Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
Nihan Büyükağaç Alev’i ibretle izliyorum “Gönül İşleri” son günlerin popüler dizilerinden. Yapımı ilgi çekici hale getiren en önemli karakter olan Alev’e hayat verense, Nihan Büyükağaç. Ancak kendisi, Alev’in hareketlerini pek de tasvip etmiyor. Alev için aşkta her yol mubah, Büyükağaç ise ahlak kurallarını öne koyuyor ve diyor ki... M değerlendirirsem, tartışmasız uhteşem Yüzyıl’ın yanlış! Alev bütün bunları salt Gülşah’ı, Sevdaluk’un kötülük olsun diye yapmıyor, bir Fatma’sı Nihan hedefi var elde etmek istediği Büyükağaç, şimdilerde karşımıza, bir aşkı var! Kazanmak için her Gönül İşleri’nin fettan kadını Alev yol mubahçılardan... Ayrıca bir olarak çıkıyor. Kısa zamanda ciddi “femme fatale”nin de karakter hayran kitlesi edinen dizinin, belki derinliği vardır mutlaka de en ilgi çeken karakteri olan Alev’le benzeştirdiğiniz Alev’i ve Büyükağaç’ın oyunculuk DENİZ özellikleriniz ya da “bunu ben kariyerindeki adımlarını kendisiyle ÜLKÜTEKİN de yapabilirdim” diyebileceğiniz konuştuk. davranışları var mı? Alev nasıl bir kadın? Kendimle benzeştirdiğim hiçbir özelliği Standart bir “femme fatale” tiplemesi yok. Aksine, “yok artık bu kadarı da fazla” olarak görebilir miyiz? Yoksa çok daha dediğim zamanlar oluyor. Ama ben bunları derin bir karakter mi? sorgularken, gerçekte çok daha acıtıcı Alev sadece bir “femme fatale” tiplemesi hikâyeler duyuyorum. Bazı kurguların değil elbette.. Kendine güveni, dışarıdan inandırıcılığını sorgularken, insan kendi “çekici ve baştan çıkarıcı” olarak algılanıyor, yaşadıklarını baz almamalı. Yani Alev’in haleti evet, ama gözünü karartan bir aşk unsuru ruhiyesini, ibretle izliyorum diyebilirim... var. Yaptıkları, benim ahlak kurallarıma göre Sevdaluk’taki Fatma ve Muhteşem Yüzyıl’daki Gülşah karakterleriyle Alev’i karşılaştırsanız neler söylersiniz? En çok hangi rol size keyif vermişti? Gülşah’la Alev’in ortak noktaları var mesela, farklı hedefleri, ama aynı hırsları yaşıyorlar. Gülşah hayatta kalmak için var olmak için kötülük yapmaktan çekinmezken, Alev baştan aşağı duygularıyla ve aşk için yapıyor her şeyi. Fatma romantikti, heyecanlıydı, bir başkasının mutluluğu için kendinden feragat edebilirdi düşünmeden. O muhteşem vadide (Çamlıhemşin’de) yaşayan insanlar gibi yani... Hiç düşünmeden hayatımın en güzel sekiz ayını yaşadım diyebilirim. Hep devam edecek çok güzel dostluklar edindim orada. Daha yedi yaşınızda tiyatrocu olmak istiyorum demişsiniz. Nerden geldi bu istek? Yedi yaşımda “tiyatro yapmak istiyorum” dedim, doğrudur, ama bunu neden istediğimi bilmiyorum, ben biraz erken seçim yapmışım. Hepsi bu. Kariyer odaklı yaşamıyorum Bir hayli de yıpratıcı bir çocukluk hikâyeniz var. Ailevi meselelerle, hastalıklarla çok uğraşmışsınız. Bu süreçte, oyunculuğu nasıl devam ettirdiniz? Çok yıpratıcı bir çocukluk geçirdim diyemem. Sıkıntılar yaşamadım mı, elbette herkes kadar benim de hayatımda birtakım zorluklar oldu, ama bu neden bu kadar dramatize edildi, neden böyle yanlış bir algı oluştu çözebilmiş değilim. Sanırım acıdan beslenen bir toplum olmamızdan kaynaklı. Bazı şeyleri abartmayı seviyoruz. Aksine güzel bir çocukluk geçirdim, iyi eğitim aldım. Eğitimimi tamamlayıp oyunculuk yapmaya başladım ve devam ediyorum... Gönül İşleri dizisine dönersek, dizi, rol arkadaşlarınız ve rolünüz, oyunculuk kariyerinizde nereye oturuyor? Gönül İşleri çok samimi sıcak ve bizden bir hikâye, çok sağlam bir oyuncu kadrosu var, güçlü bir yönetmenle çalışıyoruz. Zannediyorum seyirciye de geçmiş bu doluluk, beğenileri görüyoruz, ne mutlu. Severek, keyif alarak çalışmanın sonrasında kariyer geliyor... Çok iş ve kariyer odaklı yaşamıyorum. Bir yerde olmaktan mutluysam zaten, orası doğru tercihtir. Biraz da tiyatro çalışmalarınızdan bahsedebilir misiniz? Yeni projeleriniz var mı? Bu sene tiyatro çalışmam yok... Ama ilerleyen zamanlarda neler olur bilemiyorum. l Flört şifa niyetine Flört’ün yeni albümü “Hücum Kayıtlar” rafa çıktı. Eski klasikler ve yeni klasik adayları bu albümde. Bu adamlar ne yapsa dinlersiniz, öyle samimi ve güzel bir tavırları var. “Hücum Kayıtlar” Flört’ün müzikal serüveninin de bir özeti. Bilmiyorsanız tanışmak, tanıyorsanız pekiştirmek için iyi bir fırsat. Avam ve sığ pop müziğin ayyuka çıktığı günümüzde Flört şifa niyetine! ALİ DENİZ USLU Biz hissettiğimizi, düşündüğümüzü özgürce yapmak istiyoruz. Bir şarkı sözü düşünürken, “Acaba yanlış anlaşılır mı? Bizi topa tutarlar mı?” gibi sorular geliyorsa sanatçının aklına, işte orada işler gerçekten zor olmaya başlamıştır. Bütün bu durum bizi yıldıramadı elbette. Geldiğimiz nokta geç de olsa bizi bir şekilde tatmin ediyor. bağırdı kız. Henüz “Demli”nin kayıtlarındaydık ve yıllar süren bir karanlığın içindeydik. “Vay canına.” dedim. Galiba ünlü olmuşuz. Tabii şu an ki konumumuza ulaşmak için çok çabaladığımızı da belirtmeliyim. Timsah: Fazla gözönünde bulunmamamızın ,yani günümüz (özellikle) görsel medyasının çiğneyip posasını tükürdüklerinden olmamamızın bize faydasının dokunduğunu söyleyebiliriz. Çok konser vermek, internet sayesinde yakaladığımız yakın temas, yirmi yıllık müzikal geçmiş ve birliktelik, kitlemizin oluşmasında önemli faktörler. F lört’ün yeni albümü “Hücum Kayıtlar” Pasaj Müzik etiketiyle raflarda. “Hücüm Kayıtlar zaman içerisinde stüdyoda canlı olarak yapılan kayıtların seçilerek bir araya getirilmesinden oluşuyor. Klasikleşen şarkılarının yanında “Boş Ver Aldırma”, “Hep Beraber” ve “Senin Yüzünden” isimli üç tane de yeni şarkıları var. Arşivlik bir çalışma. Flört’ün elemanları Ozan Kotra, Çağatay Kehribar, ve Timsah (Hakan Çağlar) anlatıyor. Bu arada grup 22 Kasım’da İstanbul Kadıköy Sahne’de olacak. “Rasta Baba”, “Eski Dostum”, “Yola Devam”, “Cemiyette Pişiyoruz” klasikleşen Flört şarkıları. Geçmişten şimdiye baktığımızda her şey olması gerektiği gibi mi gitti? Çağatay: Dünden bugüne gelinen noktaya baktığımda, yaptığımız tercihlerin sonuçlarını yaşadığımızı görüyorum ama yapılan tercihlerin yaşanan sonuçları, tamamen bu ülkeye özgü. Bu ülkede sanat yapmak, deveye hendek atlatmak gibi. Toplumun büyük bir çoğunluğunun ve yönetim kadrosunun sanata değer vermediğini, gereksiz gördüğünü düşünüyorum. Bu da hayatımızı hayli zorlu kılıyor. Yaptığımız iş bile daha yeni yeni iş olarak görülmeye başlandı. “Burası Türkiye kardeşim, işinize gelirse”diye bir laf vardır ya, işimize gelmiyor. Sektöre iyi direndik “Karanlık devriniz”, o karanlık devirden gelenler nedir ve de şimdi aydınlıkta mısınız? Ozan: Evet. Bu düşünsel ve maddesel bir çöküşün tanımı. Ruhsal boyutları ayrı bir konu. Sanırım 2000 2005 dönemi, o beş sene cehennemin dibine epey yaklaşmıştık. Yaşımız henüz gençti. Ama eğer hayatın sorumlulukları sırtınızda ise bu işi daha zor kılıyor. Elbette geride kaldı. Siyasal olarak yaşadığımız en karanlık dönem bugün olmasına rağmen, Flört, Türkiye’nin her köşesinde hatta Avrupa’ da bile konserler veren, albümleri beklenen bir grup haline geldi. Yavaş ama emin adımlarla yol aldık. Daha doğrusu çok hızlı başlayıp, düşüp, kalkıp, emin adımlarla yol aldık. Yola devam ediyoruz şimdilik. Timsah: Yirmili yaşlarımızın başlarında, müzik piyasasında yaşadığımız hezeyan dolu tecrübeler bizi büyük bir buhrana sürükledi. Ardından “karanlık devir” diye tabir ettiğimiz vakte girdik ki, hepimizin gerçekten çok zor atlattığıbir süreçti. Müziğe değil ama piyasaya küsmüştük. Artık günümüzde olmayan kokuşmuş Unkapanı Piyasası’nın, bize yaşattığı bu devinimler, tekrar müzik sektörüne girişimizde bizi iyi bileylemiş olmalı ki; şimdilerde kontrolün daha fazla bizde olduğu zamanları korkusuzca yaşayabiliyoruz. l Pop müzik yoz ve avam Grubun müzikteki amacı ve hedefi? Ozan: Türkiye’de ve dünyada çok uzun zamandır iyi ve kaliteli değil, ucuz ve avam bir müzik yapılıyor. Bakıyorum bizde ki yeni gruplara, herkeste bir aşk acısı, herkes ölüyor, bayılıyor. Şarkı sözleri, söylemeler berbat! Laflar anlaşılmıyor. Onların suçu değil, onların özendiği, ve birçoğu bizim jenerasyonumuzdan, abilerinin ve ablalarının yavşaklığı. Dolayısıyla ülkede, Türk Pop müziği denilen yoz ve avam müzikle toplumsal yapımız da, ruhsal ve kültürel erozyona uğradı. Halil İbrahim Sofrası’nın hit olduğu ülke, 1015 yılda, pop müziğin kraliçecikleri ve prensleri sayesinde, aptal sözler, aynı “dıp tıs” ritmi ve dandik melodi tekrarlarıyla yerini burada adını vermek istemediğim şarkılara bıraktı. İsmet Sıral’ın kendini yaktığı bir ülkeden bahsediyoruz. Ama herşeye rağmen umudumuzu sürdürecek çok büyük değerler de var. Fazıl Soldan sağa: Çağatay Kehribar, Hakan Çağlar ve Ozan Kotra. Say, Sarp Maden, Erkan Oğur, Erdal Erzincan gibi daha pek çok büyük değerin varlığı ve dinleyici kitlesi, hala yapılabilecek çok şeyin olduğunu gösteriyor. Flört bunun neresinde bilemiyorum. Ama eğer bir yeri varsa o kendi yerini bulur. “Hücük Kayıtlar”da “Boş Ver Aldırma”, “Hep Beraber” ve “Senin Yüzünden” yeni tanıştığımız lezzetler. Nasıl bir yaratım süreciniz var? Ozan: Şarkı yazıyoruz. Hem de üçümüz birden. Bir şarkının nerede yazılacağını, şarkı yazarı da bilemez. Bazen stüdyoda, bazen evde, bazen uçakta. Gece, gündüz, sabah... Şarkı yazıldıktan sonrası kolay. Mühim olan şarkının üçümüz tarafından da sevilebilecek olması. Şarkı iyiyse çalışılan albüme hemen girebilir. Bazen de girilmez. Mezarlığımızda ki şarkılardan üç beş albüm çıkar sanırım. Flört fazla görünür olmadığı dönemde bile kemik bir dinleyici kitleye sahipti. Nedir bu işin sırrı? Ozan: Öğrendiğim zaman çok zengin olacağım! İlk stüdyomuz, bir apartmanın en alt katındaydı. Hiç unutmam 2008’de, iki yıl boyunca üstümüzde oturduklarını söyleyen iki kız, su tesisatı ile ilgili bir problem için aşağı indi. Kapıyı ben açtığımda “aaa Flört” diye C M Y B