01 Haziran 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

3 AĞUSTOS 2014 / SAYI 1480 3 Yeni başlayanlar için KAPİTAL Mike Wayne’in Yeni Başlayanlar İçin Kapital kitabı Marx’ın Kapital’ini anlamak için iyi bir yol gösterici. Sadece dünü anlatmıyor, örneklendirmeleriyle Kapital’i bugüne taşıyor üstelik. Zaten Wayne’e göre, “Kapitalizmin temel eğilimleri bizi saran dünyada gitgide daha kurumsallaşıp uluslararası hale geldikçe, kapitalizm de, bir anlamda, Marx’ın ana çizgileriyle belirlediği kuramsal bir yapıya büründü”. azıldığı tarihten beri geçtiği her “yardımcı”, “kolaylaştırıcı” kitaplara dönemde üzerine bu kadar yoğun ihtiyaç duyması ironik. Neden Marx’ı kafa yorulan, tartışılan, çürütülme anlamak için yardımcı kitaplara ihtiyaç peşinde koşulan başka bir kitap yoktur duyuluyor? kuşkusuz. Tam 147 yıldır hâlâ geçerliliğini Marx’ın yapmak istediği kapitalizmi koruyor Das Kapital. Ancak kabul etmek en ince parçalarına ayırıp iç işleyişini gerekiyor ki, Kapital’i okuyup anlaması pek açıklamaktı, ama bu ömür boyu de kolay değil. Mike Wayne’ın yazdığı, sürebilecek bir iş, dağ gibi bir kuramsal Ümit Şenesen’in çevirdiği ve Yordam emek gerektiriyor. Sözgelimi, İngiliz Kitap’tan çıkan “Yeni Başlayanlar İçin iktisat bilimini, Fransız siyasal geleneğini, Kapital” kitabı bu konuda iyi bir yol Alman felsefesini hatmetmek zorundaydı. gösterici. Sadece Kapital’i anlamayı Üstelik bu üç geleneğin her birini kendi kolaylaştırmakla kalmıyor, bugüne de sınırlarının ötesine taşımak için çalışmalıydı. taşıyor. Lafı uzatmadan sahibine, yazarı Karşısındaki karmaşık sistemi çözümlerken Mike Wayne’e verelim. kendinden sonraki kuşaklara elinden Kapital yayımlandığı tarihten beri gelen en iyi katkıyı bırakmak istiyordu. pek çok insan tarafından Marx’ın da kabul ettiği üzere iş çürütülmeye çalışıldı. Ancak hem karmaşık hem zordu. İşte hâlâ gündemimizde. Başucu bu nedenle Kapital’in sürekli kitabı olmaya devam ediyor. tartışılıp herkese açık hale Neden sizce? Böyle “eski” bir getirilmesi, günümüz dünyasıyla kitabın kime, neyi anlamada ilişkisinin sürekli gösterilmesi yararı olabilir? gerekiyordu. Marx’ın Komünist Siz bu işe niye bulaştınız, Manifesto’su bugün ne kadar ne itti sizi bu kitabı yazmaya? geçerliyse, Kapital de o Bu kitap, Birleşik Krallık’ta ESRA kadar geçerli. Her ikisi de 19. evde eğitim gören çocuklarla AÇIKGÖZ yüzyılın ortalarıyla sonlarında yaptığımız, Marksizme Giriş Marx’ın çevresindekinden konulu çalıştaylar dizisinden çok, bugün yaşadığımıza daha yakın doğdu. Bir eğitimci olarak, toplumlarını bir dünyayı anlatarak bizi şaşırtır. Marx anlamaları için insanların eline bazı içinde bulunduğu tarihsel andan çok araçlar vermenin önemli bir görev olduğu daha ötesini görebiliyordu, çünkü dâhice kanısındayım, çünkü yaşamlarının büyük bir kavrayışla kapitalist sistemin içerdiği bölümünde anaakım içindeki kurumlar temel eğilimleri saptamıştı. Bu eğilimler bizi onlara böyle fırsatlar tanımıyor. Yeni kuşak saran dünyada gitgide daha kurumsallaşıp Marx’ın öğretilerini bilmezse, kapitalist uluslararası hale geldikçe, kapitalizm de, bir yıkım çevrimini çok daha geniş bir ölçekte anlamda, Marx’ın ana çizgileriyle belirlediği yeniden üretmeye mahkum oluruz. kuramsal bir yapıya büründü. Aslında Kitap, sadece Kapital’i “anlaşılır” pek az insan kapitalist sistemin dışında kılmakla kalmıyor, günümüze dair yaşayabildiğinden, bu kitap herkese kavramlara dönüştürüyor, mesela yönelik. Manchester’da, İstanbul’da ya da kapitalist üretimin ve kültürün bizleri Şanghay’da ücretli bir çalışansanız ya da sürüklediği hızı Titanik ya da Yavaş geçiminizi ücretli biri sağlıyorsa, bu kitap Yemek hareketlerini katarak anlatıyor. sizin için. Ya da hobi bahçeleriyle son yıllarda Ancak Kapital’i okuması pek çok yükselişte olan şehir yaşamından de kolay değil. İnsanlara bu kadar toprağa dönüşün yarattığı psikolojik ulaşmak isteyen birinin anlaşılmak için rahatlamalara atıfta bulunuyor. Peki, Y Marx’ın teorisinde bugünü anlamak adına eksik kalanlar var mı? “Eksiklik” düşüncesi, tamamıyla bitmiş, bir mükemmellik fikrini de beraberinde getirir. Böyle bir yapıtın hiçbir zaman yazılamayacağı açık. Ancak Marx bize kapitalist sistemi anlamanın temellerini sağladı, bu da daha sonraki Marksistlerin alıp geliştirecekleri değerli bir miras. Elbette önümüzde yanıtlanması gereken büyük sorular var. Ama Marx bize, izleyebileceğimiz bazı ipuçlarıyla yol göstericiler bıraktı. İŞÇİ SINIFININ DURUMU Yine Yordam Kitap’tan çıkan Marksizm ve Medya Araştırmaları kitabınızda; medya olgusunu Marksist bir bakışla irdeliyorsunuz. Nasıl bir fark yaratıyor bu bakış? O kitapta ileri sürdüğüm sav şu: Medyayı eleştirel olarak anlamanın, sınıf yapısıyla, siyasal iktisatla, teknolojiyle, devlet gücüyle, ideolojiyle medya arasında ne gibi ilişkiler olduğunu kavramanın en iyi yollarından biri Marksist çözümlemedir. Anaakım medya incelemeleri, medyanın bu maddi temellerine nadiren iner, onun yerine “özgürlük” ya da “demokrasi” gibi kavramlara ve değerlere su götürür göndermelerde bulunur. Demek istiyorum ki eğer medya egemenlik gibi, eşitsizlik gibi temellere oturmuş bir güç yapısının içinde yer almışsa, özgürlükten, demokrasiden ciddi olarak söz edemezsiniz. Gerçi medya bir mücadele, bir karşı çıkma alanıdır çünkü kapitalizmin ürettiği daha geniş bir mücadeleler, çatışmalar alanının içinde. Yani medya pürüzsüz işleyen bir sistemin içine dikiş izi bile bırakmayacak biçimde yerleşmiş değil, zira sistem pürüzsüz işlememekte. Bütün bu gerilimler, çelişkiler mücadeleye yol açar. Bana göre Maksizm bize, medyanın sistem içindeki rolünün iki yanlı doğasını anlamamız için bir takım araçlar sunar. İşte Marksizm’in şeylerin iki yanlılıklarını kavramak için Alman felsefesinden devralıp kullandığı kavramsal araçlardan biri de diyalektik kavramı. “İşçi Sınıfının Durumu” filminiz İşçi Filmleri Festivali’nde de gösterilmişti. Engels’in İngiltere’de İşçi Sınıfı’nın Durumu kitabından yola çıkarak bir belgesel çekme fikri nasıl gelişti? Filmin ortak yönetmeniyle ben Engels’in 1844’te yazdığı kitabı okuduğumuzda, temelde ne kadar az şeyin değiştiğini görüp şaşırmıştık. Enerji, su, kanalizasyon, iletişim gibi yaşamın maddi altyapısı iyileşirken sınıf ilişkileri bir hayli kötüleşmişti. İşçilerle kapitalist sınıf arasındaki uçurum daha da açılmıştı. Kapitalistler bugün kendi işçileriyle karşılaştırıldığında yüzyıl önceye göre daha zengin. Ama kapitalizm, 19. yüzyıla geri dönmek istiyor, çünkü o zaman Batı’da en azından 20. Yüzyıl ortalarında olduğundan daha az sınırlamayla karşılaşıyordu. Günümüzde çalışanların, kendi ürettikleri toplumsal refahtan pay almak için sürekli çabalaması gerekiyor. Sözgelimi dünyanın altıncı ya da yedinci en zengin ülkesi olan Britanya, aynı zamanda dünyanın eşitlikten en uzak ülkelerinden biri. Yaklaşık 13 milyon aile, nüfusun beşte biri kadarı, yoksulluk sınırının altında. Daha kalabalık bir grupsa bir iki hafta ücret almazsa ciddi mali sıkıntıya düşecek durumda. Konut yetersizliği, insanların eleştirel düşünmesini engellemek üzere tasarlanmış korkunç bir eğitim sistemi, işyerlerinin gittikçe bozulan çalışma koşulları, artan güvensizlik, büyük işletmeleri koruyup kollayan ama protestoları bastıran bir kolluk ve adalet sistemi. Filmimizin sloganında söylendiği gibi, “Her Şey Değişiyor, Her Şey Aynı Kalıyor”. l [email protected] Çocukluk bitmez Otuz yılı aşkın süre edebiyat dergisi ve gazetelerde boy gösteren yazar Cem Karaer, ikinci derleme kitabı, çocukluğu hakkında bir hatırat niteliği taşıyan “Çocukluk Bitmez”i çıkardı. DENİZ ÜLKÜTEKİN arada ufak tefek telif ücretleri de oluyor. Sonrasında Tercüman Gazetesi’nde 19861991 yılları arasında sinema yazıları yazdım. Zaten yazarlık hayatıma da sinema yazılarıyla başlamıştım. Onda da Atilla Dorsay’ın büyük rolü vardır. AKM’de bir açık oturumda tanışmıştık. Beni yanına çağırdı, “Yazıyor musun” diye sordu. “İki yıldır, gördüğüm her filmi defterime kaydediyorum” dedim. “Bir dosyanı getir, 1 2 3 U zun süreli yazı hayatında ikinci derleme kitabını çıkardı Cem Karaer. Ülke Yayınları’nda çıkan Çocukluk Bitmez, Cem Karaer’in geçmişi, çocukluğu ve altmışlardan yetmişlerin sonuna kadar ülkede gelişen olayların izlerini taşıyor... Uzun bir yazarlık geçmişiniz var. Bu kitap yazın hayatınızın bir özeti mi? İlk olarak 1995’te bir kitapta yazılarımı toplamıştım. Ondan sonrakileri de bu kitapta topladım. Gördüm ki, buradakiler daha çok geçmişe dönük, hatıra tarzı yazılar. Aynı zamanda edebiyatçılarla ilgili yazılarım var. Yazar olarak idolleriniz kimler? Ahmet Hamdi Tanpınar ve Abdülhak Şinasi Hisar, Türk edebiyatından en beğendiğim iki yazar. Hangi dergilerde yazmıştınız? Hisar’da başladım, Varlık’la birlikte döneminin iki büyük edebiyat dergisinden biriydi. Milli Kültür’de yazdım, ardından İnanç Dergisi geldi. Sonra Türk Dili’nde yazdım. Asıl mesleğim eczacılık. Yazarlığı para hevesiyle yapmıyorum, ama tabii 1. Çocukluk yıllarından; Sarıkamış’ta kızağında, yıl 1957. 2. Cem Karaer Prag’da, 1992. 3. Timaş Kahve’de Babıâli Sohbetleri. Konu: “Hisar”. Ahmet Özdemir, İlyas Dirin, Yavuz Bülent Bâkiler, Cem Karaer. istersen“ dedi. Akşam babama anlattım. O da şair ve Hisar Dergisi kurucularından. Dedi ki, “Yazı yaz, Hisar’a gönderelim.” O şekilde başladım. Yazı, hayatınızın neresinde duruyor? Eczacılıktan daha önemli. Yazı yazmayı daha çok seviyorum. Fakat para kazanmak pek mümkün değil. O yüzden mecburen eczacılığı ön plana aldım. Kitabın ismi “Çocukluk Bitmez.” Bu biraz da hatırat niteliği taşımasından mı kaynaklanıyor? Çocukluğun, her insanın hayatının en önemli parçası olduğunu ve hayatın her döneminde etkili olduğunu düşünüyorum. Sanatla uğraşan insanlar da bunu daha fazla yaşıyor ve bence bu yüzden daha iyi insanlar oluyorlar. Kendilerini parayla filan değil de, daha değerli şeylerle ölçüyorlar belki de. Bu kitabı okuyanlar kendi geçmişlerine ait izler de bulabilir mi? Okuyanlar, bana yakın yaşlarda olanlar, içinde altmışlar ve yetmişlere ait izler buldukları için mutlu olduklarını söylüyorlar. Ayrıca yine okuyanlardan çok akıcı bir kitap olduğunu duydum. Çabuk sıkılan okuru da memnun edebileceğini ve öte yandan nitelikli okuru da içine alabileceğini söyleyebilirim. Altmışlar denince aklınıza ilk ne geliyor? Edebiyat ve sanata şimdiye göre çok daha fazla değer veriliyordu. Ünlü yazarların köşe yazıları vardı. Gün geçtikçe, gazeteler edebiyatçılardan arınmaya başladı. Daha maddeci bir hale geldik. O dönemi daha kültür odaklı buluyorum. l İmtiyaz Sahibi: Cumhuriyet Vakfı adına Orhan Erinç Genel Yayın Yönetmeni: İbrahim Yıldız Yayın Yönetmeni: Miyase İlknur Görsel Yönetmen: Aynur Çolak Sorumlu Müdür: Aykut Küçükkaya Yayımlayan: Yeni Gün Haber Ajansı Basın ve Yayıncılık AŞ İdare Merkezi:?Prof. Nurettin Mazhar Öktel Sok. No: 2 34381 Şişli / İstanbul (0212) 343 72 74 (20 hat) Reklam Genel Müdürü: Özlem Ayden Genel Müdür Yardımcısı: Nazende Körükçü Reklam Grup Koordinatörü: Hakan Çankaya Reklam Müdürü: Beste Paydaş Ertan Rezervasyon Yönetmeni: Onur Tunalı (0212) 251 98 74/75 (0212) 343 72 74 (554555) Baskı: DPC Doğan Medya Tesisleri Hoşdere Yolu 34850 Esenyurt / İstanbul Cumhuriyet gazetesinin parasız pazar ekidir Yerel süreli yayın / [email protected] / @cumdergi C M Y B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle