışın temelini hazırlyor. Beynin prefrontal cortex kısmı kalınlaşıyor ve beyin tüm kaynaklarını kullanıyor. u Özsevgi ve şefkat: Kendi gerçeğimde olmaya, teyit bekleyerek yaşamamaya, özdeğerimi performansa bağlamamaya karar verdim. yeni bir başlangıç için Bunu isteyenlerin ilk yapacakları şey durmak, hayatlarına bakmak ve hissetmek. Durunca zihinle analiz yerine sadece hayatına şöyle bir bakmak ve hiçbir etiketleme yapmadan gerçeğe bakmak. Sonra ne istediğini düşünmek ve hissetmek. Yeni bir iş, daha iyi patron değil. Değerlerim ne, hayatta hangi üretkenlik beni içten doyuruyor ve başka insanlardan da karşılık görüyorum bu yeteneğimle? Benim gerçeğim ne? Ve en son akışta kalmak, bilmek ki kendi iç gerçeğimle, arzu etiğim gibi yaşamak değişen ürküten dünyada en güvenli varoluş.... Y eni bir başlangıç yapmak zor, ama ödülleri zorluğun çok ötesinde. Yıllarca giydiğiniz apoletleri, alıştığınız yapısal hayatı, gerçek zannetiğiniz güç illüzyonunu bırakıyorsunuz. Mali kaygılar var, varoluş kaygıları var, “ya hayal ettiğim yeni hayat doğmaz ise!” Çevreniz size öbür türlü alışmış, bir kısmı başta yadırgıyor, eskiye dönmenizi bekliyor. İç eleştiren sesiniz, “Bu ne biçim hayat, sen eskiden 06.00’da kalkardın, amaçsızsın, tembelsin” diyor bazen acımasızca, çünkü 25 yılın programı değişmiş. Ama daha kendinizsiniz ve bir oh çekiyorsunuz... Kedili, köpekli evde bebek olur mu? Doğum zamanı yuva arayan çok Bebekleri doğacağı için kedisine, köpeğine yeni yuva arayan çok insan var. Sebep, bazen sağlıkla, hijyenle ilgili kaygılar (ki bunların çoğu kulaktan dolma, temelsiz bilgilerden kaynaklı), bazen de sadece zorluk yaşanacağı düşüncesi. Tabii, evlat gibi görmeyecek insanlar hayvan beslememeli. Hayatınıza aldığınız canlıya karşı bir ömür sorumluluğunuz var. En başta sizin çocuğunuza duyduğunuz aşkı onların da size duyduğu gerçeği asla unutulmamalı. Bir bebekle kedi veya köpeğin aynı evde olamayacağını düşünen insanlar, bu işlere baştan girişmemeli. Arkadaşımın çocuk doktoru, köpekli, kedili eve doğan bir çocukta bunlara karşı alerji gelişmesinin çok küçük bir ihtimal olduğunu söylemiş. Evet, sürekli temizlik gerekiyor, mamaları, suları, diğer ihtiyaçları hepsine koşturmak zor. HHH Eşi gece gündüz birbirine karışmış şekilde sette çalışan, korona dönemi çocuk sahibi olan biriyim. Ne bakıcı gelebiliyor ne başka biri, üstelik bizimki, doktor tanımıyla “aktif bebek”miş! Doktorumuz “Bu kendine baktıran bebeklerden” diyor. Bakmamak ne mümkün, istediği olana kadar bağır çağır, asla durmuyor. Çok zorluk yaşadım, isyan ettiğim zamanlar da oldu PATİ GÜNLÜKLERİ Den iz Yavaşoğulları [email protected] Etraf, eve bebek gelince terk edilen kedilerin, köpeklerin ilanlarıyla dolu. Oysaki kalabalık aile olmak zor ama bir o kadar da eğlenceli. ama işin sonunda elbet saçma, komik bir şey oluyor. Örneğin Luna, başlarda bebek ne zaman ağlasa telaşla yanıma geliyordu. Hani meşhur Lessie gibi “bak bebek ağlıyor” diye haber vermek için değil tabii, bizimki “bu şey bağırıyor” diye “yusuf yusuf” korkudan yanıma kaçıyordu. Şimdi alıştı, bu defa mevzumuz farklı. Oyuncak krizi yaşıyoruz. Sürekli bebeğin oyuncaklarından birine kafayı takıyor. Ses çıkaran aynalı bir maymun vardı, şu an onu dolaba kaldırmak zorunda kaldık. Şimdi de kolik bebekler için aldığımız beyaz gürültü veren ayıcığa takmış durumda. Onu kaldıramıyoruz da, çünkü bebiş onunla uyuyor. Bu sebeple Luna’ya da bir ayıcık aldık. Ama yok, o, beyaz gürültüyü duysun kulakları dikiyor. Kendi ayısını alıp geliyor “bunu alın onu bana verin” diye. Vermeyince de suratı düşüyor. HHH Kedilerse bildiğimiz kedi. Dünya yansa umurlarında değil. Bebiş bas bas bağırıyor, ben elim ayağım birbirine girmiş şekilde susturmaya çabalıyorum, gelmiş benden miyav miyav diye ödül maması istiyorlar. Sonuçta, hepimizin yalnız kaldığı bu süreç, benim için onlarsız daha da zor olurdu. İyi pazarlar... koleksiyon değeri taşıyan özel kutulu tasarımıyla 10 yıl sonra okurlarıyla...
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle