Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
2 1 MART 2020 Cumhuriyet Pazar’la koca bir yıl daha... Uzunca bir aradan sonra sizlere yeniden merhaba diyeli bir yıl olmuş bile... Sessizce, oldukça söylemeliyim, azıcık da gözyaşı... Ensemizden tutup Boğaz’ın serin sularına bırakmıştı sanki! mütevazı bir merhabaydı ilk “Yaparsınız” diyenler, merhabamız. Öyle başladık, “yapamazlar” diyenler öyle de devam edelim. derken bu günlere geldik, hep Her pazar bu sayfalarda birlikte. Haberi alır almaz, buluşalım... Kafaların, “yaparsınız” diyerek bizi kalplerin, dengelerin her gün yüreklendiren Işık Kansu, alabora olduğu bir ülkede, Figen Atalay, Mustafa K. keyifli, sürprizlerle dolu bir Erdemol, Enver Aysever pencere açalım. Pencere, bizde ve Olcay Büyüktaş özel bir aile geleneği malum... teşekkürü hak ediyor. Ve tabii HHH ki güveniyle onurlandıran Münevver’e soruyorum, Aykut Küçükkaya... Elbette “Nasıl başlamıştık? Zaman her gün büyüyen, renklenen nasıl geçti? Ne öğrendik? büyük bir aileyiz artık. Emek Ne anlattık?” diye. Her veren, pencere açan herkese zamanki panik haliyle “Ay ve en çok da okurlarımıza bilmiyorum, bana sorma, işim sonsuz teşekkürler! gücüm var, yoğunum” deyip İyi ki varsınız... yandan yandan uzaklaşıyor... Emine’ye dönüyorum hemen. Şaşkınlıkla yüzüme bakıyor... Sanki ayın, günün yeni ayırdına varıyor! Ve o beni soru yağmuruna tutuyor: “Hilallll... Sahi nasıl geçti? Ne yaptık, nasıl yaptık?..” HHH Hilal Köse @cumhuriyetpazar @cumhuriyet.pazar 3 MART 2019 SAYI 1 51 2 Cumhuriyet Gazetesi’nin ücretsiz ekidir Deniz Çakır, yeni dizisi ‘Vurgun’un setinden tiyatro sahnesine zamanla yarışıyor. Çakır’ın yeni karakteri Reyhan. 10 yıl boyunca kadınlığını askıya almış. Çakır, ‘Ben ‘Akışla flört et4 olsamhayatımıyaşardım’diyor. ‘Umut kıymetli, harika bir duygu. Hayatımın bu kadar çalkantılı döneminde bu cümleyi kuruyorum. Doğru bildiğimi yapmaya, doğru durmaya devam ediyorum. İşimi yapıyorum...’ ‘Eşitiz işte. Birbirimize iyi davranalım, birbirimizi iyi ağırlayalım. İnsan insanı iyi ağırlamayı öğrensin. Kadını erkeği yok bunun. Yaşam içinde birbirimizle flörtümüz iyi olsun.’ >> HİLAL KÖSE Genel Yayın Yönetmenimiz Aykut Küçükkaya, “Size bir sürprizim var. Yarınki Fotoğraf: Vedat Arık (18 Şubat 2019 Pazartesi) yazımı okuyun” dediğinde eyvahlanmıştık. Sabahı bekleyemedik tabii. Geceden okuduk yazıyı, Pazar Dergi’nin mart ayında yeniden basılacağını duyuruyordu! Azıcık 2 Mutsuzluğun garantisi Nasıl mutlu olacağımızın bir formülü yok. Yine de en azından bir ilişkide neleri yaparsak mutsuz oluruz biliyoruz... >> gÜLşAH ELİKbAnK 8 Narcissus, Karaburun’da nergis oldu! >> ÖzgEn AcAr 3 Aç olan siz değilsiniz Soğuk kış günlerinde kalorisi yüksek yiyecekler ve tatlılar sizi kısa süreliğine mutlu edebilir. >> mErvE SAAtçİ 6 Kimine göre spor, kimine göre oyun Espor hakkında pek fikri olmayan insanlar bile ekonomik boyutunun farkında... >> cAnbErK AdSALAn 3 Zorbalığa seyirci olmak da yanlış Dünyada 10 çocuktan biri sistematik zorbalıkla karşı karşıya kalıyor. Kaygı, depresyon, yalnızlık, düşük benlik algısı, yetişkinlikte başkalarına güvenmede sıkıntı yaratıyor. >> fİgEn AtALAy 5 Tekelin tadı kaldı >> AyçA HAn 8 Florence aşkı sorguluyor Popüler müziğin sanata en yakın hali Florence + The Machine iki yeni şarkıyla aramıza döndü. Bu kez aşkı sorguluyor. >> dEnİz ÜLKÜtEKİn >> 6 muStAfA K. ErdEmoL >> 7 EnvEr AySEvEr >> 7 zAfEr tEmoçİn C MY B ellerimin terlediğini, 3 Mart 2019 tarihli Cumhuriyet kalbimin teklediğini Pazar’ın kapağı. Anne sütünden sonra en kaliteli protein Yumurta ne çok, ne az Yumurtanın sağlık için faydalarını sizin için derledik. MERVE SAATÇİ u Yumurta, insan vücudunun Türk Kalp Vakfı Beslenme Uzmanı ihtiyacı protein Satın lerin yapıtaşı olan bütün temel aminoasitleri içerir. u Kilo vermek isteyenler için alırken, kabuğu temiz olan, çatlak ya da kırık olmayan yumurtaları tercih etmelisiniz. Yumurtaların çabuk bozulmasını engellemek için buzdolabına koyarken değil, kullanmadan hemen önce yıkamalısınız. Taze yumurta fazla pişirmeniz içeriğindeki demirden yararlanmanızı engeller. Yumurtayla tükete güzel bir alternatif. Her sabah kahvaltıda 1 yumurta ya kırıldığında yumurta akı ve sarısı birbirine ceğiniz taze karışmaz. sebze veya ta ze sıkılmış mey ve suları gibi C vi da yemeklere yumurta eklemek uzun süre tok kalmanızı sağlar, diyetinizi daha düzenli uygulamanıza tamininden zengin besinlerle demir emilimini artırabilirsiniz. u İyi pişirilmediğinde yardım eder. u Çocukların büyümesini destekler, kemik ve kasları güçlendirir, bağışıklığı arttı hem sindirimi zorlaşır hem de B grubu vitaminlerinden biyotinin vücutta kullanılması zorlaşır. 4 dakikada rır. Çocuğunuzun her gün 1 yumurta yemesini sağlayın. u Yumurta sahip olduğu demir ve B12 vitamini saye beyazı, 12 dakikada tamamı katılaşır. u Karşımıza farklı birçok çeşit çıkıyor. Türk Gıda Ko sinde kansızlık ve unutkanlıkla savaşır. u Yumurta 10 dakikadan fazla pişirilirse, sarısında deksi Yumurta Tebliği’ne göre, en baştaki numaraya bakarak üretim şeklini anlayabilirsiniz. 0: Organik ta “demir sülfür halkası” olarak tanımlanan yeşilgri bir halka oluşur. 10 dakikadan vuk 1: Gezen tavuk 2: Kümeste özgür tavuk 3: Kafes tavuğu Yumurta içeriğindeki çinko, selenyum ve E vitamini sayesinde daha parlak ve canlı bir cilde sahip olmanızı sağlar, saçlarınızı güçlendirir. Bekri Çeşnici, yıllar önce kurulan dost sofrasının fotoğrafını duvardan indirip, incelerken... Tam muhabbet, sanat edebiyat şiir odağıdır mekân ‘Hatay’dan bir tat gelir bizlere... BEKRİ ÇEŞNİCİ İnsan meyhaneye neden gider?? .. Öfke ile bu soruyu soran müşteri hızını alamayıp, kendi sorusunu kendi yanıtlamaya koyuldu: İki lokma meze için desen değil, o evde de var. Şu meret için desen, onu bakkaldan alıp evde de içersin... Münasebetsiz komiye kızıp söylenen adama Bekri Çeşnici 1980’li yılların Samatyası’nın koltuk meyhanesi Yeşil Çardak’ta rastlamıştı. Sonradan düşünmüş taşınmış, meyhaneye muhabbet için gidildiğinde karar kılan öfkeli adama hak vermekle birlikte yanıtın her kişinin edebine ve meşrebine göre değiştiğine karar vermişti. Meyhaneyi geyik muhabbeti mekânı yapmak da, arifler sofrasına çevirmek de, müdavimin edebine meşrebine bağlıdır. Siz daha çok ikinci gruptansanız, yani meyhaneyi bir edebiyat sanat meşheri olarak algılıyorsanız, mutlaka Bostancı’daki “Hatay Lokantası”na bir uğrayın derim. Tam muhabbet, sanat edebiyat şiir odağıdır Hatay. Bir müdavimi, “kahvedir aynı zamanda çay içmeye de giderim, ben birçok yazımı orada yazdım” diyor. Bavulunu on gün oraya bıraktığını söyleyen bir başkasına göre aynı zamanda emanetçidir. Bir başkasının posta kutusudur, mektupları oraya gider. HHH Hatay’ın Hatay olarak kurulması 1950’li yılların Kadıköyü’nde iskelenin karşısında Kumluk denen yerde, 1967 yılında şimdi artık aramızda olmayan Ali Demir tarafından kurulmuş, mekânı o günlerden bu yana, Kadiköy’den Bostancı’ya taşıyarak ve geliştirerek getiren ise 1975’te garson olarak giren, 1979’da ortak olan Sivaslı Mehmet Ali Işık olmuş. Hatay daha Kadıköy’deki yerindeyken (Bostancı’ya 1986’da gidiyor. Hatay Defterleri’nin başlangıç tarihi de 1986) bir gün Cemal Süreya geliyor ve Mehmet Ali’yi bir kenara çekip, “Bak Mehmet Ali” diyor, “biz buraya hep geliriz yeter ki, sen bize şundan şundan oluşan bir fiks mönü yap.” İki şair (Mehmet Ali Işık, Cemal Süreya’yı tanımadan önce de şair. Zaten Alevi Mehmet Ali’nin köyünün yarısı şair) anlaşıyorlar ve Hatay Cemal Süreya’nın mekânı oluyor. Yalnız Cemal Süreya mı, bütün İkinci Yeni, dahası Dağlarca, Can Yücel’den başlayın, şair yazar çevirmen, ressam gazeteci ve aydın birçok kişinin evi, dünyanın defterleri olan (Hatay Defterleri) ilk ve tek meyhanesi, çeşitli anma etkkinliklerinin gerçekleştiği kültür merkezi; masaları, meyhane duvarları sanat galerisi, bir akademi, bir okul olup çıkıyor. İlk başta, duvarlardaki resim sergileri yadırganıyor gibi olduysa da, zamanla oturuyor. Şimdilerde sanatseverlerin, gazetecilerin, sanatçıların, çevirmenlerin, gençlerin, siyasete bulaşmış, ama ham, ervahlaşmamışların mekânı olan Hatay’a geçen akşam Cumhuriyet’ten bir ekip olarak (Alev Coşkun, Hüseyin Yıldız, Adnan Aslan, Aykut Küçükkaya, Tuncay Mollaveisoğlu, Şükran Soner, Ali Sirmen’den başkası olmayan Bekri Çeşnici, Miyase İlknur, Mine Kırıkkanat) gittik, eski günleri yâd ettik. Komşu masalarla sohbet ettik, Mehmet Ali’den “Cemal Süreyya Hasretiyle 30 yıl” kitabını aldık diğer masalarla lafladık ve sonunda İstanbul’un kahredici trafiğinin bizi ayrı düşürdüğü Hatay’a daha sık gitmeye karar verdik. Miyase’yi Sabiha Gökçen’den Ankara’ya uçmak üzere, sofradan erken azat ettiğimiz geceyi Alev Coşkun’un lezzetli bir biçemle hikâye ettiği Atatürkİnönü ilişkileriyle ilgili açıklamalarıyla noktaladık. Mehmet Ali Işık, duvarlarındaki anılarıyla müzeye dönen restoranın ortağı, eski günleri anlatırken gözleri doluyor. HHH Meyhane deyince akla, mezelerin yemeklerin servisin nasıl olduğu sorusu gelmesi de Hatay için geçerli değil. Nasıl olsa mezeleri güzel kılan yanındaki dizeler, yemekleri lezzetli kılan sohbetler olunca, yani sanat ve sofra birbirlerinden destek alınca, paçanga böreği şöyle olmuş, yok humus böyle olmuş, pek önemi kalmıyor. Yanlış anlaşılmasın, yine de mutfak leziz ve zengin, hesaplar dingin, servis dost sıcaklığında... Hatay’da var olan güzellikleri ne kadar anlatsam yeridir. Ama bunların yanı sıra bir yok var ki, güzel olan varlar kadar güzel. Efendim, Hatay’da arabesk yok. Şimdi de yok, en vıcık haliyle egemen olduğunda da yoktu. Hatay Lokantası, arabeske direnmiş, ama eğer Kalamış’ta bir tatlı huzur arayan Münir Nurettin isterseniz o, en âlâsından var. Cemal Süreya’nın ve dostu Mehmet Ali Işık’ın ve Hatay’ın müdavimlerine yakışan da o. Diyeceğim o ki, Hatay Lokantası’na bir gidin! Belki Münir Nurettin’in Kalamış’ta aradığı bir tatlı huzuru siz o akşam Bostancı’da bulursunuz. Bir Bekri Çeşnici vardı: Sahi bir zamanlar Cumhuriyet Dergi’de restoranlar, meyhaneler yazan, kah Samatya’ya, kâh Antalya’ya, kâh Prag’a, kâh Paris’e giden taamın ve de sohbetin lezettini sizlere yansıtmaya çalışan bir Bekri Çeşnici vardı. Son zamanlarda Bekri Çeşnici’nin ne olduğunu soranlara “Bekri Çeşnici’lerin dönemi geçti” diyordum. Bekri Çeşnici, bundan böyle arada bir, maziden süzülüp bize kadar gelen lezzetleri anlatacak. Cemal Süreya’nın çantası ve bir de heykeli, Cumhuriyet gazetesinin sayfaları, pek çok edebiyatçının el yazısı notları karşılıyor konukları içeri girer girmez. Uğur Mumcu’nun masası mekânın üst katında.