Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
4 20 ARALIK 2020 K adın yazarların cinsel saldırı ifşalarıyla başlayan #MeToo hareketi edebiyat dünyasında sarsıntı yarattı, kısa sürede yayıldı. Her kesimden, sosyal statüden kadın, yaşadığı cinsel saldırıyı sosyal medyadan duyurmaya başladı. Yayınevleri ifşa edilen yazarların ilişiğini keserken, önce özür dileyen Hasan Ali Toptaş birkaç gün sonra çark etti. Çizer Metin Üstündağ, yazarlar Bora Abdo, Hüseyin Kıran, yönetmen Batuhan Bilgiç de listede. Kadın örgütleri ayakta. PEN Yazarlar Derneği, ‘önleyici, onarıcı bir adalet sağlamak’ için onur komisyonu kurma kararı aldı. Cesurca yaşadıklarını paylaşan kadınlara çok sayıda destek gelse de cinsel saldırıyı flört ilişkisine indirgemek isteyenler de ‘Neden şimdi konuştunuz’ diye soranlar da vardı. Türkiye Psikiyatri Derneği Medya ve Ruh Sağlığı çalışma Birimi Eş Koordinatörü, Türkiye Psikiyatri Derneği Kadın Çalışma Birimi üyesi psikiyatrist Arzu Erkan Yüce ve hukukçu vekiller Filiz Kerestecioğlu ve Sera Kadıgil ile “Hareket nereye evrilmeli” sorusuna yanıt aradık. Dr. Arzu Erkan Yüce, cinsel saldırı failinin sevilen biri olabileceğini söylüyor Evli, Arzu Erkan Yüce çocuklu, entelektüel... İstanbul Kültür Üniversitesi Psikoloji Bölümü öğretim görevlisi psikiyatrist Dr. Arzu Erkan Yüce, “Tacize, şiddete maruz kalan kimseler sesini çıkarmaya devam ettikçe; dayanışma ve alınacak tavır sayesinde, faillerin kurdukları bu düzen yıkılacak” diyor. u Önce şunu sorayım: Rıza nedir? Bir zamanlar biriyle sevgili olmanız, rızanızla sevişmeniz, hatta evli olmanız, partnerinizin/eşinizin size tecavüz etmediği yönünde kanıt oluşturmaz. İlişki içi, evlilik içi tecavüz vardır, cinsel şiddetin en yaygın ve gizli kalan biçimlerinden biridir ve suçtur. Onay tek seferliktir. Her seferinde onay olmalı. Her seferinde rıza gözetilmeli. Psikolojik baskı, manipülasyon, şantaj ile rıza inşası da şiddettir. İstemiyorsa, zorlayamazsınız. Bir de sevişmedi diye hayatı zindan etmek versiyonu var, daha sinsi bir şiddet. Sırf tadı büsbütün kaçmasın, evdeki çoluk çocuk o gerginlikten etkilenmesin diye istemeye isteme birlikte olmaya katlananlar var, bu da bir şiddet. İFŞA ÖZSAVUNMA ARACIDIR u İfşalarla ilgili ne düşünüyorsunuz? Diğer yöntemlerin mümkün olmadığı koşullarda, fail çok güçlü konumda ve kitlelerce korunuyor ise yaşananları ortaya çıkaracak başka yol olmadığında, olay hukuki olarak zamanaşımına uğradığında, işlemediğinde vs. “ifşa” bir yardım çığlığı, bir dayanışma, bir özsavunma aracıdır. u Cinsel şiddeti açıklamak kolay mıdır? Bir kadın flört ettiği biri için ‘intikam’ amaçlı ‘beni taciz etti’ diyebilir mi? Maruz kalanlar değil iftira etmek, yakın çevreleri, avukatları ya da yeri geldiğinde terapistleri tarafından şikâyetçi olmaya defalarca yönlendirildikleri halde bunu kolaylıkla yapamazlar. Bu iddia tanıklıklarımızla, bilimsel verilerle bağdaşmamakta, maruz kalanı çaresizleştirmeye hizmet etmektedir. Cinselliğin tabu olduğu bir toplumda bir kadının damgalanacağını ve hedef haline geleceğini tahmin ettiği halde ifşa etmesi, başka çaresi kalmadığını gösteriyor. Öte yandan şiddet beyanında bulunan kadının “erkeğin itibarını zedelemek için iftira attığı” iddiası, erkeğin itibarının kadının itibarından yüksek olduğu önermesini içerir. Herkesin bir itibarı var ve failin elinden gelen mağduriyet hiçbir kadına itibar kazandırmaz. Bu eril kibirdir! u Flört ve taciz arasındaki ince çizgi... Tekrar hatırlatabilir miyiz? Flört, kur olumlu hisler uyandırıyorsa hoş; kişi taciz ve baskı hissediyor, bundan rahatsız oluyor ve buna rağmen sürdürülüyorsa tacizdir. Koyduğunuz sınırdan dolayı mesleki, sosyal ya da akademik olarak hayatınızı zorlaştırıyorsa bu da tacizdir. Bir tarafın hoşlanmadığı iletişim biçimi nasıl flört olur, anlaşılır gibi değil. “Taciz değil flört” diyenler asimetrik/hiyerarşik ilişki içindeki hele de genç yaştaki kadınları açıkça reddedemeyeceği biçimde örtük tacizlerle köşeye kıstıranlardan bihaber! Bir diğer sorun da bu kişilerin usta manipülatör oldukları için farklı kimselerle farklı ilişkiler kurarak, aşırı “düzgün, güvenilir, saygın” imaj çizmeleridir. Maruz kalan kendini sorgular durur “acaba ben mi yanlış anlıyorum, ben mi yanlış davranıyorum?” diye. Yalnızlaşır. u Faillerin ortak özellikleri var mı? Fail evli, çocuklu, entelektüel, “şiddet karşıtı”, kadın hakları savunucusu, toplum tarafından parmakla gösterilen biri olabilir. Diğer kadınlarla şahane dost olur, asla çizgiyi aşmadan. O nedenle suçu ortaya çıktığında savunanı boldur. Maruz kalanın korktuğu başına gelir. Failin taciz davranışlarının camiada o zaten biraz “sapıktır”, “çapkındır”, “kızlara düşkündür” “ama iyi çocuktur” gibi tanımlarla, normalize edildiği de sıktır. En acısı da budur. “Karıncayı incitmez” bu insana “bazı zaaflarından” dolayı, adeta bazı kadınlar kurban edilir. Faille dayanışma içinde olup şiddete maruz kalanı yalnızlaştıran, ötekileştiren, şiddeti meşrulaştıran kimse potansiyel faildir. u Erkekleri linç ediyorlar söylemine ne dersiniz? İfşada amaç taciz edeni cezalandırmak, yıpratmak da değil. Amaç herkesçe bilinen, söylenemeyen, önü alınamayan mükerrer davranışlara bir son vermelerini sağlamak, hukuki süreçler için alan açmak. Amaç dayanışmak ve taciz ederken arkalarını yasladıkları kimselerin de kime destek olduklarını bilmelerini sağlamak. İtibarını, unvanını, şanını, şöhretini, gücünü, zenginliğini, yaptığı iyi işini, şiddet davranışına perde eden her kim ise bu perdenin çekilip alınması gerekir. Yani kişi kendini var kıldığı bu alanlarda bulundurulmamalı, boykot ve protesto ile sosyal yaptırımlar uygulanmalı. 1Tüm dünyada ülkeden ülkeye değişmekle birlikte kadınların ortalama %70’e yakını erkekler ve özellikle eşleri/sevgilileri tarafından çeşitli şekillerde şiddete maruz bırakılıyor. 4Kadın örgütlerinden destek almak, profesyonel ruhsal yardım, haklarını bilmek, güçlenmek, özsavunma yöntemlerini öğrenmek korunmak için gereklidir. 2Ülkemizde 18 yaş öncesi evlenen her 2 kadından biri, 18 yaş sonrası evlenen her 3 kadından biri yakınlarındaki erkeklerin fiziksel ve/ya da cinsel şiddetine maruz kalıyor. 5Cinsel istismarda beden ve zihin, inkâr bastırma gibi savunma düzeneklerini devreye sokar, adeta saldırı hiç yaşanmamışçasına yok sayılmasına neden olabilir. 3Saldırı sonrası delilleri kaybolmaması için saklamak, fotoğraflamak, yakınına da emanet etmek, varsa görüntü ses kaydı vs yedeklemek, kaybolması riskine karşı yakını ile paylaşmak önemlidir. 6Travmayla baş etmede en önemli adım saldırının dile getirilmesidir. Sonra travmanın hasarları yavaş yavaş onarılır, kişi güçlenir ve travmatik yaşantısının esaretinden kurtulur. Şiddet ve cinsel şiddet ölümcül sonuçları da olabilen bir halk sağlığı sorunudur. Taciz ve şiddet baş gösterdiğinde Toplumda birbirimizi gözetmeliyiz. bilinirliği olan kişilerin kararlı u Cinsel Şiddetle Mücadele Derneği’nin kavramlar sözlüğünden.. paylaşımları şiddetle Cinsel taciz: Kişinin onayı olmaksızın gerçekleştirilen, fiziksel temas içermeyen ramücadelenin lokomotifi. hatsız edici cinsel eylem, söz ve davranışlar. Onay: Kişinin belirli bir cinsel davranışı yaşamak istediğini özgür iradesiyle, sözlü veya bedensel ifade yoluyla net ve açık olarak belirtmesi. Tek seferliktir. Onay geri çekilebilir. Onay inşası: Kişinin onay vermediği herhangi bir cinsel davranışta onay almak için kişinin karar verme yetisini manipüle etmek. Mağdur suçlayıcılık: Yaşanılan bir mağduriyette çeşitli gerekçelerle kabahati o mağduriyeti yaşayan kişiye yapıştırarak faili aklayan yaklaşım. Kişinin yaşadığı şiddeti gizlemek zorunda kalmasının önemli sebeplerinden biridir. Cinsel şiddetin sürekli mağdur olan kişi üzerinden konuşulmasına, faillerin yok sayılmasına neden olur. Seyirci kalan: Bir şiddet veya zorbalık durumuna müdahale etmeyen kişiler. Seyirci kalanlar failin şiddet davranışına devam etmesine neden olabilir. Neden sosyal medyadan duyurdular? Pek çok kadın bu sessizlikte ölüyor AV. FILIZ KERESTECIOĞLU HDP İSTANBUL MILLETVEKILI K adınlar yaşadıklarıyla yüzleşiyor, aslında toplumu buna teşvik etmek istiyorlar. Burada kadın dayanışmasının çok önemli olduğunu düşünüyorum. Çünkü konuşmak hiç kolay bir şey değil. “Kaç yıldır niye sustu, neden anlatmadı” deniyor ya... Eğer adaletin gerçekleştiği bir ülkede bir dünyada yaşıyor olsak, kadınlar yaşadıklarını tekrar tekrar anlatmak zorunda kalmasalar, dava süreçlerinden sonuç alabileceklerini düşünseler, “kadın beyanı esastır” ilkesinin bir kural olarak yerleştiğine tanık olabilsek, konuşmak çok daha kolay olabilir. Ben 35 yıllık hukuk hayatımda yaşadığım çok sayıda olayda gördüm. Ensest, aile içi şiddet, flört şiddeti... Faillerin çoğu statü sahibi olan, güçlerini kullanan erkeklerdi... Güç kullanımının altında ezilen kadın ne yapacağını şaşırıyor. O anda yanında birkaç kadını bulabilse belki birlikte mücadele edebilecek. Kendilerini yalnız hissediyor kadınlar. Adalete erişememek de saldırının açığa çıkarılmasını engelliyor. Hatta mahkemelerde tekrar tekrar anlatarak hâkimlerin tacizine uğramak... Detayların tekrar tekrar anlatılmasını özellikle isteyen hâkimler gördüm, çocuklar söz konusuyken bile... Şimdi kadınları geri püskürtmek istiyorlar güç sahibi erkekler, birlikte oldukları görüntüleri paylaşanlar var. Jodie Foster’in rol aldığı Sanık filmini hatırlasınlar. Birlikte olmak, içki içmek tecavüzü aklayamaz, saldırıyı meşrulaştıramaz. Metin Kaçan’ın Güneş’e yaşattıklarını hatırlıyorum. Ben hakikaten adalete bir çağrı yapamayacağım, hayatın her alanında bu konuda eksiklik hissediliyor. Kadınlara çağrım var. Dayanışma önemli, hiçbir kadın yalnız hissetmemeli. AV. SERA KADIGIL CHP İSTANBUL MILLETVEKILI N ihayet kadınlar konuşacak ve hep birlikte birbirlerinin yaralarını saracak güce eriştiği için çok mutluyum. “İspat et” diyorlar “Niye sustun” gibi aşırı yaratıcı(!) sorular soruyor erkek akılları. Birincisi; bir ofiste, bir sınıfta, en güvenmen gereken akrabalarınla olduğun bir evin bir odasında uğradığın tacizi, kime nasıl ispat edeceksin? Bir cesaret söylemeye çalıştığında “Aman kızım sus kan çıkar, ona birşey olmaz, olan senin namusuna olur” diye verilen ahlaksızca akılları, bu saçma soruları soranlar vicdanlarının neresine koyuyorlar, çok merak ediyorum. Kadınlar susuyor, susmak zorunda kalıyor ve İpek Er gibi pek çok kadın bu sessizlikte ölüyor! Eşinden şiddet mi görüyorsun, sus. Tacize mi Birbirimize tutunmalıyız. uğruyorsun, sus. Ekonomik, psikolojik şiddet altında mısın? Sus! Neden? Çünkü bu bir erkek Bunları dünyası. Ve sen aileyi korumakla çocuğa bakmakla yapanların uykuları kaçmalı. mükellefsin. Neden? Çünkü toplum böyle buyuruyor, çünkü sırf kadın olarak doğdu diye devletlerin, toplumların alması gereken sorumluluğun tümü tek başına kadının sırtına yükleniyor, bu yaklaşımın absürdlüğünü fark edip bu sömürü düzenini reddeden kadınlar ise ortaçağda olduğu gibi neredeyse cadı ilan ediliyor! Hukuk, iktidarın hukuku olmasa yapacağı şey açık! Uygulamamak için kırk takla attıkları İstanbul Sözleşmesi’nde madde madde yazıyor. Yüzyıllardır sömürülen kadını koruyacaksın, cinsiyet eşitliği sağlayacaksın ey devlet diyor! Şiddet gören kadını karakoldan öğütle eve yollamayacaksın diyor mesela!