26 Haziran 2024 Çarşamba English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

14 TEMMUZ 2013 / SAYI 1425 7 Sezar Salatası S Yedi göbek İstanbullu Yedikule abahın kör şafağında bir telefonla uyanıyorum. Türkiye saatiyle çok erken olmasa da İngiltere’de henüz ortalık uyanmamış sayılır. Telefonun öbür ucunda Andrew Finkel kaygılı ve telaşlı bir sesle anlatıyor. Yedikule bostanları mahvoluyor, hepsini dümdüz ediyorlar. Birşeyler yapmak lazım! Uyku sersemi gözümün önünde bostan patlıcanları kabaklar, körpe salatalıklar, Yedikule marulları uçuşuyor. Olayın vahametini kavramam biraz zaman alıyor. Yurtdışında memleketten haber almak, hele tatsız bir haber bir tuhaftır. İnsan ne yapacağını bilemez, eli kolu bağlı kalır. Bu sefer durum hepten tuhaf, ben Oxford Yemek Sempozyumu’ndayım, bana memleketten nahoş haberi veren bir yabancı, üstelik de bu bostanların önemini kavrayan pek az kişiden biri... Andrew bu durumu bana yemek işleriyle ilgilendiğim için değil, aslen restorasyon mimarı olduğum için haber veriyor. Yedikule bostanları ilginç bir şekilde İstanbul’un en önemli kültürel miraslarından biri. Bizans döneminden beri sur dibinde bostanlar, bahçeler varolagelmiş. Bu bostanlar kente İstanbul adının konmasından bile eski, buraya Türklerin gelmesinden bile çok önceleri buralarda varolmuş, kent sakinlerine tazecik salatalar, nadide sebzeler yetiştirilegelmiş. İstanbul şehri tarih boyunca kent yaşantısıyla doğal ortamı birlikte korumayı ve içiçe yaşatmayı beceren nadir kentlerden biri. Tarihi yapılar hep yeşille çevrelenmiş, doğal hayat kent yaşamıyla iç içe olmuş. İstanbul bahçeleri ve bostanları bu zengin kültürel mirasın bir parçası. Öyle ki İstanbul bostanları mutfak kültürümüze Arnavutköy çileği, Çengelköy bademi, Yedikule Marulu ve Langa hıyarı gibi özel lezzetler kazandırmış. Yenikapı’dan Topkapı’ya kadar uzanan ve Langa adı verilen bölgedeki Likos deresi (Bayrampaşa) yatağında yetiştirilen Langa hıyarı maalesef tarihe karışmış durumda. Yokolan sadece lezzetler değil. İstanbul kentine kimliğini veren kültürel miraslardan biri daha yok oluyor. Tarihçi Caroline Finkel’in araştırmasına göre İstanbul surlarının eskiden hendek olan nemli yataklarında 6. yüzyıldan biri kenti besleyen bostanlar ve bahçeler var. Yedikule bostanları şu anda hâlâ AYLİN ÖNEY TAN yaşayan (ya da geçen haftaya kadar yaşamış olan) dünyanın bilinen en eski kentsel tarım arazisi. Koç Üniversitesi’nden İtalyan arkeolog Alessandra Ricci burada yetiştirilmiş olan bostan bitkileri ile ilgili araştırma yapmış. Harvard Üniversitesi tarım tarihçisi Makedon Aleksandar Sopov, bu bölgenin tarihi ile ilgili araştırmalar yapıyor ve bostanların korunması için deli gibi çaba gösteriyor. Ne yazık ki bizim koruma kurulu üyelerimiz de, mimarlarımız da derin bir uykuda... Surların restorasyonu için yapılan sözüm ona çevre düzenleme çalışması için bostanların üzerinden buldozerle gidilerek yok edilecek, fidanlar kat kat molozla örtülmüş olacak. İşin iyiden iyiye tuhaf yanı İstanbul surları UNESCO