22 Aralık 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

2 26 OCAK 2014 / SAYI 1454 Fotoğraf: NECATİ SAVAŞ S Emeğimiz var, sözümüz de olacak ayda 7 bölge çalışmamız 7 ayda il ve ilçeler çalışmasına dönüşünce 81 il 900 ilçede bir çalışma başlattık ve bitirdik. Çok farklı kadın gruplarıyla bir araya geldik. Biz yolun açık olduğunu görüyoruz. O yüzden de ana sloganlarımızdan biri “Sol açık Yola çık”. Sizin Kelebekler Özgürdür projeniz vardı. Bu projenin öyküsü nasıl başladı? Ülkemizde son yıllarda kadına yönelik şiddette büyük bir artış var. Taciz, tecavüz,cinsel istismar, ensest, çocuk gelinler adı altında pedofilinin meşrulaşması. Neredeyse her gün kadın cinayetlerine tanık oluyoruz. Türkiye’de evli kadın nüfusunun yüzde 39’u fiziksel şiddete, yüzde 15’i cinsel şiddete, yüzde 44’ü duygusal istismara maruz kalmaktadır. Cinsel saldırıya uğrayan kadınlardan çoğu korku, baskı gibi gerekçelerle şikâyetçi dahi olmamıştır. Öldürülen her iki kadından biri kendi hayatına dair bir karar vermek istediği için öldürülmüştür. Devletten koruma talebiyle polise veya savcılığa başvuran kadınların yüzde 73’ü sığınma evlerinde olan kadınların ise yüzde 27’si cinayete kurban gitmiştir. Kelebekler Özgürdür “Kadınlara Yönelik Şiddete Karşı Uluslararası Mücadele ve Dayanışma Günü”için oluşturduğumuz bir proje idi. Türkiye’nin her yerinde eş zamanlı olarak başlayan ve çeşitli etkinlikler ile toplumun geniş bir kesimine ulaşan bir çalışma oldu. 25 Kasım 1960, Dominik Cumhuriyeti, Patria, Minerva ve Maria Teresa adlı üç kız kardeş diktatörlüğe karşı mücadele ederken, tecavüz edildikten sonra vahşi bir şekilde katledildiler. “Araba kazasında” öldükleri söylendi, onların anısı, özgürlük ve insan hakları için verdikleri mücadele, kadın hareketinin bir sembolü haline geldi. Kardeşlerde birinin kod adının Kelebek olmasından esinlenerek ismini koyduk. on günlerde sosyal medyada bir “Hakkı” muhabbetidir gidiyor. Herkes isminin başına “Hakkı” eklemeye başladı. #kadınınhakkı hashtagı kısa sürede yayıldı. Bu hashtage erkekler de yazmaya başladı. Sosyal medyadaki bu kampanya CHP Kadın Kolları tarafından başlatılmıştı. Amaçları hem kadın sorunlarına dikkat çekmek hem de yerel seçimlerde kadın adayları seçilebilecek noktalara taşımak. Parti içinde seslerini duyurmak için PM üyelerine mektupla çağrıda bulunan CHP Kadın Kolları, kamuoyunda bir farkındalık yaratmak için sosyal medyayı da devreye sokuyor. CHP Kadın Kolları Genel Başkanı Hilal Dokuzcan, kadınların aday olabilmesi için önce karar verenlerin zihinlerindeki engelleri aşmak durumunda kaldığını söylüyor. Hilal Dokuzcan renkli bir kişilik. Yüksek elektrik mühendisi, halkla ilişkiler ve siyaset bilimi eğitimi almış. İlk Hentbol milli takım oyuncusu ve antrenörü, dağcılık, yüzme ve atletizm dallarında da faaliyet göstermiş. Kadın hareketi içinde de aktif yer alan Dokuzcan, KaDer’in ve ETEK hareketi kurucularından biri olarak grubun sözcülüğünü yaptı. Hilal Dokuzcan’la kadınların siyasette ve sosyal MİYASE hayatta önlerine çıkan engelleri İLKNUR ve yaptığı çalışmaları konuştuk. Sosyal medya da #kadınınhakkı hashtagı ile başlayan mesajlar görüyoruz. Kim bu hakkı ve neyin hakkı? #kadınınhakkı kadın aday adaylarımızı desteklemek ve özellikle yerel yönetimlerde temsil ve katılımı noktasında kadınların görünür olması ve farkındalık oluşturması amacıyla başlattığımız bir çalışma. Sarıyer’den aday adayı olan bir kadın arkadaşımız, Nazan Şenolsun bu süreçte yaşadığı şeyler karşısında sosyal medyada adını “Nazmi” olarak değiştirmek istediğini bizler ile paylaştı. “Burada seçilmek için illa erkek olmak mı gerekiyor” vurgusu önemli, ironik. Bu konuyu tartıştık ve öyle bir isim bulalım ki bu hem anlam açısından bize katkı sunsun hem de bu isim kadınların hakkına doğrudan gönderme yapsın. Aradığımız isim mücadele ettiğimiz alanın içinde gizliydi. Hak Mücadalesi. Dolayısıyla Hakkı böyle çıktı. Hakkı’nın anlamı 1. Doğruluk ve insaf sahibi. 2. Bir insana ait olan şey. 3. Dava, iddiada hakikate uygunluk. 4. Emek. 5. Pay, hisse. 6. Layık, münasip demek. Emek, uygunluk, doğruluk, layık bu kelimeler öylesine oturuyor ki yapmak istediğimiz şeye. İsim belli olduktan sonra kadınlar ve erkekler Hakkı adını isimlerinin başına eklemeye başladılar ve “kim bu Hakkı” sorusu çıktı. Yanıt belli idi kadının hakkı, böylece; belediye başkanı olmak #kadınınhakkı, meclis üyesi olmak #kadınınhakkı, yönetmek #kadınınhakkı, yaşamak #kadınınhakkı, seçilmek gibi konular öne çıktı. Şimdi kadının hakkı bir platforma dönüşmüş durumda. Bu farkındalık parti içinde de yaratılabildi mi? Parti içinde farkındalığın yükselmesi ve sonuç alınması bizim için çok önemli. Kadının gücüne, enerjisine inanmak gerekiyor. Parti içinde bir farkındalıktan söz etmek mümkün, önemli olan akılda ve sözde olanın yaşama geçmesi ve kadın erkek eşitliğinin uygulamaya koyulması. Karar mekanizmalarında yer alanların algısı, alışkanlıkları ve erkek dünyasında değişimin sağlanması güçlü bir örgütlülük ve mücadele gerektiriyor. Sonuçta eşitlik sağlanana kadar yapılan şeyler bizim için yeterli değil ve vazgeçmeyeceğiz. Önümüzde yerel seçim var. Birçok il ve ilçenin adayı belli oldu. Kadın aday sayısı sizi tatmin etti mi? Eşit Temsil Eşit Katılım ETEK projenizden biraz söz etsek. Eşit Temsil Eşit Katılım bizim hedefimiz. Baş harflerine baktığınızda ETEK oluyor. Eksik temsil ve eksik katılımdan eşitliğe geçmek. Eksik ETEK’ten eşitliğe geçiş. Aynı zamanda adaylıklarda kullanılabilecek bir yöntem, önümüzde ki süreçlerde gerçekleşeceğini umduğumuz bir yöntem. Listeler hazırlanırken bir kadın, bir erkek olarak oluşan ve yerele özgü temsiliyetleri, uzmanlık alanlarını, meslekleri ve kitle örgütlerini yer alabileceği bir model. Kadın adaylara destek için Parti Meclisi Üyelerine hitaben bir de mektup yazdınız. Cevap veren oldu mu? Hayır olmadı. Cevabı PM’de yapılacak aday oylamalarında vermeleri daha doğru olur. “Sayın Üyem” hitabıyla başlayan bu mektupta kadınların “özgür ve eşit bireyler” durumuna gelmesi için mücadele etmek, yalnızca kadınlar tarafından değil “Laik Demokratik Sosyal Hukuk Devleti” idealine inanan herkesin görevi olduğunu söyledik. Parti örgütümüzün yönetim kademelerinde her türlü sorumluluğu alan ve başarı ile yerine getiren kadınların, ülkemizi ve kentimizi yönetme yetkisini alması “geç kalmış” bir hak teslimi ve sosyal demokrat anlayışın gereği olduğunu anımsattık. Şimdi sıra üçüncü adımı atmaya gelmiştir. Bu doğrultuda; Türkiye genelinde daha çok kadının belediye başkan adayı olması, öncelikle de “seçilebilir” yerlerden adaylaştırılması, Belediye meclis üyeliği ve il genel meclisi üyeliğinde tüzüğümüzün 61a maddesine göre uygun olarak seçilecek sıralarda yer alması, Erkek belediye başkan adaylarının olduğu yerlerde; Meclis üyelikleri listesinde 1. sıranın kadınlara verilmesini talep ettik. Umarım bu taleplerimiz karşılık bulur. l miyase@cumhuriyet.com.tr Kadın adayları seçilebilecek yerlerde görmek adına sosyal medyada #kadınınhakkı hashtagı bir kampanya başlatan CHP Kadın Kolları Genel Başkanı Hilal Dokuzcan erkek adaylar için sorulmayan pek çok şeyin kadın söz konusu olduğunda sorulduğuna dikkat çekiyor. Dokuzcan, “Erkek adaylar için hangi kriterler söz konusu ise kadınlar için de aynı kriterler söz konusu olsun. Karar verenlerin de çoğu erkek. Karar mekanizmalarında yer alanların algısı, alışkanlıkları ve erkek dünyasında değişimin sağlanması güçlü bir örgütlülük ve mücadele gerektiriyor. Sonuçta eşitlik sağlanana kadar yapılan şeyler bizim için yeterli değil ve vazgeçmeyeceğiz” diyor. Öncelikle aday adayı olan bütün kadın üyelerimize teşekkür ediyoruz. Onlar var olan siyasi koşullarda, kadın ve kadın üzerinden yapılan siyasete, her geçen gün büyüyen kadın sorunlarına ve kadınlara yönelik ideolojik bir saldırıya karşı aday olarak bir duruş gösterdiler. Türkiye genelinde 130 kadın arkadaşımız belediye başkanlığı, 3500’e yakın arkadaşımızda meclis üyelikleri için aday adaylığı başvurusunda bulundu. Şimdiye kadar açıklananlar içinde 36 kadın belediye başkanı adayımız var. Bunlar içinde 1 büyükşehir 6 il var. Bunlar olumlu gelişmeler olmakla birlikte bu sayı bizim için yeterli değil. Dolayısı ile karar mekanizmalarında bulunan arkadaşlarımıza buradan tekrar bir çağrı yapmakta fayda var. Bu kadın adaylar kazanılacak yerlerde mi yoksa milletvekili seçimlerinde olduğu gibi kazanılması pek olası olmayan yerlerde mi aday gösterildi? Amacımız yerel seçimleri kazanmak, her yerde kazanmak için çalışacağız, kadın adaylarımızın olduğu yerlerde özel çalışma yapacağız. Çalışa çalışa kazanacağız. Mevcut belediyelerimizin olduğu yerlerin büyük bir bölümü açıklanmadı. Açıklanan kadın sayısı çok az, talebimiz açıklanacak olanlarda, özellikle Antalya, İzmir, İstanbul, Ankara’da kadın adaylar istiyoruz. söz konusu olsun. Kadın, aday olabilmek için önce karar verenlerin zihinlerindeki engelleri aşmak durumunda kalıyor. Karar verenlerin de çoğu erkek. İl başkanları, ilçe başkanları, milletvekilleri, PM üyeleri ve MYK üyeleri. Erkek arkadaşlarımıza diyoruz ki kadınla çalışmak kazandırır, “yerelde seçim kadınlar çözüm” kadın kolları küçük kurultayımızın ana sloganıydı. Çok çalışan ve Türkiye’yi dolaşan bir kadın kolları başkanı profili çiziyorsunuz. Şu ana kadar kaç kilometre yaptığınızı hesapladınız mı? Parti yönetiminden bu konuda size destek verenler oluyor mu? Hesaplamadım çünkü daha çok çalışmak gereğini biliyorum, 75 il 400’e yakın ilçede bizzat çalışma yaptım. On binlerce km olmuştur. En uzak mesafe birbirini anlamayan iki insan arasındaki mesafe ve algının değişimini sağlayacak, iki beyin hücresi arasındaki mesafe. Zihinsel değişim sağlanana kadar da devam edeceğiz. CHP Kadın Kolları Anadolu yollarında 7 Yerelde seçim kadınlar çözüm Kadın Kolları başkanı olarak kadın adaylarda aradığınız kriterler neler? Biz emeğe çok önem veriyoruz. Bir sloganımız var “emeğimiz var sözümüzde olacak” diye. Kadın sorunlarına duyarlı olmak, deneyim, uzmanlık, iletişim ve temsil yeteneği önemli. Karşılaştığımız en önemli nokta ise kadın aday söz konusu olduğunda kriterlerin ön plana çıkması. Erkek adaylar için sorulmayan pek çok şey kadın söz konusu olduğunda sorulur oluyor. Biz de diyoruz ki erkek adaylar için hangi kriterler söz konusu ise kadınlar içinde aynı kriterler P SELÇUK EREZ Büyüdüklerinde diktatör olanlar olis demokratik hakkını arayanlara neden böyle acımasızca saldırıyor? Yetimevindeki çocuklar neden cinsel saldırıya uğruyor, satılıyor, sömürülüyor? Tutukevlerinden, yatılı okullardan niçin sık sık böyle kötü haberler geliyor? Çocuklarımıza sadece elin kızı ve oğlu mu kötü davranıyor? Uluslararası bir kuruluş, çocuğunu döven baba ve ana envanterini çıkarsa birinci gelmezsek garanti ilk beşe gireriz. Çocuk yaşta erkeğe satılanların da sorunları daha küçük yaşta günaşırı yedikleri dayaklarla başlıyor; kızlar böyle sindirildiklerinden, felaket gelip çattığında analarına, babalarına karşı gelemiyorlar. Aslında hak hukuk çiğnemelerinin, demokrasinin her türlüsünün ayaklar altına alınmasının, hırsızlıkların, yolsuzlukların da kökeninde küçük yaşlarda yenilen kötekler, baskılanmalar, sindirilmeler var. Çocuk sömürülmesi konusunda ünlenmiş İsviçreli psikolog (19232010) Alice Miller böyle söylüyor! Örnekler etkileyicidir: Stalin: Anası Keke, anılarında, eşi Beso Dugaşvili’nin  geceleri eve sarhoş geldiğini ve küçük Stalin’i eşek sudan geçinceye dek dövdüğü anlatır. Hitler: Çocukluğunu konu edinen kitaplarda babası Alois Hitler’in onu sık sık dövdüğü, yanına, köpek ıslığıyla çağırdığı yazılıdır. Mussolini: Zach Moreno adlı yazara göre, küçük Benito da ayyaş babasından bolca dayak yermiş. Mao: Kendisini  aklına estikçe döven babasından nefret edermiş. Çavuşesku: Durmadan dayak atan babasından ancak 11 yaşında Bükreş’e kaçarak kurtulmuş. Saddam: Öz babası, annesi ona hamileyken ölmüş. Anasının ikinci kocası ise küçük Saddam’ı bir yandan döver, bir yandan da sövermiş.    Uzatmaya gerek yok: Ey babalar, ey analar,  çocuklarınızın büyüdüklerinde psikopat olmasını istemiyorsanız, onları dövmeyin! Sonra bakın bunlar kalkıp diktatör de oluyorlar. Sonrası mı? Belki anası ve babası olduğunuz için beşon yıl bayramlarda şeref tribünlerinde oturturlar, ağacı bol, denizinden meltem esen yazlıklara yollarlar sizi ama bunların sonları pek de iyi olmuyor, içiniz kaldırır da iktidardan düştükleri günleri aşabilir, bunca kahıra dayanabilirseniz bile ondan sonra hem perişan yaşarsınız hem de size dönüp bakan olmaz. l www.selcukerez.com İmtiyaz Sahibi: Cumhuriyet Vakfı adına Orhan Erinç Genel Yayın Yönetmeni: İbrahim Yıldız Yayın Yönetmeni: Miyase İlknur Görsel Yönetmen: Aynur Çolak Sorumlu Müdür: Aykut Küçükkaya Yayımlayan: Yeni Gün Haber Ajansı Basın ve Yayıncılık AŞ İdare Merkezi:?Prof. Nurettin Mazhar Öktel Sok. No: 2 34381 Şişli / İstanbul (0212) 343 72 74 (20 hat) Reklam Genel Müdürü: Özlem Ayden Genel Müdür Yardımcısı: Nazende Körükçü Reklam Koordinatörü: Hakan Çankaya Reklam Müdürü: Beste Paydaş Ertan Rezervasyon Yönetmeni: Onur Tunalı (0212) 251 98 74/75 (0212) 343 72 74 (554555) Baskı: DPC Doğan Medya Tesisleri Hoşdere Yolu 34850 Esenyurt / İstanbul Cumhuriyet gazetesinin parasız pazar ekidir / Yerel süreli yayın cumdergi@cumhuriyet.com.tr C M Y B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle