Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
25 AĞUSTOS 2019 5 50 yaşına geldiğinde 30 yıllık eşini karşısına aldı: “Artık sana kadınlık yapamayacağım. Heyecan bitti. Yoruldum... Anlayış göstereceksin” dedi. Eşi hayretle yüzüne baktı, sonra kızdı, bir süre ona hayatı zindan etti ama kabullendi, 18 yıldır böyleler... 55 yaşında kadın: “Artık o kadar sıkılmıştım ki, gece yatarken onda tensel bir uyarılma olmaması için aramıza yastık koyuyordum. Önce yatağa giriyor, uyuyor numarası yapıyordum. Ya da onun uyumasını beklerken mutfakta iş yapıyordum...” 67 yaşında kadın: “Seksi geceliklerimle yanına sokulur, ilgisizliğine ağlardım. Zamanla birine âşık oldum, 25 yıl sonra onu terk ettim. İkinci eşimle her fırsatta birlikte oluyorduk. Ancak onu kaybettim, şimdi hayatımda biri yok, ama birini isterdim...” Prof. Yıldırım, çiftlere aralarındaki yakınlığı korumalarını tavsiye ediyor: Hedef birleşme olmamalı Hem yok ama hep var! “Öncelikle cinsel sorun ve cinsel işlev bozukluğu ayrımını yapmak gerekir. Sorun, bireyin tanımladığı her türlü zorluktur.” Zihnimizdeki olumlu ya da olumsuz her düşüncenin cinsel hayatımızı doğrudan etkilediğini biliyor muydunuz? Konuşulmayan, utanılan hatta bu nedenle hekime gitmeye bile çekinilen hastalıkların başında ne yazık ki cinsel problemler geliyor. Cinselliğin tabu olarak görülmesi, sorun yaşayan bireylerin yanlış kişilere başvurmasına, tedavi olamamalarına ve mutsuz bir ilişkiye mahkum olmalarına neden oluyor. Cinsel isteksizlik, orgazm olamama, erken boşalma ve sertleşme bozuklukları sorunların başlıcaları... Cinsel işlev bozuklukları polikliniklerine başvuran kadınların yarısı vajinismus, erkeklerin yarısı ise sertleşme bozukluğundan şikâyetçi. Cinsel Eğitim Tedavi ve Araştırma Derneği Başkanı (CETAD) Prof. Dr. Ejder Yıldırım’a merak edilenleri sorduk. u Türkiye’de cinselliğe yaklaşım nasıl? Toplumun cinselliğe paradoksal bir yaklaşımı var. İçinde bir sürü çelişki barındırıyor. Bir yandan son derece kapalı, diğer yandan doğrudan cinsellik üzerine kurgulanmış bir toplumsal yapı ve kültürel kodlar var. Çocuklardan evlenip torun vermesi isteniyor, ama onların cinselliği öğrenmelerinin yolu açılmıyor. Adet kanaması gibi bilgiler bile esirgeniyor. Öpüşme sahnesi çıkınca TV kapatılıyor, ama düğün bitimi damadın beline vuruluyor, ilk gece evli çiftin kapısı dinleniyor. Cinsellik hem yok ama hep var. Yani bir yanımız aseksüel iken bir yanımız pornografi boyutunda cinsellik dolu. Evlenen gençlerden birleşmeleri, yani penis ve vajinalarının sorunsuz çalışması bekleniyor. Bu paradoksla, aşırı önem bir araya gelince cinsellik son derece kırılgan oluyor. DOĞRU ZAMAN VAR MI? u Cinsellik kaç yaşında yaşanmalı? Şu yaşta cinsellik yaşanır diye yanıt vermek, hem çok yanlış anlamalara neden olabilir hem de ne dersek diyelim eksik bir yanıt olacaktır. Çünkü cinsellik toplumsal olarak tanımı açık olarak yapılamamış bir olgu. Cinsellik derken neyin kastedildiği çok önemli. Hangi yaşta cinsellik yaşanır sorusu, cinselliği cinsel birleşme olarak algılayan zihniyet için kız çocuğu kaç yaşında evlenebilir gibi toplumsal açıdan son derece tehlikeli ve sığ bir yaklaşıma kaynak oluşturabilir. Soruyu ergen cinsellikle nasıl tanışmalı, cinselliği nasıl öğrenmeli ve yaşamalı şeklinde yeniden kurgulamak daha doğru olacak. u Nasıl olmalı bu tanışma? Cinsellikle tanışma çocuklukla başlasa da insan cinselliği biyolojik olarak da öğrenilen bir yaşantıdır. Diğer hayvanlardaki gibi içgüdüsel bir davranış belleği yoktur. Ergenlikte değişen hormonal ve bedensel yapı ile zihinsel değişim başlar. Deneyimleme ve keşifle, beyinde cinselliğe ilişkin yeni nöral devreler oluşur. Bu nedenle cinsellik biyolojik olarak öğrenilendir diyoruz. Yani beyin ve beden cinselliği deneyimle tanımlar ve öğrenir. Aşamaları keşif, uyarılma, deneyimleme, bilme ve yeniden keşif... Uyarılmanın tanımlanması ve kontrolü için beyinin belirli bir olgunluğa erişmiş olması lazım. Diğer bir deyimle sağlıklı bir cinsel gelişim için öncelikle zihinsel uygunluk gerekir. Ergenlik öncesinde bedensel cinsel deneyimler ciddi travmatik ve gelişimsel sorunlara yol açabilir. u Ergenlik öncesine dair neler söylersiniz? Ergenlik öncesi yapılan daha çok cinsel uyarılma keşfidir. Cinsellik, çıplak beden ve uyarılma merak edilir, ancak bu merak bir oyundaki haz ve merakın yanında son derece düşük enerjiye sahiptir. u Ergenlikle başlıyor diyorsunuz... Ergenlikte bedeni keşif kat be kat artar. Ergen birey, cinsel organları, cinselliği ve hazzı merak eder. İlk aşama cinsel hazzın kendi kendine keşfi olan mastürbasyon ya da mastürbasyon benzeri uğraşlardır. Sonra bilgilenme dönemi başlar. Bunu yavaş yavaş romantik duygunun keşfi izler. Romantik yakınlaşmayla beraber başka bedenleri ve başkalarının hazzını merak eder. Kademeli keşif ve deneyimleme ile erişkinlik dönemine girilir, cinselliğin öğrenilmesi ise tüm yaşam boyunca sürer. Öğrenmenin ağırlıklı kısmının tamamlanma sı 30’lu yaşları bulur. O nedenle cinsellik şu yaşta yaşanıp öğrenilecek kalıp bir yaşantı, kurallı bir uğraş değildir. u Kadın ve erkeklerde en sık görülen cinsel problemler nelerdir? En sık görülen cinsel işlev bozuklukları cinsel isteksizlik, orgazm olamama, erken boşalma ve sertleşme bozuklukları dır. Ülkemizde birinci sırada vajinismus, erkekler için ise sertleşme bozukluğu var. Dünyada durum vajinismus dışında benzer oranlarda. u Neden vajinismus genelin dışında? Çünkü bekâret kaygısının olmadığı kültürlerde vajinismus yok denecek kadar az. Türkiye, İran, Mısır, Ürdün gibi bekâretin önemsendiği ülkelerde cinsel birleşmeyle ilgili sorunlar daha sık gözleniyor. BİRLEŞME DIŞINDA HAZ ÖNEMLİ uNe zaman hekime başvurulmalı? Cinsel sorun bireyin ya da çiftin cinsel yaşamını olumsuz etkiliyor ve belirli bir süredir devam ediyorsa yapılacak ilk iş bir cinsel danışmanlık hizmeti alınmasıdır. Burada kastettiğim cinsel terapi değil. İyi bir cinsel danışmanlık birçok cinsel sorunu, bir cinsel işlev bozukluğuna dönüşmeden engelleyebilir. Cinsel danışmanlık birinci basamak sağlık merkezlerinde yapılabilecek bir uygulamadır. u Eğer bir cinsel işlev bozukluğu varsa... O zaman doğru bir uzmanı seçmek çok önemli. Cinsel işlev bozuklukları yapısal bir soruna bağlı ise örneğin damar hastalığı, anatomik bir bozukluk gibi, üroloji ya da jinekolojiye başvurulur. Yapısal değilse psikiyatri uzmanlığının alanına girer. İsteksizlik, uyarılmama, vajinismus, sertleşme bozukluğu, erken ya da geç boşalma gibi... u Çiftlerin birbirine yaklaşımı nasıl olmalı? Bence en önemli soru bu. Birbirlerini seven, cinsel yaşamda iletişimi olan, sorunun kendisinden ziyade, birbirlerinin ve kendilerinin doyumunu artırma çabası içinde olan çiftler, bu sorunlardan çok az etkilenecektir. O nedenle öncelik cinsellikte iletişim ve yakınlıktır. Özellikle birleşme dışı cinsel yaşamı güçlendirmek ve birleşme dışında hazzı öğrenebilmek koruyucu olacaktır. ‘KOÇTU, BİTKİ UZMANIYDI DERKEN...’ u Uzmana başvuru oranı nedir? Sorunun yaygınlık oranıyla kıyaslandığında uzmana başvuru son derece düşük. Bir de başvurulan ve uzman sanılan kişilerin gerçekten uzman olup olmamaları sorunu var ki bu durum maalesef ülkemiz açısından ayrı bir kanayan yara. u Tedavi için yanlış kişilerin kapılasını çalanların sayısı fazla mı? Maalesef. Elbette bu sadece cinsel terapi sorunu değil. Genel olarak bilimsel tıp, son zamanlarda çok fazla yıpratıldı ve tıp dışı insanların ticari alanına dönüştü. En fazla zara Vanilla Sky filminden bir kare. Tom Cruise ve Penélope Cruz. rı psikoterapiler aldı, psikoterapiler içinde de cinsel terapiler ilk sırada. Yaşam koçuydu, danışmandı, bitki uzmanıydı derken herkes depresyonu, panik bozukluğunu ve daha bir sürü ruhsal rahatsızlığı tedavi etmeye başladı. Ticari amaçlı bu tür tedavileri pazarlayanlar özellikle sosyal medya üzerinden soslu bilgilendirmelerle güven sağlayarak insanları kandırıyorlar. Reklamlar yapıyorlar, sahte ümitler veriyorlar, medyada boy gösteriyorlar, kongreler düzenliyorlar ve cinsellik alanının kapalı olmasından da faydalanarak ciddi haksız kazanç sağlıyor ve insanlara zarar veriyorlar. İçinde cinsellik geçen bazı dernek görünümündeki paravan ticarethanelerin de kullanılması ile bu yanlış ve etik dışı uygulamalar daha da yaygınlaşıyor. u Cinsel problemlerde tedavi oranı nedir? Günümüzde terapiler, etkinliği bilimsel olarak yüksek kanıt düzeyinde olan yöntemlerdir. İlaç tedavileri cinsel sorunda kullanılsa da kesin çözüm terapiyle olacaktır. Yetkin bir uzman tarafından yapılan cinsel terapi ile organik nedene bağlı olmayan cinsel sorun tamamen tedavi edilebilir. Genellikle kullanılan ve yüksek başarı sağlayan yöntem partnerin de tedaviye dahil edildiği cinsel terapidir. MERDİVEN ALTI SATIŞLAR u İnternetten cinsel isteği artırdığı söylenen ürünleri alanların sayısının arttığı biliniyor... Gıda takviyesi olarak geçen ama içerikleri açısından kimyasallarla dolu bu ürünlerin kullanımı ciddi bir halk sağlığı sorunudur. İnsanlar “ilaç almıyorum, bitkisel takviye ile çözüyorum” zannediyor. Ama risk de tam burada başlıyor. Örneğin bir gıda takviyesinde tıbbi ilacın içeriğinin 20 katı ekstre saptandı. Bu tür maddelerin kullanımı ölüm, organ kaybı ya da ağır ruhsal sorun ile sonuçlanacak ciddi riskler içermektedir. u Tedavi olanakları yeterli mi? Az sayıda eğitim araştırma ve devlet hastanesinde cinsel işlev bozuklukları poliklinikleri var. Hizmet veriliyor, ancak bunlar ihtiyacı karşılamada çok yetersiz. Devlet hastanelerinde cinsel terapilerin, temelde psikoterapilerin yapılamamasındaki ana neden hastanelerdeki hizmet yükü ve sistemden 10’ar dakikalık aralarla hasta randevusu verilmesi, bir başka konu da eğitim almış ve deneyim geliştirmiş hekimlerin sayıca yetersizliği. Haftaya: Psikiyatrist Dr. Ceyda Güvenç (Kadınlar neden isteksiz?) sibel bahçetepe “Şu yaşta cinsellik yaşanır diye yanıt vermek çok yanlış anlamalara neden olabilir. Diğer bir deyimle sağlıklı bir cinsel gelişim için öncelikle zihinsel uygunluk gerekir.” “Yaşanan sorun her ne olursa olsun öncelik cinselliği keyifle yaşamak olmalı. Çiftler yakınlıklarını korumalı, cinselliğin birleşme dışındaki keyifli dünyasını keşfetmeli.” “Bazen sorun diye tanımlanan durum olağan fizyolojik bir yaşantı olabilir. İşlev bozukluğu, sorunun olağan fizyolojinin bozulmasından kaynaklanması, bir süredir sürüyor olması halidir.” 40’lı yaşlar Erkek, 40’lı yaşlarda: “Yorucu iş hayatı, çocuk, antidepresan kullanımı gibi etkenler nedeniyle cinsel istek azalıyor. Ama uzun yıllar aynı kişiyle birlikte olmak da “korkusuz” ve “güvenli” birliktelik yaşanmasını sağlıyor. Zihinsel yorgunluk da cinsel arzuyu törpülüyor. Tabular nedeniyle bireylerin özgürce cinselliklerini keşfetmeleri ve bunu yaşamaları da mümkün olmuyor...” skor kaygısı Erkek, 54 yaşında:“Cinsellikte beklentim tenle birlikte ruhumun da haz alması. Skor kaygısı olmadan... Seks, bir ihtiyacı karşılama olarak değil, duyguların diliyle ifade edilen bir birliktelik olsa güzel olurdu. Ama erkeklerin üzerinde ciddi bir skor baskısı var. Yavaşlayıp duyguları dinlemeye, hissetmeye zaman yok sanki ya da çocukluktan beri öğretilenler bu kaygıyı yaratıyor.” ev arkadaşlığı Erkek, 47 yaşında: “İlişkilerin temelinde cinsellik var. Kadınlar ilk başlarda daha istekli oluyor, evlenince değişiyorlar. Kendimi aldatılmış gibi hissettiğim çok oldu çünkü hem çok sevdiğini söylüyordu hem de hiç birlikte olmaya yanaşmıyordu. Sürekli talep eden ve reddedilen ben oldum. Sonunda ben de uzaklaştım, özellikle son bir yıldır aramızdaki cinsel iletişim sıfıra yakın... Ev arkadaşıyız.” Ejder Yıldırım