Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
6 OCAK 2013 / SAYI 1398 7 Korumayan devlet bir de baskı yapıyor Şiddet gören kadınlarla genç kızların aynı sığınma evlerinde olmasının psikolojik sorunlar yarattığını söylüyor Uğur İlhan. Altı yıldır şiddet ve cinsel istismar mağduru genç kızlar için çalışıyor İlhan. Aslında Türkiye’de ilk kadın sığınma evi kurucularından biri o. Ama Sosyal Hizmetler’le yıldızı bir türlü barışmamış. Şimdi de Genç Kız Sığınma Evi Derneği kapatılma tehdidiyle karşı karşıya. Kadınları korumaya yönelik çalışmalarınız çok eskiye dayanıyor. Nasıl başladınız? Bir gün rüyamda görüp başlamadım tabii. Ben de çocukken annemin şiddet görmesine tanık oldum. Ben de DENİZ evlendim, yüksek tahsilli bir ÜLKÜTEKİN insanın şiddetine maruz kaldım. Gecenin bir vakti sokakta Şiddete maruz kaldım. Ben kurtuldum ama hâlâ diğer kadınların çilesi devam kalanlar sırf evli ediyordu. Gidecek yerim olsa kadınlar değil. kimsenin kahrını çekmezdim. “Kadınların sığınması gereken bir yer Pek çok genç olmalı” diye düşünmeye başladım. O kız da aile içi sırada bir partinin kadın kollarında şiddet ve cinsel çalışıyordum. 1989’da Yıldırım Aktuna döneminde Bakırköy’de ilk tacizden kadın sığınma evini kurduk. Sonra Ali mustarip. Onlar Talip Özdemir geldi, “benim böyle bir görevim yok” dedi. Bizi binamızdan için altı yıldır Kızlar, Uğur İlhan’a “Uğur Anne” diye hitap ediyor. çıkarıp Güngören’de bir binanın faaliyette olan yedinci katına koydu. Sonra tek tek Devlet size ne gibi sorunlar hizmetler yönetmeliğine aykırıdır.” Yapacakları yasal kadınları kocalarıyla barıştırmaya Genç kız ç ı k a r t ı y o r ? işlem de mahkeme kararıyla derneği kapatmaktır. kalktı. Evimiz de kapandı. Sığınma Evi’yse Biz dernek statüsündeyiz. Ancak buna hiç hakları yok. Son geldiklerinde kızlar da İlerleyen yıllarda kadın sığınma evi kapatılma 2006’dan beri tüzüğe aykırı hiçbir görüşmedi. Bir tanesi “beni sokağa atan sizdiniz” diye işini devlet ele aldı. Şimdi siz genç çalışma yapmadık. 300’e yakın kız çıldırdı. Bize şu ana kadar bir tek evli, çocuklu bir kadın kızlar için bir sığınma evi tehlikesiyle gedi buraya. Sosyal Hizmetler İl gelmemiştir. Onlar da “bizim genç kız statümüz yok” oluşturuyorsunuz. karşı karşıya. Müdürlüğü üç kez buraya denetleme diyor. Oysa 1990’da Kadın Sığınma Evi Statüsü de Kadınlara yönelik sığınma evleri adı altında baskın yaptı. Kızları tek tek yoktu. çok şükür anlaşıldı, eksikleri olmakla Kadın sığınma evlerinde genç kızların ne gibi odaya çekip, “Uğur anneniz size kötü beraber. Ancak insanlar aile içi p r o blemleri oluyor? davranıyor mu” gibi sorular yönelttiler. Sanki ben orada şiddet sırf karı koca arasındaymış gibi düşünüyor. Anne maaşlı bir müdürüm, beni denetliyor. Her baskından Çocuk zaten annesinin yediği dayağa tanık, kendi sığınma evine gidiyor, kendini kurtarıyor, peki evde sonra mutlaka iki üç fire vermişizdir. Çünkü bu sefer yaşadığı şiddetin travmasıyla gelmiş. Orada 30 tane, kalan genç kız ne yapacak? kızlar da “sen şunu yapmaya mecbursun, sen bunu yüzü gözü morarmış kadınla aynı yere koyarsanız, Şiddet bir yana aile içi taciz ve tecavüz konularının yapmaya mecbursun” demeye başlıyor. Oradan bir hayata küstürürsünüz. Kadınların yaşları genelde hâlâ üstü kapalı. Önlem almak da zor oluyor. güvence verildiğini