Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
Fotoğraf: Anadolu Ajansı Biber gazı yasaklanmalı Dr. Ali Özyurt* Biber gazı, TOMA gibi gösteri kontrol araçlarının yarattığı tehlike Gezi Parkı eylemleriyle iyice ayyuka çıktı. Polisin tavrını nasıl değerlendiriyorsunuz? Polis PSVK’de bile bildirilen zor kullanım yetkisini aştı. Etkisiz hale getirene kadar kademeli şekilde yapması gereken zor kullanımını işkence silahına dönüştürdü. Doğrudan hedef gözetilerek kullanılmasıyla birçok insan ağır yaralandı, yoğun bakıma kaldırıldı, gözünü kaybetti... Eylemin taleplerinden biri de biber gazının yasaklanması. Biber gazı yasaklanmalı, çünkü?.. Hekim olarak hekim sorumluluğuyla kullanılan gözyaşartıcı gazların literatürde bildirilen etkileri ve bizlerin, maruz kalanlarda tespit ettiğimiz bulgular ve daha öncesinde de medyadan bildiğimiz toksik etkiyle yaşanan ölümler nedeniyle hemen derhal yasaklanmalı. TTB yıllardır gazların zararlarından bahsediyor. En büyük zararı nedir? Solunum ve dolaşım sistemi üzerine yarattığı akut etkiler. Akut akciğer ödemi ile gelişen asidozun en sık ölüm nedeni olduğu bildiriliyor. Gazın etkisi kısa, en azından saatlerle sınırlı deniliyor, öyle mi? Doğaları gereği ancak hayvan deneyleri yapılabilmekte ve geç dönem etkileriyle ilgili çalışmalar devam ediyor. Kullanım kılavuzunda etkinin birkaç saat sürdüğü bildiriliyor, ama maruz kalan hastalardan birkaç gün sürdüğünü hatta geç dönem sağlık sorunları başladığını bile biliyoruz. l *İstanbul Tabib Odası Yönetim Kurulu Üyesi ve Taksim Gezi Kriz Masası Koordinatörü Ülkedeki şiddet polisin eseri A sonra devlet terörüne Evet, 2007’de PVSK’de yapılan slında her şey birkaç kişinin ağaçlara karşı etkin direnme değişiklikten sonra polisin; kötü muamele, sahip çıkmasıyla başladı. Sonra platformları oluşturuldu. adam öldürme ve hatta kameraların önünde sabahın 05’inde, sanki savaşta bir Polisin; kötü muamele, pervasızca şiddet uygulama gücü artarak operasyon yapıyor edasıyla polisler geldi adam öldürme ve devam etti, ediyor. Polise şiddet uygulama, parka, birbiri ardına gaz bombaları attılar 50 hatta kameraların orantısız güç ve kötü muamele serbestisi insanın üzerine. Çadırları yaktılar. Birkaç saat ve dünyanın gözleri verildi. Bu serbestiyle polise “dokunulmaz” sonra insanlar yürümeye başladı Taksim’e. önünde pervasızca mantığı ve inancı hâkim kılındı. Polis Sonra İstanbul ilçelerine sıçradı ateş, şehir ESRA şiddet uygulama terörünün vardığı boyut, hükümetin sessizliği, dışına da; Ankara’ya, İzmir’e, Antakya’ya, serbestisini olağan yasaların sunduğu imtiyazlar, yargının Adana’ya... Milyonlarca insan “polis şiddeti AÇIKGÖZ sayan zihniyetle, Gezi hoşgörüsü gibi etkenler, polis şiddetini dursun”, diye bağırdı. Durdurdular da şiddeti; Parkı’nda masum bir artırdıkça artırdı. Polislerin olağanlaşan ama bir süreliğine.Taksim, festival havasına şekilde; “Lütfen bu ağacı kesmeyiniz” talebine şiddete çekincesiz yaşama hakkı ihlallerinde büründü, “Polis yoksa sorun da yok” diyenler karşı uygulanan vahşeti olağan sayan zihniyet önemli artışlara neden oldu. Birkaç yılda, çoğaldı. Derken iktidar hiddetini artırdı ve aynı. onlarcası karakollarda olmak üzere, yüzlerce polis şiddeti yeniden başladı. Siz bu satırları Polis şiddetinin durması için acil kişinin ölümünden polis sorumlu tutuldu. okurken Gezi Parkı eylemlerinin akıbeti ne yapılması gerekenler nedir? Yıllardır polis kurşunlarına hedef olan, ölen, olur bilmiyorum, ama kesin olan herkese bir BM İnsan Hakları Yüksek Komiserliği sakat kalanların feryatları yankılandı. Yaşam şey öğretti; polis şiddeti durmalı. Şimdilik üç 1990’da herkesin anlayabileceği canın alındığını biliyoruz, onlarca şeklinde bir yönerge yayımladı, kişi ağır bakımda, binlerce yaralı “Temel prensipler belgesi”. var. Ateşli silah kullanımını Baran Tursun Vakfı Başkanı kolluk kuvvetleri için en son Mehmet Tursun, İstanbul başvurulacak yöntem olarak Tabip Odası Yönetim Kurulu belirtilmek suretiyle, kolluğun Üyesi, Taksim Gezi Kriz Masası silah kullanma konusunda hem Koordinatörü Dr. Ali Özyurt’la bu açıklık hem de sınırlamalar şiddeti konuştuk. Polisin dayağı getirildi. Çünkü polisin görevi nedeniyle yoğun bakımda olan şüpheliyi öldürmek değil, adalete Barış Yaman’ın abisi Haydar teslim etmektir. Bu yasaya acilen Yaman, plastik mermiyle gözünü uyulmalıdır. Ayrıca, Atina’da kaybeden Selim Polat ve Volkan 15 yaşındaki A. Andreas Kesenbilici, biber gazıyla yüzü Grigoropulos polisin açtığı dağılan Hülya ise yaşadıklarını ateşle öldürülünce Yunanistan’ın anlattı. Tursun, “Dikkat Polis Geliyor” kampanyası için sokakta. pek çok kentinde başlayan Söz önce Mehmet Tursun’da. protestolar, şiddet uygulayan Gezi Parkı eylemleriyle polisi bin pişman ettiği gibi, İçişleri Bakanı hakkı ihlal edilenlerin yüzde 90’ı politik, siyasi polisin şiddetli saldırıları iyice gündeme Pavlopulos ile Bakan Yardımcısı Panayotis yönü olmayan, polisten kaçmayı bile bilmeyen oturdu. Üç kişinin öldüğü açıklandı Hinofotis’in ertesi gün istifalarına neden oldu. 20 yaş ve altı gencecik çocuklar. İnsanlar şimdilik. Onlarca kişi de yoğun Grigoropulos’u öldüren polis ömür boyu polisten kaçar hale geldi, zor durumdaki bakımda. Polis şiddetine karşı çalışan hapse mahkum oldu. Türkiye’deyse öldürme vatandaş, “Polis imdat” derken, “İmdat beni bir dernek olarak bu olayları nasıl fiili, polisin adeta olağan görevleri arasına polisten kurtarın” feryadına dönüştü. değerlendiriyorsunuz? girdi. Zanlı polislerin “Görevimizi yaptık” Sizin kampanyanız da buna dikkat En ufak bir hak arama arayışına dahi savunması boşa değil. Tıpkı İzmir’de polis çekmek için yola çıktı. tahammül edemeyen polis, karakollarda tarafından öldürülen Baran Tursun, Tokat Baran Tursun Vakfı, Gezi olaylarından ve sokaklarda orantısız güç kullanmaya, Turhal’da öldürülen Mustafa Uslu, Antalya’da çok önce Türkiye genelinde “Dikkat Polis şiddet uygulamaya, hastanelere, okullara, öldürülen Çağdaş Gemik, Şanlıurfa’da Geliyor” kampanyaları başlatarak, bu yönde yatak odalarımıza gaz bombası atacak kadar öldürülen İ. Halil Çoban, Sivas’ta öldürülen platformlar oluşturarak polis şiddetine dikkat terör estirmeye, vatandaşları sindirmeye, Turan Özdemir, İstanbul’da öldürülen Aytekin çekti. Sokaksokak polis şiddetini halka devam ediyor. Taksim’de; “Lütfen bu ağacı Arnavutoğlu, Feyzullah Ete ve Ankara’da anlatmak ve kamuoyunda sürekli tartışılır kesmeyiniz” talebine karşı polisin uyguladığı öldürülen Soner Cankal olaylarına karışan tutmak için, vakıf ve Mazlumder tarafından şiddet, devlet şiddetine ve terörüne döndü. polisler gibi. Üstelik bu polisler genellikle oluşturulan platformların ne kadar faydalı ve Polisin bu şiddetine halk isyan etti, ediyor. beraat etti veya sembolik cezalar aldı. Devlete aydınlatıcı olduğunu Gezi parkı olaylarında Polisin böyle şiddet kullanmasında en karşı ve devletin işlediği suçlara, yargının anladık. Polis şiddetine karşı yeni platformlar önemli etken Polis Vazife ve Salahiyetleri bakışı; yargıyı itibarsızlaştırıyor. l oluşturmak için motive olduk. Olaylardan Kanunu’nda yapılan değişiklik... Selim Polat ve Volkan Kesanbilici, gözünü kaybetti. Hülya’nın suratında gaz bombası patladı. Barış Yaman, yoğun bakımda. Bu şiddetin kaynağı, 2007’de PVSK’de yapılan değişiklikte yatıyor. İşte onların yaşadıkları ve Baran Tursun Vakfı Başkanı Mehmet Tursun’la Gezi Kriz Masası Koordinatörü Dr. Ali Özyurt’un anlattıkları. İnsanlara yapılan canımızı yaktı Volkan Kesanbilici Cuma gecesi Tarlabaşı Bulvarı’nda bir grubun içindeydim. Gezi Parkı’nda kalan insanların durumunu merak ediyorduk. Bütün gün internetten takip etmiştik zaten. Sokakta sürekli gaz bombası vardı. Polis müdahalesi uzun süre devam etti. 00.00’yi geçmişti sanırım, bir anda gözüme bir şey isabet etti. O anda anlamadık ama sonradan hastanede anlaşıldı ki plastik mermiymiş. Önce gönüllü doktorların bulunduğu bölgeye gittik. Taksim İlk Yardım’a yönlendirdiler, oraya ulaşmak da zor oldu. İlk müdahale orada yapıldı. İçeride mermi olduğu anlaşıldı. Çapa’ya gittik, ama orada sabaha kadar göz ameliyatı yapılamıyormuş. Okmeydanı Hastanesi’ne gittik, orada da müdahale edilemedi. Tekrar Çapa’ya döndük, henüz ameliyat olamadım. Kanama devam ettiği için hâlâ müdahale edilemiyor. Artık riskli olmasına karşın müdahale etmeleri gerektiğini söylediler, ameliyat olacağım. Gözümde görme yetisini kaybetti. Gözün iyileşme sürecinden sonra herşey belli olacak, açıkçası doktorlar pek birşey söyleyemiyor. Gezi Parkı’ndaki insanlara yapılan müdahale canımızı yaktığı için Taksim’deydim. Çapulcu denilen insanların düzenle ilgili bir sıkıntıları vardı. Şimdi toplumun iki kesimi tepkisini birbirine yönlendirecek bir duruma geldi. Gerçi çapulcular kimseyi rahatsız etmedi. Adli mercilerde hakkımı mutlaka arayacağım. Adli raporum var. Hastanede o da sıkıntı yarattı. Raporum bir bekçi tarafından alındı. Son anda fark ettik. Sivil bir komiserdi galiba. Okmeydanı Hastanesi Acil Şefi’ni sorgular bir hali vardı. Sumen altı edilmekten son anda kurtardık raporu. l Gaz bombası suratımda patladı Ben, Hülya, 22 yaşındayım, üniversite öğrencisiyim. Cuma günü herkes gibi ben de arkadaşlarımla Gezi Parkı’na çıkmak için Taksim’e gittim. Polisin çekilme kararını duyunca Mete Caddesi’nden Gezi Parkı’na yürüdük. Polis saldırdı ve suratımda gaz bombası patladı! Polis hedef alarak ateş ediyordu. Suratımı dağıttıktan sonra da durmadı. Arkadaşlarım beni apar topar hastaneye götürdüler. Elmacık ve çene kemiğimde kırık var. Dişlerim de kırıldı. Diş köklerim zedelendiği için yemek yiyemiyor, konuşmakta zorlanıyorum. Öldürmeye teşebbüsten polise ve sorumlulara dava açtım. Bir an önce davanın dikkate alınmasını ve sonuçlanmasını, sorumluların cezalandırılmasını istiyorum. Polis şiddeti durmalı. l Gözümü kaybettim ama umudum var Ben Selim Polat. Yıldız Teknik Üniversitesi öğrencisiyim. 25 yaşımdayım. SDP’liyim. Bu eyleme herkes gibi ağaçların kesilmemesi, oraya AVM ya da bir bina yapılmaması için katıldım. Perşembe gecesi parkta kaldım. Sabah 05’te uyarı olmadan direkt gaz bombalarıyla saldırdı polis. Hareket edemeyecek duruma geldik. Parkı boşalttı. Ben de parti binasına geldim. Arada dışarı çıkıp tekrar binaya geliyorduk. 16.30’da binadan çıktım, hiç uyarı yapılmadan bir anda plastik mermi, biber gazı yağmaya başladı. Ağza alınmayacak küfürler ediyorlardı. Hedef alarak sıkıyorlardı. Gözüme plastik mermilerden biri geldi. Arkadaşlarım yaralı var, durun diye bağırdılar ama durmadılar. Okmeydanı Hastanesi’nde ameliyat oldum. Şu anda görme fonksiyonu yok gözümün. İlerisi için de düzelme ihtimali yok. En fazla gözü koruyabiliriz, ama o da çok zor, dedi doktor. Birkaç ay sonra protez yapılabilirmiş. Dava açacağım. Arkadaşlar, Dövüp ateşe atmışlar Sarıgazi’de 3 Haziran gecesi polisler tarafılan dövülüp, ateş üzerine atılarak ölüme terk edilen Barış Yaman’ın kardeşi Haydar Yaman anlatıyor: Kardeşim beyin ameliyatı oldu. Beyinden sıvı akıyordu. Ameliyat iyi geçmiş, ama iki hafta beklememiz gerektiğini söyledi doktor. Tekrarlama ihtimali varmış. Doktoru kaburgalarında kırık var, dedi ama onun için bir şey yapamıyorlar henüz. Doktor, “Onlar sonraki işler, önce beyinden gelen sıvıyla ilgileniyoruz” dedi. Annem, babam, eşi, çocukları, hep birlikte bekliyoruz. Olayla ilgili elimize bir kamera görüntüsü geçti. Biri balkondan çekmiş. İzledim. Barış karşıya geçip eve yöneldiğinde arkadan bir sivil polis vurup yere yatırıyor. Beş resmi polis de TOMA’lara çekiyor. Teker teker vura vura, ortalarına alıyorlar Barış’ı, dövüyorlar. Yere düşünce ayağından çekip götürüyor, ateşe atıyorlar. Öylece bırakıp gidiyorlar. Neyse ki polisler ayrılınca etraftan görenler koşup çekip alıyor ateşten. Pantolonu yanıktı hep, sırtı filan da yanmış. Kollarında da yerde sürükledikleri için izler oluşmuş. Olay, 23.30 gibi oluyor. Bilgi Hastanesi’ne kaldırıyorlar. Saat 01.00 gibi de yengemi polis arıyor, eşiniz kaza yaptı, diyor. Hemen hastaneye gittim. Barış’ın bilinci yerindeydi. Başında polis vardı, doktorlar konuşuyordu. Ne oldu, diye sordum, kaza, dediler. Ama kardeşim sesimi duyunca, “Abi beni polis dövdü” diyebildi. Yasal işlem başlatıldı. Tanıklar da var, hatta biri beni aradı, her konuda şahitlik yaparım, diye. Adalete hâlâ güveniyorum. Suçlular bulunmalı, gerçi hükümete güven olmaz ya... l vurulduğum anın fotoğrafı olduğunu söylüyor. Şimdi Gezi Parkı’nda AVM’den vazgeçmişler, Şehir Müzesi yapacaklarmış. Biz, ağaçlarımızla mutluyuz. Bence müze lafı, halkı ikna etmek için kullandıkları bir yöntem. Bir yapılaşma olursa tabii ki bir burukluk olur içimizde, herkeste olur, kendim için söylemiyorum, başkası gözünü kaybetseydi onda da olurdu. Bu ödenen bedellerin bir karşılığı olsun isterim tabii ki. Bence bu patlama, polis şiddetinin, işçilere, kadınlara, öğrencilere yapılan baskıların birikimiydi. Bu eylem herkesi umutlandırdı. Sürekli, marjinalsiniz, hiçbir şey yapamazsınız diyen insanlar için de bir umut oldu. Bana da umut verdi. l C M Y B