tarafından Dünya Yedikule bostanları söz konusu olunca meşhur Yedikule marulları akla gelir. Bu salatanın adı, sanılanın aksine, ünlü Roma imparatoru Sezar’dan gelmiyor. Salatayı icad eden Caesar Cardini Amarika ve Meksika’da lokantaları olan bir İtalyan göçmeni... Salatayı 1924 yılında 4 Temmuz kutlamaları sırasında mutfakta pek bir şey kalmayınca çaresizlikten icat ettiği söyleniliyor. Yedikule marulu hem çok gevrek, hem de adeta yağlı sayılabilecek kadar yoğun özsuyu olan çok lezzetli bir maruldu. Artık bulmak mümkün olmadığına göre bildiğiniz marulla bu salatayı yapın. 1 marul, 2/3 çay bardağı zeytinyağı, 1/3 çay bardağı limon suyu, 1 yumurta sarısı, Deniz tuzu, taze çekilmiş karabiber, 1 tatlı kaşığı Worcestershire sosu veya soya sosu, 2 dilim bayat ekmek, Parmesan peyniri Marulu yıkayın, fazla suyunu kurutun ve elinizle lokma büyüklüğünde parçalara kopartın. Limon suyu ve zeytinyağını iyice çalkalayın, Worcestershire sosu ve çiğ yumurta sarısını da ekleyip çatalla iyice çırparak karıştırın. Bu işlemi kavanozda çalkalayarak da yapabilirsiniz. Bugün Sezar salatasına ançuez koymak gelenek haline gelmişse de, ilk tarifinde bulunmuyor. Ançuez zaten Worcestershire sosu malzemeleri arasında yer aldığı için sadece onu kullanmanız yeter. Bu arada bayat ekmeği küp küp karelere kesin ve zeytinyağında sık sık çevirerek altın gibi olana kadar kızartın. Geniş bir salata kasesinde marulları sos ve tuz biberle iyice alt üst edin. Ekmek kırıntılarını ekleyin. Üstüne bol parmesan peyniri rendeleyerek servis yapın. l Merkezsentır Off the record Ördek kuş gribini atlatacak genetik donanıma sahipmiş! Ben de çok kolay atlatırım.. Misafir şair Yalan dolan bir yaşama kurularak Dar kafalı sessizlikle tüketmiş günlerini *** Sözcüğünü iyi seçen toplumların Aydınlığı gölgelenmez derdi babam *** Gecede tutamazsın aydınlığı *** Çaktırmadan büyüyen sevi Koca orman oldu aramızda Mehmet Kıyat Haftanın sanat çizelgesi Sol anahtarı Ankara’ya çağrılacak. Miras Listesi’ne alınmış olan ve korunması gereken alanlardan biri. Korumak sadece yapının kendisini koruma anlamına gelmiyor. Koruma kavramı bir yapıyı çevresi ve kültürel bağlamı ile de sürdürmeyi gerektiriyor. Gerçi Türkiye’de restorasyon deyince tarihi taşları bile yokedip gıcır gıcır sıfır kilometre tarihi anıtlar inşa edip müteahhit zengin etme anlaşılır; uzmana, araştırmacıya beş kuruş harcanacak paraya israf olarak bakılır, o da başka bir konu... Besbelli ki tarihi Yedikule bostanları da böyle bir sözümona “restorasyon” projesine kurban gidiyor. Türkiye’de nice değerli anıt böyle ehil kişilerce yapılmayan, yapılsa da ehil kişilerce uygulanmayan restorasyon cinayetlerine kurban edilmiştir. “Aslına uygun restorasyon” diye bir hilkat garibesini literatüre kazandırmış bir milletiz; aslına uygun yeni inşaat ne kadar eski eser sayılırsa artık! Surların bir kısmının da ‘çok eski’ denilerek yıkıldığını, aslına uygun restore edileceğini duyuyoruz. Oysa tarih bir bütün. Dünyanın en eski kentsel tarım arazisine, müthiş bir bağ, bahçe, bostan kültürüne sahip olduğumuzun ayırdında olmazsak, zengin tarım mirasımızda varolan değerli sebze, meyve türlerine sahip çıkmazsak daha nice Langa hıyarları kaybederiz. İstanbul lezzetlerini tek tek katlettik. Tohum yasası ile tarihi tarım mirasımızı yok eden bir hukuksuzluğa mahkum edildik. Tarım alanları TOKİ’ler için talan ediliyor. Şimdi de kentsel tarım değerleri yokoluyor. Arnavutköy çileği, Çengelköy hıyarı, Langa hıyarı derken sıra Yedikule marulunda.. Bir zamanlar kültürsüz görgüsüz, kaba saba, hoyrat insanlar için Langa hıyarı gibi denirdi. Hıyarın kendisini kaybettik, ama teşbihte hata olmaz nicesini kazandık. Hıyarın aslını kaybettik, bari deyimini koruyalım, bu hoyratlığı yapanları yokettikleri salatalık cinsiyle analım ve tarihe adlarını bu deyim ile kazıyalım! l [email protected] Bu sıcakta AYRAN satanlar müşteri yüzünden birbirleriyle kavga etti. Kayıkçı değil yayıkçı kavgası!.. İbrahim Ormancı Dakkada bir Dünyada dakikada 250 bebek doğuyor!.. ’En az üç’ü bizden.. Petsop Lav sıtori geriye kalan sadece Seni Çok Seviyorum.. üstü bende kalabilir.. Mehmet Tuncer er: çiz eti r i f a m Mis t Ah a r Mu Türkiye’nin yeni hobisi espor DENİZ ÜLKÜTEKİN T ürkiye’de son bir buçuk ayda yaşananlar sırasında öne çıkan 90 kuşağı olarak tabir edilen yaş ortalaması 25’le 18 arasında yer alan kitlenin en büyük eğlencelerinden biri de video oyunları. Hatta Türk oyuncular bu konuda o kadar başarılı ki, artık uluslararası turnuvalarda da önemli dereceler alabiliyorlar. Darkpassage Kaspersky Lab ekibinin dünyanın en önemli espor turnuvalarından Dreamhack’te gösterdiği büyük başarının ardından sözü Türkiye Dijital Oyunlar Federasyonu Yönetim Kurulu Üyesi Hasan Çolakoğlu’na verdik ve dijital oyunların geleceğinden bahsettik. Espor dünya çapında nasıl bir ilgi uyandırıyor? Espor son 5 yılda tüm dünyada ciddi bir kitleye ulaşmaya başladı. Genelde beşer kişilik takımlarla yapılan karşılaşmalar çok ilgi uyandırıyor. Bu noktada MOBA türü oyunlar ve özellikle League of Legends, şu anda en popüler espor olarak bir adım öne çıkıyor. Amerika, Avrupa, Çin ve Kore’de izlenme oranları standart TV programları ile yarışır hale gelmiş durumda. Küresel anlamda espor popülaritesi öyle bir noktaya geldi ki, izleyici sayılarında, futbol, motor sporları ve basketbol ardından dördüncü sıraya oturmuş durumda. Tüm popüler esporlar, 1525 yaş aralığındaki oyuncular tarafından bir ağ ya da internet üzerinden PC Türkiye video oyunlarına ayrılan zaman bakımından oldukça önemli bir ülke. Artık bu zaman “boşa harcanma” kategorisinden de çıktı. Çünkü Türk oyun tutkunları uluslararası turnuvalarda gösterdikleri başarılarla adlarından söz ettiriyorlar. Biz de hem dijital oyunların geleceğini hem de Türkiye’nin oyuncu profilini inceleyerek dijital spor kavramına bir göz attık. platformunda oynanmaktadır. Çok ciddi bir el göz koordinasyonu, çabuk refleksler, stratejik düşünme ve takım olgusu hep ön plandadır. Espor alanında Dreamhack Summer turnuvasında ikinci olan Dark Passage takımı nasıl bir