14 Haziran 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

16 KASIM 2014 / SAYI 1495 3 ÜÇ KADIN VE BİR PARTİ YURDAER ERKOCA irmi iki Mart 1966 tarihinde CHP Çankaya ilçesine 625 kayıt numarası ile üye olan Bihin Anter, Metin Toker öncülüğünde çıkartılan haftalık haber, siyaset dergilerinin ilk örneği olan Akis dergisinde kütür ve cemiyet haberleri yapan bir gazeteciydi. 1967 yılının sonunda dergi yayın hayatına son verince, 1972 yılında, Kurtul Altuğ, Orhan Erkanlı, Mahmut Tali Öngören, Ünsal Oskay gibi çoğunluğu eski Akisçilerden oluşan ve onlara eklenen Melih Aşık, Hıncal Uluç, Nimet Arzık gibi dönemin gelecek vaat eden genç gazetecileri ile birlikte 7 Gün dergisinin kurucuları arasında yer alan Bihin Anter, 1966, 1968, 1972 ve 1974 yıllarında 4 kurultay üst üste seçilerek Kadın kolları MYK’sında yöneticilik yapmış. Nostalji katarlarına binip çocukluk yıllarına yaptığı yolculuklarda üç dört yaşlarında kendisini kimi zaman anneannesinin kucağında CHP kadın kolları toplantılarında, kimi zaman anne ve babasının çoğunluğu Türkiye İşçi Partili arkadaşları genç yazar çizerlerlerle birlikte Ankara’nın Tavukçu meyhanesinde hatırlayan Zeynep’in kulağına sık sık çalınan sözlerden bazıları çocuk algısının prizmasından geçerek farklı anlamlara bürünebiliyormuş. “O zamanlar benim için onlar ‘büyük’ burjuva ben ‘küçük’ burjuvaydım ve büyümek için can atıyordum.” “Çocukluk yaşlarımın en güçlü politik figürlerinden biri Bülent Ecevit diğeri Mehmet Ali Aybar’dı” diyor Zeynep. Bihin Anter’in CHP Kadın Kolları MYK’sına seçildiği 18. Kurultay’da “ortanın solu” görüşü partinin politik çizgisi haline geliyor ve 41 yaşındaki Bülent Ecevit CHP Genel Sekteri oluyordu. 1960 Anayasası’nın sağladığı görece özgürlük ortamında ülkede rüzgârlar soldan esiyordu. 68 kuşağının önde gelen yazar çizerlerinin ilişkiler ağı Zeynep’in habitusunu oluşturuyordu. Kimler yoktu ki bu çevrenin içinde. Çocukluk ve ilk gençlik döneminin anılarını kaleme aldığı ve 2011 yılında yayınlanan kitabı “Yıldız İzi”inde Bilgesu Erunus’tan Metin Eloğlu’na, Ruhi Su’dan Leyla Erbil’e, Turgut Uyar’dan Cemal Süreya’ya kadar çok sayıda insan yer alıyor. Soyadından da anlaşılacağı üzere anne tarafından olduğu gibi baba tarafından da CHP’liydi Zeynep Altıok Akatlı. Büyük dedesi bir gün çok sevdiği Atatürk ile karşılaşmış ve yakasındaki altı ok rozeti ilgisini çekmiş. Zaten CHP’li olan bu Egeli ailenin o karşılaşmadan sonra soyadı sorunu da çözülmüş olmuş. 1960’lı yıllarda esen güçlü rüzgârlar ülkenin genç aydınlarının yönünü sola doğru kırarken, Y Kaderin cilvesi olsa gerek, anneanne de torun da 48 yıl arayla 18. Kurultay’da CHP yönetimine seçildiler. Birisi 1966 yılındaki olağan, diğeri 2014’teki olağanüstü kurultaydı. Anne ise 1999 yılında kısa süren CHP üyeliğiyle zincirin halkasını tamamlıyordu. Bihin Anter, Prof. Dr. Füsun Akatlı ve Zeynep Altıok Akatlı. Soldan sağa: Bihin Anter, Füsun Akatlı ve Zeynep Altıok Akatlı (üstte). Zeynep Altıok Akatlı anneannesi Bihin Anter’le (solda). Bihin Anter’in CHP üye kimlik cüzdanı. Zeynep Altıok CHP Parti Meclisi’nde. Ankara Dil TarihÇoğrafya Fükültesi’nden mezun olan Füsun Akatlı için de durum farklı değildi. Gelecekte kültür dünyasına adını parlak harflerle yazdıracak olan bu genç kadın, kocası Metin Altıok ile birlikte İşçi Partiliydi. Kızı Zeynep’in ifadeleriyle, “Onu yetiştirenlerin izinde kendi mayasını ince ince işlemiş, onurlu bir ömrü giyinmiş içi sırça kırılganlığında bir demir leblebidir” (Bu özelliğinin altını yıllar sonra yolu kesiştiği CHP’den ayrılırken yazdığı istifa mektubunda da kalın çizgilerle çizecektir.) Bihin Hanım 1980’li yıllarda alzheimera yakalandığı için ülkenin içine girdiği radikal değişim sürecini yeterince kavrayamadığı için belki de içlerinde en ‘şanslı’ olanıydı. Zeynep 1980’li yılların apolitikleştirilmiş ortamında ilk gençlik yıllarının kendine özgü gündemleriyle haşır neşir iken, annesi Fusun Ataklı ülkenin kültür sanat hayatında etkin bir rol üstlenmişti. 80’lerin sonunda Zeynep için belki de en önemli gelişme, 10 yıldır görüşemediği babasının heybesinde Türk şiirine adını altın harflerle yazdıracak kitap planlarıyla yeniden Ankara’ya dönüşü oldu. 1990’lara gelindiğinde Bihin Anter’in CHP’ye üye olduğu yıl resmiyet kazanan “ortanın solu” geleneği üç parçaya ayrılmış durumdaydı. DSP, CHP ve SHP. Ve 12 Eylül’ün sola karşı kullandığı Türkİslam sentezci ideolojik aşı tutmuş, Özal’ın serbest piyasacı, küreselleşmeci ekonomi politikaları yeni bir toplumsal dokunun oluşmasına katkı sağlamıştı. 1993 yılına gelindiğinde zamanın ruhundaki değişim bir ortaçağ tipi katliamla kendini ilan ediyordu. 2 Temmuz’da Pir Sultan Abdal şenlikleri için Sivas’a giden yazar, çizer, ozan, düşünür 33 kişi yanarak ya da boğularak yaşamını yitiriyordu. Yitirilen canlardan biri de Metin Altıok’tu. Otelden yükselen ateşler Türkiye için yeni bir dönemin işaret fişeği, Zeynep için bir milat gibiydi. İçlerinde canından çok sevdiği babasının da olduğu insanların yakılarak öldürülmesini 25 yaşındaki Zeynep’in idrak sınırları almıyordu. Zeynep bu katliamın sorumlularından hesap sorulmasını istiyordu. Bu hesap geciktikce, savsaklandıkça kendini çok uzun sürecek bir kavganın içinde bulacaktı. Katliam zamanında SHP hükümetin küçük ortağı durumundaydı. 1992 yılında yeniden kurulan CHP’nin Genel Başkanı Deniz Ve o meşum 12 Eylül Zeynep’in babası ile annesi 1979 yılında ayrılmıştı. Metin Altıok Bingöl’de Felsefe öğretmenliği yapmaya başlamış, 11 yaşındaki Zeynep Ankara’da anne ve anneanne eksenli bir yaşamın ipine tutunanak ergenliğe doğru tırmanıyordu. Çoğunluğun hayatında olduğu gibi Zeynep için de, anneannesi Bihin Hanım ve annesi Fusun Ataklı için de yeni bir dönemin kapısı aralanmıştı. Baykal 28 Şubat 1994 tarihinde Taksim’de düzenlenecek “Ata’ya Saygı” mitingi için “Sivas katliamına seyirci kalan bir iktidarın böyle göstermelik mitingine destek vermeyiz” demişti. Zeynep Altıok Akatlı Baykal’ın bu tavrından rahatsız olmuş, aynı gün CHP Genel Başkanı Baykal’a bir mektup yazmıştı. Hiçbir zaman cevap alamadığı mektubunda şunları dile getirimişti: “(…) Dün babamı ve 36 canı yakanlar, bugün Atatürk’e dil uzatıyorlar ve Cumhuriyetimize yönelik karanlık emellerini fütursuzca dile getirmeye cür’et edebiliyorlar. Bu insanlar ve karanlık hedeflerine karşı bizler tek vücut olmalıyız” 25 yaşındaki genç Zeynep’in kafasındaki “biz” kavramının içinde kendine en yakın hissettikleri anneannesi Bihin Anter’in kucağında toplantılarına katıldığı CHP’lilerdi belli ki. Merkez soldaki ve merkez sağdaki bölünmüşlük, rejimin siyasal çehresini değiştirecek sürecin ilk aşaması olan 1994 yerel seçimlerinde, Sivas Katliamı sanıklarının geniş avukat listesi içinde çok sayıda üyesi olan Refah Partisi’nin başarısı ile sonuçlandı. 25 yaşındaki Zeynep’in sezgileri, koca koca lider kadrolarının yaptıklarının oldukça önünde seyretmişti. 2 Temmuz 1993 tarihinden sonra, Zeynep toplumsal gerginliklerin harladığı her ateşte olay mahallinde olmaya çalıştı. Kalbindeki acı onu başkalarının acısına daha çok yaklaştırıyor ve Zeynep planlamadan insan hakları aktivisti haline geliyordu. Bir demir leblebi: Füsun Akatlı 2000’lerin gelişi 90’lardan belli olmuştu. 1995’te SHP ile CHP birleşiyor, Baykal’ın Genel Başkanlığındaki CHP 22 Nisan 1999 seçimlerinde parlomento dışı kalıyordu. Baykal istifa ediyor 22 Mayıs 1999 yılında gerçekleşen 9. Kurultay’da Altan Öymen’in Genel Başkan olmasıyla partiye küskün aydınların önemli bir bölümü siyasal şartların teşvikiyle de CHP ile ilişkilenmeye başlıyordu. Prof. Dr. Füsun Akatlı da bunlardan biriydi. Füsun Akatlı annesi Bihin Anter’in üyeliğinden tam 44 yıl sonra CHP’ye üye oluyordu. Ama 30 Eylül 2000 tarihindeki kurultayda Deniz Baykal’ın yeniden partinin başına dönmesi üzerine, 4 Ekim’de demir leblebi kıvamında bir istifa mektubu yazıp partiden ayrılıyordu. İstifa metninin son satırları şöyle son buluyordu: “(…) Ben basireten hiç nasibini almamış bir siyasi muhterisin yalnızca hizipçilik çiçekleri ve meyveleriyle donanacak bahçesinde oynamaya değil; ülkemizin ve cumhuriyetimizin sürüklenmekte olduğu karanlık geleceği, kurucularından tevarüs ettiği yüksek ideallerin ışığıyla aydınlatmayı hedefleyenlerin, ortak ilkeler etrafında toplandığı onurlu bir partiye hizmet etmeye gelmiştim. Amaçlar ve araçlar ortadan kalktığına göre, üyeliğimin hiçbir anlamı kalmamıştır.” Üçüncü kuşak da CHP’li oluyor Zeynep Altıok Akatlı’nın CHP ile yolunun kesişmesine ise daha 11 yıl vardı. 22 Mayıs 2010 tarihindeki 33. Olağan Kurultayı’nda Kemal Kılıçdaroğlu CHP’nin Genel Başkanı olmuştu. Zeynep için Kılıçdaroğlu’nun başkanlığı ile birlikte CHP’de “ton, söylem ve duygu değişmeye başlamıştı”. Arkada bıraktıkları kayıplarının acısını toplumsal bir işleve dönüştürmeye kararlı 28 ailenin kurduğu Toplumsal Bellek Platformu üyeleri 2012 yılında yapılan Tüzük Kurultayı’na davet edilmişlerdi. “19 yılık mücadelem boyunca hiçbir sol örgüt daha kapımı çalmamıştı. Bu ilk oluyordu. CHP’nin duyarlılığındaki değişim için bir umuttu bu çağrı” diyen Zeynep, Kurultay’ın içtenliğini ve malzeme olarak kullanılmadıklarını görerek, CHP İl Yönetimi’nin üyelik çağrısını kabul ederek, 45 yaşlarında anneannesi Bihin Anter’in kucağında toplantılarına katıldığı CHP’ye 44 yaşında üye oluyor ve iki yıl sonra da partinin en yüksek karar organi olan Parti Meclisi’ne seçliyordu. l C M Y B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle