18 Haziran 2024 Salı English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

2 IŞİD’in katliamları, İran ve ABD gibi ezeli düşmanları bile bir araya getirdi. 5 EKİM 2014 / SAYI 1489 Türkmenler yerel yönetime bağlı Kuzey Irak’ta bir Türkmen azınlık da var. Bu Türkiye için koz değil mi? Öncelikle oradaki Türkmen azınlıkların sayısı oldukça az, ayrıca bir çoğu, Kürt yönetimine bağlı. Ayrıca Türkiye bu kriz sırasında onları korumak için hiçbir şey yapmadı. Uzun süredir işgal altında olan Türkmen şehri Amirli, İran tarafından kurtarıldı. Türkiye ise sadece izledi. Şimdi gidip bir dakika, burada bir Türk azınlık var ve ben onların hakkı konusunda söz sahibiyim demesi komik olur. Ancak o zaman başa dönersek, Türkmenlere karşı ilgisizlik, AKP’nin ümmetçi tutumunun bir göstergesi değil mi? Görünüşte öyle, ama Kürt açılımı öncesinde, herhangi bir siyasi yorumcu, AKP’yi Kemalizm yönü eksik bir milliyetçi parti olarak tanımlardı. AKP ve destekçileri, İslamimilliyetçi bir kökten geliyorlar. Elbette İslami köklerini, bölgede yaşanan gelişmelerden uzak tutamayız. Ancak AKP’nin strateji uzmanlarının, her kimseler artık, İslam’ın Şii versiyonunun Irak’ta, Sünni versiyonunun da Suudi Arabistan’da çökmekte olduğunu görmeleri gerekiyor. l Türkiye dışında herkes Esad’ı destekliyor İran, İsrail ve ABD’nin bir gün aynı konuda uzlaşı içinde olup, hatta müttefik olarak çalışacaklarını söyleseler hanginiz inanırdınız? Ne yazık ki, bugün Ortadoğu’da yaşanan süreç o kadar vahim ki, onlar, Suriye ve Ortadoğu’da kontrolü yeniden sağlamak adına Esad rejimine bel bağlamış durumda. Boğaziçi Üniversitesi’nden İranlı stratejist Prof. Dr. Abbas Vali ile işte bu coğrafyayı, çözüm arayışlarını ve son süreci konuştuk. DENİZ ÜLKÜTEKİN etkenleri de içine alıyordu. IŞİD’e dikkatli bakarsanız, teknolojiyi kullanmakta son derece maharetli olduklarını görürsünüz. Tank kullanabiliyorlar, bilimsel altyapıları var. Bu da eğitimli olduklarını gösteriyor. Bu tip antirasyonel söylemler, dağınık durumdaki dış faktörler için hep çekici olmuştur, Üstelik Avrupa gibi yerlerde kazandıkları yetenekleri de bu şekilde kendi açılarından yararlı birşey için kullanma şansına sahip oldular. Bu da tamamen modernite karşıtı bir söylem kullanırken, aynı zamanda amaçları için modernitenin ve bilimin getirilerini de kullanabilecekleri anlamına geliyor. Aynı zamanda bir etken daha var; bu da iki üç kuşaktır özellikle Avrupa’da var olan ideal İslam ülkesinin, etnik ya da milli temellere dayanmasının gerekmediği düşüncesi. İran’daki İslama bakarsanız, devamlı ümmet argümanını kullandıklarını, ama eylemlerinin milli refleksler içinde olduğunu görürsünüz. IŞİD’inki ise tam tersi, gayrimillileşmiş ve etnikleştirilmiş bir aşırı Sünni İslam modeli. Ö lümler, vahşet, kan donduran sahneler, mezhep çatışmaları ve savaş. Ortadoğu’da birkaç yılda geldiğimiz nokta bu cümlelerle özetlenebilir. Öte yandan olayların bir de siyasi ve stratejik yönü var. Ortadoğu’da tarafların bu duruma nasıl geldiğini ve sonuçta ortaya çıkan IŞİD vahşetini en iyi analiz edebilecek isimlerden biri, Boğaziçi Üniversitesi Sosyoloji Bölümü’nden Kürt asıllı İranlı stratejist Prof. Dr. Abbas Vali. Kendisiyle yaptığımız görüşmede ortaya çıkan en vahim sonuçlardan biri bölgede akan her kanın altında AKP’nin hatalarının rolü olduğu gerçeği. IŞİD hakkında çok şey söylendi. Sizin düşünceleriniz nedir? Bence hiç kimse IŞİD’in kökleri hakkında kesin konuşamaz. IŞİD bence Suriye’de son dört yılda oluşan şartların bir sonucu. Bu şartlar da daha çok var olan siyasi idarenin oluşturduğu bir süreç. Şurası çok açık ki, IŞİD bu şartlarda ortaya çıktı, ama dönüm noktası, ABD hükümetinin Suriye’deki politikasını değiştirmesi ve Suriye hükümetinin asilere karşı kimyasal silah kullandığından bahsetmesi oldu. Bundan sonra Obama, Suriye’ye karşı bir saldırıdan çok, Birleşmiş Milletler kanalıyla Suriye’den bu silahlardan kurtulmasını istemeye başladı. Bu tesadüfi bir değişim değildi. İran ve ABD arasında görüşmelerin bir sonucuydu. Çıkan en önemli sonuç, Suriye’de var olan yönetimin devamına ses çıkarılmamasıydı. Bence fikir, sadece İran’la diyalog kurmak değil, aynı zamanda yükselen Selefi ve fundamental (köktendincilik) İslam hareketinin önünün kesilmesiydi. IŞİD küçük bir orgaznizasyon olarak kuruldu, ama birden çok genişledi. Suriye’nin İslami güçleri hedef alırken fazlasıyla seçici davranması da önemliydi. IŞİD’in bu şartlarda büyümesi kaçınılmazdı. İdeolojik olarak çekici olan, cihad faktörleri dışında, IŞİD’in karşı bir söylem üretme gücü. Bu söylem rasyonel kurumların argümanlarını devre dışı bırakırken, dışardan gelen Güneydoğu’da Sünnilik tehlikeli bir yol Bir yıl önce Abdullah Öcalan, “Bu topraklarda bir Sünni güneşi doğacak” diye bir açıklama yapmıştı. Bu açıklamanın kendisine ve destekçilerine getirisi ne olabilir? Öcalan, İslami ideolojiyi Kürtler açısından nasıl kullanıyor? Bunu iki şekilde okuyabiliriz. Birincisi politik pragmatizm; Güneydoğu’da dini hassasiyet çok güçlü, bu da AKP’nin bölgede çok desteklenmesinin sebeplerinden biri. İkinci olarak, Kürt sorununun tüm anlamlarıyla çözümü için bir açılım yapmış olabilir. Çünkü PKK’nin seküler ideolojisinin bir yerde tıkanacağını hesaplıyor olabilir. Ancak Sünni enstrümanlar kullanarak girdiği bu yol da son derece tehlikeli olabilir. O yüzden bunu politik bir açıklama değil de, bir propaganda açıklaması olarak görmeliyiz. Ancak Kürtler için bedellerinin çıkarlarından daha fazla olduğunu da tekrar söylemeliyim. l Abbas Vali’ye göre, Suriye’de ABD ve Türkiye politikaları başarısız oldu. Fotoğraf: UĞUR DEMİR olmasını isityor, onu diktatör ilan ettiler. Ancak onların da Suriye politikaları, son üç yılda kredisini tamamen tüketti. Başarısızlığa uğrayan asıl planlarının detayları neydi? Bence ABD, Esad’ı askeri harekat olmadan devirmek istiyordu. Ancak Esad onlara Suriye’nin, Libya ya da Arap Baharı’nın yaşandığı diğer ülkelere benzemediğini gösterdi. Bir orduları ve ülkesi için canını ortaya koyacak güvenlik sorumluları var. Bu yüzden ne bir Arap Baharı ne de bir rejim değişimi söz konusu oldu. Bu açıdan sadece ABD değil, Türkiye politikasının da başarısız olduğunu söyleyebiliriz. Çünkü Türkiye bu stratejinin en önemli parçalarındandı. Eğer bir NATO müdahalesi yaşansaydı, Türkiye’nin de oynayacak bir kartı vardı. Bu yüzden hem Erdoğan, hem de Davutoğlu Suriye işgali yaşanmadığı için oldukça sinirli. Planları Suriye ordusunun bir kısmını Baas Partisi olmadan elde tutmak ve İhvan mezhebi önderliğinde yeni bir hükümet kurmaktı. Türkiye bunun için çalışıyordu. Birşey daha var; Esad’ı devirmek isteyenler, aynı zamanda bir kara harekatına da karşıydılar, ama Esad’ı destekleyen İran ve Hizbullah, her şeylerini otaya koyup başarılı oldular. Her ne kadar İran’ın Irak politikası çökse de, Suriye’de başarılı oldu. Bu da demek oluyor ki, artık Suriye’deki her anlaşmada İran dikkate alınmalı. Türkiye’nin stratejisinde çok ciddi bir hata vardı... Neydi bu hata? Hesapları, sadece müdahale olma ihtimali üzerineydi. Batı’nın genel olarak Esad’a tahammül etmeyeceğini düşünüyorlardı. Bunun da Türkiye’nin Suriye’deki otoriteyi düzenlemesine imkân vereceğini hesap ediyorlardı. AKP’nin IŞİD’e karşı bu kadar yumuşak olmasının sebebi de buydu. Kimileri direkt, kimileri dolaylı yoldan işbirliği yapıldığıı söylüyor. Bu durum Türk hükümetini uluslararası alanda suçlu konuma getirecek mi? ABD’deki basın çoktan Türkiye’nin NATO’ya bağlılığını sorgulamaya başladı. Bugün rehineler bırakıldığına, ABD IŞİD’i bombalamaya başladığına göre Türkiye bence, kısa bir dönem için politik anlamda bir “gri bölge”yi kaldırabilir, ama bu alan eğer ABD, Ortadoğu’da İran’la işbirliği yapmadan başarılı olamayacağını görürse kısıtlı hale gelebilir. ABD Irak’ı işgal ettiğinde Türkiye işbirliği yapmamıştı ve çekimser kalmıştı. KBY ve Barzani’yle ilişkilerini geliştirene kadar Irak’a hiç müdahil olamamıştı. Sonrasında herkes Erdoğan ve Barzani’den stratejik ortak olarak bahsetmeye başladı. Barzani, BDP’nin davetlerine hiç cevap vermemişti, ama Erdoğan çağırınca Diyarbakır’a gitti. Ayrıca destekçilerini AKP’ye oy vermeye çağırdı. Hatta Barzani parlamentoda bağımsızlık için referandum çağrısı yaptığında Türk hükümeti tepki bile vermedi. İran hükümetiyse büyük bir tepki vermişti. l Türkiye’nin Ortadoğu’da oynayacak kartı kalmadı Türkiye Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın söylemlerine baktığımızda da, ümmet fikrini Milliİslam, özelilkle de Türk milleti fikrinin önüne koyduğunu görüyoruz. Bu düşünce bir şekilde IŞİD’in fundamentalist anlayışıyla örtüşüyor mu? İslam’ın çağdaş yorumlarında herkes ümmetten bahsediyor. Ancak iş, devletin politik ve coğrafi sınırlarına geldiğinde, AKP de herkes gibi, Türkiye’nin milli sınırları içinde eylem alanını belirliyor. Kürt etnik sorunu bile son dönemde tartışmaya açıldı. İran lideri, tüm Müslümanların lideri sayılır ama otoritesi, İran dışında geçerli değildir. Ne dedikleri önemli değil. Suudi Arabistan da aynı, tüm hesaplarını ve politik manevralarını ulusdevlet sınırlarını gözeterek yapmaları gerekiyor. IŞİD henüz bu seviyeye ulaşmadı, tüm sınırları ve etnik kökenleri reddettiğini söylüyor. Tek geçerli sınırları ümmet ve hilafete ait olan sınırlar. Yani IŞİD’in gerçek sınırları Irak ve Suriye’nin üçte biri. Bu ikisinin arasında siyasiaskeri güç var. Görünüyor ki, ABD’nin startejisinin bir kısmı, IŞİD’i gerçek sınırları içinde ve askeri kontrol altında tutmak. Genişlemesine yol açmak ya da tamamen yok etmek değil. Peki bu dediğinize dayanarak, IŞİD’in, ABD ve İsrail’in Esad’ı yok etmek konusundaki son şansı olduğunu söyleyebilir miyiz? Ne olacağını bilmiyoruz. ABD’nin seçenekleri çok sınırlı. İsrail açıkça Esad’ın ya da Baas rejiminin Esad’sız devamını istiyor. IŞİD Ürdün’e girerse kesinlikle vuracağını söyledi. Baas Ordusu, devam ediyor, çünkü onlara alternatif olacak bir rejim yok. Benim fikrime göre şu anda İran ve İsrail’in Suriye üstündeki stratejisi tamamen aynı. ABD de Baas rejiminin ve Esad’ın tamamen yok YPG, IŞİD ilerleyişinin durdurulmasında etkin rol oynadı. Bağımsız Kürdistan hayal Eğer Esad devrilseydi, Güney ve Kuzey Kürdistan arasında bir koridor açılacaktı. Bunun sonuçları ne olabilirdi? Evet, demek istediğinizi anladım, ama bence bu Kürtlere yönelik fazlaca etnik bir bakış açısı. Bunun, sonrunun gerçekliğini yansıttığını düşünmüyorum. Suriye’deki Kürtler ve Kürt Bölgesel Yönetimi’nin politik yapılanmaları oldukça farklı. Sınırda birbirlerine yardım edebilirler, ama bir araya gelip birlik oluşturma fikri, bir olasılık değil. Bağımsız bir Kürdistan fikri hayal mi? Bence evet. İnsanlar veya aydınlar böyle bir hayale sahip olabilirler, ama politik organizasyonlar son derece bölgesel düşünüyorlar. Son krizde, PKK ve PYD Şengal’e Ezidileri kurtarmak için o kritik koridoru açmaya gititğinde bile, sadece yardım etmek amacındaydılar. Birleşik Kürt gücü olarak orada temsil edilmiyorlardı. Bu yüzden Kürtlerin politik ve ideolojik organizasyonları birbirlerine hiç benzemiyor diyebilirim. Ve bugün bile tüm bu güçleri birleşik bir Kürt devleti için bir araya getirecek bir organizasyon ortaya çıkmadı. IŞİD’in ortaya çıkışı sonrası Kürt Bölgesel Yönetimi (KBY) bağımsızlıktan bahsedebilirdi ama politik açıdan bunu gerçeğe dönüştürecek bir güce sahip değiller. KBY ayrıca birleşik bir askeri güç oluşturma yeteneğinden de uzak olduğunu gösterdi. IŞİD saldırdığında KBY güçleri kendilerini tamamen Irak güçlerinin kollarına bıraktı. Tekrar! ABD tarafından kurtarılmaları gerektiğini söylemeleri, KBY 13 yıl yönetimi elinde tuttuktan sonra, pek iyi bir söylem olmadı. Bunu da bir Kürt olarak söylüyorum. Gerçeği görmeli, ne yaptıklarını ya da yapmadıklarını söylemek zorundayım. Yaptıkları da yapmaları gerekenin yanında çok az. Ayrıca IŞİD’in ortaya çıkışı Kürtler açısından, Türkiye ve KBY’nin stratejik işbirliği konusunda bir soru işareti. Bu durum gösterdi ki, Türkiye’nin Musul işgali sırasındaki stratejisi, Erdoğan ve Barzani arasındaki ititfak, aslında sadece ekonomik amaçlıymış. Bu da önemli, çünkü Kuzey Irak, Almanya’dan sonra Türkiye’yle en çok ekonomik bağı olan bölge, ama IŞİD işgalinden sonra, Kuzey Irak’a ihracat, yüzde 47 oranında azaldı. Bu durum, Erdoğan’ın, Kürtlerle asla stratejik işbirliği içinde olmayacağını da gösterdi. l C M Y B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle