Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
8 12 TEMMUZ 2020 Çevrimiçi ekmorlauhkısa Film Festivali sürprizi P andemi nedeniyle online bir seçkisini izleyicilerle buluşturan 39. İstanbul Film Festivali, 1728 Temmuz tarihleri arasında fiziksel olarak da düzenleniyor. Gösterimler Sakıp Sabancı Müzesi’nin bahçesinde yapılacak. u Kenan Doğulu’dan Park Et Seyret K enan Doğulu 17 Temmuz Cuma gecesi saat 22.00’den itibaren Yenikapı’daki İstanbul Açıkhava Gösteri Merkezi’nde sahne alacak. Doğulu’yu arabalarıyla izlemek isteyenler için biletler Biletix’te. u Trakya Fest’e davetlisiniz Ezhel, Büyük Abluka’da Pera, Mur Ev da gibi sanatçı ve gruplar 1619 Temmuz arası 4 gün boyunca Birlikte Güzel’in sunduğu Trakya Fest’te sahne alacaklar. Festival bu yaz Edirne’de, Erikli sahilinde yapılıyor. u Melek Mosso konseri Genç neslin popüler seslerinden Melek Mosso da açıkhava konserlerine yönelen isimlerden. Melek Mosso 17 temmuz Cuma gecesi saat 22.30’da Beylikdüzü’ndeki Mask Beach’de sevenleriyle buluşacak. u Kral Arthur’a yeni yorum N etflix’in 17 Temmuz’da yayına girecek yeni dizisi “Cursed”, Frank Miller ve Tom Wheeler’ın aynı adlı çizgi romanından uyarlanmış. Kral Arthur efsanesine genç bir kadın kahramanın gözünden bakan dizide gizemli güçleri olan Nimue, Katherine Langford. u Romandan televizyona... A ldous Huxley’in romanından uyarlanan “Brave New World” adlı dizi özel hayat, aile, tarih gibi kavramların ortadan kalktığı, barışın sağlandığı ütopik bir toplumu konu alıyor. 16 Temmuz’da 1. sezon bölümleriyle, ABD’den 24 saat sonra beIN Connect’te. Film yapımcısı ve sanatçı Serra Duran Paralı, çektiği müzik videolarıyla gündemde Anı yakalamanın den iz ülkütekin Sıra dışı içerikleriyle oluşturduğu müzik videoları ilgi odağı olan film yapımcısı Serra Duran Paralı, son olarak Muhiddin Aslanbay’ın Bu Şarkı Bir Numara isimli şarkısının klibini yönetti. Paralı ile kariyerini konuştuk. “Sanatı var olabilmek için bir dil, bir araç olarak görüyorum diyebilirim sanırım” diyor. Serra Duran Paralı, film odaklı olsa da farklı disiplinlerde de üretim yapıyor. “Ele alınan fikri, duyguyu geçirmeye elverişli araç ne ise bir sınırlama yapmadan onunla çalışmaya çalışıyorum şimdilik” diyor. Bu keşif süresince fotoğraf da video da elinin altında. “Anı dilediği gibi geçirebilmesine imkân sağlayan tüm enstrümanlarla” çalışmayı keyifli buluyor. Duran’a üretim yolculuğunu sorduk. u Üretim sürecinizi anlatır mısınız? Pek çok değişene göre şekilleniyor. Video, daha kolektif bir sürecin ürünü. Beraber yürüyeceğin kişileri doğru seçmek, hayalini onların da görebilmelerini sağlamak, ikna etmek, ikna etmek, ikna etmek. Aylar süren hazırlık, süratle geçen çekim günü... Yine epey zaman alan post prodüksiyon süreci... Sanat üretiminde daha tekil ilerliyorsun, kuluçka ve araştırma... Bu hem daha özgürleştirici hem de insanın kendiyle baş başa kalması daha güç olabiliyor. bina ve çevresi ne diyor? u This Brutal World isimli kısa belgeselinize de ayrıca değinmek isterim. Kariyerinizde önemli olmalı sanırım. Uzun bir süredir mimari açıdan beni heyecanlandıran binaları fotoğraflamak üzere seyahatlerimi düzenliyordum. La Fémis’te bir belgesel film üretmemiz bekleniyordu. Ben Paris’in banliyölerinde Les Damiers, Ivry sur Seine, Tours Aillaud, Les Choux de Créteil, Maison de Brésil gibi binaları arşivlemeye devam ediyordum. Mekân kefişleri sırasında, binaların etrafında gelişen sosyokültürel yapılanmayı da gözlemleme fırsatım oldu. Ve uzaktan baktığımda gördüğümle, oradaki deneyimim arasındaki tezat bir hayli dikkatimi çekti. Görünen köyün kesinlikle kılavuz istediğini fark ettim. Böylece görünmeyeni gösterebilme heyecanıyla belgeseli bu tezat üzerine kurgulama fikri gelişti. This Brutal World, pek çok kişinin beğenisini kazandı. İstanbul’da, Fransız Konsolosluğunda bir gösterim oldu, orada da beni çok mutlu eden olumlu geri dönüşler aldım. Projeyi, birçok kentte devam edecek bir belgesel seri haline getirmeyi planlıyorum. u Geçen yıl Cannes Kısa Film Festivali’nde En İyi Müzik Videosu dalında bir ödül kazandınız. Ödüle layık görülen It’s Just isimli videodan bahsedebilir misiniz? Taycan Malloy, kompozisyon ve düzenlemesini yaptığı şarkısı It’s Just için bir klip çekmemi istedi. Şarkının çıkış hikâyesinden hareketle aklımda oluşanları Taycan’la paylaştım ve bana sonsuz bir özgürlük alanı sağladı. Video, feminist sanatçıların öncü fikirlerinden ilham alıyor ve çalışmalarına saygı duruşu göstermeyi umuyor. Performans tarihini ve kadın bedeni politikasını düşünüyor. Çok kıymetli sanatçıların Fotoğraf: Ekin Özbiçer Aslanbay’ın klibinden. Azıcık ondan Biraz da bundan Alıversem hep gizlice Biraz aşkım Biraz yavrum Ortaya karışık zekice Davulu olsun Basları olsun Kemanlar tam derinde Kızlar olsun Dans etsinler Olur olmaz her yerde Şimdi eller havaya Bu şarkı 1 numara Aslanbay’ın şarkısından bir bölüm... keyfi Serra Duran Paralı işlerini yeniden kurgularken kastı da benzer ideolojide, üreten insanlardan yana kullandık. Dahil olan herkes biricikliğini kattı işe, kolektif hareket ettiğimizde ne kadar güzel işler ortaya çıkarabileceğimizi savunurken, festivalden takdir kazanması hepimizi mutlu eden bir haber oldu. u Muhiddin Aslanbay’ın Bu Şarkı Bir Numara isimli şarkısının klip yönetmenliğini de üstlendiniz... Muhiddin çok kıymetli bir aile dostumuz. Kendi kelimeleriyle şöyle aktarıyor: “Şarkı, bir şarkı yapıp, bir klip çekip ya da bir sansasyonla havaya giren, gerçekte ne iş yaptıkları, nerden ne kazandıkları belli olmayan, fakat nasılsa bir şekilde sefahat süren bir kitle metaforu ile, içi boş, popülerlik klişesi ve özentisi üstünden sınıfsal bir perspektif, bir düzen eleştirisi. Değersizleşmeye, aynılaşmaya bir itiraz. Modern bir hiciv.” u Siz de bu hicvi aktardınız... Şarkının tabiatına uygun olarak bu hicvi verebilmek bir hayli çaba gerekti. Muzur ve satirik arasında gidip gelirken dozu fazla kaçırmamak kritik bir noktaydı. Yayımlamadan evvel çokça soru işaretim vardı. Fakat hiç beklemediğim kanallardan öyle doyurucu geri dönüşler aldım ki bu tereddütümü rafa kaldırdı. Salgının orta yerinde tarifsiz bir sanal mücadeleyle tamamlamayı başardığımız zorlu bir proje oldu. Eğitimi sıkı! Serra Duran, Sainte Pulchérie Fransız Lisesi’nin ardından Koç Üniversitesi Medya ve Görsel Sanatlar Bölümü’ne devam etti. Değişim programıyla bir dönem Madrid’deki IE Business School’da iletişim eğitimi gördü. New York Film Academy’de iki ay kamera önü oyunculuk eğitimi aldı. Üniversiteden mezun olduktan sonra bir süre çalıştı, sonra da Fransa’daki film okulu La Fémis’te uluslararası öğrenci programıyla belgesel yapımı eğitimi aldı. Proje bazlı moda markalarına da yaratıcı danışmanlık veriyor, zaman zaman çekimlerde sanat yönetmenliği yapıyor. Moda ilgisini, “Moda da gözümü mutlu eden, kimlik belirleyen nosyonlardan biri. Minimal ve bold diyebilirim” diye tarif ediyor. Uzanıyorum, göğe bakıyorum, yıldızlara 1 Yazları öteden beri sevmem, sıcaklarla aram iyi değil. Kırk yıllık Datça evimize yine böyle bezdirici yolculuktan sonra vardım. Kooperatif baba evi, günden güne değer kazanıyor. Betona boğulan Datça’da, denize yakın yer bulmak zor. Uygarlık ölçütü yaşadığımız çevredir, çarpık kentleşme öylesine kirli görüntü oluşturuyor ki, Halikarnas Balıkçısı’nın deyişiyle “yıldızlara dokunacak kadar yakın Datça göğü” altında kederliyim. Evin içini pırıl pırıl yapan, sokağındaki çöpten yüksünmeyen insanların ülkesi burası! Hasankeyf can çekişerek öldü. Yıllarca dimdik duran kentin can verişi bizim dönemimizde oldu, sorumluluk hepimizin! 2 Eş dost arasında olmak güzel mi, pek emin değilim, konuşmak istemiyorum artık. Palamutbükü’nde en sevdiğim Dostlar Lokantası kapandı. “Çok mu güzeldi” diye sorarsanız, değildi, ama benimdi, tam kırk yıldır geldiğim Datça’nın bu güzel koyuna şimdi süpermarket yapacaklarmış. Plansız, elbette ruhsatsız yapılaşma sürüyor. Önce Faik’e uğradım, Bük Market duruyor, sevindim. Hoş, sahil tamamen kimliğini yitirmiş halde. Fena göç alıyor Palamutbükü! Ilgın ağaçları mahzun! Burayı da Alaçatı yapacaklar diye ödüm patlıyordu, beteri oluyor. Çay içtik, sohbet ettik, denize attım kendimi. Çirkin yapılara sırtımı döndüm. Yerlisi sahip çıkmadı buraya, göç edenler de kapılmış fur yaya. Canım yandı. 3 M avi Beyaz’ın önünde Mehmet’le selamlaştık. Direniyor öylece. Geçen sene canlı müzik vardı. Aykut Kü çükkaya ile buluşmuş, hep ne ve öncekiler pek başarı beraber kadeh kaldırmıştık: lı değildi, oysa yazlık yer “Güzel günlere!” diye. Sa lerde okur yaratmak önem hi, ne vakit gelecek o güzel li. Kekik’e uğradım, en sev günler... Dahası, ne umu diğim balıkçı, Erk’le selam yoruz ki; elinde telefonla laştık, geçen aralıkta geldi rıyla, göstermelik yaşantı ğimde görüşememiştik. sıyla mutlu ahali. Bencillik karşısında söz bitiyor. Ovabükü’nde şahane bir 5 İ çimde sıkıntı dinmiyor, nereye gitsem benle be meyhane keşfetmiş Orhan raber. Herakleitos’a Gökdemir, kışı burada ge kadeh kaldırıyorum, çirdi, simsiyah olmuş: “Ben kimseler bilmiyor. Can bir şey yapmadım, kendi Yücel’in evini görmek için liğinden oldu” diyor. Rakı sıradaydı ahali. Şimdi mo yapma işini iyice geliştir Halikarnas Balıkçısı da şarapçılık, zeytincilik, miş. Rakı vergimizle zen organik işler. Dedikodula ginleşen Siyasal İslamcıla ra bakılırsa el altından arsaları yandaşlar al ra inat, bağımsızlığını ilan etmiş. Yakında ra mış bile. Yakında imara açacaklarmış koyla kı kitabı da çıkıyor. Okumalı. rı. Koca ülke esir düşmüş cehalete, normal 4 Yemek içmek pahalı, oteller keza öyle! Kısa turizm sezonu bu kez daha da daraldı. Ev almayı düşlemek mümkün değil, kiralar almış başını gitmiş. Korona buraya gelmemişti, son durumu bilmiyorum. Çoluk çocuk iç içe, maskeler ya çenede ya da kola takılıyor. Jandarma tuhaf biçimde insan dir olanlar. Bencillik karşısında eli kolu bağlıdır insanın. Kalabalığa bakıyorum, kimseler Halktv’nin cezasını umursamıyor. Herkesin yeri kolayca doluyor, kavga vermek kişinin kendi sorumluluğu! İstanbul’a dönmek istiyorum. Kapımı içerden kilitlemek, tüm dünyaya kapamak… lara karşı çok sert! İntikam alır gibi davranmalarını anlamak mümkün değil. Bir de yeni alışkanlık çıkmış; on iki ay kalanlar, kendile 6 “Z Kuşağı” tartışmalarını okuyorum, yeni fetiş bu olsa gerek, her kuşak diğerinden daha cahil rini “yerli” ilan etmiş, turistlerden hoşlanmı yetişiyor. Yazık gençlere: “Vizyon, yor. Bazı yerlerde su sıkıntısı olduğunu işit misyon, inovasyon” ahmaklığı pazarlayan tim. Kolay değil küçük belediyelerin bu nü üniversitelere girmek için hasta oluyorlar. fusla başa çıkması. Oyunu başka yerde verip, Peter Altenberg’in “Ruhun Telgrafları” ki Datça Belediyesi’nden hizmet istemek saçma. tabını okudum. Yazar ünlü olduktan son Kitap Fuarı bu yıl yapılır mı acaba? Geçen se ra “oğlunuzla gurur duyuyor musunuz” di ye soruyorlar babasına, adam yanıtlıyor: “Otuz yıl boyunca işe yaramazın tekiydi. Ben o günlerde ona kızmamıştım. Şimdi de edebiyatçı oldu diye kendimi pek onurlandırılmış saymıyorum. Ben ona özgürlüğü vermiştim. Her şey bir şans oyunu! Ben onun ruhuna güveniyorum” Akşam kadeh kaldırırken babamın yüzüne bakıyorum; o da bana özgürlüğümü vermişti. Datça’ya daha kaç yaz geliriz, kim bilir! 7 Yanıma bir dolu kitap aldım. Yazarlık böyle bir iş, gereksinim duyunca hemen elinin altında olsun istiyorsun kitapların. Ben Google adamı değilim, illa ki kitap olacak, elbet sınırlı zamana hepsi sığacak değil. Max Frish’in son romanı “Mavi Sakal”ı okudum. Başta ısınamadım, kısacık roman, ikinci yarısında derinden etkiledi beni. Bellek, suç, suçlu, anımsama, imgeler, varoluş üstüne müthiş roman. Tekniği etkileyici. Eski karısı fahişe olan doktor, onunla görüşmeye devam ediyor, günün birinde kadın cinayete kurban gidiyor, gözler sanık olarak ona dönüyor. Öykü yalın, diyaloglar üstüne kurulu metin, doğrusu iç seslerle güçlü bir anlatıma dönüyor. Doktorun şu sözlerinin altını çizdim: “Sonra Rosalinde’yle birlikte restorana gittik, başka şeyler konuştuk, kendimi aldatılmış hissetmedim. Aslında uzun zaman önce anlamış olabilirdim. Daha evliyken. Rosalinde için yatak pek de kişisel bir alan sayılmazdı.” Uzanıyorum, göğe bakıyorum, yıldızlara, Datça’da! ENVER AYSEVER KURŞUNKALEM “Z Kuşağı” tartışmalarını okuyorum, yeni fetiş bu olsa gerek, her kuşak diğerinden daha cahil yetişiyor. Yazık gençlere: “Vizyon, misyon, inovasyon” ahmaklığı pazarlayan üniversitelere girmek için hasta oluyorlar.