15 Haziran 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

8 23 MART 2014 / SAYI 1461 Necip’i oynamak başka bir bilince tutunmak Metin Akdülger, televizyon ekranında devam eden oyunculuk hikâyesinde yepyeni bir sayfa açmaya hazırlanıyor. Felçli bir genci canlandırdığı Bensiz filmi için hem fiziksel hem de zihinsel anlamda ciddi fedakârlıklarda bulunmuş. Ona göre bunların hepsini yapmaya değer, çünkü oyunculuğun büyüsü tam olarak bu fedakârlıklarda gizli. Bir futbolcu vücuduna sahip olmak sizin için zor olmasa gerek. Öte yandan filmin ikinci yarısındaki felçli bir genç görünüme sahip olmak için büyük bir çaba harcamışsınız. Oynadığınız karakter, kafanızda nasıl canlanmıştı ve onu hayata geçirmek için ne gibi fedakârlıklar yaptınız? Aslında futbolcu vücuduna sahip değildim, Amerikan futbolu biraz daha farklı bir vücut formuna sokuyor insanı. Belli bir süre futbolu daha iyi anlamak için antremanlara katıldım. Başıbüyük Spor Kulübü, sağolsunlar beni aralarına aldılar. Necip’in felç gerçekliğini yaşamak için de elimden geleni yaptım. Felçli bir insanın gözünden dünyaya bakmak, sıradan insanlar için akla getirildiğinde hemen yok edilmeye çalışılan düşüncelerdir. Öte yandan siz rolünüz için belki gününüzün büyük bölümünü bu fikre odaklanarak yaşadınız. Yıpratıcı yönleri var mıydı? Hayatımın yaklaşık bir yılını bu gerçekliği anlamak ve bu gerçeklik üzerinden bir yaratı çıkarmaya çalışarak geçirdiğim için hayata bakışımı ciddi oranda etkilemiştir. Bence oyunculuğun büyülü kısmı da tam burada. Her içinde bulunduğunuz yaratı aslında sizi de yaratıyor. Necip için yapmam gereken her şeyi yapmaya çalıştım, anlamak ve olabilmek için aklımda kalan her sorunun cevabını aradım. Sorumlu hissettiğim her konuda kendimi emin hissedene kadar araştırdım ve çalıştım. Vücuttan sıyrılıp başka bir bilince tutunmak gibi bir his aslında, hayatın içine dokunmak ve o anı keşfetmek. Anı kovalamak, çırpınmak. Dönüştürücü bir tecrübe yaşadım diyebilirim. Tabii ki yıpratıcı da, iyileştirici de yönleri oldu. Kilo vermek, fiziksel deformasyonlar, içsel yolculuklar, maddimanevi birçok sonucu yanında getirdi ama bunlar Necip için yapmak zorunda hisettiğim şeylerdi. Bu karakter hayatınızda neleri değiştirdi? Necip, hayatımın önemli bir dönüm noktasıdır. Hayatın çok farklı derinlikleri olduğunu ve maddenin, vücudun aslında hayatın hangi noktasında ne kadar garip bir yerde durduğunu gösterdi. l M zor ama bir o kadar besleyici etin Akdülger’i Medzamanlardı. İlk tiyatro oyunum, ilk Cezir’in kötü çocuğu amatör filmim, ilk yazdığım oyun Orkun olarak tanıdık. derken birden kendimi çok mutlu Sıradışı oyunculuk hikâyesinde bir ve güzel bir tempoda buldum. kilometre taşıydı bu rol. Çünkü Bu tempo hiç bitmesin istedim ve onu milyonların tanımasını sağladı. bu tempoda ilerlerken Ahmet’le Ancak 11 Nisan’da sinemalarda yollarımız kesişti bir şekilde, olacak Bensiz filmi, belki de Bensiz için yaşamaya başladık. Akdülger’in kariyerinin en önemli Söyleşiler: Bensiz proje olarak sonlandıktan işlerinden biri. Yönetmen Ahmet DENİZ sonra bu sefer MedCezir ailesine Küçükyalı’yla birlikte uzun süredir ÜLKÜTEKİN dahil oldum. Şimdi onlarla çok hayata geçirmeye çalıştıkları bu keyifli bir tempoda seyreden hikâye, felç geçirerek, hayatın acı bir hikâyem var. Bu sırada da tiyatroyu hiç yüzüyle karşılaşan bir futbolcuyu, Necip’i bırakmamaya çalıştım. Bu yıl “Maşenka” ile anlatıyor. Akdülger, bu rol için önce bir sahnede olacağım. futbolcu vücuduna sahip olmuş, ardından Bensiz filmi de kaderi bir anda değişen tam 17 kilo vererek gerçekçi bir görünüm bir karakter etrafında dönüyor. Bir sergilemeyi amaçlamış. Bununla da sınırlı futbolcu felç geçiriyor ve hayatı birden değil yaptıkları. Gerisini kendisinden değişiyor. dinleyelim. Necip aslında günümüz toplumunun Amerikan futbolu oynayan ve bir yaratısı. Genelgeçer toplumsal doğrular uluslararası ilişkiler okuyan bir üniversite doğrultusunda yaşarken bir olay sonucu öğrencisi, dizilerde ve filmlerde oynamaya toplumsal bağları bir anda kesiliyor ve kendini başlıyor. İnsanların ilgisini çekiyor. Birden kendi varoluşuyla baş başa buluyor. İşte bu mi oldu bunların hepsi? noktada bizim hikâyemiz başlıyor. Necip’in Üniversite için İstanbul’a yerleştiğimde başına gelenler üzerinden toplumu ve varoluş varoluşumla daha başbaşa kaldım ve problemlerini anlamaya çalışıyoruz. kendimi arayışımın biraz daha farkına vardım. Aslında oyunculuk da bu noktada hayatıma girdi diyebilirim. Oyunculuk önce kendini tanımak ve ne olup ne olmadığını keşfetmekle şekillenen bir sanat formu, birçok sanat formunda da böyle olduğunu düşünüyorum. Neyse dağılmayayım, üniversite yaşantım ve Amerikan futbolu benim hayata, insanlara ve kendime karşı tecrübe kazanmamı sağladı. Bu tecrübe doğrultusunda kendime daha çok güvendim ve hayattaki ilgimin ve tutkumun ne olduğunu biraz daha fark ettim. “Oynama dürtüsü” der bazıları, ben hâlâ bir isim koyamıyorum. “Ben olma şeklim” diyebilirim en yakın tabir olarak. Üniversitedeyken tutkumun peşinden gitmek için bulabildiğim ve içinde bulunabileceğim her şansı “Bensiz” filminden. değerlendirmeye çalıştım, MedCezir’de Orkun çatışmayı derinleştiriyor İzleyiciler sizi MedCezir’in kötü çocuğu olarak tanıyor. Bunun sinema ekranına olumsuz yansıyabileceğini düşünüyor musunuz? Çünkü şu an bambaşka bir roldesiniz? Nicelik olarak tanınırlığımı arttıran şey MedCezir’in kötü çocuğu Orkun oldu ve buna hiçbir itirazım yok. Sinema ekranına bunun olumsuz yansıyacağını sanmıyorum. Sinema ve televizyon izleyicisinin farklı perspektifleri olan farklı izleyiciler olduklarını düşünüyorum, tıpkı tiyatroda olduğu gibi. Bu izleyici aynı kişi olsa bile. “Bir hikâye kötü karakteri kadar iyidir” derler. Bu açıdan Orkun’u değerlendirirseniz ne söylersiniz? Hikâye benim için çatışması arttığı ölçüde daha derinleşir ve insanı içine alır. Çatışmayı yaratmanın önemli öğelerinden biri kötü karakterdir. Eğer istenilen ölçüde karakter derinliği oluşturulabilirse, buna bağlı olarak o karakterin yarattığı çatışma daha da derinleşir. Dolayısıyla hikâye de. Ben de Orkun’u canlandırırken bu esas üzerinden gidildiğini düşünerek yönetmenimiz ve senaristimizin verdiği doneler doğrultusunda çalışıyorum. l Artık insanların gülmeye ihtiyacı var B ehzat Ç.’nin sevilen karakteri Seda Bakan artık Kardeş Payı dizisinde. Yeni projesi de tıpkı Behzat Ç. gibi fanatikler edinecek gibi görünüyor. İşler Güçler dizisiyle ekrana ismini yazdıran ekibin bu yeni projesinde yer almanın yanısıra, yeni filminin heyecanını da yaşıyor Seda Bakan. Zaman Makinesi 1973, izleyenleri, 70’lerin nostaljik havasında bir yolculuğa çıkarıyor... Küçüklükten beri oyunculuk isterken, dış ticaret okumuşsunuz. Aile yönlendirmesi mi? Yoksa bir mesleğim de olsun kaygısı mı? Dış Ticaret okumam ailemin yönlendirmesi ile oldu ama memnunum okuduğum için. Dışa dönük ve sosyal bir çocukluğum oldu klişe de olsa oyunculuk hep aklımın bir köşesinde vardı. Şu anda da bunu gerçekleştirmekten ve istediğim, seçtiğim özel işlerde olmaktan dolayı çok mutluyum. İlk rol aldığınız dizileri şimdi izlediğinizde ne hissediyorsunuz? Hata buluyor musunuz? Tabii ki. Ben izleyici karşısında gelişen bir oyuncuyum. Benim okulum televizyon oldu. Her işte çok şey öğrendim ve bir sonrakinde bir üst seviyede devam ettim, hâlâ da öğreniyorum. “Zaman Makinesi 1973” filminden. Yoğun siyasetten midir nedir bilinmez ama son dönemde, televizyon izleyicisi, salya sümük dramlardansa komedileri tercih eder oldu. Seda Bakan da bu yeni akımın dikkat çeken kadın oyuncularından. Ancak ona göre, bir oyuncu için her rol keyiflidir, komedi ya da dram ayrımı ise gereksiz. Kardeş Payı tıpkı Behzat Ç. gibi fenomen olmaya aday bir dizi. Feyza oldukça ilginç bir karakter, diziye ailenin geçimini üstlenmek gibi bir misyonla giriyor. Bu Feyza’yı nasıl bir karakter haline getiriyor? İki abinin yanında yetişmiş, fırlama, afacan, savruk, dengesiz ve ailesine abilerine çok düşkün bir kızı oynuyorum. Ailenin ekmek kapısı olması bence ona büyük bir sorumluluk duygusu getirmiş ama bunu kullanıp, havalara girmiş bir kız çocuğu değil. Oynadığım karakteri çok seviyorum çok eğlenceli ve güzel bir ekip var. Çıkan sonuç çok mutlu edici. Murat Cemcir, Ahmet Kural gibi oyuncularla birlikte bir proje içindesiniz. Mutlaka çok eğlenceli oluyordur onlarla çalışmak. Öncesinde İşler Güçler’i izliyor muydunuz? Rol arkadaşlarınız hakkındaki fikirleriniz nasıldı? Dizilerini takip etmeye çalışıyordum. Fakat ben de Behzat’ı çektiğim için pek vaktim yoktu. Arkadaşlarımı çok seviyorum, çok dürüst ve çalışkan insanlar. Sette hep eğleniyoruz. Behzat’tan sonra karşılaşabileceğim en iyi ekiple beraberim. Her zaman komedi daha risklidir. Türk halkı ağlamayı sever. Ama bu algı yıkıldı sanırım birçok dram projesi de yayından kalktı. Artık farklı konular mı arıyor izleyici? Ya da ülke gündemi insanları daha az dram daha çok gülmece çizgisine mi yöneltti? Sektörü bilmem ama ben eğlenebileceğim bir işte olmayı çok istiyodum. Ülkemizin de rahatlamaya, eğlenmeye ve gülmeye ihtiyacı var. İnsanları mutlu edebiliyorsak da ne mutlu bize. Zaman Makinesi 1973’e gelirsek, oldukça ilginç bir yapımla karşı karşıyayız sanırım. Muhtemelen insanların aklına bir an Geleceğe Dönüş serileri geliyordur. Öte yandan Aram Gülyüz imzası olan bir film bu. Siz nasıl değerlendiriyorsunuz? Yeşilçam’ın en önemli yönetmenlerinden biri olan Aram Gülyüz’le çalışmak, onu tanımak benim için çok büyük bir şans. Çok keyifli bir film yaptık bence. Orjinal bir senaryoya sahip, fantastik. Geçmişe ufak bir yolculuk yapmak isteyenlere tavsiye edebilirim. 70’lerin havasını yaratmak oldukça ilginç bir deneme oldu sanırım. Hem dönem açısından hem de sinemadaki Yeşilçam’ın hüküm sürdüğü yılları düşünürsek, birbirinden çok farklı dünyalar var filmde. Evet aynen öyle. Kostümleri dekoru ve fantastik bir zaman yolculuğuyla çok hoş görüntüler yakaladık. 70’lere bayılıyorum. Böyle bir filmde çalışmak, sevdiğim dönemin atmosferini yaşamak çok keyifli oldu. Sizi etkileyen örnek aldığınız oyuncu vardır mutlaka? Ben Meryl Streep’i çok beğenirim. Sizce herkes her rolde başarılı olabilir mi? Mesela bazı oyuncular drama, bazıları komediye daha çok yakışır. Kendiniz için böyle bir sınıflandırma yapar mısınız? Hayır yapmıyorum. Elimden geleni yapmaya çalışırım başarılı olmak için. ters köşe oyunculuklarda çok başarılı isimler var. Oyuncu her rolü oynamaktan keyif alır. Rol alacağınız bir dizide Kürtçe öğrenmiştiniz... Aslında Kürtçe öğrenmedim, sadece söyleyeceğim kelimeleri ezberleyip şive yapmaya çalıştım. “Dengesiz olmam işime yarıyor bazen” demişsiniz. Ne zaman işinize yarıyor. Bir de her oyuncu biraz dengesiz bulunur. Bu ne kadar doğru bir yaklaşım. Dengesizim demedim hiçbir zaman. Burcumu sordular, “terazi burcuyum” dedim. Çok dengeli ve adaletli bir insanım. Kendi içimde dengesizlikler yaşadığımı söyledim. Bunu kimse fark etmez! Oyuncu rolüne göre şekil almaya çalışır, sette konuşması yürüyüşü, bakışı değişebilir. Bu dengesiz olduğu anlamını taşımaz bence. l [email protected] C M Y B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle