Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
28 NİSAN 2013 / SAYI 1414 5 ATAOL BEHRAMOĞLU Yerevan diye bir kent... B iz Erivan olarak bilirdik. Çocukluğumdan, Revan denildiğini de anımsıyorum. Ermeniler Yerevan diyor. Demek ki doğrusu böyle. Çocukluğumun Kars’ında Revan diye söz edildiğini anımsadığım kentin annemin doğum yeri olduğunu ne zaman öğrendiğimi anımsamıyorum. Aile kökenimiz üstüne pek bir şey konuşulmazdı. Bildiğim, Azeri ve Karslı oluşumuzdu. Yerevan doğumlu annemle Iğdırlı bir Azeri ailenin çocuğu olan babamın akraba çocukları olduğunu biliyorduk. Bu nasıl olabiliyordu? Birkaç hafta önce bir dinleti için gittiğimiz Iğdır’da Yerevan’ın Alican sınır kapısından birkaç kilometre ötede olduğunu öğrendiğimde cahilliğimden utanmıştım. Iğdırlı Azeri arkadaşlar, ilk dünya savaşı öncesindeki yılların, onların deyişiyle “İrevan” Hanlığından söz ettiklerinde, “Mahkemeler oradaydı, şehrimiz Kars değil Erivan’dı” diye anlattıklarında, bu konuda bilgisizliğimi daha iyi anladım. Belli ki Azeriler, Ermeniler, bu bölgenin başkaca etnik kökenlerden insanları, bu uğursuz savaş öncesinde oralarda kardeşçe yaşamaktalardı. Alican sınır kapısında ziyaret ettiğimiz nöbetçi birliğinin gözetleme kulesinden Yerevan’ı dürbünle görmeye çalışmış, şehri kaplayan sis nedeniyle bunu başaramamıştım. Fakat Ermenistan Yazarlar Birliği’nin davetiyle birkaç hafta sonra uluslararası 1. şiir festivaline katılmak içim gittiğimde, şehri yakından tanıyacak; büyük bir olasılıkla annemin de doğum yeri olan, bir zamanlar çoğunlukla Türklerin yaşadığı bölge de içinde olmak üzere Yerevan’ı gezip görecektim… bir parka yerleştirilmiş, olağanüstü etkileyici Komitas anıtı oldu. Bu satırları yazarken şimdi de gözlerim yaşarıyor. Müzisyen, besteci Komitas Vardapet 1869 Kütahya doğumlu. Vikipedia’da “Kütahya’nın müzikle içli dışlı, sadece Türkçe konuşan Ermeni aileleri içinde doğmuş” olduğu yazılı. Berlin’de müzikbilimi öğrenimi görmüş. 3000 kadar Ermeni halk şarkısı derlemiş. Kendi yapıtları içinde en ünlüsü “İlahi Litürji Badarak” adını taşıyor. Uluslararası Müzik Cemiyeti’ne Avrupa dışından kabul edilen ilk müzik adamı. 1910 sonrasında İstanbul’a yerleşmiş. 24 Nisan 1915’te çıkarılan Tehcir Kanunu gereğince ertesi gün 235 Ermeni aydınıyla birlikte tutuklanarak bir trene bindirilip sürgün edilmiş. Onun sürgün yeri Çankırı. 7 Mayıs’ta Mehmet Emin Yurdakul ve Halide Edip’in araya girmesiyle, Talat Paşa’nın özel emriyle İstanbul’a dönmesine izin verilmiş. İstanbul’a dönüşünden sonra akıl sağlığını yitiren bu seçkin aydın ve sanatçı, yaşamının son yirmi yılını geçirdiği Paris’te bir akıl hastanesinde yaşamdan ayrılıyor. Bu yaşamın son 18 yılında ise hiç piyano çalmıyor, beste yapmıyor ve konuşmuyor… Çok büyük bir küskünlüğün, kederin izleri Yerevan’daki anıtın yüzünde de okunuyordu… *** Yerevan’daki ilk günümde, Yazarlar Birliği’nin bitişiğindeki küçük park alanına, her biri kendi ülkesi adına bir fidan diken başka ülkelerden şairlerle birlikte ben de Türkiye fidanını diktim… Onlar buradan, şiir okuma programları için bir otobüsle Yerevan yakınlarındaki bir yerleşim bölgesine, oradan da Gümrü’ye gitmek üzere yola koyuldular. Ben, Yerevan’a aktarmalı olarak geldiğim Moskova havaalanındaki beş saatlik bekleme süresinde valizimi Yerevan’a gidecek uçağa aktarmayı başaramayan Rus görevliler sayesinde gruba katılamadım… İyi de olmuş… Başka türlü, annemin doğduğu kenti gezip göremeyecektim… Yerevan izlenimlerimi yazmayı sürdüreceğim… l ataolb@cumhuriyet.com.tr Ütopiksentır Yasak meyve Sürekli yasak meyve yiyorum, barış ve huzurun olduğu bir aleme kovulurum diye.. Mehmet Tuncer Misafir Şair Nisan Esintisiyle alaturka saatlerin / kordonlarında / salınan şarkı / okumasız yazmasız / uçup giden zaman / ve bir söylence / yaz göğünden / gözlerime dökülen / kumrulardır / kapı eşiklerinde / sırmalı potinlerle / söyleşen Betül Tarıman Off the record TV sperm sayısını azaltıyormuş! Kısa bi reklam arası... Yani Eskiden çok fakirdik.Yine de kendimizi enflasyona ezdirmedik. İleri demokrasimiz de yoktu, olanla idare ettik. Ahmet Zeki Yeşil *** Ermenistan’ın ekonomik sorunlarla boğuştuğunu bildiğimden yoksul, bakımsız bir kentle karşılaşmayı bekliyordum. Tertemiz, bakımlı, uygar bir Batı kentiyle, onun da ötesinde bir sanat ve kültür kentiyle karşılaştığımda önyargılarımdan utandım. Yerevan’ı çok sevdim. Her yerinden, her köşesinden size şair, yazar, sanatçı anıtlarının baktığı bir kenti nasıl sevmezsiniz? Anıtlardan beni en çok duygulandıranı Opera binasının yakınındaki l Cep telefonuyla konuşma çılgınlığı “HAT” safhada!.. l Bence artık en büyük korkumuz, cep telefonu burada çekmiyor korkusu oldu!.. İbrahim Ormancı Petşop Misafir çizer: Ömer Çam İlmek Siz uyursunuz bütün gece / ben bir ilmek daha atarım / gecelerden gecelere Tekin Gönenç Çift Dilli Eğitim Sistemi ile tanıştınız mı? B ahçeşehir Koleji’nde okulöncesi ve 1. sınıftan itibaren uygulanan Çift Dilli/Bilingual Eğitim Programı’nı Bahçeşehir Üniversitesi Eğitim Bilimleri Fakültesi Öğretim Görevlisi Yard. Doç. Dr. Sinem Vatanartıran anlattı: Neden çift dilli eğitim? Çift dilli eğitimin, çocuğun hem akademik, hem sosyal hem de kişilik gelişimine önemli katkıları olduğu bilimsel olarak kanıtlanmıştır. En önemlisi, çift dilli, hatta çokdilli olarak büyüyen çocuklar üzerinde yapılan araştırmalar, bu çocukların bilişsel gelişimlerinin daha hızlı olduğunu göstermektedir. Bu çocukların beyin aktivasyonu, çok daha yüksektir. 07 yaş arası, çocukların beyninde pek çok nöron gelişir ve yapılanır. Çift dilli çocuklarda çok daha kompleks (gelişmiş) nöron bağlantılarının oluştuğu görülmüştür. Bu da bilişsel gelişimlerinin daha ileri düzeyde olduğunu gösterir. Çokdilli büyüyen çocukların, ilerleyen dönemlerde akademik becerilerinin de daha yüksek olduğu araştırmalarla kanıtlanmıştır. Bu çocuklar, her iki dilin de inceliklerini ve özelliklerini kavrayabilirler, sözel ve yazılı iletişimde rahatlıkla kullanabilirler. Bu, geliştirdikleri bilişsel esneklikten kaynaklanmaktadır. Küçük yaşta doğru aksanı edinmek daha kolaydır. Çünkü dildeki sesleri çıkarmak için gerekli ‘gırtlak, dil, ağız oluşumu’ henüz çok esnektir. Dolayısıyla sınıftan 5. sınıfın sonuna bu dillerin aksanlarını kadar, öğretim saatlerinin daha doğru edinirler. yüzde 45’i İngilizce, Bu program çocuğun yüzde 55’i Türkçe sosyal gelişimine de olacak. Aynı zamanda, katkı sağlar. Yeni dilleri haftada 2 saat 2. öğrenmeye karşı olumlu yabancı dil dersi de tutumlar sergilemeyi, diğer olacaktır. dillere hoşgörülü yaklaşımı Öğretim saati öğrenirler. Çokdillilik, Bahçeşehir Koleji “İngilizceyi” ifadesini özellikle çocuğun bireysel gelişimine Dünya Vatandaşlığı kullanıyorum, çünkü 1. de katkı sağlar. Çocukların ve 4. sınıflarda müzik, öz saygılarının gelişimine Programı ile öğretiyor resim, bilgisayar gibi katkıda bulunur, problem derslerin de bazı çözmede ve güçlüklerle baş saatlerinde eğitim dili İngilizce olacak. edebilmede daha etkin beceriler geliştirirler. 1. sınıftan 5. sınıfa kadar, haftada 18 saat İngilizce Biz bu sebeplerden bu programımızda, ikinci bir ve 2 saat de 2. yabancı dil dersi olacaktır. 18 saatlik yabancı dili de öğretmeye başlıyoruz. Yani İngilizce İngilizcenin içinde, 1’er saat resim, müzik, bilgisayar ve Türkçeyi yoğun olarak eşzamanlı yürütürken, ikinci yer alacaktır. Bunun dışındaki dersler, Türkçe olarak, bir yabancı dile de yavaş yavaş aşinalık kazanmasını sınıf öğretmeni ve diğer branş öğretmenleri ile (beden, hedefliyoruz. satranç gibi) yürütülecektir. Kaç saat İngilizce ve Türkçe olacak? Anasınıfında ise, her sınıfın 1 Türk, bir de İngilizce 4 ve 5 yaşlarında, yani anaokulunda, öğretim öğretmeni olacak. l saatlerinin yüzde70’i İngilizce, yüzde 30’u Türkçe; 1. Bahçeşehir Koleji’nde okulöncesi ve 1. sınıftan itibaren Çift Dilli / Bilingual Eğitim Programı uygulanıyor. Dünya Vatandaşlığı müfredatı ile öğrenciler, yaratıcı ve interaktif öğrenme ortamlarında İngilizce dil becerilerini geliştiriyorlar. Çift Dilli Eğitim Programı ile çocuklar hangi sınıfta hangi dil seviyesine gelecek? Bu yoğun dil programında, çocuklar, 5. sınıfın sonunda PET sınavlarında başarılı olabilecek düzeye erişeceklerdir. Ülkemizde, pek çok okulda, İngilizce bir branş dersi olarak kabul edilmekte ve haftalık 8 14 saat olarak yürütülmektedir. Bu kısıtlı ders saatinde, öğrenciler, KET ve PET sınavlarına ancak ancak 8. sınıfın sonunda girebilecek düzeye erişebilirler. Oysa, çift dilli programımızda çocuklarımız, yoğun tempoda uygulanacak İngilizce eğitim ve öğretimi ile, 5. sınıfın sonunda PET sınavlarına girebilecek düzeye erişirler. Bir başka deyişle, çocuklarımız, ortaokul bitiminde hedeflenebilen seviyeye, çift dilli programla 3 yıl öncesinden, yani 5. sınıfta ulaşabilmektedirler. PET sınavı, Avrupa Ortak Dil Çerçevesi tarafından belirlenen seviyelere göre, B1 seviyesine göre hazırlanan bir sınavdır. 5. sınıftan sonra da İngilizce öğretimi devam edeceği için, normalde lisede hedeflenen B2 seviyesi, yani FCE sınavının seviyesine, 8. sınıfın sonunda erişeceklerdir. Bu, ulaşılması zor bir hedef olmakla birlikte, çift dilli eğitim gören çocuklarımızda başarıyla gerçekleşebilecek bir hedeftir. l Çift dilli programımız, uluslararası okullarda kullanılan, İlk Yıllar Programı denilen, PYP programının felsefesi örnek alınarak oluşturulmuştur. Buna göre, 6 ana tema vardır. Yabancı dil, matematik, sanat, fen bilgisi, sosyal bilimler gibi bütün diğer disiplinlerin kavramları seçilecek bir tema çevresinde bir araya getirilir. Mesela, ‘Bulunduğumuz Mekân ve Zaman’ gibi bir tema altında, piramitleri araştırırken, matematik, fen, coğrafya, tarih gibi konulardan bazı bilgi ve kavramları araştırırlar, incelerler. Bu esnada, hoşgörü ve duyarlılık gibi tutumların da geliştirilmesi ve içselleştirilmesi beklenir. Yani çocuk, piramitleri incelerken, hem dil, hem matematik, hem fen, hem coğrafya, hem tarih bilgilerini, kavramlarını, terminolojilerini öğrenir; aynı zamanda onu bir dünya vatandaşı yapacak tutumlar da geliştirir. Tüm bunları da, dil olarak İngilizceyi kullanarak yapar. Tüm müfredat, bu şekilde, temalar etrafında diğer dersler (disiplinler) ile ilgili kavramlar, beceriler, ayrıca kişilik gelişimlerine yönelik tutumların yerleştirilmesiyle oluşturulmuştur. Aynı zamanda, müfredat oluşturulurken, Milli Eğitim Bakanlığı’nın ulusal müfredat için belirlemiş olduğu gerek akademik gerek sosyal ve duygusal kazanımlar bire bir programın içinde, İngilizce olarak yer alır. l www.ciftdilliegitim.com C M Y B Bu bir ilandır