18 Haziran 2024 Salı English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

7 TEMMUZ 2013 / SAYI 1424 5 Teyyo Pehlivan yaşasaydı Bahçeli’ye şöyle sitem ederdi: Tayyip Erdoğan rakibim olamaz Erzurumlu Teyyo Pehlivan’ın adı, Gezi olayları nedeniyle Bahçeli ile Başbakan Tayyip Erdoğan arasında polemiklere konu oldu. Palavralarıyla ünlü Teyyo Pehlivan’ı Başbakan Tayyip Erdoğan’a benzeten Bahçeli, belli ki Teyyo Pehlivan namıyla tanınan Tayyip İde’nin fantezi dolu dünyasını pek bilmiyor. Teyyo Pehlivan’ın palavraları kimseyi incitmez, kimseyi karalamaz, kimseye suç isnat etmezdi. T eyyo Pehlivan, yaşasaydı dehşet kızardı Nasılsa ABD Başkanı Reagan’dan Sovyet MHP lideri Devlet Bahçeli’ye. Kızmakla lideri Brejnev’e, Süleyman Demirel’den da yetinmez okkalı yumruklarından Ecevit’e, Demi Moore’dan Türkan birini sırtına indiriverirdi. Hem kendisini Şoray’a, Orhan Gencebay’dan Kraliçe “Palavracı” olarak tanıttığı için hem de Elizabeth’e kadar herkesle ahbaplığı kendisinin kimseye zararı olmayan, vardır. Herkesin karşısında hazır ola Hasankale’nin kahvelerinde işsiz güçsüz geçtiği bu isimlerin ilgisinden de Erzurum’un gençlerini eğlendirmek zaman zaman bunalır Teyyo için anlattıkları ile Başbakan Pehlivan. Telefonlarına Erdoğan’ın insanları töhmet altında çıkmayarak, davetlerini bırakan desteksiz, belgesiz reddederek onlara hadlerini açıklamalarını bir tutmasına emin bildirir. olun bozulurdu. Kendisine göre Protokolde yeri tartışılmaz Teyyo Pehlivan tövbe “palavracı” Teyyo Pehlivan’ın. değildi. Palavracı denmesine de Hasankale’nin düşman acayip bozulurdu. Hayal gücü biraz işgalinden kurtuluş zengindi o kadar. günlerinde kortejin en MİYASE Teyyo Pehlivan Erzurum’un en önünde beyaz şeker İLKNUR ünlü siması. Ünü Erzurum sınırlarını çuvalından bozma aşarak tüm Türkiye’ye yayılmıştır. dadaş kıyafetiyle ve Pehlivan lakabını kendisine bakarsanız kavrulmuş fındıkla boyadığı sırma bıyıklarıyla Koca Yusuf’tan Yaşar Doğu’ya kadar cümle en önde yürüme ayrıcalığına sahiptir. güreşçileri on saniye içinde tuş etmesi Erzurum Ansiklopedisi’ne de sayesinde almıştır. Onu güreş müsabakalarında giren Teyyo Pehlivan, nüfus izleyen fesat Erzurum ahalisine göre ise sırtı kayıtlarındaki adı Tayyip yerden hiç kalkmamıştır. Gençliğinde bir süre İde, 28 Aralık 1999’da rençberlik yapsa da bir gün “Ula Teyyo hiç aramızdan ayrıldı. dünyanın işi biter mi?” deyip tırpanı fırlatıp Fiziken aramızda atmış. Böylece elini işten güçten çekmiş. olmasa da Teyyo Kardeşlerinin ve sevenlerinin yardımlarıyla Pehlivan’ın anlattığı geçinip gitmiş. Kıt kanaat geçinmesine rağmen hikâyeler dilden gazete ve televizyonlardan gelen para karşılığı dile dolaşıyor hâlâ. söyleşi yapma tekliflerini de her seferinde geri Siyasette de sık sık çevirecek kadar da tok gözlüdür. Hoş paraya, polemiklere konu mala, mülke ve şöhrete de ihtiyacı yoktur. ediliyor. l Ben ne bilim? Teyyo Pehlivan, Hasankale’de düzenlenen resmi güreşe çıkar. Rakibi Maraşlı biridir, Maraşlı pehlivan bizimkini yener, hakem Hasankaleli olduğundan taraf tutar yenilgiyi saymaz. Tekrar güreşirler, Maraşlı tekrar yener, bu kez kule hakemleri kabul etmez. Maraşlı pehlivan bu duruma kızar, güreş başlar başlamaz Maraşlı pehlivan bizimkini öyle bir yere çalar ki, iki omzu yerde olan Teyyo Pehlivan’ın göğsüne oturur ve der ki: Şimdide mi yenilmedin?? Teyyo gayet pişkin cevap verir: Ben ne bilim onlara sor....? l Kuzey cephesi nasıl kurtulur? Birinci Dünya Savaşı zamanı Ermeni uçakları Teyyo Pehlivan’ın da bulunduğu Pasinler Ovası üzerinde alçaktan uçmaya başlar. Teyyo çok sinirlenir ve yerden taşı kaptığı gibi uçağa sallar. Teyyo’nun fırlattığı taş uçağın pilotunun alnının çatına değer. Pilot celallenir. Uçağın camından sarkıp “ne oluyor lan?” diye söylenir. Teyyo buna bir taş daha gönderir. O da tam isabet. Teyyo, taştan sonra, “Benimle öyle ulanlı mulanlı konuşma deyyus” diye postasını da koyar. Pilot bakar ki, taşı atan Teyyo Pehlivan; acayip mahcup olur. “Kusura bakma Teyyo Ağa bilemedim senin köyün olduğunu, şimdi gidiyorum, tüm birliği de geri çekiyorum” der ve böylece Kuzey cephesi kurtulur. Kâzım Karabekir’in Kuzey cephesini kurtardığı hikâyedir yani... l Muhammet Ali nasıl Müslüman oldu Teyyo Pehlivan anlatmaya başlar. Daha Muhammet Ali Müslüman olmamış. Bana dediler ki Teyyo yensen yensen, bu adamı dünyada bir tek sen yenersen.. Bu adamla bir ringe çıh da, haddini bildir. Gıramadım çocuğlari.. Gahdım taaa Amerika’ya gettim. Attılar beni ringin ortasına, Nasi vuriram Muhammet Ali’ye... Bağdım bir ara salavat getirir. O sirada birisi merak edip sorar. Teyyo dayı heç Müslüman olmayan biri hiç salavat getirir? Teyyo ayağa kalkar... Ola o gedder yumruği yiyende, din iman mi kalır...? Dayağı yeyince herif Müslüman oldu ha! l Senin evleri çıkma çıktık Mustafa Kemal İran Şahı Rıza Pehlevi’ye orta nokta olması nedeniyle Erzurum’da randevu vermiş. Erzurum’a gelip de Teyyo Pehlivan’a uğramamak olur mu? Gazi, Pehlevi’yi Teyyo’nun evine götürmüş. Yemekler yenmiş, sıra kahveye gelmiştir. Gerisini Teyyo Pehlivan kahvedeki dostlarına şöyle anlatıyor: “Mustafa Kemal, Rıza Pehlevi’ye ‘gel seninle bir tavla atak’ dedi ve arkasından da ‘ama beleşe oynamam ha!’ diye ekledi. Aralarında sıkı bir pazarlık başladı, sonunda anlaştılar. Her kim ki diğerini yenerse onun toprakları diğerine katılacaktı. O sırada düşündüm, ula Pehvevi kazanırsa bizim evler de gidecek. Hemen zarı sallayan Mustafa Kemal’in koluna yapıştım. ‘Paşa paşa ya bizim evler?’ dedim. Ben öyle deyince Gazi elini alnına götürdü, “Ula Teyyo biz bunu hiç düşünmedik” dedi. Sonra da “korkma Teyyo senin evleri çıkma çıktık. Senin malın mülkün hariç” deyince bir rahatladım ki sormayın. Ama bu sefer de Rıza Pehlevi kıllık yapmaya başladı. ‘Madem Teyyo’nun evlerini vermiyorsun ben Türkiye’yi nedem ki’ dedi. Böylece tavla oynamaktan vazgeçtiler.” l İsmet Paşa Teyyo’ya küsmüş Harp zamanı eli silah tutan herkes savaşa gitmiştir. “Teyyo sen niye gitmedin?” diye soranlara, “bunca sabi sübyan aç mı kalsaydı, ben de tarlada ırgatlık yapirdim” diye açıklama yaptıktan sonra devam eder. Bi gün yine bıçkıyı almışım biçe biçe, sağlı sollu gidiyodum ki İsmet Paşa karşıdan bağıra bağıra geldi. “Teyyo naaptın naaptın bi bak hele.” Anlamadım başta ama bi baktım ki arada farkında olmadan telgraf direklerini de biçmişim, ordu haber yollayamıyo. O günden sonra İsmet Paşa bana küsti, konuşmadi..” l Desen: Hakan Çelik Ecevit Kıbrıs’ı Teyyo Pehlivan’a havale etmiş Saat gecenin 3’ü telefon çalmıştır. Teyyo Pehlivan pek istemese de telefonu açar; Ula bu saatte ne istirsen? kimsen? Teyyo ben Bülent. Bülent Ecevit. Teyyo ocağına düştük. Kıbrıs çıkarması zor durumda. Ancak sen yardım edersin. Haydaaa... Ula Eco tarla patozlama zamanı nerden ahlına geldi Kıbrıs’a çıhmah? Neyse dur ben baharım bi çaresine. Teyyo uçağa atlamış yallah Akdeniz. Bir bakmış bir grup uçak önünde... Basmış gaza yetişmiş. Geçmiş en öndeki uçağın yanına, el etmiş pilota... Asılmışlar ikisi birden elfrenlerine... Gaaarrrrrççç, durmuş uçaklar... İndirmiş camı Teyyo, pilot da indirmiş camı; Abi buyur bişey mi vardı? Ula nereye gidirsiz? Amanın! Teyyo Pehlivan! Kıbrıs’a gidiyoruz abicim, kusura bakma bulutlardan tanıyamadım seni, buyur bir emrin mi vardı? Sen nereye gidiyorsun? Yoh, emrim yohtur. Ben de Kıbrıs’a cidirem. Eco’ ya söz vermişem. alıp gelirıh inşallah Allah’ın izniynen. Ohoo Teyyo abi, sen Kıbrıs’a çıkıyorsan bizim ne işimiz var. Dönüyoruz çoçuklar! Der ve pilot uçakları geri çevirir. Teyyo Pehlivan Kıbrıs’a çıkar. Ada huzura erer. l Aferin Teyyo iyi atıcısın Teyyo yine bir gün heyecanla anlatmaktadır: Rahmetli Atatürk, İsmet İnönü bir de ben Suriye sınırına ava gettiğ, elimizde mavzerler var, bir de ne görim havada bir bölük durna dönüp durir, hemen nişan aldığ ilkin Kemal Atatürk ateş etti, ama vuramadi, sonra İnönü atdi oda vuramadi, ben elime mavzeri alıp ya Allah Bismillah deyip tetige toğundum, birde bağdım bir bölik durna ayağımın dibine düşti, hemen Kemal Atatürk yanıma gelip sırtımı sıvazladi “Aferim Teyyo eyi atıcıymışsan” dedi. l Cip yetmedi bir de vapur Bir gün gahvede oturiram, telefon çaldi. Pehlivan seni istiler, diye seslendiler. Gahdım bahdım, ariyan bizim Kars Valisi: Pehlivan Sarıkamış’ta denize bir cip düştü! Biz uğraştık ama çıkaramadık. Buradakiler de bu cipi denizden çıkarsa çıkarsa Hasankaleli Teyyo Pehlivan çıkarır diye düşünüp benim adımı vermişler. Allahını seversen gel bize yardım et diye yalvardi, vali. Bunun üzerine gahdım bindim ata. Gettim Sarigamış’a. Atladım denize, suya bir dumdum, cip suyun dibinde. Bir goluma cipi tahdım, öteki golumunan da gulaç atmaya başladım ve cipi sudan çığartdım. Ama gardaş cip bene çok ağır geldi. Tikkatli bahdım ne görim. Megerse cipe bir de vapur tahılmış. l Hostesleri düşünmüş Hasankale’de çay bahçesinde koyu bir sohbet var. Teyyo Pehlivan da masada. O sıralarda bir iş için uçakla Ankara’ya gidecek olan biri Teyyo Pehlivan’a takılarak: Pehlivan gel seni de uçakla götüreyim? Teyyo alaycı bir ifadeyle cevap verir: Ula oğlum, sen daha anan garnındayken ben uçağınan gezirdim.. Bak bir keresinde gine uçağa binmişem ele elimi de camdan çıkarmışam, bir baktım bir gartal, hemen elimi uzattım, yakaladım aldım gartalı içeri. Ola bi baktım, hostesler nasıl cıvılir, nasıl cıvılir. Neyse bende gorkutmiyim zavallı gızları dedim ve bıraktım gartali, uçtu. l ATAOL BEHRAMOĞLU Cıvıldaşmak G eçen hafta yazdığım gibi bir süredir cıvıltı korosundayım. Başka dillerden sözcüklerin Türkçe karşılıklarına ilişkin olarak değerli okurlarımdan hem geçen haftaki yazıma, hem de “twitter”dan iletiler aldım. Köşedeki yerim olanak verdiği ölçüde bazılarını paylaşmak isterim. Sayın Gözde Dedeoğlu “mesaj” karşılığı olarak “ileti”, “forward” için “yönlendirme”, kimi kez “gönderme” sözcüklerini kullandığını bildiriyor. “İleti” zaten tutmuş bir sözcük. “Forward” için “yönlendirme” bana da çok uygun görünüyor. Dikkatli okur, yukarıda “yabancı diller” yerine “başka diller” demeği yeğlediğimi ayrımsamış olabilir. Bütün diller insancadır. Hiçbir dil bir öteki için yabancı olamaz… Fakat hiç kuşkusuz her dilin korunması gereken kendi özgünlükleri, özellikleri vardır. Türkçemiz başka dillerin “destursuz” girdiği bir geçiş alanı, serbest bölge olmamalıdır… *** Bir başka okurum, sayın Hüseyin Meşeci, “Google” ileti sitesinde “forward” yerine “yönlendir” denildiğini belirtirken “twitter” karşılığı olarak da “esprili” bir yaklaşımla “ötüşken site”yi önerir gibi... Neden olmasın? Dil biraz da alışkanlıklarımızla ilgili değil mi? “Tayyare”ye alışan kulaklara “uçak” en başta kuşkusuz çok yadırgatıcı gelmiştir. Azeri dostlar, Rusçada “kendi uçan” anlamında “samolyot diyorlar. Anahtara “açar” dediklerine göre, şu samolyot’u da uçakla değiştirmelerini öneririm… Sayın Meşeci’nin iletisinde şöyle bir tümce var: “İletişim güvercinleri sanal alemde birbirlerine seslerini duyurmaya çalışırlarken, alıcı kuşlar da boş durmuyorlar. Çarşının kartalı bile gagalanmaya çalışılıyor…” Bu konudaki düşüncemi yazımın sonuna bırakıyorum… *** Zaman zaman dil konusunda ileti ve uyarılarını aldığım sayın Tarık Konal, son bir kaç iletisinde, bu sütunda yayınlanan “Hangi Haber Nasıl Verilmeli?” yazıma ilişkin olarak ve “haber” yerine “duyut” sözcüğünü kullanarak gazetemizden örneklerle önerilerini sıralıyor: “Performans testi” yerine “Başarımgücü sınaması” “Rekabette garabet” yerine “Alışılmışın dışında bir çekişme”… “Muhalefetin sponsorları” yerine “Karşıcılların parasal destekçileri”… “Namağlup kupa” yerine “Yenilgisiz kazanılmış kupa”… “Tahliye edilenler, göreve iade” yerine “Salıverilenler görevlerine döndü…” vb… Sayın Konal bir başka iletisinde de (başta değerli hekimim Prof. Dr. Bingür Sönmez ve konuyla ilgili bütün hekim arkadaşlarımın dikkatine!) “baypas” yerine “damar aktarımı”, “anjiyö” yerine “damar içi görüntüleme” sözcüklerini öneriyor… Dilin çok hassas, nazik, duyarlı bir konu olduğunda kuşku yok… Kendi payıma sayın Konal’ın duyarlılığına saygı duyuyorum ve hem yöntemini hem de önerilerinin çoğunu kabul etmeye yatkınım… Bence bu türden gözlem ve çalışmalarını kitaplaştırmalıdır… *** Gelelim “ötüşken site”mize… İzleyici sayısı yaklaşık iki haftada 1180 olmuş. Büyük ve gittikçe artan bir sorumluluk bu… Oradaki haberleşme olanağını doğru ve yerinde kullanmak gerekiyor. İnanılmaz, baş döndürücü bir haber akışı… Zamanı da doğru ve tutumlu kullanmak gerekli… Değerli okurum Meşeci’nin söz ettiği “alıcı kuşlar”a pek fazla bulaşmadan… Onlala yararsız ağız dalaşlarına girmeden… Elden geldiğince doğru, özlü, yerinde saptamalar yapmaya çalışarak… Daha doğru, daha adil bir Türkiye’ye ve dünyaya, dünden biraz daha umutlu olarak… l [email protected] www.ataolbehramoglu.com.tr http://behramogluataol.blogspot.com Duyuru: Bugün 17.30’da Kadıköy’de Gazdanadam Şenliği’nde buluşuyoruz. C M Y B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle