Katalog

4 12 MAYIS 2013 / SAYI 1416 Annelik bir ömür boyu Muazzez Ersoy, Şerif Sezer, Çolpan İlhan, Berna Laçin, Özge Uzun... Hatice Özbay 60 kadını bir araya getiriyor kitabında. Hepsi kendi alanında başarılı ve üstelik anne olan kadınlar bunlar. Peki işle anneliği nasıl bir arada götürdüler? Bu ve daha pek çok sorunun yanıtı var bu kitapta. Üstelik Özbay da o annelerden biri aslında. Çolpan İlhan ve oğlu Kerem Alışık. Kitabın yazarı Hatice Özbay ve “beşi bir yerde”leri... Aysel Gürel renkli bir tablo Aysel Gürel’le yapılan son röportaj olacağını hiç düşünmemiştim. O, geleceğe kalan bir şiir… Bir ressamın yapabileceği, en renkli tablo… Korkunun insanı cüceleştirdiğine inanan korkusuz kadın… Hayatı dolu dolu yaşayan, kıpır kıpır yerinde duramayan tavırları, kafalarımızda oluşan anne, anneanne imgelerini de yerle bir edendi. Aile fertleri arkadaşımdı, dolayısıyla oldukça keyifli olmuştu söyleşimiz. Aysel ve Mehtap’la yaptığım söyleşide iki duyguyu yoğun yaşadım; gülmek ve ağlamak. Mehtap söyleşinin bir yerinde “Düşünsene elli yıl önce… Üstelik de Fatih semtinde, iki çocuklu dul bir kadın olmak ne zordu… Fatih doğumluyum ve tüm çocukluğum Fatih’te geçti. Fatih Kız Lisesi’nde, Ahmet Rasim Ortaokulu kapılarında insanlar bize artistin kızları derlerdi. Uzaylı gibi bakarlardı” dediğinde çocukken dışlanmanın ne kadar ağır geldiğini ve bedelinin de çok ağır ödendiğinin farkındaydık hepimiz. Aysel’in her zamanki kıvrak zekâsıyla anlattıklarıyla bu atmosferden çıkıp gülmeye başladık, hem de kızlarıyla övündüğünün üzerine basarak: “Bir gün Mehtap Ar’ın annesi gelsin, diye okuldan çağırdılar. Korktum, cam mı kırdı? Birini mi dövdü? Meğer imtihan neticeleri belli olmuş. Merak etmişler… ‘Aileyi tanımak istedik’ dediler, ‘Fatih ilçesinde ilkokullar arasında 100 puan üzerinden 100 alan tek çocuk Mehtap Ar’ . İkinciler ancak 35 puan alabilmişler.” l ESRA AÇIKGÖZ H atice Özbay, beş çocuklu bir anne. Aynı zamanda özel bir şirkette genel müdür ve bir yandan da yazıyor. Kendi gibi hem kariyer hem de çocuk yapan 60 ünlü anneyle yaptığı söyleşileri şimdi bir kitapta toplandı: “Annelik Ömür Boyu”. Özbay’la Epsilon yayınlarından çıkan kitabı, ünlü anneleri ve de kendi annelik sürecini konuştuk. Kitap fikri nereden çıktı? İki evliliğimden beş çocuğum var. Çalışan ve çocuklarını babalarından ayrı büyüten bir anneyim ve yazabiliyorum, dolayısıyla annelikle ilgili bir şeyler yazmayı hep istedim. Hürriyet gazetesi bir dergi ve internet sitesini bünyesine kattığında yeni yayın organları için röportaj teklifi geldi. Tanım şöyleydi: “Çevresi geniş, ünlü isimleri de tanıyan, röportajlar yapabilecek, kendisi de anne olan gazeteciye ihtiyacımız var.” Duraksamadan evet, dedim. Bu kafamdaki projeyi hayata geçirme fırsatıydı. Kariyer yapan ve çocuk doğuran hatta ikisi arasında ikileme düşen birçok kadınla röportaj yapabilecektim. Bunları kitaplaştıralım, dedim. Kabul edildi. Şerif Sezer’den, Muazzez Ersoy’a, Çolpan İlhan’dan Elif Şafak’a, Ayşen Zamanpur’a kadar pek çok farklı alanda başarı göstermiş 60 kadına yer veriliyor kitapta. Bu kadınları neye göre seçtiniz? Birincisi göz önündeler ve yaşamları hep merak edilmiştir. Başarılılar ve anneler. İşleri zor ve çocuklarıyla bu zorlukları nasıl aşabildiler; Öncelikleri kariyer mi, annelik mi, gibi sorulara yanıt aradım. Örneğin Şerif Sezer yer aldığı hemen her yapıtıyla ödül alıyor. Sanatıyla anneliği birlikte nasıl götürdüğü sorusunun cevabı var kitapta. Ha keza Elif Şafak hem kitaplar yazıyor, hem de iki çocuk büyütüyor. İlk çocuğunun doğumunda büyük depresyon yaşıyor ve “Siyah Süt”ü yazıyor. İkinci çocuğu doğuruyor ve “Aşk”ı yazıyor. Depresyonundan ne öğrendi sorusunun peşinden gittim. Muazzez Ersoy albümleriyle 15 milyon gibi rekor düzeyde satış yakalayan bir ses sanatçısı... Çeşitlilik aradım konuklarımda, yaş, meslek, duruş, varoluş ve sürdürme çeşitliliği. Çolpan İlhan Berna Laçin bu çeşitlikten ve kızı. birisiydi; Türk şiirinin, edebiyatın önde gelen isimlerinden Attilâ İlhan’ın kız kardeşi, değerli Yeşilçam aktörü Sadri Alışık’ın eşi, Kerem Alışık’ın annesi, oyuncu, iyi bir modacı, eşinin adına kurup oğluyla işlettiği, dersler verdiği tiyatrosu ve akademisi var. Ayşen Zamanpur kaşmir keçisi inatçılığıyla işine sarılmış öncü bir kadın. Özünde geç gelen çocuk, geç gelen kariyer, ikiz çocuk büyütmek, ben tüm bu işlerin altından nasıl kalkarım gibi gibi sorusu olanlara tanıdıkları üzerinden mesajlar aktarabilmek adına titizlikle seçilen 60 kadın var kitapta. Görüştüğünüz isimler içinde sizi en çok etkileyen kimdi ve neden? Aysel Gürel. Çünkü farklı, döneminde aykırı, anarşist ama bir o kadar tutarlı, gençlik yıllarında sevgi dolu ama hırçın, acıyla harmanlanmış bir öykü ve bana göre geç gelen şöhret var ardında. Başarısından ve iş yapma biçiminden etkilendiğim Ümran Beba var kitapta. Bir kadın düşünün uluslararası bir markayı yatak odasına kurduğu bilgisayarlardan, çocuk büyütürken yönetiyor. Duruşunu, çizgisini, tercihlerini yıllar öncesinden belirlemiş Leman Sam var. Tomris Giritlioğlu, genç yaşından itibaren sinema tutkusu ve bilgisi, gözünü budaktan sakınmadan uygulaması ve seyirciyle buluşturması, hatta kanseri yenip buradayım daha mesajıyla yine ve yeni üretimlerde bulunması... Kadınlarla ağlaştığınız da, gülüştüğünüz de olmuş. Yaşadığınız en duygusal ve en neşeli an neydi? İnanın ayırt edemiyorum. Özge Uzun’la söyleşirken acılı, fakat dirençle beslenen, dirayetle çocuğu Dağhan’ın iyileşmesi için gösterdiği çabaları olabilir. Özge; “Yıllarca çocuk sahibi olmayı çok istedim, çok bekledim ve Tanrım bana, ‘sana o kadar özel bir çocuk vereceğim ki ellerini üzerinden çekemeyeceksin’ dedi” diyerek gerçeği kabullenişini ve gösterdiği büyük direnci ifade etti. Örneğin Ayşenur Yazıcı geçirdiği ağır hastalıklar sonrasında bile, “Yine de gülümsüyorum, çünkü umudum var… Hayallerim var…” derken oğlu Kerem’in art arda geçirdiği operasyonlara rağmen kendisine güç vermesini ve ayakta olmasını çok önemsemesi hayat dersi kıvamındaydı. Berna Laçin’le konuşurkense hep güldük. Siz de kitaptaki kadınlardan biri olabilirdiniz aslında. Mesleğinizle beş çocuğu birlikte götürdünüz. Annelik süreciniz nasıl geçti? İki ayrı evlilikten çocuklarım var. Hepsini büyütürken aile desteği aldım. Rahmetle andığım canım anneciğim en büyük destekçimdi. Hem iş hayatında olacaksın, hem de baba olmadan çocuk büyüteceksin; hem maddi, hem de manevi anlamda kendinden, hobilerinden, zevklerinden fedakârlık gerektiriyor. Alacağın kitapta bile öncelik çocuğunun okuyacağında oluyor. İki çocuğum ekonomik özgürlüklerini aldılar, diğer üçüyle birlikte yaşıyoruz. Baba yok evimizde, dolayısıyla hem anne, hem babayım, hem de arkadaş olmaya çalışıyorum, bu da otorite eksikliğine yol açabiliyor. İş yaşamına gelince özel bir şirketin genel müdürlüğünü yapıyorum, sorumluklarım ağır ama zevkle çalışıyorum ve yazıyorum. Ömrüm ve sağlığım yettiğince de çalışacağım. l yuncaksız olmaz! Çocuklar, oyuncaklar yoluyla, FİGEN olaylar ve objeler, ATALAY nedensonuç, benzerlik, parçabütün gibi ilişkiler kurarak veya onların belli bir özellik ya da oluş sırasına göre sıralayarak, gruplayarak zihinsel yeteneklerini geliştirirler. Ancak çocukların gelişiminde önemli yer Oyuncağın çoğu zarar! O tutan oyuncakların sayısı gereğinden çok olduğunda, yarar yerine zarar getiriyor. Kültür Koleji Anaokulları psikoloğu Evşen Kaya Tabak, gereğinden fazla oyuncak ve oyun malzemesinin, “daha iyi oyun” anlamına gelmediğini belirterek, “Gelişim düzeyinin üstünde vaya altında, kullanılabilir ya da kullanılamaz oyuncaklarla çocuğun odasını doldurmak gelişimsel açıdan uygun değildir” dedi. Çocukların gelişiminde önemli bir yer tutan oyuncakların sayısının gereğinden çok olduğunda, “oyuncak yığını” olmaktan öteye gidemediklerini söyleyen Tabak, “Çok oyuncak arasında kalan çocuk yeni bir oyun kurmakta zorlanır. Özellikle küçük çocuklar fazla oyuncaklar arasından seçim yaparken oldukça zorluk yaşar. Çocuklara kendi gelişim düzeylerine uygun ve gereği kadar oyuncak alınmalıdır” uyarısında bulundu. l figenatalay@yahoo.com İnci’nin üçüncü sergisi açıldı Sekiz yaşındaki İnci Korkmaz, “İnci’nin Resim Diyarı” adlı üçüncü sergisini Trump Alışveriş Merkezi’nde açtı. Yiğit İlköğretim Okulu 3. sınıf öğrencisi olan İnci, 2.5 yaşından beri resim yapıyor. İnci, resim çalışmalarını okul dışında resim öğretmeni Deniz Soylu ve AtölyeKa Güzel Sanatlar Resim Atölyesi’nde de seramik sanatçısı Işın Sarpkaya gözetiminde sürdürüyor. Sergide, minik sanatçının suluboya, pastel, akrilik, karakalemden oluşan 30 eseri yer alıyor. l 15 dakika sadece oynayın l Oyun oynamasını sağlayacak ortamlar yaratın. l Açık havada ve yaşıtları ile oynamasını desteklemek için parklara götürün, arkadaşları ile oynayabileceği ortamlar hazırlayın. l Rahat hareket etmesi için uygun giysiler giydirin. l Oyunun süreci hakkında çocuğunuzla konuşun. l Çocuğunuzla her gün düzenli olarak (1520 dakika) sadece oyun oynayın. Oyunun kurallarını onun koymasına izin verin. l Oynadığı oyunlara, çocuğu eleştirmeden katılın. Oyuncak nasıl seçilmeli? l Çocuğun yaş, gelişim düzeyi ve boyuna uygun büyüklüklerde ve kullanışlı olmalı. l Hayal güçlerini geliştirici olmalı. l Çocuğun çevre deneyimlerine uygun olmalı. l Dil, zekâ, yaratıcılık, beden ve kas gelişimine yardımcı olacak nitelikte olmalı. l Çocuğun özgürce oynamasının yanı sıra çocukta gözlem, deneyim, keşfetme isteğini uyandırmalı, sosyal ilişkilerinin gelişmesine katkıda bulunmalı. l Çocuğun paylaşma duygusunu geliştirici olmalı. l Kullanacağı her oyuncak, kas kuvvetiyle orantılı olmalı. l Sökülüp takılabilir cinsten olmalı. Macera dolu bir yaz kampı! Okan Adventure Camp, 415 yaş arasındaki çocukları, macera ve eğlence dolu bir kamp deneyimi yaşamaya çağırıyor. Tuzla’da bulunan Okan Üniversitesi ve Okan Koleji kampusunda yapılacak olan Yaz Kampı’nın, “gündüzlü” ve “yatılı” seçenekleri bulunuyor. 17 Haziran ile 26 Temmuz 2013 tarihleri arasında iki haftalık ya da bir tam döneme katılabilecek olan çocuklar için, yaklaşık 30 farklı etkinlik gerçekleştirilecek. l C M Y B