başarı kazanmış oldu? Dreamhack, İsveç merkezli bir espor organizasyonudur. Dünyadaki en büyük espor organizasyonlarını genelde oyunları geliştiren firmalar kendileri yapmakta iken, Dreamhack, ESL, MLG, OGN gibi özel kurumlar da sponsorların yardımıyla bu tür yıllık turnuvalar düzenliyorlar. Dreamhack, Avrupa kıtasında, binlerce League of Legends takımının katıldığı, yaz sezonunun en önemli turnuvasıdır. Burada bir Türk takımı, DarkPassage tüm Avrupa takımları arasından sıyrılıp, kendileri profesyonel olmamalarına rağmen ülkemizde profesyonel espor mevzuatı yoktur, Avrupa’nın önde gelen profesyonel takımlarından biriyle finalde başa baş mücadele etti ve ikincilik ödülünü kazandı. Esporlara Türkiye’de Gençlik ve Spor Bakanlığı da destek veriyor sanırım. Bu tip destek ve sponsor ilgisinden de bahsedebilir misiniz? 2012 yılında Gençlik ve Spor Bakanlığı bünyesinde Türkiye Dijital Oyunlar Federasyonu kuruldu. TÜDOF ülkemizde esporun gelişimi için çok ciddi hazırlıklar yapıyor. Bu noktada Avea, Asus, Kaspersky, Logitech gibi telekom ve teknoloji firmaları gelişmekte olan takımlara destek olmak üzere yola çıktılar. Ayrıca Türkiye’de şimdiye kadar yapılacak en büyük espor organizasyonu, 27 Temmuz’da, 5 bini aşkın seyirciyle Küçükçiftlik Park’ta düzenlenecek olan League of Legends Türkiye Finali olacak. 120 bin TL ödül dağıtılan bu turnuvanın şampiyonu ülkemizi, ekim ayında Los Angeles’ta yapılacak dünya kupasında temsil etme hakkını elde edecek. l Türkiye’nin oyuncu profili Jack in the Box ve Akampüs ve sencebence. com platformu tarafından hazırlanan ve Gamin’sight’ın 820 katılımcıyla yaptığı araştırma online oyun pazarının dikkatini çekecek ve pek çok konuya ışık tutacak bilgiler sunuyor. Türkiye’de 1461 yaş aralığındaki 820 kişiye düzenli olarak hangi oyunları oynadığı sorulduğunda en büyük oranı yüzde 48’le zekâ oyunları cevabı aldı. Bu oyunları online oynayanların oranıysa yüzde 59. İkinci en yüksek oran da yüzde 40 ile strateji oyunlarına ait. Son yılların yükselen ve önemli bir trendi olan MMO oyunları da Türk oyuncuların tercihleri arasında. Oranı da yüzde 20. Genelde Free2Play modelini kullanan bu oyunlar arasında ağırlıklı tercihin MMOFPS’ler yönünde olduğu gözlemleniyor; yüzde 52. MMORPG’lerse yüzde 38’le ikinci sırada yer alıyor. Araştırmadaki bir diğer soru da oyuncuların en çok hangi mecralarda oyun oynadıkları üzerineydi. Türk oyuncuların çoğu yüzde 56’yla PC oyunlarını tercih ediyor. PC oyun türleri arasında da yüzde 55’le en çok strateji oyunlarını. Yüzde 45 gece ve yüzde 96 ezici bir çoğunlukla evlerinde oyun oynamayı seviyor. Mobil platformlarda oyun oynayanların sayısı da gün geçtikçe artıyor. Oranın yüzde 48 olduğu görülüyor. Oyun oynama süresi de araştırmada öne çıkan bir başka konu. Yüzde 55’le en çok günde 13 saat arası oyun oynanıyor. Bir saatten az oynayanlar yüzde 22’yle ikinci sırada yer alıyor. 36 saat arası oyun oynayanlarsa yüzde 16 gibi yüksek oranı ile dikkat çekiyor. l C M Y B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle