02 Haziran 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

9 EYLÜL 2018, PAZAR SAYFA 7 Teşhis AHMET TULGAR Kemal Sunal’ın filmlerinin sefasını Hülya Koçyiğit’le Selim Soydan sürüyor Zamane kahramanları susmayan kahkahaya karşı Zamanında Hülya Koçyiğit beyazperdede seyircilerini duygulandırmış, ağlatmış olabilir; mane hukuku” bile diyebiliriz ve işte bu eşzamanlı hukuk ya da zamane hukukundan yargı kararı çıkıyor, çıkar ama adalet çıkıyor mu; burası bir soru işare Kemal Sunal’ın filmlerinin telif hakları üzerinden süren dava Hülya hangi biri olmadığı için sinemada kendisine yer açmış, açılmış durgun ve kırgın güzelliği; Selim Soydan’ın ise sahaya çıktığı yıllarda bile futbolcu seksapelinden çok evkafta memur imgesi su Selim Soydan takımının taraftarlarını tribünlerde hop oturtup hop kaldırtmış olabilir. Ama o zamanlar geçti ve onlar inatçı zamaneliklerinde artık bizi cezbetmiyorlar. Oysa Kemal ti işte. Pozitif hukuk, zamanı tek bir anda dondururken, adalet hukuku, ahlak ve felsefeyi kattığı gibi, zamanın geçmiş ve gelecek boyutlarını da katıyor yargılamaya: “Zanlı ya da davalı, davaya konu edilen ey Koçyiğit ve Selim Soydan çiftinin sahibi olduğu yapım şirketi Gülşah Film lehine ve Sunal’ın ailesinin aleyhine sonuca bağlandı. nan fiziği kadar risksiz, sathi kariyerler az bulunur. Ve her zaman, her dönemde iktidarın, güçlünün yanında yer alan siyasi çıkışlar onlarınki… Her dem zamane kalabilmek, zamaneliğin güvenliği ve refahı içinde yaşayıp gitmek için ilkesizlik kadar tutkusuzluk da şarttır. Çünkü tutku, Sunal, her akşam o bitmeyen, geniş “yapıt zaman”ında sempatik imajıyla lemde bulunduysa eğer, hangi geçmişten ve hangi şart zamaneliğe izin vermez. Tutkulu insan ya geçmişte kalır, geçmişte bir yerde takılır, ya fazlaca geleceğe gider, koşar. Satıhta bırakmaz insanı harekete geçtiğinde televizyonların larda ge tutku, derine çeker. karşısında kahkahalar dinmek bilmiyor, ona yönelik seyirci sevgi ve lerek bulundu bu ey Hülya Koçyiğit’in sinema ile ilişkisinde bir Türkan Şoray’ın, bir Fatma Girik’in, bir Müjde Ar’ın tutkusunu, yeniden ve yeniden deneyişle ilgisi sürüyor. lemde”; “Verile rini, zorlayışlarını saptamak zor. Peki, ya Selim Soydan hiç mi istemedi saha kenarında yüzün KoçyiğitSoydan ikilisi ile Sunal ailesi arasında Kemal Sunal’ın filmlerinin telif hakları üzerinden süren dava, bana bir kez daha “pozitif hukuk” ile “adalet hukuku” arasındaki ayrımı düşündürdü. Davaya konu olan mesele şu ki; Kemal Sunal’ın filmlerinin gösterim hakları KoçyiğitSoydan’ın sahibi olduğu yapımcı şirket Gülşah Film’in elinde ve şirket tepe tepe televizyonlara sattığı bu filmler için Kemal Sunal’ın ailesine yıllardır telif ödemesi yapmıyor. Pozitif hukuk, belli bir ülkede belli bir zamanda geçerli olan yasalar demek… Ve ruhsuz bir şey. Etik ilkeler, ahlak, felsefe gibi değerlerin esamisi okunmuyor pozitif hukukta, çünkü bu hukuk türü salt bir yargılama teknolojisi. Dava mahkemeye taşınıyor ve o sırada, yani belli bir zamanda, hatta yargı kararının verildiği anda, durum neyse ona göre karar çıkıyor. Pozitif hukuk eşzamanlı bir hukuk, hatta “za cek kararın o kişi ve toplumun geleceğine etkisi ne olacak”; “Gelecekte bu yargı kararının kendisi dava konusu olabilir mi?..” Yani adalet hukuku, perspektifini geniş bir zamana açıyor ve artzamanlı bir hukuk oluşuyor. Sunal ölse de hâlâ ‘iş’liyor! Gülşah Film, yani Hülya Koçyiğit ve Selim Soydan çifti bir süre önce pozitif hukuk ya da zamane hukukunun kısıtlılığından faydalanarak Kemal Sunal’ın ailesinin kendilerine karşı açtığı davayı kazandı. Yargı kararı Kemal Sunal’ın filmlerinin gösterim hakkının Gülşah Film’in elinde olduğu doğrultusunda çıktı. Peki, bu da vadan adalet çıktı mı? Evet, Kemal Sunal fiziken ölmüş. Ama her akşam ekranlarda eylem halinde. Ve Kemal Sunal’ın ekranlardaki imajı, eylemleriyle birilerine durmaksızın para kazandırıyor. Yani ölmüş olsa da hâlâ emeğiyle birilerine çalışıyor, işgücü hâlâ satılıyor. Adalet hukuku açısından, kültür ve sanat ürünleri söz konusu olduğunda eklenen bu yeni “imaj zamanı” ya da “yapıt (eser) zamanı” diyebileceğimiz zaman boyutunda Kemal Sunal’a fikri sorulabilse, ailesine telif ödenmiyor olmasına razı olur muydu?.. Fakat işte, KoçyiğitSoydan çiftine pozitif hukukun kararı yetiyor; onlar etik ilkelerin ve za manın farklı boyutlarının işlemediği, de bin bir mimik, elini kollunu sallayıp, sahadaki genç oyunculara bağırıp çağırmayı, üstünde eşofman ya da bir gabardin takımla?.. Tutkuyu değil ticareti tercih ettiler Kamuoyuna, topluma, izleyiciye açık, yönelik işler yapanlarda tutku öne çıktıkça, onlara hayranlık artar, heyecan uyandırırlar, bundan kazanırlar işte. Ama bu işleri yapanlar, tutkudan kıstıkça açılan geniş yere ticareti koyarlar, ticaretten kazanırlar. KoçyiğitSoydan çifti bunu tercih etmiş olmalı. Zamanında Hülya Koçyiğit beyazperdede seyircilerini duygulandırmış, ağlatmış, titreyen burnundaki hafif kızarmanın gerçekliğine ikna etmiş olabilir; yine zamanında Selim Soydan takımının taraftarlarını tribünlerde hop oturtup hop kaldırtmış, bolca alkış almış olabilir. Ama o dikkate alınmadığı bir ‘zamanelik’te zamanlar geçti ve onlar yine, bir kez daha zama Köyden kente göçün tarihsel seyrine tercüman iki komik temsil kazançlı; fırtınasız ve uzun soluklu evliliklerinin sathında ebedi mutlular. ne ve bu inatçı zamaneliklerinde artık bizi cezbetmiyorlar. Evet, Hülya KoçyiğitSelim Soydan Oysa Kemal Sunal, her akşam o bitmeyen, ge ‘Recep’ alır ‘Şaban’ın öcünü! çiftinin bıraktığı izlenimdeki önde gelen özellikleri zamanelik ve sathiliktir. Hülya Koçyiğit’in ne şuh, ne isyankâr, ne alafranga, ne çakır, ne de niş “yapıt zamanı”nda sempatik imajıyla harekete geçtiğinde, televizyonların karşısında kahkahalar dinmek bilmiyor, ona yönelik seyirci sevgi ve ilgisi sürüyor. Yukarıda Ahmet Tulgar bu toplu kara göz, tam da bütün bunlardan her Peki, davayı kazanan kim bu durumda? mun kalbinde taht kurmuş bir kome di idolü olarak Kemal Sunal’ın, ken disi toprak olsa da emeği ile hâlâ cap canlı aramızda olmasına karşın Gülşah Film tarafından nasıl istismara uğratıldığına değinen yazısını ilgiye sundu. Ahmet’in üzerinde durduğu, Kral ve egemenlerin değil, Halkın Gözüyle Tarihe Bakan Kitaplar! Sunal filmlerinin telif hakkına iliş kin mahkeme kararının gündeme gelmesi, Şahan Gökbakar’ın “Recep İve Ye. Agibalova – G. Donskoy Ortaçaù Tarihi İngilizceden Çeviren: Ça?da? Sümer dik” film dizisinin 6’ncısının anonsu ile çakıştı (Şahan’ın ilginç bir “İve Kemal Sunal (solda) uzun yıllar ‘İnek Şaban’ karakterine can verdi. dik” klip hediyesi eşliğinde). Şahan Gökbakar (sağda) şimdilerde ‘Recep İvedik’ ile ‘can yakıyor’. Bir “postmodernmaganda” olarak “Recep İvedik” şu ahir zamanda nasıl sadece seyir açısından kapıbaca yıkmakla kalmayıp ruh halimize de karşılık gelen bir “kültürel temsil”se, “İnek Şaban” da 1970’ler/80’ler Türkiye’sinin toplumsalkültürel ruh halini yansıtan, o yüzden de aynı ölçüde büyük ilgi görmüş bir tipleme idi; rahmetli Kemal Sunal marifeti ile… Benzerlikler ve farklılıklar Yakın dönem Türkiye tarihindeki ekonomik ve toplumsal değişme, sinemamızda iki yetenekli oyuncu tarafından canlandırılan bu tiplemelerin karşılaştırmasından çıkarılabilir. Daha önce bir başka vesile ile de belirttiğimiz üzere, “Recep İvedik”, “İnek Şaban”ın intikamıdır. Nasıl derseniz, açalım tekrar!.. Ama önce karşılaştırmada benzerliği vurgulayalım: Türkiye’nin “içgöç”e bağlı, adeta ezeli ve ebedi sosyodemog seyri başka bir tabloya evrilir ve “Ben de İsterem” diyen “İBO” (Tatlıses) ile “Orhan Baba” aşılır. İşte “Recep İvedik” de kırdan kente göçün karşımıza çıkardığı insan malzemesinin şehirdeki durumu ve mizacındaki farkılaşmayı mizahen yansıtmaktadır. “İnek Şaban”a kahkahalarla gülerken alttan alta bir acıma hissi de bu “eğlence”ye eşlik ederdi. “Recep İvedik”e gülerken böyle bir şey var mı; yoksa, amanın, “Recep”i içten içe ürpererek, hafiften “tırsarak” mı izliyoruz, bir düşünün!.. “Şaban” komik olduğu kadar gariban, acınası ve zavallı idi. Özde “ezik”ti. “Recep” fiziksel olmaktan öte kültürel anlamda da, eziklik ne kelime, kendinden emin, ilaveten saldırgan, pervasız, yırtıcı, yani ezici mi ezici... Dolayısıyla kent kıyılarında (gecekondu) birikenlerin erken mağlubiyet ve mağduriyetinin “rövanş”ı olarak “Recep İvedik”, artık şehre hâkim “varoş”un galibiyeti ve mağruriyetidir. Chris Harman Halklar×n Dünya Ta r i hi Ta¾ Devri’nden Yeni BinyÓla İngilizceden Çeviren: Uygur Kocabağoîlu Neil Faulkner Marksist Dünya Tarihi Neandertallerden Neoliberallere İngilizceden Çeviren Tuncel Öncel Neil Faulkner Roma: KartallarUn tmparatorluRu ?ngilizceden Çeviren: Ça?da| Sümer 3. rafik sorunu olarak neredeyse bir “bitmeyen senfoni” haline gelmiş kentlilikköylülük geriliminden ve “kentte köylülük” yahut “köylüleşen kentlilik” olgusundan esinle üretilip önümüze konulmuş tiplemelerdir bunlar… Fark, onların bize sunulduğu sosyotarihsel bağlamlara koşullu olarak çizilen ve içeriklendirilen “mizaç”larından çıkıyor. “İnek Şaban”, köyden kente göç etmiş kitleler için erken bir “mağlubiyet” ve mağduriyet halinin komedisidir. Müzikteki “trajik” karşılığı, Orhan Gencebay arabeski (“Batsın Bu Dünya”, “Ben Doğarken Ölmüşüm”, “Bir Teselli Ver”, vd.) olan bir toplumsal hareketlilik halinin psikokültürel karşılığıdır bu. Şahan da Sunal değil! O yüzden, “İnek Şaban”ı izleyen “Beyaz Türkler” gülüyordu onun ağlanacak haline… “Recep İvedik”i izleyen “Beyaz Türkler” ise gülüyorlar kendi ağlanacak hallerine!.. Bağlayalım! Kemal Sunal’ın kendisi de denilebilir ki canlandırdığı karakter gibi “garibanca” bir istismara uğratılmaktadır işte bugün kültür endüstrimizin bezirgânları tarafından… Peki, Şahan’a yapmak mümkün müdür buna benzer bir şeyi?.. Sıkıysa deneyin, yersiniz sümsüğü “Recep”ten!.. Borisoviç Lutskiy Arap Ülkelerinin Yak×n Tarihi 16. Yüzy×ldan 20. Yüzy×la İngilizceden Çeviren: Turan Keskin Yedi kapılı Teb şehrini kuran kim? Kitaplar yalnız kralların adını yazar. Yoksa kayaları taşıyan krallar mı? (…) Ne oldular dersin duvarcılar Çin Seddi bitince? Yüce Roma’da zafer anıtı ne kadar çok! Kimlerdir acaba bu anıtları dikenler? Bertolt Brecht’in “Okumuş Bir İşçi Soruyor” şiirinden (Dikkat, elbette “Rexona kullan” diyen şimdiki Or han Gencebay’dan söz etmiyoruz!) 1960’ların sonundan itibaren 1970’ler ve 80’ler TAYFUN ATAY YordamKitap YordamKitap YordamKitap www.yordamkitap.com deki tablo budur. Sonra o toplumsal hareketliliğin C MY B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle