17 Haziran 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

2 Hüseyin İnan Deniz Gezmiş 5 MAYIS 2013 / SAYI 1415 Yusuf Aslan, Deniz Gezmiş 41 yıl geçti, onlar hiç unutulmadı A yrı şehirlerde doğdular, farklı kültürlerde büyüdüler ama aynı yolda birleşti hayatları, aynı sonda da. Öyle bir yoldu ki bu, onun için hayatlarını verdiler. 68 kuşağının önemli isimlerinden Deniz Gezmiş, Yusuf Aslan ve Hüseyin İnan, tam 41 yıl önce idam edildiler. Yarın her sene olduğu gibi başta Ankara’daki mezarları olmak üzere, Türkiye’nin farklı yerlerinde onlarca anma yapılacak onlar için. Yıllara, onları idam eden zihniyete inat. Binlerce insan isimlerini geçirip bir “ah” çekecek. Ama en derini kardeşlerinin gönlünden gelecek. İdam kelimesini bile kullanmak öyle acı veriyor ki onlara; “şey” demekle yetiniyor Bora Gezmiş. Lafı fazla uzatmadan Deniz’in kardeşi Bora Gezmiş’e ve Hüseyin’in kardeşi İrfan İnan’a vereceğim. Ama önce bir müjde; Kadıköy Belediyesi Caddebostan Kültür Merkezi Sanat Galerisi, Deniz’ler ve 68 kuşağının öyküsünü, bilinmeyen yönleriyle “Bir Avuçtular, Deniz ESRA Oldular ” sergisinde AÇIKGÖZ gün ışığına çıkarıyor. Merkezin Görsel Sanatlar Yönetmeni Sedef Narçın tarafından hazırlanan geniş kapsamlı bir sergi bu. Gezmiş ve İnan ailesinin özenle sakladığı ve ilk kez bu sergi için çıkardığı özel eşyalardan, Yusuf Aslan’ın ilk kez sergilenecek fotoğraflarına kadar üç fidanın yaşamından pek çok anıya ev sahipliği yapacak sergiyi 10 Haziran’a kadar gezebilirsiniz. Söz Bora Gezmiş ve İrfan İnan’da... Ev kalabalığını, hane içini sizden dinleyerek başlasak... Bora Gezmiş: Biz üç kardeşiz; en büyüğü benim, Deniz ikinci, bir de küçük kardeşimiz Hamdi var. Deniz’le aramda üç, Deniz’le Hamdi arasındaysa beş yaş var... Hamdi, Deniz’in bilim insanı olmasını vasiyet ettiği kardeşi... B. Gezmiş: Evet, Deniz’in “şeyinden” sonra doktoraya başladı, ama bir süre sonra hocası “Seni asistan yapamayız” demiş, “MİT’ten baskı var.” O zaman asistan olmayınca doktora yapmanın bir esprisi yoktu. Bıraktı. Çok karışık yıllardı, onu bu kargaşadan uzak 6 Mayıs’ta mezarlığa geliyoruz. Herhalde bu çilemiz ölünce bitecek”. İ. İnan: Bu son ziyaretiydi babamın... Başta Yusuf’un babası Beşir amca da geliyordu. şansımız yoktu. Beraber Sergide Deniz ve Hüseyin’den B. Gezmiş: Maalesef Yusuf’un ailesiyle resmimiz de yok... kalan eşyalar da yer alacak. O dönem bağımız kesildi. İki ay önce annesi de ölmüş, İ. İnan: Bize de bir bavulda çok fazla arama olduğu için eşyalarını gazetede gördük. Üç baba hakkaten çok kıyafetlerini vermişlerdi. saklamakta zorlanmışsınızdır. uğraştı, Meclis’e gittiler, İsmet İnönü’yle Pantolonları, kazakları, son B. Gezmiş: Bize “şey”den sonra konuştular, imza topladılar. Arada söylemler mektubunda da anlattığı bir çuval içinde kişisel eşyalarını çıkardı, “Pişman olduklarını söyleseler ayakkabısı, bozuk paraları, verdiler. İçinde üstündeki giysiler cezaları azaltılabilir” gibi. Bir gün, çok iyi sigarası, kibriti. vardı, bazıları kesilerek çıkartılmış hatırlıyorum, “Baba kulağımıza laflar geliyor, B. Gezmiş: Deniz’in mezarlıkta. Botları vardı. Hatta avukatı sakın bizim adımıza söz verme, seni babalıktan saklayabildiğimiz birkaç kitabı anlatır, apar topar “şey” yaptıkları için reddederim” dedi Deniz. Babama saygıda da vardı. Somyasının altı o botlarını bağlayamamış bile Deniz. kusur etmezdi, o yüzden bu lafına çok zaman kütüphane yoktu kitap Ayağımdan düşmesin, deyince asker Deniz’in aile albümünden bir kare... şaşırmıştım. doluydu. İsrail konsolosu bir düğüm atmış. Bir de cezaevinde Ne konuşurdunuz görüşlerde? Ephraim Elrom’un öldürülmesi dolayısıyla kullandığı parkası vardı, kürklü olan B. Gezmiş: Dışarıda olanları, siyaset... Deniz ev aranıyordu. Yaktık. Deniz mektubunda değil, o Halit Bey’de. Onun çok emeği bunlar bizi “şey” yapacak, kendinizi hazırlayın, kitaplarımı kardeşime bırakıyorum, dedi, vardır o çocuklarda. Bir de çocukluk derdi. Bunu çok iyi hatırlıyorum. O zaman CHP ama kitap kalmamıştı. Ben okul kitaplarını döneminde çektirdiğimiz fotoğraflarımız ikiye bölünmüştü, İnönü, Ecevit çekişmesi sakladım. kaldı. Üniversite yıllarında beraber olma vardı. Hâlâ, “Ecevit bir şeyler yapabilecek mi” İ. İnan: Bizde diye sorardı, ama kendileri için değil genel sadece iki kitabı insanlık adınaydı sorusu. kaldı ne yazık 56 Mayıs’a dair neler hatırlıyorsunuz? ki abimin. Oysa B. Gezmiş: Hiç unutmuyorum, 5 Mayıs ODTÜ’deki ilk Cuma’ya rastlıyordu. Ziyaret günüydü. sömestirde eve Babamlar önden otobüsle gitti. Ben çalıştığım daha taşınamadan abimin yakalanma üç bavul dolusu için sonradan uçakla gittim. Altan Öymen’in haberi geldi köye. Amcam eve geldi, kitapla geliyor. ajansı vardı Ankara’da, orası irtibat yerimizdi. abimin bütün kitaplarını yaktı, korkudan, Kendi adına kaşe Ajansa vardığımda babamlar çıkmıştı. Altan yasak yayındır, başımız belaya girer, diye. yaptırmıştı, bütün Bey, otur burada gelirler, dedi. Geldiler. Ne Hep bilim üzerine kitapları vardı abimin. kitapları kaşeliydi. oldu, dedim. Bugün sayım var, yarın gelin B. Gezmiş: Düşünsenize, Filistin’e Babam İstanbul’da deyip görüştürmemişler. Bizimkiler de inanmış. çarpışmaya bile üç bavul dolusu kitapla dükkân açmıştı, bizi Aslında o gün hazırlık yapılıyormuş. Son bir gidiyorlar. l de taşıyacaktı. Ama kez bize göstermediler. Ankara’da bir otele Hüseyin İnan (en soldaki) arkadaşlarıyla... yerleştik, sabah elleriyle koymuş gibi bizi buldular, öldüklerini Yarın 6 Mayıs. tutmak için İngiltere’ye gönderdik... Hamdi, merak etme” demiş abim. Bizim ailede vardı, Battal Mehetoğlu diye bildirdiler. İyi ki dönmemişiz, Deniz Gezmiş, yakın zamanda çıkan son afla yeniden döndü abimden sonra kimse üniversite okuyamadı. bir çocuk öldürülmüş. Deniz orada olmasaydık cezaneleri üniversiteye, 60’ından sonra doktor olacak. B. Gezmiş: Deniz ortaokulu Sivas’ta bitirdi, de oraya gidiyor. Şükran dahi vermeyceklerdi... Babam, Hüseyin İnan İrfan İnan: Biz 10 kardeştik, altı kaldık. babam orada Milli Eğitim Müdür muaviniydi. Soner onu iyi yazar. Müdürün hemen diğer babaların haberi ve Yusuf Hüseyin abim ikinci çocuktu. Onunla aramda Deniz’in ortaokulu bitirdiği tarihte İstanbul’a odasında bir antika av tüfeği var mı, dedi. Var, dediler. 14 yaş fark var. Abim idam edildiğinde köyde, tayini çıktı. Biz tıp okumasını istedik, ama o illa duruyormuş, Deniz eline Sokağa çıkma yasağı vardı. 34 Aslan’ın idam Kayseri Sarız’daydım. Dokuz yaşımdaydım. hukuk okuyacağım, dedi. Öğrenci olaylarının almış. Gazeteciler de resmini polis arabalarıyla götürdü bizi. edilmelerinin İdamından 34 sene önce zaten evden ayağını içinde olduktan sonra pek görüşemedik. çekmiş. Sonra Deniz tüfekle İ. İnan: Babam akrabamızda tam 41. kesti, arama filan olduğunda bizi rahatsız Gerçi İstanbul’da oturduğumuz için arada eve yakalandı diye kıyamet koptu. kalıyordu Ankara’da. Hatta etmesinler diye. Mamak’ta yattığı dönemde gelirdi. Ama her an tehlikede olduğundan 810 Şükran Hanım olayın şahididir. abim ODTÜ’de okurken ara ara yıldönümü bir kere ziyarete gitmiştim. Ama çok fazla şey kişi gelirlerdi. Akşam yemeğini yer, topluca Hatta Deniz şimdi gazeteciler onlara gider, kalırdı. Babam da yani. hatırlamıyorum o zamanlarla, abimle alakalı. ayrılırlardı. Her hadisede muhakkak Deniz bunu çekecek, başın derde görüşe gittiğinde onlarda kalırdı. Bunca yıla İkisi de çok farklı şehirlerde, farklı aranırdı, ortadan kaybolur, arama kalkınca girer, yapma filan demiş. Ben köydeydim. Akrabalarla şekillerde büyüyor, ama yolları aynı yine gelirdi. 68’den 71’de yakalanana kadar Tutukladılar Deniz’i. Bursa aynı yerde oturuyoruz, bir rağmen hiç mücadelede kesişiyor... üç senenin en az 1.52 senesi ya içerdeydi Cezaevi’ne yolladılar. Ziyarete haber geldi, köy çalkalandı. unutulmadılar. İ. İnan: Abim Kayseri’nin Sarız kazasında ya da kaçaktı. Radyodan, üniversite işgal gittik. Cezaevinden çıktıktan Ancak ufağız diye bize açıkça ilköğretimi okudu. Ortaöğretim olmadığı edildi, öğrenciler çatıştı, haberlerini duyunca sonra ODTÜ’ye gitti. O tarihten bir şey söylemediler. Sonra Bora Gezmiş için dedemlerin yanına gitti, Pınarbaşı’na. babamla önce üniversiteyi, sonra yurtları sonra Gemerek’te yakalanıp araba tutup Ankara’ya gittiler. ve İrfan İnan’la Yakalandığı eve yani. Ortaokulu dedemin dolanırdık. hapishaneye konulana kadar İlkinde değil ama sonraki her kardeşlerini yanında okudu. Liseyi Kayseri’de, yatılı Sol ne zaman giriyor hayatlarına? görmedik Deniz’i. yıl gittim abimin mezarına. Bu okudu. Sonra ODTÜ’yü kazandı. Düşünün, B. Gezmiş: 17 yaşında bizden habersiz İşçi Cezaevi ziyaretleriniz ne sene gidemeyeceğim. İzmir’de konuştuk. köy okulundan ODTÜ’ye... Babam, “Oğlum Partisi’ne yazılmış. Lisede daha. Öyle başladı sıklıktaydı? Bayraklı Belediyesi’nin heykel araştırdım, ODTÜ zormuş, mezun olabilecek herhalde. 6667 ve 68 tabii en hareketli yıllar. İ. İnan: Bir kere gidebildim. açılışı var. Orada olacağız. misin” diye sormuş abime. O da “Buradan Üniversitede öğrenci olaylarının içinde filan. Abim cezaevindeyken hâlâ Kayseri’de köyde Türkiye’nin siyasi tarihiyle yüzleştiği mezun olan bir kişi var mı baba” demiş. İ. İnan: Hüseyin abimin lisede de bir meyli yaşıyorduk. Sinüzit vardı bende, babam bir dönemden geçtiği söyleniyor, sizce “Muhakkak vardır” demiş babam. “O zaman varmış, ama asıl tanışma üniversitede oluyor. da “Oğlum Ankara’ya birlikte gidelim, hem Deniz, Hüseyin ve Yusuf’un idamları için de B. Gezmiş: Deniz dik başlı bir çocuktu, seni doktora götürürüm, hem de ağabeyini yapılabilecek mi bu? sürtüşürdük. Belki de ben abiliğin verdiği hisle görürsün” dedi. Başta görüşe beni almadılar. B. Gezmiş: Kimseden bir isteğimiz yok. otorite kurmaya çalışırdım. O 15’indeyken, Ağlamaya başladım. Bunun üzerine yeniden Siyasi çıkarlar uğruna, özür diledik filan ben de 18’mişim, çok da büyük değilmişim subaylara sordular. Öyle girebildim. Görüş demeleri acımızı hafifletmez. Samimi olmayan aslında. Bir süre sonra aileden koptu. camı biraz aşağıdaydı diye hatırlıyorum, yüzleşmeleri de kabul etmeyiz. Zaman zaman Son gelişini hatırlıyor musunuz? eğilerek konuşuluyordu. Babamla abimin gelip iadei itibarları için dilekçe verelim, B. Gezmiş: Tam hatırlayamıyorum, ama konuşmasından tek hatırladığım, babamın diyorlar. İstemiyoruz. Çünkü hiçbir zaman Yıldız Teknik Üniversitesi’nde bir olay “Hüseyin seni deden yakalatmış” demesi. itibarlarının kaybolduğunu düşünmüyoruz. Şöyle bir düşündü abim, “Yaktılar beni” dedi. İtibarı gösterecek ölçü, halkın sevgisi. O da İdamlar filan da konuşuluyordu o dönem. her sene artıyor. İlk yıllarda insanlar gelmeye Bora Gezmiş: Deniz adı Babam, “Oğlum kin gütme” dedi, “Onlar da korkardı, ama geceden bırakılmış çiçekler marka değildir! çok üzgün, biliyorsun deden seni ne çok görürdük. Şimdi anmaya binlerce kişi geliyor. seviyor”. Gerçekten de yanında okuduğu için Ben daha hiç mezarlarını bakımsız görmedim. En çok sıkıntı çektiğimiz dedem torunları arasında onu ayrı severdi. İ. İnan: 6 Mayıs’ta çiçek koyacak yer sorun bazı şeyleri ticari bir B. Gezmiş: Yakalanırsa hiç olmazsa yeri bulamıyoruz. Sadece mezarlıkta değil, metaya dönüştürmeye belli olur, diye düşünmüştür. Çünkü teker Türkiye’nin her yerinde anmalar yapılıyor. çalışmaları. Geçenlerde teker avlıyorlardı insanları. Biz de Deniz B. Gezmiş: Birkaç sene önce mezarlıkta parkada Deniz’in adını yakalandığında hiç olmazsa yerini biliriz dedik, bir genç koluna görevli bandı takmış, mezarı kullanmak için marka idam hiç aklımıza gelmedi. O dönem 810 da bantla çevirmişler. “Bak amca” deyip bana tesciline başvurmuşlar. Mani sene yatanlar aflarla çıktı, ama Deniz’ler... nereden geçeceğimi anlattı, “fazla kalmayın olduk, sadece parka olsa iyi Ben 810 defa hapishane ziyaretine gittim. ama” diye tembihledi. Güldüm, “Bu mezar çorapta, iç çamaşırında bile Ama babam muhakkak her görüşe gitmiştir. benim” dedim. Anlamadı. “Oğlum, tapusu kullanmaya çalışıyorlar. Hıdır amcayla giderlerdi. Hıdır amcayı 38. bende” dedim. Yine anlamadı. “Ben Deniz’in Bunları engellemek çok sene mezar ziyaretinde gördüm, “Nedir bu abisiyim” dedim. O mezarlar artık bizden çıktı. zor. l çektiğimiz” dedi “Senelerce cezaevine gittik, Mahir’in, Hüseyin Cevahir’in, Halit Çelenk’in mahkemelerde dava gezdik, 38 yıldır da her mezarı da çok yakın Denizlere. l Bir mezar, biraz eşya İrfan İnan: Hüseyin Abim çok yetenekliydi Abim Kayseri Lisesi’ndeyken piyesler çıkarıyordu. Hatta babam Kayseri’ye izlemeye gitmiş. Çok yetenekliydi. Bir gün diğer abim Sarız’da piyes hazırlayacaktı. Hüseyin abim geldiğinde ona soruyor, nasıl bir şey hazırlayayım, diye. Abim de kendi piyeslerinden veriyor. Onu çalışıp sergiliyorlar. Etkisi büyüktü bizde. l C M Y B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle