Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
4 26 OCAK 2014 / SAYI 1454 Deniz Uğur: Güçlü kadının duyguları da güçlüdür... DENİZ ÜLKÜTEKİN Önemli olan çocuklarım Bir dönem dizilerdeki şartlar düzelmeden iş kabul etmeyeceğinizi söylemiştiniz. Sonra sizi Adını Feriha Koydum’da gördük. Yoksa teklifin şartları cazip miydi? Şu anda Umutsuz Ev Kadınları dizisinde oynuyorum. Ve evet çalışma koşullarımız çok iyi. Hatta Adını Feriha Koydum dizisi zamanında da çalışma şartlarını iyileştiren bu uygulamaya başlanmıştı. Oyuncular haftada en fazla üç gün, günde en fazla on iki saat çalışıyor. Teknik ekip haftada iki gün repo yapıyor. Medyapım bu olanakları sağlıyor, yoksa bu sezon bir dizide rol almayı tercih etmeyebilirdim. Serde yazarlık da var. Bu durum sizin için hobi mi, kaçış mı? Yoksa nedir? Hayatınızın neresinde yer alıyor? Bence yazı yazmanın en büyük anlamı terapi. Kendini özgürce ifade etmek, içini dökmek… Senaryo yazarlığından, gazetede köşe yazarlığından, kitap yazmaktan para kazanmış olmama rağmen, yazarlıkta profesyonel olmasaydım bile kendimi yazı yazmaktan alıkoyamazdım. Bu bir seçim değil ihtiyaç benim için. İlerde en çok hangi yönünüzle veya rolünüzle hatırlanmak istersiniz? Bir sanatçının çeşitli alanlarda yarattığı eserler ve sergilediği performanslar ardında, insanların zihninde mutlaka iz bırakır. Sanatçı bir nevi ölümsüzleşir. Ama beni asıl üç çocuğuma neler aktaracağım ve onların kendi benliklerinde beni nasıl yaşatacağı ilgilendiriyor. l D eniz Uğur çok konuşulan bir kadın, bunun sebeplerinden biri de, güçlü bir kadın olması. Onunla ilgili yazılan her şeyde, çıkan her haberde, tek başına eleştirileri göğüsleyen ya da övgüleri hakeden bir Deniz Uğur portresi görebilirsiniz. Tiyatroya geri dönüşü de kendisine benzeyen bir oyunla, “Huysuz”la oldu. Biz de tiyatrodan gerçeğe, Deniz Uğur’la “femme fatale” yönlerini konuştuk. Tiyatroya geri döndünüz. Özlemiş misiniz? Sahne tozu yutmayı çok özlemişim gerçekten. Canlı canlı seyirciye oynamayı, anında reaksiyon almayı, alkışları duymayı, daha da önemlisi kiri pası üzerimden atıp kendimi parlatmayı çok özlemişim. Huysuz dönüş için ideal bir oyun mu? Bence dönem itibarıyla ideal bir oyun. Herkesin kaygılar içinde kıvrandığı, toplumumuzun gülmeye, eğlenmeye, biraz da hayata ironiyle bakıp dalga geçmeye ihtiyacı olan bu günlerde gerçekten herkese ilaç gibi gelecek bir oyun. Ayrıca dekorları, kostümleri, ışığı, orkestrası, koreografisi, oyunculuk mahareti, rejisi ve yapım kalitesi açısından insanlara rengârenk, doyurucu bir lezzet sunuyor bence. Huysuz’da “tam bir femme fatale” olduğunuz söyleniyor. Bu da akla hemen “acaba gerçek hayatta ne kadar femme fatale” sorusunu akla getiriyor. Sahnedeki karakterle kendinizi ne kadar özdeşleştirebiliyorsunuz? Rolümün en iyi tarifi özetle budur. Fakat sadece bu iki kelimeyle tanımlarsak biraz sığ kalır. Biz tam bir Moliere fantazisine yakışır şekilde insanoğlunun en sivri köşeleriyle, zaaflarıyla dalga geçiyoruz. Madam Biju’yu canlandırırken ben hem vamp bir kadını tüm özellikleriyle ortaya koyuyorum hem de aynı zamanda bu vamp kadınla dalga geçiyorum. Bu yüzden oyunu izleyenler Madam Biju’ya gıcık olmak yerine sempati duyuyor ve kendini düşürdüğü komik durumlara çok gülüyor. Bildiğiniz gibi bu tür oyunlarda “karakter” değil “tip”ler vardır, dolayısıyla Madam Biju da keskin hatları olan bir tip. Gerçek hayatta bu kadar naif bir femme fatale’e rastlanmaz diye düşünüyorum. Bende bu özellik var mıdır diye soruyorsanız, evet tabii ki… Her kadının içinde olduğu kadar. Kendi sitemde de yazdığım “Senin annen femme fatale” başlıklı bir yazım vardır, orada efsanelere de değinerek, Havva anamızdan beri tüm kadınlarda bu özelliğin olduğundan bahsederim. Aslında arşivime girip o yazıdan alıntılar da yapabilirsiniz, okuyucularınız çok keyif alacaktır eminim. Oyun, komedi olduğu için ‘kötü’ karakterlerin komik ve eğlenceli yönleri de ortaya çıkıyor. Siz oyundaki karakterinizi kötü olarak tanımlar mısınız? Ne gibi zayıflıkları var ve bu zayıflıklar nasıl güldürü malzemesine dönüşüyor? Huysuz’da karakterlerden değil tiplerden söz edilebilir. Aslında az önce bu sorunun cevabını kapsamlı bir biçimde vermiş oldum sanırım. Servet avcısı, vamp bir kadının tüm zaafları bizim oyunumuzda naif bir biçimde ortaya konuyor, Anjelik adlı kurnaz hizmetçi Madam Biju’nun başına çorap örüyor ve hem biz, hem de seyirci çok eğleniyoruz. Hep sahnede komedi oynamak en zorudur derler. Sizin için insanları güldürmek zor mu? Komedi oyunculuğu farklı teknik donanımlar, farklı bir zamanlama duygusu ve esneklik gerektirdiği için her babayiğidin harcı değildir. Hele bunu tiyatro sahnesinde yani er meydanında yapmak daha da zor iş. İnsanın kendini övmesi zordur ama açık konuşmak gerekirse ben bu oyunda aldığım tepkilerden çok memnun kaldım. Femme fatale’lik, biraz da gücü çağrıştırıyor sanki, siz de güçlü bir kadın sembolüsünüz. Sizce güçlü kadın çevresi tarafından yanlış anlaşılıyor mu? Bana göre güç kavramı Amazonları yani savaşçı kadınları çağrıştırıyor. Güçlü kadınların her zaman her şeyle başedebildikleri çevreleri tarafından bilindiği için sanki onlara şefkat göstermek, yardım etmek, hassas davranmak gerekmezmiş gibi yanlış bir kanıya kapılabilir insanlar. Evet güçlü kadınlar mağduriyetten hoşlanmaz ve hep dik durmak gerektiğine inanacak kadar onurludurlar ama onların da hassas birer kalbi vardır. Güçlü kadınların duyguları da güçlüdür. İnsanlar bunu aklından çıkarmamalı. l Fotoğraf (soldaki): Semra Uyar Güç ve kadın, Deniz Uğur’a savaşçı Amazon kadınlarını çağrıştırıyor. Uğur’un yaşamına baktığımızda, her ne kadar dekoru farklı olsa da, savaşçı bir kadın portresi görüyoruz. Ancak o sırf güçlü karakteriyle değil, aynı zamanda duygularıyla da savaşıyor. Fotoğraf: Shops dergisinden B Komedi projesinde oynamak istiyorum disiplinli birisiniz. Gündelik hayatınızda da bu disiplin sürüyor mu? Evet. Konservatuvar yıllarımda çok disiplinli bir eğitim aldım, bu günlük hayatıma yansıdı. Şive derslerine gelecek olursam yaptığınız işe özen gösterirseniz izleyicide güzel bir etki yaratır. Kurstan sonra sete kendimi daha rahat hissederek çıktım. Bu da işe yansıdı. Hâlâ “EsEs” dizisindeki performansım için güzel yorumlar alıyorum. İntikam gibi devam eden bir projeye sonradan girmek zor olmalı. Hep riskli olduğu düşünülür. Fakat ilk işim olan “Beyaz Gelincik” dizisine de sonradan dahil olmuştum. İşlerin kolayca yürüdüğü, aksamadığı büyük bir profesyonellik var İntikam setinde. Hiç yabancılık çekmedim. Tam tersi, bir sezondur birlikte çalışıyormuşuz gibi içlerine aldılar beni. Filme geçelim. Çekimler hakkında ne diyeceksiniz? Yönetmenimiz Batur Emin Akyel uzun zamandır bu filme hazırlanıyordu. Filmde oynamamı istedi. Seve seve kabul ettim. Film Çanakkale, Cunda ve İstanbul’da geçti. Geçmişin ünlü bir tiyatro oyuncusu olan Aziz’in dramını anlatıyor, ben de Savcı Ahmet’in katibesi rolündeyim. Film ekibiyle daha öncede çalışmıştım. İş ve eğlencenin içinde olduğu bir seyahat oldu. Aziz, geçmişte yaptığı hatanın vicdan azabını çeken, af dilemek üzere yolculuğa çıkan bir karakter. Aziz’in kızı Suna geçmişini silip yepyeni bir hayat kuruyor. Benim oynadığım karakter Suna’nın eşi Savcı Ahmet’in yanında katibe olarak çalışıyor. Ahmet bir kayınpederi olduğunu oynamak istiyorum. Normal bilmiyor. Katibemiz Aziz’le sürpriz hayatta çok güler yüzlü biriyim. karşılaşma yaşıyor. Filmin en Kahkahalarımı göstermeliyim. vurucu karşılaşmasıydı. Bu aralar sürekli konuşulan Bu yoğun tempo yormuyor bir “genel ahlaka uygun değil” mu sizi? konusu var. Siz bu konu Mezun olduğum Mimar Sinan hakkında ne düşünüyorsunuz? Üniversitesi’nde, haftanın iki ya da Burada ahlak değerlerine üç günü ders veriyorum. Geri kalan kadar girmek lazım. Sanat söz NERMİN zamanlarda setteyim. Bir projeyle konusu olduğu zaman yapılanın GEYİK devam ederken her iki programın iş olduğunu anlamak gerek. Kötü saatlerini ayarlıyoruz. Yorucu olan bir durumu göstererek iyi bir mesaj tarafları var, çalışmayı çok seven biri olduğum verebilirsiniz. İzleyicilerin hoşlarına giden, için yoğunluktan şikâyetçi değilim. Hatta gitmeyen taraflar olabilir. Bu o insanın kendi motivasyonumu arttırıyor. eleştirisidir, saygı duyulur. Yapılan işlerde bana Baleye çok hevesle başlamışsınız. veya izleyiciye uymak zorunda değil. Oyunculuğa nasıl geçtiniz? Her film gösterime girmeden önce bazı Gaye Sökmen’le tanışana kadar aklımda sahneleri olay olur, filmin önüne geçer, bu oyunculuk yoktu. Ancak Atatürk Kültür konu hakkında ne düşünüyorsunuz? Merkezi kapatıldı, imkânların daralması Yaptığınız işe güveniniz tamsa bu tür bana bazı şeylere alternatif tanımam şeylere ihtiyaç duymazsınız. Film çıkmadan gerektiğini hissettirdi. İlk gittiğim “Beyaz içindeki ilgi çekeceği düşünülen sahneleri Gelincik”, arkasından gelen “Eses” ve diğer ortaya çıkarmak işin kalitesini bozar. Ben işlerle kendimi geliştirme isteği duydum. böyle bir durum yaşamadım Kendimde gördüğüm gelişmeler oyunculuğu Bir de kısa film projeniz var... yapabileceğimi, hatta daha çok üstüne Yönetmenliğini Çiğdem Topaloğlu’nun gitmem gerektirdiğini gösterdi. yaptığı 18 dakikalık kısa filmde bir genç Asla oynamam dediğiniz bir rol kızı canlandırdım. Film Boğaziçi’nde yarıştı. var mı? Şimdide Los Angeles Türk Film Festivali’nde Hayatta oynamam demem, kesin bir 100 film içinden 10 filmle finalist oldu. Kısa çizgim yok. Şu an oynayacağım rolle 10 yıl filmlerle Türk sinemasınında ilerlediğini sonra oynayacağım rol arasında inandırıcılık düşünüyorum. Tabii beyazperdenin yeri adına bile büyük fark olur, ama artık komedi bambaşka. l eyza Şekerci artık komedi projesinde yer alıp “kahkahalarını” herkese göstermek istiyor. Şimdilerde “İntikam” dizisinde oynuyor, devam eden bir projeye sonradan dahil olmak zorda olsa da o, sıcakkanlı yapısı sayesinde hemen set ekibiyle kaynaşmış. Bir diğer projesi de Meddah filmi. Güler yüzlü, azimli, disiplinli genç bir kadın var karşımızda. Olumsuzlukları elinin tersiyle itip her şeyi pozitife çevirebilecek kadar güzel bir enerjisi var. Bu enerjisi işlerine de yansıyor. “EsEs”te “Dilşa” karakteri için yöresel ağız dersleri almıştınız. İş hayatında Beyza Şekerci, Beyaz Gelincik dizisiyle izleyicinin dikkatini çekmişti, ama ismini hafızalara kazıtan EsEs dizisi oldu. Bu sezonsa İntikam’ın kadrosunda yer alarak izleyici kitlesini iyice genişletti. Kariyerinin bu döneminde asıl istediği izleyiciye kahkaha attırmak. Ancak kısa süre sonra vizyona girecek Meddah filmiyle izleyiciyi bol bol ağlatacak gibi görünüyor. C M Y B