Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
4 Burçin Terzioğlu, Poyraz Karayel’le yeniden izleyici karşısına çıkıyor. Bu aksiyon ve gerilim yüklü polisiye elbette aşkı da barındırıyor. Çünkü izleyicinin kendisinden bir şeyler bulabildiği yegâne duygu aşk. Burçin Terzioğlu da bir istisna değil. O da yaşamlar farklı olsa da aşkın hep aynı olduğunu düşünüyor. 5 EKİM 2014 / SAYI 1489 r e h n a İns i n i d n e aşkta k . . . r o y görü DENİZ ÜLKÜTEKİN B urçin Terzioğlu son bir yıldır Murat Yıldırım’la boşanmasıyla gündeme gelmişti. Onun için artık iş zamanı. Kanal D’de yayımlanacak Poyraz Karayel isimli diziyle ekranlara dönüyor. Eski bir polisin mafyayla mücadelesinin anlatıldığı dizinin kahramanı Poyraz Karayel’in zayıf noktası, âşık olduğu, eski bir mafya babasının kızı Ayşegül’ü canlandırıyor. Polisiye bir dizide rol almak elbette heyecan verici. Üstelik bu diziyle aşkın tüm halleri de Burçin Terzioğlu’nun karakterinde can buluyor. Her ne kadar kendi evliliği üzerinden konuşmayı reddetse de, kendisi de aşkın tüm hallerini yaşadığını ve rol verdiği karakterlerde kendi aşkından bir şeyler bulduğunu söylüyor. Poyraz Karayel, tamamen karakterler üzerine odaklanan bir dizi gibi görünüyor. Kendi karakteriniz hakkında neler söyleyebilirsiniz? Ayşegül zor ve yorucu bir hayattan geçmiş. Ailesi İstanbul’un tehlikeli ve önemli mafyalarından biri. Ayşegül ailesinin bu durumunu çok geç öğrenmiş, üzerine yaşadığı kardeş ve anne kaybı da ailesinden uzaklaşmasına ve babasına düşman olmasına sebep olmuş. Hayat onun her şeye karşı bir gardı olmasına sebep olmuş. Yalnız; kimi sevdiyse almışlar elinden, korkuları da bu yüzden zaten. Bütün yaşadıklarına rağmen sağlam duruyor, her kayıp ona yeni bir kazanç getirmiş aslında. Kabuklarını kırması için gerçek bir aşka ihtıyacı var. Ben de her bölümü ve Ayşegül’ün değişimini merak ederek okuyorum… Poyraz’la Ayşegül’ün yaşayacağı aşkı nasıl tarif edebilirsiniz? Sizin hayatınızda bir yerlere de dokunan bir aşk mı bu? İnsan her aşkta biraz kendini görebilir bence. Ortak dildir aşk. Aynı hormon salgılanır, aynı heyecan yaşanır. Aşkı yaşayanlar ve yöntemler başkadır sadece. İmkânlar, imkânsızlıklar başkadır, ama her aşk kıymetlidir. Ayşegül ile Poyraz’ın aşkı da baktığınızda çok mümkün değil aslında. Geldikleri yerler, eğitimleri, hayattaki seçimleri… Ama o bir an vardır ya hiç birşeyi düşünmeden peşinden gittiğin, ayaklarının kesildiği; öyle bir an olacak onların da hayatında. Biraz acıtıcı hikâyeleri benzer birbirine, biraz da evlat ve baba adına yaşadıkları. İkisi de sevdiğinin gidişini izlemiş. Yeni tanıyorlar aslında birbirlerini. Ne hissetiklerini biliyorlar. Tüm karanlığın içinde bir ışık yakılıyor dertlerine ortaklık etmek için. Zor bir yol ikisi için bu aşk ama onlar seçimlerinden ibaretler şu hayatlarında zaten. O seçimler bazen yakınlaştıracak bazen koparacak ikisini, ama tutkulu ve tertemiz birşey yaşayacaklar tüm yalanların içinde. Bu hikâyede gündeme bir gönderme söz konusu değil Bir mafya babasının kızı olmak Ayşegül’e hayatta ne gibi avantaj ve dezavantajlar sağlıyor? Avantajlarını bu durumu bilmeden önce kullanmış Ayşegül. Zengin ve köklü bir ailenin kızı olmanın faydaları eğitimine ve hayattaki vizyonuna yansımış tabii. Taa ki babasının yaptığı şeyleri duyana kadar. Sonra bu hayat ona dezavantaj olmuş hep. Kaçmış ailesinden, hiç kabul etmemiş. Sevdiklerinin kaybından bu aileyi suçlu saymış. Soyadını değiştirmiş. Hiç anlatmamış kimseye. Bir yaştan sonra yalnız yaşamış, hep bu yalnızlığı seçmiş. Ayşegül için babası ve o aile hayatındaki olumsuzlukların tüm sebebi. Gördüğümüz kadarıyla diziler de aslında gündemden uzak kalmıyor. Son dönemde polis teşkilatına yapılan müdahaleler, atamalar, gözaltına alınan polisler çok konuşuluyor. Siz de aslında benzer bir hikâyeye gönderme yapıyorsunuz. böylesi işlerde izleyici gözünde gerçeğin manipule edileceği ya da izleyicinin yanlış yönlendirilebileceği endişesi taşıyor musunuz? Manipule edilecek bir durum yok bence. Her meslekte karşılaşılabilecek ve yaşanabilecek bir sıkıntıdan bahsediliyor projede. Ama hikâye zaten bunun üstüne kurulu değil. Gündeme herhangi bir gönderme de söz konusu değil. İlker Kaleli ile uyumunuz herhalde dizinin geleceği için en önemli etkenlerden biri. Daha önce tanışıyor muydunuz? Oyunculuğunu nasıl buluyorsunuz? İlker’le daha önce tanışmamıştık ama projelerinden takip etmiştim onu. Oyunculuğunu ve tarzını beğenmişimdir hep. Tanıştıktan sonra da iyi bir arkadaşlık yakaladık. Sahneleri çalışma biçimi ve inandığı şeyler çok doğru geliyor bana. Ekrana yansıyan elektriğimize de seyirciler karar verecek izlerken. Biz sette tüm ekiple çok huzurlu ve keyifli bir bağ kurduk. Dizinin polisiyeaksiyon yönü ne kadar ön planda? Aksiyon sahneleri de olacak mı? Sizi heyecanlandıran bölümler var mı? Aksiyon tabii ki var dizide ve çok ön planda ama babaevlat ilişkisi sacayağının bir tarafında, imkânsız aşklar da öbür tarafında. l Ne işadamı, ne tiyatrocu; sadece bir girişimci S eyfi Erol, bir işadamı, bir tiyatrocu. Ama o kendini bir girişimci olarak tanımlıyor. Giriştiği işler değişiyor sadece; kimi zaman akıl edilmemiş bir iş projesi, kimi zaman sahnede bir karakter. Tıpkı kurucularından olduğu, binlerce üyeye sahip Amerikadaniste.com ya da Altıdan Sonra Tiyatro’da Yiğit Sertdemir’in yazdığı “Katilcilik” oyunundaki rolü gibi. Amerikadaniste.com’un kurucularındansınız. Site şu anda ne durumda? Amerika’dan daha çok hangi siparişler veriliyor? Amerikadaniste.com sekiz yıldır üyelerine evlerinin rahatlığında Amerika’dan alışveriş yaptıran bir servis. Amerikadaniste.com üyeleri daha çok giyim, ayakkabı, çanta ve aksesuvar siparişleri veriyor. Hobileri için Amerika’dan özel ürünler satın alan birçok üyemiz de var. Bunun dışında yeni çıkan her teknolojik ürüne ilk sahip olmak isteyen teknoloji tutkunu üyelerimiz de bulunuyor. İş hayatındaki çalışmalarınızın yanı sıra tiyatro yönetimi ve oyunculuğu da var kariyerinizde. Kendinizi nasıl tanımlıyorsunuz; işadamı olarak mı, tiyatrocu olarak mı? Kendimi girişimci olarak tanımlıyorum. Aslında benim ilgimi çeken, yeni bir şeylere başlamak, yeni bir şey yaratmak. İçinde bulunduğum girişimler de, oyuncu olarak yer aldığım oyunlar da hep yeni bir şeyler yaratıp, o yaratım sürecinde de kendi varoluşumla biçimlendirdiğim ürünlere ya da oyundaki karakterlere dönüşüyor. Tiyatronun sizin için anlamı ne? Tiyatro, üniversite yıllarımda İTÜ’de Güzel Sanatlar Bölümü’nde aldığım derslerle başladı benim için. O dönemde, dersin hocası Bora Seçkin’in önayak olduğu yeni bir oluşum olan İTÜ Güzel Sanatlar Bölümü Tiyatro Topluluğu ile oyun üretmeye ve her yıl düzenlenen bir şenlikle sahnelemeye başladık. Orada birlikte tiyatro yapan bir ekip, Altıdan Sonra Tiyatro’yu kurdu. Ben de Altıdan Sonra Tiyatro’yla birlikte üniversite eğitimim bittikten sonra da tiyatro yapmaya devam ettim. Altıdan Sonra Tiyatro özgün metinlerin, tiyatro camiası tarafından övgüler alan yapımların yeşerdiği, yaptığı işlerle ülkenin tiyatro tarihine geçen bir topluluğa dönüştü. Kumbaracı50 sahnesini açarak Türk Tiyatrosu’na çok önemli bir katkı daha sağladı. Altıdan Sonra Tiyatro’nun üyeleri, tiyatro yapmamızın amacını seneler önce şu şekilde belirlemişti: “Sanat ve bilimin ortasındaki köprüde, yaşadığı çağ ve topluma ileteceklerini sanatsal bir senteze dönüştürmek ve yazdığı özgün eserlerde, üyesi olduğu kuşağın gözüyle geleceği tiyatro eliyle biçimlendirmek.” Biraz komplike bir tanım gibi görünse de yapmak istediklerimizi bence gayet iyi anlatıyor. Tiyatroya dair hedefiniz nedir? Altıdan Sonra Tiyatro’nun ve Kumbaracı50’nin uzun yıllar devam etmesini ve yeni oyunlar üretmesini, yeni sahneler açmasını hedefliyoruz. l “Baba” iş cinayetlerini anlatıyor H Seyfi Erol, Amerikadaniste.com sitesinin de, Altıdan Sonra Tiyatro’nun da kurucularından. Bir işadamı ve tiyatrocu. Yiğit Sertdemir’in yazdığı “Katilcilik” oyununda karşımıza çıkıyor. ayattaki tek amacı, karısına ve çocuklarına bakmak olan bir adam. Ekmeğini taştan çıkaranlardan. Sonra bir gün, inşaat iskelesinden düşüyor ve... Türkiye’de her gün inşaat işçilerinin başına gelen bir olay aslında bu. Biz sadece öldüğü için kayıtlara geçenleri biliyoruz. Yönetmen Soner Sert, işte bunun arkasındakilere bakıyor, kayıtlara bile geçmeyenlere; iş cinayeti sonucunda sakat kalan bir işçinin ve ailesinin yaşam mücadelesine. Bacağı nedeniyle kimsenin iş vermediği baba, gazete ilanında güzel sanatlar fakültesine dair bir ilan gördüğünde, hademe olacağını düşünüyor. Oysa onu bekleyen resim ve heykel öğrencilerine modellik yapmak. “Son dönemlerde artan iş cinayetleri ile ilgili bir film yapmaya çalıştım” diyerek anlatıyor Sert, “Bu sorunu feodalizm ve kapitalizm ekseninde ele almaya çalıştım. Bir önceki filmim ‘Köprü’ Van depremini, inşaat işçilerinin gözünden anlatmıştı”. Herkesin gönüllü çalıştığı bir kısa film “Baba”, başrolde televizyon ve sinema filmlerinden aşina olduğumuz Kadim Yaşar oynuyor. Çekimleri İzmir’de, Gaziemir, Basmane, Kemeraltı, Narlıdere Dokuz Eylül Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi’nde yapıldı. Sert, Marmara Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi SinemaTV Bölümü mezunu. Şu an Dokuz Eylül Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi Film Tasarımı Bölümü’nde yüksek lisans yapıyor. Filmle yüze yakın ulusaluluslararası kısa film festivalinde yarışıp ödüller aldı. Bu ayda 3. Ayvalık Uluslararası Film Festivali “Uluslararası Yarışma Bölümü”nde yarışacak ve 1018 Ekim tarihleri arasında düzenlenecek 51. Antalya Altın Portakal Film Festivali’nde gösterilecek. l C M Y B