zannediyor. Halbuki sokakta büyüktür, ev kadınlarıdır. Kalkıp da bilgisayar, Eğer cezalar ağırlaştırılırsa böyle bir sorun olmaz. kalmıştır çünkü işler şöyle yürüyor: Kız müdürlüğe muhasebe kursu veremezsin. Bu kızları istediğin kursa Berdel de enseste girer, küçük çocuğu 50 yaşındaki götürülür, yüz liralık cüzi bir sosyal yardım yapılır, ver. Bir de kadın sığınma evinde üç ayı doldurunca adamla imam nikâhı kıydırmak da cinsel sapkınlıktır. İstanbul’daki sığınma evlerinin listesi verilir, “onlardan ilişkileri kesiliyor. O süre içinde kadına meslek Ensest ilişkinin ispatlanması için diyorlar ki “tanık birine git” denir. Bize de derler ki “Genç Kız Sığınma edindirebilirsen tamam ama sonra ne yapacak kadın, göstermek lazım”, gece yarısı adam kızın koynuna Evi adı altında Kadın Sığınma Evi işletiyorsunuz. Sosyal belki yine kocaya eve dönecek. giriyor. Buna nasıl tanık gösterilsin? Görücüyü kabul etmedim, kaçtım C. S. 20 yaşında Ne zaman buraya geldiniz? Evde kaç kişi kalıyorsunuz? Lise üçteydim geldiğimde. Şu an dokuz kişiyiz ama her an değişiyor. Girenler ve çıkanlar oluyor. Aslında normal bir ev gibi. Her işimizi kendimiz yapıyoruz. Kuralları bilen eskilerden biri, iş bölümünü yapıyor. Yaşanan dertler de ortak olmalı. Buraya gelenlerin dertleri ortak olmasa bile sorunları genelde aynı. Kalacak yeri olmayanlar buraya sığınıyor. Bu yüzden anlaşmak da kolay oluyor ama bazen de olmuyor. Mesela evlenip boşanmış bir kadınla evli bir adam için evden kaçan bir diğeri anlaşamayabiliyor. Sizin hikâyeniz nedir? Ben Adanalıyım, annemle babam ayrılmıştı. Annem sonrasında başka bir adamla evlenmişti. Üvey babayla anlaşamadık. Hem annemi hem de beni dövüyordu. Bir de zorla evlendirmeye kalkmıştı. Okumama karşı çıktı. Maalesef başlık parası bizim orada hâlâ geçerli. Görücü gelmişti. Ben de kabul etmedim ve kaçtım. İstanbul’da tanıdığım uzaktan bir akrabam vardı ancak onlar da kalabalıktı, köye geri döndü. Ben dönmek istemedim. Okulda durumumu bilen bir hoca vardı. Beni buraya yönlendirdi. Böylece geldim. O süre içinde annenizle görüştünüz mü? Hâlâ görüşüyoruz ancak üvey babamla birlikte yaşamaya devam ediyor. Çünkü başka bakacak kimsesi yok. Şu an şiddet yok. Sanırım benden dolayı idi. Üvey olduğum için, bakmak istemiyordu. “Bari evlendireyim bana bir geliri olsun” diye düşünmüştü. Eve geldiğimde yaz tatiliydi. Kuaförlük kursuna gittim ve lisede okuluma devam ettim. Üniversiteyi kazandım. Şimdi Konya’da Turizm ve Otelcilik okuyorum. Özel çocuklara özel beslenme Z ihinsel engellilerde ağır metal birikimi yoğun olduğu için yemekler, organik sertifikalı besin maddeleri ile hazırlanıyor. Yemekler, toprağı ve sırlanması sertifikalanmış özel toprak kaplarda pişiriliyor. Engelli çocuk ve gençler yemeklerini, yine aynı özellikteki tabaklarda, sırlanması özel tahta kaşık ve çatallarla yiyorlar. Engellilere özel bir yaşam alanı Kozaköy’de, eğitilebilir zihinsel engelliler için “yaşamla bütünleşme” alanı oluşturuldu. K ozaköy’de kalan engelli çocuk ve yetişkinler, güne kuş sesleriyle başlayacak, kümesten topladıkları yumurtalar ile yapacakları keklerle misafir ağırlamayı öğrenecekler. Engelli çocuklar, yetiştirdikleri mantar, domates, biber ve maydanozlarla “lezzet sepetleri” hazırlayacak, keçileri elleriyle besleyecek, midillilere binecekler. Fotoğraf sergisi açacak olan bu özel çocuk ve gençler, oyun sahneleyecek, spor eğitimi alarak gelişmelerine paralel yarışmalara katılabilecekler. Yıllardır engellilerin yaşam kalitesini artırmak için çalışmalar yapan Aliye Horuz’un, Darıca’da kurduğu Kozaköy’de, özel bireylerin kişisel ve davranışsal gelişimleri hedefleniyor, arkadaşlık ilişkileri FİGEN ve takım ruhu geliştirmeleri ATALAY amaçlanıyor. 1986 yılında, bu alandaki eksiklikleri görünce kendine “mutlaka bu alanda bir şeyler yapmalıyım” sözü veren Aliye Horuz, engellilerin dünyasına ancak 2005 yılında girebilmiş. Özel eğitim ve rehabilitasyon merkezi açan, ancak ortaklarla yaşadığı sorunlar nedeniyle işi bırakan Horuz, “Asıl sorunu ve ihtiyacı o zaman gördüm. Yasa ile ortama karışan çocukların asıl sorunu, aldıkları eğitim ile çözümlenmiyordu. Bu bireylerin algısı doğrultusunda öğrenme kapasiteleri göz önüne alındığında iş uğraşısı edinmeleri hatta mümkün ise meslek edinmeleri ve ekonomiye kazandırılmaları gerekiyordu. Daha doğrusu aileden bağımsız hayata tutunmalarını sağlamak hedef olmalıydı. Zira ailelerin en büyük endişesi ‘Bizden sonra ne olacak?’ sorusunun cevapsızlığı idi” diyor. Aliye Horuz’un, bu soruya yanıt olarak 14 bin metrekare alanda kurduğu “Kozaköy”, tenis kortu, yüzme havuzu, serası, meyve bahçeleri ve çeşitli hayvanların barınacağı ağıl ve kümeslerin de bulunduğu bir yaşam alanı. Engelli çocuk ve yetişkinler, burada günlerini, psikolog ve alan uzmanları eşliğinde, doğa ile baş başa kendilerine has bir ortamda geçiriyor. “Kozaköy Engelli Spor Sanat ve Yaşam Destekleme Derneği”ni de kurduklarını anlatan Horuz, daha ilerde ailelerin de içinde yer alacağı bir vakıf kurmayı amaçladıklarını vurguluyor. Aliye Horuz’un verdiği bilgilere göre, merkezde halen “katılımcı aile programı” uygulanıyor. Yani aile de misafir olarak kalıyor ve danışmanlık hizmeti alıyor. Bu programın kontenjanı 50 kişiyle sınırlı. Grup kamp uygulamasında ise günlük kapasite 100 kişilik. Programlar, sadece eğitilebilir zihinsel engelli bireyleri kapsıyor. Otizmli, down sendromlu ve hafif mental retardasyonlu bireylerin yanı sıra engel grubundan çıkarılan ama rehabilite edilerek hayata tutundurulmaları mümkün olan dikkat eksikliği ve hiperaktivitesi olan bireyler de bu programlara katılabiliyor. figenatalay@yahoo.com Kozaköy’de bir gün nasıl geçiyor... Engelli çocuk ve gençler, güne spor etkinlikleri ile başlıyor. Yeteneği olanlar daha yoğun spor yapıyor. Resimheykel öğretmenleri eşliğinde sanatla terapi yapılıyor, çamur terapisti ile özel çalışmalar gerçekleştiriliyor. Müziğe yatkınlığı olanlara müzik terapisti ve müzik öğretmenleri eşliğinde özel çalışmalar yapılıyor, ayrıca müzik terapisi uygulanıyor. Dans öğretmeni eşliğinde ise müzik ve ritm duygusu gelişmiş ve gelişmeye açık bireylerle özel ve terapötik çalışmalar yapılıyor. Uzman el sanatları ve bahçe bakım usta öğreticileri ile gerek bahçe çalışmaları gerekse geleneksel el sanatları eğitimi alınarak hobi alanları genişletiliyor, ilgi ve algı gelişimi sağlanıyor. Tatilde kayak kampı ünya Gençlik Kamp Hizmetleri / Camp Club, yarıyıl tatilinde 917 yaş grubundaki çocuklara yönelik kayak kampı düzenliyor. Kartepe’de yapılacak kampta çocuklar, 14 saat kayak dersi alacak. Kamplar, 28 Ocak 2013, 1 Şubat 2013 ve 48 Şubat 2013 tarihlerinde gerçekleştirilecek. D C MY B