Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
4 28 ARALIK 2014 / SAYI 1501 “Çalsın Sazlar” filminden. Kendimizi anlattıkça büyüyeceğiz Bu coğrafyanın sineması kendi dertlerini anlatınca yükseliyor gibi. B. Bilgin: Türk sineması yükseliyor, ödüller alıyor ve dünyaya açılıyor. Kimliğini belli ediyor, güzel de bir dili var. Heyecan verici son dönemde yaşadıklarımız. Hem bu toprakların hikâyeleri artık çok daha gerçek yansıyor beyazperdeye. Biz kendimizi anlattıkça daha da büyüyeceğiz. Film ve film müziği ilişkisi de geç kuruldu, bu anlamda nasıl ve ne durumdayız? N. Göktürk: Eskiden film müziği bu kadar özenli değildi elbette. Müzik hep son karar verilen ve biten filme fon yapılan, aralara serpiştirilen bir unsurdu. Yeşilçam’da bunun böyle olmasının sebepleri ise başka. Çünkü telif hakları kanunu çıkmadan önce kim neyi bulursa filme koyuyordu. Telif hakların çıkınca müzik kullanmak sıkıntı olunca müzik yapmak zorunlu hale geldi. Önceleri ihtiyaç olmadığı için de film müziği yapanlar yoktu. Durumun özeti aslında bu. Müzik, senaryo ya da replik kadar önemli. Doğru zamanda gelen doğru müzik tüm sahneyi, tüm filmi alıp götürebilir. Biz ise filme girerken filme ruhunu veren müzikleri hazırlamıştık, onlarla demlenmiştik. l Güzel kalabilen güzel insanların filmi bu Belçim Bilgin ve Ezgi’nin Günlüğü’nden tanıdığımız besteci söz yazarı Nadir Göktürk, “Çalsın Sazlar”a birlikte hazırlandı. Filmde yer alan ve düzenlemeleri Göktürk tarafından yapılan tüm parçaları Belçim Bilgin söylüyor. Şarkı söylemek ona yakışıyor. Bilgin meyhane şarkılarını söyledikçe canlandırdığı karakteri bulduğunu anlatırken Göktürk’e göre Bilgin’in güzel bir sesi ve çok iyi bir kulağı var. Belki de bu güzel birliktelik ileride farklı müzikal ürünler de verebilir... T ürk sinemasının en önemli yönetmenlerinden Nesli Çölgeçen ara verdiği becerebileceğimin farkında değildim. Bu rol için ya vardım ya yoktum, şarkı söyleyemezsem sinemaya yazıp yönettiği “Çalsın oynamayacaktım. Hikâye Sazlar” ile döndü. Filmin gelişirken Nadir hoca ile bir araya başrollerinde Belçim Bilgin, Engin geldik. Zaten Ezgi’nin Günlüğü Hepileri ve Caner Cindoruk var. ile büyümüştüm, hayranıydım. 1960’lardan günümüze, günümüzden de geçmişe ALİ DENİZ Onunla çalışmak rüya gibiydi. O da beni dünyasına kabul etti, o dönüşler yapan, aşk, dostluk ve hayat kavgasında çarpışan üç USLU dünya çok güzel. Uzun saatler çalıştık, her gün günde beş kahramanın eğlenceli hikâyesi saatten az olmamak koşuluyla “Çalsın Sazlar”, aynı zamanda da Türkiye’nin çalışıyordum, şarkı söylüyorduk, mehyane dönemsel tanıklığı. Belçim Bilgin bu filmde bir şarkıları hem de... meyhane şarkıcısı Yasemin’i canlandırıyor. Bu Yasemin karakterine de sanırım bu film için de Ezgi’nin Günlüğü’nden çalışmalarla iyice yaklaştınız tanıdığımız, besteci ve söz yazarı Nadir B. Bilgin: Şarkıları söyledikçe “Yasemin”i Göktürk ile çalışmışlar. Yani filmde yer alan ve buldum. Zaten işte bu çalışmalarda karakteri düzenlemeleri yine Nadir Göktürk tarafından yapılan tüm parçaları Belçim Bilgin söylüyor. Biz de Bilgin ve Göktürk ile bir araya geldik. İşte hikâyenin devamı... Nadir Göktürk hayatımıza sızmış bir müzisyen, Belçim Bilgin de çok izlenilesi. Peki, bu buluşma nasıl gerçekleşti? Nadir Göktürk: Nesli Çölgeçen ile birçok projede birlikteydik, onunla çalışmak da zevklidir üstelik. Projeyi anlattı, memnun oldum. İyi bir şey çıkacağına da emindim. Ekiple tanıştık öncelikle. Bir de burada “Yasemin” karakterine hayat veren oyuncu aynı zamanda şarkıcılık da yapacaktı. Belçim de bunu kabul etmişti. Ben de “onu dinlemem lazım” dedim. Belçim Bilgin: İşte o anda bana bir telefon geldi; “Hızlıca bir şarkı söyleyip, yollar mısın?” diye! Ben de bir Sezen Aksu şarkısı söyledim ve yolladım. N. Göktürk: Ve başladık... B. Bilgin: Bir kere senaryo eksiksizdi, bütünlüğü ile sarıyordu. İronisiyle, dramıyla, eğlencesiyle dozunda oluşu herkese kolaylık sağladı. Ben de hep bir şarkıcıyı canlandırmak, buna cüret etmek, cesaretimi sınamak istiyordum. Tabii bu bu cesaret nereden geliyordu bilmiyordum, yani deşifre edip, üstüme giymiştim. Nadir hocanın deneyimi beni Yasemin yaptı! Şarkıları söylerken meyhanede olduğumuzu, oranın ruhunu yaşamamız ve yaşatmamız gerektiğini hiç aklımızdan çıkarmıyorduk. Oynarken özgürüm Nasıl bir öğrenciydi Belçim? N. Göktürk: Öğrencilik durumunu pek kabul etmiyorum çünkü öğretilecek bir durum yoktu. Malzeme güzeldi, yeteneği de öyle. Ben sadece küçük dokunuşlarla yönlendirdim. Ses rengi zaten farklı, kulağı da iyi. Sevdiği şeyleri söylerken onlara ruh katıyor. B. Bilgin: Nadir hocayla çalışırken şarkı söylemeye dair hiçbir şey bilmediğimi fark ettim. Şimdi de keyif alıyorum epey. O çok huzur verici, büyük bir bilge. İçindeki çocuk da çok muzır. Film sürecinde birbirimizi keşfettik ve güzel bir ustaçırak ilişkisi yaşadık. Onun bana verdiği güvenden sonra artık her yerde şarkı söylerim! Oyunculuktan vazgeçemem ama şarkıcılığı da sevdim. Sahnenin büyüsü şarkı söylerken başka. İşimiz duygu, bir şeyler hissettirmek, şarkı söylerken seyirci ile göz göze gelmek başka bir sihir, etkileyici. Ben sevdim bu işi. Hayatımda çekingen ve ürkekken kamera önünde korkusuzum. Öncesinde nasıl heyecanlanıyorum anlatamam ama sahnedeyken, oynarken çok olabildiğince cüretkâr ve rahatım. Özgürlük böyle bir şey, oynarken özgürüm. Filmden daha fazla ipucu veremiyoruz ama Yasemin’i biraz daha tanısak? Belçim Bilgin ve Nadir Göktürk “Çalsın Sazlar” filminin insanlık hallerini barındıran umut dolu bir dostluk hikâyesi olduğunu söylüyor. Filmin bir diğer özelliği de geçmişin ve şimdinin Türkiye’sine tanıklık etmesi. B. Bilgin: Bıçkın, serseri, çapkın ve özgür bir kadın. Meyhaneye hâkim, oranın ruhuyla yaşıyor. Üzgünken, neşeliyken, öfkeliyken... İkinci sınıf bir meyhanede ezber bozan bir kadın Yasemin. 1964’lü yıllarda bunu yapmayı göze alan bir kadın hem de! Meydan okuyan bir kadın, sesini yükseltiyor, kadınlığından zevk alıyor. Ben çok dönem işi yaptım ama burada bir adım fazlası var. Nesli Çölgeçen ne istediğini iyi biliyordu. Hayalindeki dünyayı bize yaşattı ve biz de bunu yarattık. Caner Cindoruk ve Engin Hepileri de inanılmaz rahattı ve hikâyeyi sahiplenmişlerdi. Çünkü yaşamasak yaşatamayacaktık derdimizi. Ne kadar devrimci filmlerdir “Selamsız Bandosu” ve “Züğürt Ağa”. İşte Nesli Çölgeçen hiç hissettirmeden iğneyi batırır ve hikâyesini temiz anlatır. Yeni rol, öncesini siliyor; şimdi Yasemin’siniz ve bir süre öyle kalacaksınız... B. Bilgin: Yarışırım hep kendimle. Her yaptığım öncesinden iyi olsun diye hayal ediyorum. Sürekli öğreniyorum, bu iş de benim hayata meydan okumam. Yaptığım işlerin beni hayata karşı kışkırtması gerekli. “Çalsın Sazlar”da hayat çok çıplak, sahici ve sıcak. Acıyı, tatlıyı çok sert yaşayan insanların dünyası bu. Bu bir dönem filmi de değil; geçmişe gidip geliyoruz. Güzel kalabilen, güzel insanların filmi bu. Gerisini filmi izleyen keşfedecek. Zamanın ruhu her şeyi hızlı tüketmemize neden oluyor, hayatı hoyrat kullanıyoruz. Sevgimizi ve sevdiklerimizi de. İnsan olma halleri işte tüm bunlar, zaaflarımız, hırslarımız, çelişkilerimiz. Film bazı duyguları kaybetmememiz için direniyor, hâlâ zamanımız olduğunu hatırlatıyor. N. Göktürk: Sosyal çelişkilerin, siyasal nedenleri, bunların bireylere yansıması, bireylerin bunları kullanması. Türkiye’nin kırılma noktaları da bu filmde var. Türkiye’nin dönemsel tanıklığı da filme sızdı yani. Türkiye değişmiyor, zaman ve insanlar değişiyor bu ülkede yalnızca. Yaşananlar ise hep aynı. l alidenizuslu@gmail.com SELÇUK EREZ Yolsuzluk bayramı B azı sivil toplum kuruluşları ve meslek odaları, 17 Aralık’ı izleyen 7 günün bundan böyle “Yolsuzluk Haftası” olarak benimsenmesini, her yıl 17 Aralık’ın çeşitli etkinliklerle anılmasını önerdiler. Meclis’e bu konuda kanun teklifi bile sunuldu. Bu hafta süresince neler yapılmalı? Haftanın ilk günü “Yolsuzluk Bayramı” olarak benimsenmelidir. Yolsuzluk bayramı, başta Ankara, her ilde, yabancı temsilciliklerimizde ve Yavru Vatan’da çoşkuyla kutlanmalıdır. O gün caddeler, “Devletin malı deniz; yemeyen domuz”, “Yalancının mumu sonsuza kadar yanar”, “Parayı veren ihaleyi alır” gibi sloganlar yazılı bez afişler ve pankartlarla donatılmalı, fırınlarda bol bol “Yağma Hasan’ın böreği”* üretilmeli, bunlar çocuklara dağıtılmalıdır; TV’lerde özel programlar düzenlenip Sülün Osman gibi tarihe geçmiş büyük yolsuzluk dehalarımız anılmalı, gençlere tanıtılmalıdır. Bayram sabahı mülki ve askeri erkân, günün anlam ve önemini vurgulayan konuşmalar yapıldıktan sonra “Yiyin efendiler yiyin, bu hanı iştiha sizin / doyunca, tıksırınca, çatlayıncaya kadar yiyin!” diye başlayan ve “Bu harmanın gelir sonu, kapıştırın giderayak! Yarın bakarsın söner bugün çıtırdayan ocak!” diye devam eden ve “Ali Babanın bir çiftliği var; çiftliğinde dolarları var!” gibi yolsuzluk marşları söylenerek uygun adım gidilip Meçhul Yolsuz Anıtı’na çelenk bırakılmalı. Meçhul Yolsuz Anıtı’nın ucube değil doğru dürüst heykeller yontan birine doğrudan ihale yoluyla yaptırılması ve (Istanbul’da Çamlıca Tepesi gibi) bütün kenti gören yüksek bir tepeye dikilmesi uygun olacaktır. Sonra, 23 Nisanlarda çocukların bir süre cumhurbaşkanının, başbakanın makam koltuklarına oturdukları gibi bu bayramda da tanınmış yolsuzları, cumhurbaşkanı, başbakan hatta Avrupa Topluluğu bakanının yerine oturtup günün birinde bu mevkilere Allah korusun bu gibi kimseler gelirse neler olabileceği dosta düşmana gösterilmelidir. l www.selcukerez.com *Jamie’den Yağma Hasan’ın Böreği tarifi: Gerekli malzeme: Şamgülü yoncası, darı fülfül, havlican, tereyağı, hurma ezmesi (300 gr) ve 2 yumurta Yapılışı: Önceden açılmış hamurun bir yüzüne hurma ezmesi katman katman sürülür. Hamurun diğer yüzüne de bol ısıtılmış terayağı dökülür. Sonra birer avuç darı fülfül, bir çimdik Şamgülü, arzuya göre havlican da katılır. Fırına vermeden üstüne iki yumurta kırılmalıdır. C MY B