02 Haziran 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

8 27 OCAK 2013 / SAYI 1401 Biraz yavaşlayın lütfen Ünlüleri giydiren Canan Yaka, bu kez kişisel anlamda iz bırakacak bir projeye imza atmak istiyor. Bunun için de gittiği her yerde iz bırakan salyangozdan esinlenmiş. “Hayata Yavaş” hem üretim hem de tüketimde hızın yerini kalitenin almasını amaçlayan bir proje. Salyangoz ise evini sırtında taşıyor. Ürktüğü zaman kabuğuna çekiliyor, kavgacı değil. Ancak antenleriyle ne olup bittiğinin de devamlı farkında. Farkındalık yaratmanın yanında üretimlerimiz de olacak ama onunla kalmayacağız. İnsanlar da çok duyarlı davrandılar. Sanatçısından işadamına kadar herkes bu projeye sahip çıktı. Şehrazat aradı, “Cıngılı ben yapacağım” dedi, Sibel Can “Ben okurum” dedi. Bunlar beni daha da cesaretlendirdi. Birkaç haftadır TOÇEV’le de konuşuyoruz. Onlar da böyle bir platformda olmak istiyorlar ve çok heyecanlılar. Başka hangi sektörlere yönelik olacak bu proje? Bütün sektörlere yönelik. Mobilya da olacak, araba da. İnsanlar farkında olmadan katkı sağlayacak, mesela bir çay alacaklar ama onun bir lirası bize gelecek. Peki zaman modada tüketimin çabuklaşmasına nasıl etki etti? Gençler çok çabuk alışveriş yapıyorlar. Giriyorlar, bir şeyi beğenip hemen alıyorlar. Altına ne giyeceğini düşünemiyorlar. Hangi maddeler kullanılmış bakmıyorlar. Sağlığa zararlı bir sürü madde olabilir. Bunlar hep zincirleme şeyler. “Yavaş ol, düşün, kontrol et, hemen konuşma” gibi sloganlarımız olacak. Bahsettiğiniz dertler daha çok büyük şehirlere özgü sanırım. Diğer yerlerde de var. Ben annelere çok önem veririm. DENİZ Çocuğun bilinçli ÜLKÜTEKİN olması için annenin de bilinçli olması lazım. Bu yüzden anneleri de projeye katmak istedik. Bunun yanında “iğneden ipliğe” isimli seminerlerimiz olacak. Öncelikle moda eğitimi alan gençler için. Moda bir trend haline geldi, ama gençler bu trendin içinde yanlış eğitim görüyorlar. Nasıl eğitim görmeleri gerektiğini, birikimimi onlara aktararak göstermek istiyorum. Lüksün demokratikleştiğine inanıyorum. Eskiden lükse yanaşmak zordu ama artık bütün büyük markalar halka dönük mal üretiyor. Modada lüks kavramı da değişti mi? Değişti tabii. Mesele artık çok ucuz almak değil, kaliteli üretimi ucuza alabilmek. Gençler kişilik kaybına uğruyor Kişisel kariyeriniz de bu fikirlerle bir değişim geçirdi mi? Hayır, modaya bakışım hep aynı. Burada kişiye özel giyim yapıyorum. Bu biraz lükse kaçıyor. Onlar da her gün bunları giymiyor. Özel günde kadın çok şık olmak istiyor. Özel bir bütçe ayırabiliyor. Ancak butiğimizde çok daha uygun ürünlerimiz de var. Markalar da hazır giyimin yanı sıra “precouture” diye bir şey yaptılar. Yarı konfeksiyon yarı sipariş. Kalıpla kesiliyor ama provası var işin. Modanın gidişatında beni en çok üzen; insanların kaliteye dikkat etmemesi. Kot alıyorsunuz, iki gün sonra dikişleri patlıyor. Türk gençliği bir de prototip olmaya başladı. Bir caddede herkesi aynı görüyorsunuz. Giyim insanların kişiliğidir. Kişilik kaybına uğruyorlar. Haute couture bir tasarımcı olarak sürdürülebilirlik ve kalıcılık sağlama amaçlı projeler üretmeniz bir hayli ilginç. Hazır giyim de yapıyorum ama haute couture’le öne çıktık. Yeni bir modeli yaratmak için çok emek vermek lazım. Haute couture olmazsa o tasarımı yapamazsın. Çünkü ana fikir oradan doğuyor. Sonra o daha güncel hale getiriliyor. Konfeksiyonla kendini yenileyemezsin. Yaptığım her elbiseyi büyük aşkla severim. Ancak şıpsevdi olmak lazım, o sevgim geçer hemen yeni elbiseme âşık olurum. Haute couture’de müşterinin önceden gördükleri tasarımların benzerlerini talep etmesi yanlış mı? Genelde herkesin bir fikri vardır. Ancak ben hiç bire bir elbiseyi yapmam. Müşterinin söylediği fikri alırım, ruhumla birleştiririm. Sipariş almadan önce oturur bir saat sohbet ederim. Kocasının ne iş yaptığını, kendisinin ev kadını olup olmadığını, nereye saat kaçta gideceğini öğrenmek isterim. Çünkü giyim bir bütündür. Piyasada haute couture tasarım yapan çok arkadaş var ama yüzde yüz yaptıklarına inanmıyorum, çünkü o elemanı bulmak da çok zor. Burada en yeni işçi otuz yıllıktır. Çünkü iyi bir elemanın yetişmesi en az on sene sürer. Gençler de o kadar sabretmiyorlar. Stajyerler geliyor, haftanın üç günü. Çok az bir şey öğrenmişken bırakıyorlar. M oda tasarımcısı Canan Yaka, yıllardır kendi atölyesinde İstanbul’un en tanınmış kişilerini giydiriyor. Kendisinin haute couture alanında bir marka olduğunu söylemek yanlış olmaz. Öte yandan, bununla yetinmiyor. Şu sıralar üstünde çalıştığı ve çok kısa sürede başlatmayı planladığı projesiyle, başta moda olmak üzere birçok sektörde kalitesiz üretim ve hızlı tüketimin önüne geçmek istiyor. “Hayata Yavaş” bahsettiğimiz projenin ismi. Çok yakında tüm Türkiye’de sokaklarda bu projeye yönelik sloganlar ve semboller görebileceksiniz. Projenin sembolüyse salyangoz. Neden mi? Yaka, salyangozun dinginliğinden ve karakterinden fazlasıyla etkilenmiş. Projeniz nasıl ortaya çıktı? “Hayata Yavaş” derken bir felsefi platform yaratmak ve uzun soluklu bir proje yapmak istiyoruz. Bütün büyük markaları içine almasını istiyoruz. Bir gün bahçede oturuyordum. Salyangoz gördüm. Çok ilginçti, iz bırakıyordu arkasında. Ben de yaptığım eserlerle iz bıraktım ama bir de kişisel olarak bu ülkeye bir şeyler bırakmam lazım. Salyangoz bana ilham verdı, çok araştırdım. Mesleğimizle de çok ilgili, altın oranı temsil ediyor. Bugün her şeyin çabuk tüketilmesinden, bilinçsiz tüketimden, aile birliğinin bozulmasından rahatsız oluyorum. AYŞE YILDIRIM Saraydan haute couture B ir kumaş düşünün ki günde sadece 1015 cm. üretilebiliyor. Özel tezgâhlarda ham ipek, altın ya da gümüş karışımı ipliklerle elde dokunuyor. 16. yüzyıl Osmanı sanatının en değerli örneklerinden biri olan Kemha kumaşından söz ediyorum. Her şey gibi o da tarihin sayfalarında yerini almıştı ki dört yıl önce Armaggan yeniden üretmeye başladı bu değerli kumaşı. Bir zamanlar saray için özel üretilen bu kumaş yine özel bir alanda; Dilek Hanif sayesinde dünya haute couture sahnesinde. Dilek Hanif, Paris Haute Couture Week’te yer alan ilk Türk tasarımcılarından biri olarak tanınıyor. 9 yıldır da dünyanın en önemli etkinliği kabul edilen ve birbirinden değerli moda markalarının defile ve sergilerine ev sahipliği yapan bu haftada yeni koleksiyonlarını tanıtıyor. 22 Ocak’ta Hanif “2013 Bahar Dalı Koleksiyonu”nu tanıttı. Paris’e yolculuğundan önce koleksiyonu ve Armaggan ile işbirliğini anlatmak için Dilek Hanif bu yıl Paris Haute Couture Week’te asırlık bir şıklığa imza attı. Modernize ederek kullandığı 16. yüzyılda Osmanlı sarayının vazgeçilmez kumaşı Kemha’yı da moda dünyasına tanıttı. Dilek Hanif Teşvikiye’deki atölyesinde birkaç gazeteciyle sohbet toplantısı yaptı Hanif. Haklı bir gurur ve heyecan içindeydi. Haute Couture Week’e katılmanın maddi ve manevi zorluklarını anlattı. Özellikle ilk yıllarda yaşadıklarını. Ama çektiği zahmete değmişti ve adı artık dünyaca ünlü isimlerle birlikte anılan bir modacı olmuştu. Dünya modası Hanif’in yeni koleksiyonunu tanırken aynı zamanda Osmanlı’nın ihtişamına da tanıklık etti. Armaggan'ın özgün, geleneksel baskı tekniği uygulaması, el işçiliğiyle dokunan, organik boya ve baskılarla çeşitlendirilmiş özel kumaşları Dilek Hanif'in rafine ve elegan tarzıyla birleşti bu kez. Etnik detayları modernize eden Hanif, Osmanlı'nın romantik bahar deseninden hareketle bedenden eteklere doğru inen el işlemelerini, Selçuklu'nun artdeco tarzıyla harmanlarken asırlık bir şıklık ortaya çıkarmıştı. İpekşifon ve ipekorganze kumaşların kullanıldığı 21 parçalık koleksiyonun belki de en değerli parçası başta da söylediğim gibi Kemha kumaşından yapılmış modeller. Kumaşın metresinin 6 bin 500 dolar olduğunu söyleyeyim. Hanif, derin yırtmaç ve transparanların ön plana çıktığı koleksiyonundaki parçaları drapelerle hareketlendirilerek feminen bir şıklık kazandırmış. Tek taraflı drape toplamalar, sırt dekolkeleri, yine Osmanlı'dan modernize edilerek çalışılan şalvar pantolonlar pelerinlerle zenginleştirilmiş. Ağırlıklı olarak açık ve yarı saydam renklerin hâkim olduğu koleksiyonda pudra, somon, karamel tonları, fildişi, kum renkleri ve ten renginin yanı sıra amber gold, bal renkleri kullanılmış. Bu da koleksiyona romantik bir hava kazandırmış. Bahar Dalı Koleksiyonu’yla Paris’te bir kez daha adından söz ettiren Hanif’i önümüzdeki günlerde yine dünya çapında başka işlere imza atarken göreceğimizi de şimdiden söylemeliyim. İmtiyaz Sahibi: Cumhuriyet Vakfı adına Orhan Erinç Genel Yayın Yönetmeni: İbrahim Yıldız Yayın Yönetmeni: Ayşe Yıldırım Görsel Yönetmen: Aynur Çolak Sorumlu Müdür: Miyase İlknur Yayımlayan: Yeni Gün Haber Ajansı Basın ve Yayıncılık AŞ İdare Merkezi: Prof. Nurettin Mazhar Öktel Sok. No: 2 34381 Şişli / İstanbul (0212) 343 72 74 (20 hat) Reklam Genel Müdürü: Özlem Ayden Genel Müdür Yardımcısı: Nazende Körükçü Reklam Koordinatörü: Hakan Çankaya Reklam Müdürü: Beste Paydaş Ertan Rezervasyon Yönetmeni: Onur Tunalı (0212) 251 98 74/75 (0212) 343 72 74 (554555) Baskı: DPC Doğan Medya Tesisleri Hoşdere Yolu 34850 Esenyurt / İstanbul Cumhuriyet gazetesinin parasız pazar ekidir / Yerel süreli yayın / [email protected] C MY B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle