22 Aralık 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

8 4 OCAK 2015 / SAYI 1502 ALBÜM ÇIKARMAK KENDİME BORCUM Can Bonomo yazıyor, besteliyor, çiziyor. Resimleri şarkılarına, şarkıları da resimlerine benziyor. Şiirlerinde de bambaşka bir dünyası var. Şiirleri zihnin arka odalarına çağırıyor, müziği de bu davetin yatılısı gibi. Yeni albümü “Bulunmam Gerek” ise derdini anlatan, keskin köşeleri olan, koyu ama fazlasıyla İstanbullu. Bonomo “albüm çıkarmak kendime borcum” diyor, çünkü her albüm ve kitapta hayata ve kendine bir adım daha yaklaşıyor. ALİ DENİZ USLU “Bulunmam Gerek” Can Bonomo üçüncü stüdyo albümü. İki yıllık bir aradan sonra gelen albümdeki tüm şarkıların söz ve müzikleri Bonomo’ya, düzenlemeleri ise Can Saban’a ait. Bonomo kendini tekrar etmeyi sevmiyor, çünkü geçmişi taklit etmenin rol yapmak olduğunu söylüyor. “Beş dakika önceye göre bile başkasıyız” derken, gelecekte de okunması ve dinlenmesi için eserler bırakmak istiyor. “Delirmek Belirmektir” kitabını yayımlamıştınız sanırım bir buçuk yıl önce. Kitaptan sonra mı albüme yoğunlaştınız? “Delirmek Belirmektir”i yazarken albüm yoktu. Kitap bitti, albüme kapandım. Çünkü ben bir anda bir sürü işi yapamıyorum. Albümü yaparken bir yandan da bolca resim çizdim. Hatta çıkış şarkımız “Tastamam”daki resimleri de ben yaptım. Mayıs ayında bir sergi açmak istiyorum. Yazmak, bestelemek ve çizmek. Resimlerim şarkılarıma, şarkılarım da resimlerime benziyor. Müzikten rotamı şimdi yine kitaba çeviriyorum. “Bulunmam Gerek” bana epey koyu geldi. Gittikçe da daha koyulaşıyor, kararıyor müziğim. Sanırım ben büyüyorum. Müziğim de büyüyor, pişiyor, kararıyor. Benim çalışma biçimi konvesyonel sanatçıların yaptığı gibi değil, onlar nasıl yapıyor onu da bilmiyorum. Ama herkes benim gibi yapıyorsa da komik. Çünkü benim ki çok garip, tuhaf. Önce beste sonra söz yazamam, ya da tam tersini yapamam. Rastlantısal gidiyor, “parça oldu” dedikten sonra asıl iş başlıyor. “Mükemmel” diye de bir şey, ona ulaşana kadar da çok fazla seçme şansımız var. İyinin iyisini arıyoruz. Üretim sürecini kapalı devre mi yapıyorsunuz, müdahaleye ne kadar açık bir dönem bu? Müdahale edilebilir bir zeminde çalışmıyorum. Bir müzik yazıhanem var! Birkaç metrekare, oraya kapanıyorum. Her ne kadar rastlantısal çalışsam da ciddi bir mesaim var. O ciddiyetin içinde özgürüm. Bir de ilk üretimimin yüzde 95’ini çöpe atıyorum, kalanı eşeliyorum. Geri dönüşümsüz atıyorum hem de.... göre bile başkasıyız. Her an değişiyoruz. Ben kendime sanatçı demiyorum, ben icracıyım. Ve yaptığım işin aynısını yine yapmayı tekrar etmeyi, geçmişi taklit etmeyi doğru bulmuyorum. Bir süre sonra bu rol oluyor, oyun oynuyorsun. Geçmiş bir maske, belki başkasından çalmıyorsun ama eski! Albüme ismini veren şarkı “Bulunmam Gerek” albümün tüm derdini anlatıyor. Kaybolmaktan korkuyor insanlar, güven alanları var. Ya geçmişlerinde ya da şimdilerinden. İşte bu alanlardan uzaklaştıklarında korku başlıyor. Bu güvenilir alan İstanbul’a gelmek için terk ettiğin köyün de olabilir, çocukken sarıldığın battaniyende. Yolun sonunda hep dönmeyi istediğimiz bir yer var. Varolmak istediğimizle dönmek istediğimiz yer aynı değil. Aşk olmadığı için arıyoruz İstanbul ile aranız nasıl? İstanbul benim sevgilim gibi, küsüyoruz, barışıyoruz. Gitmek istesek de gidemeyiz bu şehirden. Tabii artık her an, her yerdeyiz ama bu da bir hiçlik getiriyor. Hayattayken hayatı yaşamak gerek. Kaygılı insanlarız, kaygılı olmak kaderimiz. Arabesk bir ülkeyiz biz sonuçta. Sürekli dertlerimiz, endişelerimiz var. Bu duygusal yoğunluk bizi biz ediyor, belki de bizi bizden alıyor kim bilir... Kitabınız zihnin arka odalarına çağırıyor albüm de bu davetin yatılısı gibi. Fikir aynen bu! Gelin dinlenelim, huzur bulalım. Dinlenmek mümkün değil, tahrik eden bir müzik ama sizin ki? Şiir zaten provakatif bir şey, imge üzerine kurulu. Yazarken nereye gideceğini bilemezsin, okuyan onunla nereye gider o da çok başka bir yolculuk. Şarkı butik bir faaliyet, şiir bir savaş alanının ortasında durmak gibi. Ya aşk? Olmadığı için yazıyoruz, yazarak arıyoruz. Sonra yazdığımıza inanıyoruz. Bu bir kodlama aşk, tenimizde ruhumuzda. Biz de onu arıyoruz, bulduğumuzu sanıyoruz, kaybediyoruz, yine arıyoruz. Zaten yeni dünya insanlara sürekli bir şeyler kodluyor, müziği de paketledi verdi. Bütün müzikler aynı olmak zorunda, aynı şeyleri anlatmak zorunda. “Para kazandıranlar” ve “diğerleri” var artık. Diğerlerini ancak çok ararsan bulabiliyorsun. l Her an değişiyoruz Yine hesaplaşıyorsunuz didişiyorsunuz kendinizle bu albümle. Ama hoyratça değil naif ve sakince. Çatışma olmasa yaşanmaz ki! Bunlar beni hırpalıyor ama bundan zevk almıyorum. Yani büyük acılar çektim, ıstıraplar çektim ve bunlardan malzeme çıkarıyorum diyemem. Yok böyle bir hayatım. Hayattan bana ne düşüyorsa, ben de üstümde kalanlarını anlatıyorum. Albüm çıkarmak kendime borcum. Her albüm ve kitapta hayata ve kendime karşı görevimi yerine getirmek konusunda bir adım daha atmış oluyorum. Şimdi varım, sonra olmayacağım. İnsanların yazdıklarımı okusun, söylediklerimi dinlesin istiyorum. Dünyaya bir ses veriyoruz, iyi bir ses verirsek o yankılanacak! “Şairin üç veya dört cümlesidir hayat” demiştiniz. Bir buçuk sene önce söylediğim şeyi masaya koyduğunda tuhaf ve uzak hissediyorum. İşte insanlar değişiyor, hem de hızla ve de unutuyor. “Değiştin mi?” diyorlar bana “sakinledin mi?” Zaman doğrusal bir kavram, onun üzerinde ilerliyoruz. Beş dakika önceye Evden Uzakta: Punk tadında rock A “Evden Uzakta” uzun yıllardır birlikte müzik yapan yüksek enerjili bir rock grubu. We Play etiketiyle yayımlanan “Hiçbi’ Yerde” albümüyle punk rock tadında ve oldukça yüksek enerjili şarkılarla karşımıza çıkıyorlar. Grup tanıtım konserlerini 20 Ocak’ta İstanbul’da Roxy’de gerçekleştirecek. merikan punk rock gruplarıyla çalışan Paul Leavitt “Evden Uzakta” grubunun ilk albümlerinin de yapımcısı. Ekip kayıtlarını Baltimore’da gerçekleştirmiş. İlk kliplerini “Dün Gece” şarkısına çeken grubun albümünde Everything But The Girl’den bildiğimiz 90’ların meşhur dans şarkısı “Missing” için yaptıkları nefis bir rock düzenlemesi de var. Grup melodik ve güçlü şarkılarla “Hiçbi’ Yerde” albümlerinin tanıtım konserini 20 Ocak’ta Roxy ‘de vermeye hazırlanıyor. Gitarda, vokallerde Kerem Brumend, bas gitarda Can Şahin, tuşlularda Batuhan Bükücü, davulda Emre Kaya ve gitarda ve geri vokallerde Serhat Sevinç’ten oluşan grubun şarkılarına da imzasını atan vokalleri Kerem ile grubun hikâyesini, nasıl yola çıktıklarını, şarkılarını ve sıradaki projelerini konuştuk. Amerikan punk rock grupları Yellow Card ve All Time Low gibi gruplarla çalışan bir isim olarak Paul Leavitt’le albüm hazırlama fikri nasıl ortaya çıktı? Serhat ile ben bir süre beraber müzik yapmak dışında, Rx Studios adında bir kayıt/prova stüdyosu da işlettik. Stüdyo’da saatlerce oturur sevdiğimiz albümlerin prodüktörleri kimmiş, hangi stüdyoda kaydedilmiş, kimler yapmış araştırır notlar alırdık. Dinleyip beğendiğim hemen hemen her albümün künyesini araştırmaya başladım. Paul ile çalışmayı “The Dangerous Summer” adlı grubun “Reach for the Sun” adlı albümünü dinledikten sonra düşünmeye başladık. Kayıtlarınızı da Baltimore’da gerçekleştirmiş oldunuz; peki müziklerinizi bize nasıl tarif edersiniz? Enstrüman yoğun şarkılardan ziyade, basit ama melodik, sade ama güçlü ve akılda kalıcı şarkılar diyebilirim. Hissetmediğim bir sözü sadece güzel duyuluyor diye kullanmadım. Yazdığım bir melodi isterse dünyanın en basit “riff”i olsun, çalarken kendimi iyi hissettirdiyse kullanmaktan çekinmedim. Yazdıklarımın benim için birer hikâyesi var. Grubunuzun adı “Evden uzakta”; bu ismi kim seçmiş oldu? Serhat ile bir gün Beşiktaş’tan Taksim’e doğru çıkıyorduk. Bahsettiğim dönemde grubun adı “Vanilla” idi ve bu ismi değiştirmeyi düşünüyorduk. Gözüm araba kullanırken sürekli trafik levhalarına takılıyordu. Birden Serhat’a dönüp grubun adını “Evden Uzakta” mı koysak acaba dedim. Bir anda aklıma geldi… “Evden uzakta” grubu olarak CENK profesyonel anlamda ERDEM ne zamandan beri birliktesiniz? Serhat ile birlikte 2002’den beri farklı isimler altında müzik yaptık, fakat profesyonel anlamda “Evden Uzakta” kadrosunun oluşması 2012 senesiydi... Evden Uzakta iki yıllık henüz çok genç bir grup diyebilirim… Yüksek enerjili şarkılar Albümünüzde 90’lardan bir Everything But The Girl şarkısına rock düzenlemesi de var; 90’lar dans klasikleri arasından neden özellikle “Missing”? 80’lerin sonunda, 90’ların başında çocuk olan herkes bu şarkıyı anımsar. Kendi çocukluğum ile fazlasıyla özdeşleşmiş bir şarkı.“Missing” yorumlama fikri aslında Amerika’da yurtta beraber kaldığım oda arkadaşımın fikriydi. Bu şarkıyı odada o kadar çok açıyordum ki, en sonunda bir gün bana dönüp neden bu şarkıya bir rock düzenlemesi versiyonu yapmıyorsun diye sordu. İlk denemelerimde bocaladım. Bu haline getirmemiz bir buçuk yıl aldı ama değdiğine inanıyorum… Albümünüzün açılış şarkısı oldukça yüksek enerjili bir şarkı “Hoşçakal” sizin genel olarak yüksek enerjili bir rock grubu diyebilir miyiz? Evet, genel olarak şarkılarımızın metronomları oldukça yüksek. Albümde sadece “Yıldızlar” ve “Her Şey Yolunda” şarkılarında vitesi biraz düşüyoruz. Bu iki şarkı dışında gerçekten hızlı ve yüksek enerjili şarkılara sahibiz. Hatta prova yaparken bazen kendimizi o kadar kaptırıp hızlı çalmaya başlıyoruz ki, içimizden birinin çalmayı bırakıp “Biraz yavaş” demesi gerekiyor. Türkiye’de rock özellikle üniversiteli gençler arasında çok seviliyor; siz özellikle hangi şarkılarınızın gençlere yakın geleceğini düşünüyorsunuz? Şahsi fikrim, gençlerin en çok “Hoşça kal”, “Yıldızlar” ve “Affet Beni”’ parçalarını kendilerine yakın hissedecekleri yönünde. Elbette bu işin dinamiğini önceden kestirmek pek mümkün değil. Yerli/yabancı birçok grup istedikleri çıkışları hiç tahmin etmedikleri şarkılarla elde ettiklerini anlatırlar. Peki batı tarzında bir rock grubu olarak Rock müziğin Türkiye’de size en çok ilham veren grupları kimler? Ne yazık ki Türkiye’de hâlâ ana akıma ulaşabilmiş çok fazla Rock grubu yok. Bu sayı müzik yapmaya başladığımda çok daha azdı. Alman Lisesi çıkışlı olduğum için Mor ve Ötesi’ni okuldaki festivallerden biliyordum. Benimle aynı okula giden bir öğrenci grubunun piyasaya albüm sürmesi benim için çocukken çok etkileyiciydi. Kurban, Rashit ve Athena amatör olarak müzikle ilgilendiğim dönemde bana ilham veren yerli gruplardı. l C M Y B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle