Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
2 EYLÜL 2018, PAZAR Seden Mestan Çin işi japon işi Serena’nın ‘Black Panther’i tansiyonu yükseltti Kortta sembolik yasaklar SAYFA 7 Müzik MÜJDE YAZICI ERGİN Hayko sahneye ‘inecek’! Tenis gündemi popüler kültür ile sıkça kesişiyor. Geçtiğimiz hafta Fransız Açık Tenis Turnuvası RolandGarros tarafından, ünlü tenisçi Serena Williams’ın kıyafetiyle ilgili yapılan açıklama ise bu kadar “hafif” değil. Dünyaca ünlü spor giyim markası Nike tarafından Serena Williams için tasarlanan siyah tayt tulum, RolandGarros yet kililerince yasaklandı. Geçtiğimiz günlerde, Amerika Açık Tenis Turnuvası’ndaki ilk maçını siyah bir tütü giyerek oynadı Serena Williams (ve kazandı). Modanın son yıllardaki genç dâhilerinden, OffWhite markasının kurucusu ve Louis Vuitton’un erkek koleksiyonlarının kreatif direktörü olan Virgil Abloh’un özel tasarımı olan bu tütü elbise, başka zaman olsa sadece moda gündeminde kendine yer edinebilirdi muhtemelen. Oysa tüm dünyada bir tür saygı duruşuyla karşılandı ünlü tenisçinin bu kıyafeti: Geçtiğimiz hafta, maçlara giydiği kıyafetler yüzünden ağır bir yasakla karşılaşan Serena Williams, kısıtlamaları hiç de ciddiye almadığını ilan ediyordu herkese. Serena Williams’ın Fransız Açık Tenis Turnuvası RolandGarros tarafından bir sonraki turnuvalarda giymesi yasaklanan vücudu saran siyah tulumu, tasarım olarak Virgil Abloh’unki kadar “iddialı” olmasa da ondan daha fazla ses getirdi. “Herkes oyuna ve turnuvaya saygı göstermeli” diyerek kararlarını açıklayan Fransa Tenis Federasyonu Başkanı Bernard Guidicelli, “Bu sene biraz fazla abarttık” diye ekleyerek Serena Williams’ın bu seneki turnuvada giydiği siyah tayt tulumu bundan sonraki RolandGarros organizasyonlarında giymesine izin verilmeyeceğini belirtmişti. Vücudu saran gelenekler ABD, Avusturalya, Fransa (RolandGarros) ve İngiltere’deki (Wimbledon) dört büyük açık hava tenis organizasyonundan oluşan Grand Slam turnuvaları, günümüzdeki en ayrıcalıklı spor etkinlikleri arasında gösteriliyor. Çok uzun yıllar boyunca koruyabildikleri, yeniden düzenlenen kurallarla sağlamlaştırdıkları kendilerine özgü gelenekleri sayesinde bu ayrıcalıklı konumlarını koruyabi liyorlar biraz da. Tenisçilerin kortta giydikleri ise bundan sıkça nasibini alıyor; söz konusu kıyafetler olduğunda geleneklerine en bağlı spor dallarından biri tenis. Maçlar sırasında giydiği kıyafetlerinde kişisel stiline vurgu yapmayı tercih eden, Serena Williams bundan önce de pek çok kez kıyafetlerinden dolayı organizasyonların gündemine yerleşmişti. Modayla ilişkisi, onu dünyaca ünlü moda dergilerinin kapaklarına taşıyacak kadar güçlü. Mesela 2010 yılında, belki de geleneklerine en bağlı Grand Slam turnuvası Wimbledon’da, sporcuların sadece beyaz giymesi kuralına ters düşecek şekilde beyaz eteğinin altına fuşya rengi bir şort giyerek korta çıkmıştı. 2012’de de bu “renkli” tercihinden vazgeçmemiş ve bu sefer mor bir şort giymişti. Başta Serena Williams olmak üzere tenisçilerin bu ful beyaz kuralını küçük detaylarla kolayca kırabildiğini fark eden Wimbledon yönetimi, 2014 yılında nihai çözümü bulmuş ve etek altına giyilen kıyafetlerin beyaz dışında başka renklerde olmasını yasaklamıştı. Serena Williams’ın 2018 RolandGarros’ta giydiği o meşhur siyah tayt tulumu, basit bir stil tercihinden öte bir yerde aslında. Geçtiğimiz yıl gişe rekorları kıran siyahi bir süper kahraman hikâyesi Black Panther’da giyilenlere benzetilen bu tulumu (hatta Williams, “Wakanda’dan ilham alan kıya fetim” diyerek benzetmeleri destekliyor), görünüşü kadar işlevselliği için de seçmiş. 2017 Eylül’ünde komplikasyonların olduğu bir doğum gerçekleştiren ünlü tenisçi sonradan verdiği bir röportajında anneliğinin ilk aylarının zorlu geçtiğini açıklamıştı. Geçtiğimiz günlerde ise Instagram hesabında paylaştığı bir fotoğrafının altında annelik deneyimlerinden ve hâlâ doğum sonrası depresyonuyla mücadele ettiğinden bahsetmişti. Kadın bedenine müdahale meşru RolandGarros’ta giydiği vücudu saran bu si yah tulumun sağlık sorunlarının etkisini azalt mak ve kan dolaşımını hızlandırmak adına kendisi için özel hazırlandığını söyleyen, üçü RolandGar ros olmak üzere 23 Grand Slam şampiyonu Serena Williams, “Söz konusu kıyafetler olduğunda tekrar tekrar kuralları yıkmanın gereği yok” diyerek fe derasyon başkanı Bernard Guidicelli’nin söyledi ği gibi oyuna olan saygısını belli etti. Yine de tenis severler için soru işaretleri çok: “Gelenekler” kılı fı altında bir kadın tenisçinin kıyafetine müdaha le meşrulaştırılıyor mu, yoksa federasyon tarafının tepkisinin altında, Black Panther filminin çağrıştır dığı sembolik anlamlar mı yatıyor? Belki de cevap, c)hepsi!.. (sedenmestan@gmail.com) Erel Eryürek Yüksek duyguların yırtıcı ve boğuk sesi İyi ki doğdun Macy Gray! 25 Ağustos 2018’de birileri kötü şaka yaptı ve Macy Gray’i ölü ilan etti. 6 Eylül’de 51 yaşına basacak olan şarkıcı hakkında atılan tweet şöyleydi: “Macy Gray aramızdan ayrıldı. RIP.” Ardından türlü radyo istasyonları, sosyal medya vb. haberin üstüne atladı ve söylenti yayıldı. Öyle ileri gidildi ki, ailesinin resmi açıklama yaparak ölümünü onayladığı yönünde haberler bile çıktı. Derken haber yalanlandı, hayranlar yatıştı, Twitter lanetlendi ve herkes yoluna devam etti. Macy Gray ile ilgili çok şey atıp tutulabilir; gün gelir gerçekten öldüğü de söylenebilir. Geçmişte verdiği demeçlere bakılırsa, ölmenin bir mahsuru yok; hatta şahane bir şey. Bir röportajında ölümü kutsarcasına, “İnsanın başına gelebilecek en müthiş olay. Ölümden sonra ne olacağını bilsek, hepimiz bir tepeden aşağı atardık kendimizi” demişliği bile var. ‘Stripped’ albümü dönüm noktasıydı İnsanın kendini bir ilişkiden uzaklaştırma beceriksizliğini onun gibi çatlak ve derinden söyleyen olmadı. Tüm zamanların en iyi hitlerinden biri olan “I Try”, Macy Gray’i 90’ların sonunda meşhur yaptı ve markası oldu. Neredeyse 20 yıl öncesine ait olan bu parça hâlâ öyle etkili ki, sanatçıya her bir röportajında onun etrafında sorular soruluyor, her konserinde söylemesi için hayranları kendilerini paralıyor. O da kapris yapmadan, parçayla barışık olduğunu ilan edercesine, bıkmadan söylüyor. Hatta 2016’da çıkan “Stripped” albümünde bir de caz versiyonunu sundu bize. Genel anlamda da Gray’in türlü iniş çıkışlardan sonra tekrar kendine döndüğü, kendisiyle barıştığı söylenebilir. Kariyeri boyunca insanların arasında tuhaf ve ölçüsüz davrandığı, alkol ve uyuşturucu kullanımıyla ilgili yaftalandığı ve ka riyerinin zaman zaman gölgelendiği, gazetecilerin soru sormakta zorlandığı, tuhaf ve eğlenceli cevaplar da verdiği (Uzaya yanında ne götürmek istersiniz sorusuna, “George Clooney ve bir Joint” demişti örneğin.) bilinen Macy Gray’in hayatında 2016’da çıkardığı “Stripped” albümü sanki bir dönüm noktası oldu. Yeni müzikal yollara sapmaktan ürkmedi 50 yaşındaki üç yetişkin çocuk annesi Gray, o albümle müzikal köklerine, caza geri döndü. Olumlu eleştiriler aldı. Özelllikle kayıtların live karakteri pozitif tepki aldı. Albümün kaydı Brooklyn’de bir kilisede canlı olarak gerçekleştirilmişti. Bazı eski parçalarının “remake”lerinin ve yeni parçalarının yanı sıra, Metallica’nın dillere destan “Nothing Else Matters”ını ve Bob Marley’in “Redemption Song”unu da cover’lamıştı o albümde. Macy Gray ile ilgili işler yolunda gibi görünüyor. Yarım asırı deviren şarkıcı eski başarılarını yakalama ya çalışan diğer şarkıcılarla aynı kaderi paylaşmıyor. Yeni müzikal yollara sapmaktan da ürkmüyor. Her zaman Aretha Franklin ve Tina Turner ile karşılaştırılan Macy Gray, yeni albümü “Ruby” ile ilgili Billboard dergisinin sorularına, tam da ondan beklendiği gibi cevap veriyor: “Enstrümental canlı kayıtlardan ve sample’lardan aldığımız kaba saba ve kirli prodüksiyon lardan devşirme pop anları vaadeden, yeni ve zengin parçalar koleksiyonu diyebiliriz.” Şarkıcı, müzisyen, militan, insan, anne… Sanatçı, altıncı stüdyo albümü “The Way” ile ilgili nasıl yetişkin soul popu kafasına gel diyse, “Ruby” için de benzer şeyler söyleyebiliriz. Gray, hayatında nerede duruyorsa, müziğini de oradan ve sözünü sakınmadan söylüyor. Zaten “I Try” ile dünyanın en şahsi parçasını bundan 19 yıl önce yapan, Brit, Grammy ve ne kadar ödül varsa alıp evine götüren sanatçının ışığını, bazen yaptığı gibi, bir tek kendisi kısabilir. Kaldı ki, insan ışığını kendiliğinden kısmaz; bazen yaşla birlikte yas gelir ve onu kısar. O kısık ışıkta ya kendinizin parodisi ya da gözden uzak olursunuz. Çatır çatır bildi ğiniz şeyi yapmayı da sürdürebilirsiniz. Macy Gray duruma göre hepsini seçmiş, hep doğrulmuş ve ayağa kalkmış biri. Sesi ne başta ne de sonda emniyetli olmadı ama öyle bir alıştırdı ki müptelası olduk. Onun gitmeye niyeti olmadıkça, bizim de ondan vazgeçmeye niyeti miz yok… İyi ki doğdun Macy Gray.. Şarkıcı, müzisyen, militan, insan, anne… (erel.eryurek@gmail.com) Hayko Cepkin bugün dünyada bir ilki deneyecek. Zeytinli Rock Festivali’ndeki sahnesine çıkmayacak; havadan paraşütle inecek. Hobi olarak başladığı paraşüt spo runu sahnesiyle birleştiren Hayko Cepkin ile Cumhuriyet Pazar için konuştum. ? Müzik piyasasına girdiğin andan iti baren tüm basamakları bilinçlice tırmandı ğın gözlenebiliyor. Türkiye müzik piyasasında müzisyen, aranjör, düzenlemeci kimliği ile 21 yılı de virdim. 13 yıldır albümlü proje olarak de vam ediyorum. Tüm bu süreci inançlı bir şekilde yürüdüm. Hırsım başarılamaz de nileni başardıkça, inancım ise sahne sanat larına, müziğe ve onun evrensel gücüne duyduğum saygıyla büyüdü. ? Sahneye çıkan kişilerin adrenalin ba ğımlısı olduğu, extrem sporlara yönlendi ği söylenir. Senin paraşüte başlaman na sıl oldu? Müzik piyasasındaki bu büyük kremalı pastada, en güzel krem şantiyi kapma sa vaşı verenlerin arasında tarzımdan tavrım dan ödün vermeden varoluş mücadelemi eğilmeden bükülmeden sürdürmeye çalışı yorum. Gelin görün ki tüm bu mücadele nin yorgunluğu ve ağırlığı farklı noktadan çıkmalıydı. Bu arayış vesilesiyle kendimi tekrar bulabildiğim bambaşka bir alan olan adrenalin sporlarına yöneldim. ? Şimdi hayatındaki iki önemli noktayı birleştirdiğin bir projeyle izleyicinin karşı sındasın. Büyük bir haz ile üretip sunduğum mü ziğimi, büyük korkularımla yüzleştiğim paraşütümle buluşturacağım. Sekiz senelik paraşütçüyüm. 650’nin üzerinde atlayışım, hoca lisansım, görev atlayışı lisanslarım ve Türkiye rekorlarım mevcut. Bu birikimi son beş senedir sahneyle birleştirmek için planlama üzerine planlama yaparken “bir gün mutlaka yapacağım” şeklindeki umu dumu içimde hiç eksiltmeden sakladım. ? Bugün yapacağın atlayış için nasıl bir hazırlık süreci geçirdin? Gözümü Zeytinli Rock Festivali’nin ya pıldığı alana yıllar önce dikmiştim. Alan daki rüzgâr durumlarını her sene ince ledim. Karadan denize rüzgâr durumu bu iş için biçilmiş kaftandı. Tek sıkıntı sı çok yoğun ve hatta zaman zaman “bo ru rüzgâr” dediğimiz sert rüzgâr raporla rının olmasıydı. Bu sebeple rüzgâra daha çok mukavemet gösterilmesi gerektiğini düşündüm ve işe paraşüt yaptırmakla baş ladım. Paraşütümün elime ulaşması sekiz ay sürdüğü için antrenman kısmında biraz geç kaldım ama son iki ayda yoğun ant renman yaparak arayı kapatmaya çalıştım. Bu projede THY bize destek oluyor. Bize bir uçağını, iki pilotunu ve 6 kişilik ekibini yollayarak büyük katkısı oldu. ? Her kesim tarafından sevilen bir mü zisyensin. 2007’de Rock’n Coke sahnesi ne plasenta içinde çıkmış, yine uzun süre konuşulmuştun. Konserlerinin sadece bir konser olmamasına dikkat ettiğin biliniyor. O halde gelelim sahnede tüm bunları ne den yaptığım noktasına... Birincisi benim konser mottom, bu yola çıktığım günden beri “sadece bir konser değil” oldu. Ama cım sadece konser vermek değil. Agresif şarkılar ile izleyicinin coşmasını, sonra bir anda herkesin ağladığını görmek, küçücük bir mimikle insanları güldürebilmek, sizin için gelmiş yüzleri, binleri, hatta yüzbinle ri sizin arzu ettiğiniz, hissetmelerini istedi ğiniz duygularda dalgalandırmak bana bü yük haz veriyor. Ve böylece o gece ayrı lırken kimse sadece konser “dinlememiş” , bir hikâyeyi “seyretmiş” oluyor. Bu sebep le 13 yıldır konserlerim “herkese iyi seyir ler” diye başlar. ? Bütün bu süreçle ilgili son olarak duy gularını özetlemen gerekirse… İlk olmak, ilki yapmak gibi gayelerim yok. Bu benim için reklam dilinden öteye gitmez. İyi olmak, kusursuza yakını sunmak, hak et tiğim kadarını almak gibi varlık sebeplerim var. Tüm bunları birleştirecek olursam, ha yalim olan en gergin, en tahmin edilemeyen sahne planımız ile Zeytinli’de yine bambaş ka duygular yükleyerek sevenlerimizin kar şısında olmak! Bundan yine büyük haz du yacağım. Çünkü bu hayattan zevk almak zo rundayım. Aldığım kadarını da vermek!.. (mujdeyazici@gmail.com) C MY B